Sevan Nişanyan
Söz sözdür ve sadece laikler filan değil, agnostikler hatta ateistler bile bir yemin edince gereğini yerine getirmek lüzumunu duyarlar. (Basından). Bu cümlede iki yanlış kelime var. Biri “hatta”, diğeri “bile”. Bir zamanlar “Marksist, Leninist ve hatta Maoist” vardı, “hatta” onu anımsatıyor, sanki ateizm agnostizmin beter bir dereceseymiş gibi. Türkiye’de ve dünyada yaygın kanıdır, ama yanlış. Kelimeleri doğru anlamda kullanırsan, beter olan agnostizmdir.
Tabiri 19. yüzyılda Oxford’da hoca olan Theodore Huxley icat etmiş. “Tanrı var mı yok mu bilmiyorum, bulunca haber veririm” gibi sefil bir şey kastetmemiş elbette. “Tektanrılı dinlerin tanrısı mantıken bilinemez” demiş, ve bunun mantıkî ve kaçınılmaz sonucu olarak, o tanrı hakkında herhangi bir şey bildiğini iddia eden herkesin yalan konuştuğuna hükmetmiş. Onun tanımlayıp adlandırdığı agnostizm “bilmiyorumculuk” değil, “bilinememezcilik”. Nefes kesici ölçüde radikal bir tavır.
Söylediği şey aslında dincilerin utangaç bir şekilde itiraf ettiği şey. Varlığı var eden ve yok etme gücüne sahip olan “şey” hakkında doğru olan hiçbir önerme kuramazsın. Mekân ve zamanda sınırlı olmayı ima eden hiçbir sıfat atfedemezsin. Oysa insanoğlunun bildiği ve kavrayabildiği tüm sıfatlar zaman ve mekân içinde sınırlı olmayı ima eder. İrade atfedemezsin, çünkü irade, mekân ve zaman içinde sınırlı bir biyolojik varlığı varsayar. Dolayısıyla Allah şunu yaptı, şunu istedi, şunu emretti diye söylenenlerin tümü külliyen palavradır. Bilemeyeceğin bir şey hakkında beyanda bulunamazsın. Sonsuzdur desen de yalandır, sonludur desen de yalandır. Falan kişiyle dağda buluştu desen de yalandır, senin ibadetini önemsiyor desen de yalandır, taşralı cici kızların orasını burasını açmasına kızıyor desen de yalandır. Bilmediğin şey hakkında yapabileceğin tek şey susmak.
Ateizm yalnızca “yoktur” diyor. “Yoktur” demek “mantıken olabilir” ihtimaline açık kapı bırakır, ya da en azından bırakabilir. Mesela “kilerde kedi yok” dediğin zaman, teorik olarak kilerde kedi olabileceğini kabullenmiş olursun. Bu anlamda agnostizm o kapıyı da kapatıyor. “Kilerde wcjjjxkfg;; var mı yok mu bilemem, çünkü söylediğin şeyin bir manası yok” diyor, meseleyi temiz bir sonuca bağlıyor.
Onlar “bile” verdiği sözü tutuyorsa düşün artık…
“Bile” sözcüğünde “hiç beklemezdik, bak hele” iması var ki o da yanlış. Ateist demek sorumluluğu otoriteye yahut cemaat dayanışmasına havale etmeden vicdanıyla baş başa kalmayı seçen kişi demek. Sence hangisi daha dürüst olur? Hangisinin sözüne daha çok güvenilir?
Vicdan dediğin (ki insanın ruhunun ta dibinde yatan hak duygusudur) kısık sesle konuşur; otoritenin emir yağdırdığı, kalabalıkların bağırdığı, ceza korkusunun zihinleri kararttığı yerde sesi duyulmaz. Tuhaf olan ateistin doğru adam olması değil. Tuhaf olan öbürü: Ahlakî kararları atadan kalma ucuz formüllere, ya da hasbelkader mensup oldukları ümmetin sesi en çok çıkanına terk edenlerden bile arasıra düzgün adam çıkması. Akla ziyan bir mucizedir. Güzel mevlam insanın özünü güzel yaratmış, kim bilir.
“Dindarların ahlaka ihtiyacı yoktur çünkü onların dini var” diye kim demişti şimdi hatırlamıyorum, ama derin sözdür.
(Ahmet Turan Alkan’a selam, saygı ve sitemle)
Yorumlar kapatıldı.