İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mahwah diye bir yer

Ragıp Zarakolu
Bütün Türkiye üniversitelerinde Atatürk İnkılapları Enstitüleri var; ama tek bir soykırım araştırmaları merkezi yok. Türkiye Ermeni Soykırımı’nı inkar edeceğim diye, bütün soykırımlara akademik açıdan gözlerini kapatıyor. Söyleşi yaptığımız Mahwah kentinin adı, eski deyimle “Kızılderili” bir ad. Bu arada burada Kızılderililerin özerk bir rezerv bölgesi olduğunu da ekleyelim. Amerikalılar kolonyalist ama, hiç olmazsa bizim Kemalistler gibi yer adlarını değiştirmiyor. ABD ve İngiltere, Ermeni Soykırımı’nı resmen tanımayı reddeden, ama bu soykırımı ilk belgelendiren ülkeler. ABD’de de kimse Yerli Amerikalılara yönelik kıtasal soykırımdan bahsetmekten kaçınıyor. Ama Türkiye, Batı Ermenistan Ermenilerine, o dönem dile getirilen bir “rezerv” bölge vermeyi bile reddetti.

***
Mahwah. New Jersey eyaletinde, Ramago Koleji Holokaust ve Soykırım Araştırmaları Merkezi’nde, Armenian Weekly’nin genç editörü Nanore Barsoumian ile “Türkiye’deki Soykırım İnkar Sanayisi”ni tartışıyoruz. 28 Şubat Post-modern darbesinin hayata geçirdiği yapılanmalardan biriydi, ASIMKK (Asılsız Soykırım İddiaları ile Mücadele Koordinasyon Kurulu). Soykırım inkarı Türkiye’nin milli güvenlik konusu haline getirildi.
Soykırım inkarına odaklanan bir milli güvenlik yapılanmasının, cezaevlerinde siyasal tutuklulara karşı, JİTEM koordineli bir operasyon ile 19 Aralık kıyımını gerçekleştirmesi de, şaşırtıcı değil, kendi içinde tutarlı bir uygulama idi. Soykırım inkarı, mikro ve makro düzeyde soykırım tehdidi her zaman ayakta tutar ve zaman zaman hayata geçirir.
Bu arada Belge’nin Karadeniz’de son derece popüler olan yazarı Yorgo Andreadis’in Türkiye’ye girişi, daha 1998 Aralık ayında yasaklanmış ve 2001 sonbaharında Ceviz Kabuğu doldurmayan, Genel Kurmay hocası biz zatın programında Ömer Asan ile birlikte adeta sözel bir linçe tabi tutulmuştu. 2002 yılında 28 Şubat darbesinin taşeronu olan siyasal partiler çöktü, Ülkede esen kısa süreli bahar rüzgarı sayesinde ANZ/ÖA Pontos Davası beraatle sonuçlandı.
Andreadis’in Türkiye’ye giriş yasağı hala devam ediyor. Yaşar Kemal dahil birçok Türkiyeli yazarın bu yasağın kalkması için verdiği imzalar, bir işe yaramadı. Başbakanlıktan yasağın devamı kararı çıktı. Çünkü ona saldırı kampanyasını başlatan jandarma generallerinden biri hidayete ermiş, biat etmişti. Ergenekoncu olsa belki, sözleri dikkate alınmazdı o dönemde. Zaten şimdi Ergenekon davası da çöp tenekesini boyladı.
Talat Paşa Komitesi yeniden faaliyette… Diğer sözde sivil soykırım inkarcısı yapılanmalar da, inlerinden çıkmaya başladılar.  Agos önüne tehditkar pankart bırakmalar. 24 Nisan anmalarını taciz etme çabaları vb. vb…
Bu arada, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 1915 Olayları’nın 100. yıldönümü dolayısıyla 7-9 Mayıs tarihleri arasında Washington’da düzenlenen anma törenleri kapsamında, perşembe akşamı Ulusal Katedral’de yapılan bir ayine katıldı. Başkan Obama herhalde 24 Nisan ayıbını biraz örtmeye çalışıyor diplomatik yoldan.
Biden’a ABD’nin BM Temsilcisi Samantha Power’ın da ( S. Power’ın 20. Yy.da soykırım temasını ele alan kitabı, †A Problem from Hell: America and the Age of Genocide,/ Cehennemsel Bir Sorun: Amerika ve Soykırım Çağı, mutlaka Türkçeye tercüme edilmeli) eşlik etti, 100 yıl önce katliama uğrayan Ermeniler için yapılan dini törene Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın yanı sıra Erivan’daki Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu II. Karekin ve Ermenilerin diğer ruhani lideri Ermeni Ortodoks Kilisesi Kilikya Yüksek Makamı Katolikosu I. Aram da katıldı. I. Aram konuşmasında, “Ben adaletin Tanrı’nın bir hediyesi olduğuna inanıyorum. Ve adaletin reddi, Tanrı’ya karşı büyük bir günahtır. Adalet, aynı zamanda insan hakları için de esastır” dedi.
Seçim kampanyasında, “Kuran” yeniden dillendirilidi. I. Aram’ın konuşması umut ederim, Allah’ı söylemlerinden eksik etmeyenlerin vicdanını biraz olsun harekete geçirir.
Bu arada bazı notlar:
Bütün Türkiye üniversitelerinde Atatürk İnkılapları Enstitüleri var; ama tek bir soykırım araştırmaları merkezi yok. Türkiye Ermeni Soykırımı’nı inkar edeceğim diye, bütün soykırımlara akademik açıdan gözlerini kapatıyor.
Söyleşi yaptığımız Mahwah kentinin adı, eski deyimle “Kızılderili” bir ad. Bu arada burada Kızılderililerin özerk bir rezerv bölgesi olduğunu da ekleyelim. Amerikalılar kolonyalist ama, hiç olmazsa bizim Kemalistler gibi yer adlarını değiştirmiyor.
ABD ve İngiltere, Ermeni Soykırımı’nı resmen tanımayı reddeden, ama bu soykırımı ilk belgelendiren ülkeler. ABD’de de kimse Yerli Amerikalılara yönelik kıtasal soykırımdan bahsetmekten kaçınıyor. Ama Türkiye, Batı Ermenistan Ermenilerine, o dönem dile getirilen bir “rezerv” bölge vermeyi bile reddetti. Aynen Fransızca İngiliz sömürge yönetimlerinin Süryani/Asurilere bir “rezerv” ayırmayı reddetmesi gibi.

Yorumlar kapatıldı.