İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gerçek 31. Zabel Yesayan, 24 Nisan 1915’te tutuklanacaklar listesindeki tek kadındı.

Ermeni Soykırımı'nın yüzüncü yılı anısına 100 Yıl, 100 Gerçek

Osmanlı İmparatorluğunda ilerici düşünceler ve faaliyetler genellikle azınlıkların öncülüğünde gerçekleşmişti. Ne de olsa sonuçta yönetimde ve toplumdaki ilerlemeden en çok onlar yararlanacaktı. Zabel Yesayan, adanmış bir Ermeni, adanmış bir kadın ve gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu’nun adanmış bir bireyiydi.

O, Konstantinopolis’in Asya yakasında, 1878 yılında Zabel Hovhannisyan olarak doğdu. Dönemin öncülerindendi. Yalnızca eğitim görmekle kalmadı, eğitimini yurtdışında, Paris’te Sorbonne’da tamamladı. Orada tanıştığı Dikran Yeseyan’la evlendi. Aile uzun süre birbirinden ayrı yaşadı. Çünkü baba ile kızı Sophie Fransa’da kalmış, Zabel Yesayan ise 1908’de Jön Türk devriminin ardından oğlu Hrant’ı alarak Konstantinopolis’e dönmüştü.
Yesayan yazar olarak adını duyurdu. Ermeni Patrikhanesi onu 1909 Adana katliamları konusunda bir rapor hazırlamakla görevlendirmişti. Yesayan raporunu Yıkıntılar Arasında adı altında kitaplaştırarak 1911 yılında yayımladı. Kitapta bütün Osmanlı yurttaşlarına yönelik uyarılar da yer alıyordu. Sonraki eserleri, nitelikleri ve yazarın bir kadın ve sürgünde bir aydın olarak koşulları sonucu olsa gerek, daha çok devrimci içerikteydi.
Zabel Yesayan, bir şekilde 1915’te tutuklanmaktan kurtuldu ve Ermeni Soykırımı sırasında Bulgaristan’a kaçtı. Daha sonra geri dönerek Kilikya, Tiflis ve Bakü’de sığınmacılara ve yetimlere yardım çalışmalarına katıldı. Aile ancak 1919’da Paris’te tekrar bir araya gelebildi. Bir dizi benzer yolculukların ardından Yesayan, kocasının 1921’deki ölümü üzerine Fransa’ya döndü. Bu dönemdeki yazıları, Ermeni Soykırımı’na ilişkin ilk tanıklıklarını içeriyordu. Kitabı Bir Halkın Son Nefesi 1917’de Bakü’de yayınlandı. 1922 yılında yayımladığı Sürgündeki Ruhum, yazdığı romanlar arasındadır.
Yesayan 1926 yılında yeni kurulan Sovyet Ermenistan’ını ziyaret etti. Bu ziyaretinde yeni rejimi ve bir ulusun yeniden doğuşunu öyle büyük bir coşkuyla karşıladı ki, buraya yerleşmeye karar verdi. En ünlü eseri “Silahdar’ın Bahçeleri”, 1933 yılında çocuklarıyla birlikte yerleştiği Yerevan’da yazılmıştır.
Zabel Yesayan’ın, bir yazar ve Fransız edebiyatı hocası olarak yaşamı, Stalin’in 1936-37 yıllarında giriştiği Büyük Temizlik harekatıyla ansızın son buldu. Bir kez daha, bu defa Sibirya’ya sürgüne gönderildi. Hayatının hangi koşullarda son bulduğu hâlâ bilinemese de 1943 yılında öldüğüne inanılır. Ailesinin kendisinden sonraki bireyleri bugün de Ermenistan’da yaşamaktalar.
İçinde bulunduğu birçok Ermeni çevresi, kısmen ilerici düşünceleri, kısmen de Diyaspora’da çoğu kişinin karşı olduğu Sovyet Ermenistanı’nı desteklemesi nedeniyle, onu itibarlı bir konuma yükseltmedi. Zaman içinde eserleri Sovyet Ermenistanı’nda da bir kenara itildi. Yesayan ancak son yıllarda 20. yüzyılın Ermeni edebi şahsiyeti olarak tanınırlık kazandı. Hakkında 2009 yılında bir belgesel film çekildi, iki yeni İngilizce çevirisi 2014 yılında yayımlandı. Aynı yıl Yıkıntılar Arasında kitabı Türkiye’de ilk kez Aras Yayıncılık tarafından Türkçe olarak yayımlandı.
Profesör Marc Nichanian Yıkıntılar Arasında için “görgü tanıklığının bir edebi forma dönüştüğü tek Ermenice eserdir” diye yazmıştır. Bu kitaptan aldığımız aşağıdaki bölüm Türkçeye Kayuş Çalıkman Gavrilof tarafından çevrilmiştir:
Mersin’e ayak basar basmaz edindiğim izlenim gayet açıktı. Sanki bir cenaze evinin kapısından içeri giriyorduk. İnsanlar sükût içinde, derin bir üzüntüyle bizi karşılıyor, elimizi sıkıp geçiyorlardı ve kim bilir, bizde garipsedikleri bir şey olmalıydı ki, bizimle konuşmuyorlar, sadece bir kenara çekilip kederlerine gömülüyor ve yaşlı gözlerle bizi süzüyorlardı.
Otelimiz, dört bir yandan kaçıp gelen insanlarla doluydu. Katolikos da oradaydı, derhal yanına gidip kendimizi tanıttık. Gün boyu, varlığımızla kederleri daha da şiddetlenen, karalar içinde kadınların – ilk kurbanlardan birinin aile fertleri – geliş gidişlerini, felaketzedelerin, yetimlerin ve dulların feryat figanını sanki bir kâbusun içindeymişçesine izledim durdum.
Ertesi gün Adana’ya doğru yola çıkacaktık. Yıkıntıların ta içinde olacaktık. İşte böylesine bir düşünceyle aklımı yitirmiş gibi, sabaha kadar uyumadan, yürek çarpıntıları içinde kederime bekçilik ettim.
Gece serindi, engin denizden yükselen nem uyuyan şehrin üzerine sepilmekteydi. Kaygılarım dalga hışırtılarında salınırken, yoldan aralıksız deve kervanları geçiyor ve çıngırak sesleri kervanın ağır adımlarla, salına salına ilerleyişini duyuruyordu.
Referanslar ve Diğer Kaynaklar
1. Finding Zabel Yesayan. Lara Aharonian, Talin Suciyan, 2009. 42 dak.
2. İstanbul Kadın Müzesi. “Zabel Yesayan: First Ottoman-Armenian socialist-feminist pacifist female writer”
3. “Zabel Yesayan: Manuscripts, texts and photos of her life and work”
4. Nyree Abrahamian. “This International Women’s Day, let’s celebrate Zabel Yesayan”, The Armenian Reporter, 5 Mart 2009
5. Aram Arkun. “‘Finding Zabel Yesayan’ In NYC”, The Armenian Mirror-Spectator, 14 Mayıs 2011
6. Christopher Atamian. “Finding Zabel Yesayan, Finding Ourselves”, Ararat, 28 Ekim 2011
7. “Սկյուտարում՝ Զապել Եսայանի հետքերով”, Civilnet, 24 Mayıs 2014 (Ermenice)
8. Jennifer Manoukian. “Zabel Yessayan: Portrait of the Writer as a Young Woman”, The Armenite, 14 Nisan 2014
9. Wikipedia: “Zabel Yesayan”
10. Zabel Yesayan, Yıkıntılar Arasında, Aras Yayıncılık, 2014, Istanbul.

Görsele ait bilgi

Zabel Yesayan (1878-1943)

Atıf ve Kaynak

[Genel kullanıma açık alan], Wikimedia Commons

Yorumlar kapatıldı.