Zeynep Tozduman
Bu yazımı, Tuzla Ermeni yetimhanesinde, yetişenlere ve bu yetimhanenin yapılmasında emeği geçen soykırım mağduru tüm Ermeni çocuklarına ithaf ediyorum. Soykırımlar, katliamlar, baskılar, asimilasyonlar, yıkımlarla geçen yüzyıılık acının tam da yüzüncü yılında Ermeni halkı, anılarında büyük anlamı olan Armen (Tuzla) Ermeni yetimler kampının 2015 Mayıs ayında yıkılacak olmasıyla, sessiz ve derin bir üzüntü yaşamaktadır… Bizler, Ermeni halkının Sessiz çığlıklarına ortak olduğumuz kadar insanız.
Geçmişin karanlık ve kirli tarihiyle yaşadığımız bu ülkede, soykırım yaşayan halkların kalbine her gün acımasızca vurulmaya devam ediliyor. 1915 soykırımından yetim kalan yaklaşık 1500 Ermeni yetime, ev sahipliği yapan Armen ( Tuzla ) kampı, eğer durduramazsak Mayıs ayında yıkılacak… Ne yazık ki bu ülkede hayallere bile acımasızca kazmalar vuruluyor. Yaklaşık bin beş yüz Ermeni yetimin hayallerini süsleyen, insan hayatında çok anlamlı olan çocukluğumuzun geçtiği ülke yok edilecek bu günlerde.
1915 Soykırımında etnografik mühendislikle Batı Ermenistan denilen ülkeden acımasızca yerinden, yurdundan yok edilen Ermeni halkı, şimdilerde çocukluk ülkesini de kaybetmek üzere. Bu yüzden, çocuksu düşlerimize, gülüşlerimize bile soykırım yapılan ülkenin adıdır Türkiye.
Yüzyıllık bir acıyı bile üstelik kendi adreslerinde yaslarını tutmasına izin vermeyenlerin, barıştan ve özgürlüklerden bahsetmesi hiç inandırıcı değildir. Dünya genelinde tüm kiliselerin Ermeni kurbanları adına eş zamanlı Çan çalıp ayin düzenleme kararına karşı, iktidarın baskısı sonucu Ermeni patrikhanesi ve tüm Türkiye’deki kiliseler ne yazık ki ataları için özgürce ayin bile yapamadılar. Ermenilere kiliselerinde özgürce ayin yasak ama Hatay sınırındaki cihadist örgütlere, AKP eliyle destek vermek Cisressugur kentine bağlı İştebrak köyünde 35 Aleviyi katletmenin serbest olduğu bir ülkede yaşıyoruz
Katliamcı cihadist örgüt için El Kaide terör örgütünün İstanbul’da; Fatih, Şehzadebaşı, Süleymaniye ve Yavuz Selim camilerinde “Cisr El Şuğur zaferi” diyerek lokum dağıtması ise serbest…Sünni Türk olmayanların inançları özgürce yaşamasının yasak olduğu Ülkemizde Hristiyan halklara ve Alevilere yapılan baskılar 1400 yıl önce yapılan Zımmi sözleşmesinden günümüze değin devam etmektedir.
Ülkemizde tüm baskılara ve yasaklara rağmen, İstanbul HDP il örgütü Taksim meydanında yüzüncü yılın anısına belkide bu yüzden 100 çan sesiyle sessiz bir eylem düzenleme kararı aldılar. Ve bu yürüyüş o kadar anlamlıydı ki bir kez daha taçlandırıyorum yüreğimde .
Bu eylemde adeta sevinçlerimiz ve hüzünlerimiz karıştı birbirine. Soykırımda ölenler, 24 Nisan 2015 günü Çan sesleriyle işte yüz yıl sonra şimdi gömüldü ölülerimiz anlamına gelen bir eylemdi. AKP Hükumetinin özellikle Ermeni Patrik hanesine yaptığı baskılara inat, yürüyüşe katılan halklar, Hrant’ın ölümüyle başlayan hepimiz Ermeniyiz sloganından sonra hepimiz Hristiyan dediler bu eylemle. Nerede ezilen bir halk ve inanç varsa ben o’yum sözlerimin pratiğidir, İstanbul 24 Nisan anması…
1915 Soykırımı, soykırım yaşayan halklar için bitmedi, sürüyor…
Etno- dinsel, kültürel soykırım yetmedi bu ülkede ki…Şimdide binlerce mezun veren Ermeni yetimlerin anısı üzerine, lux villalar yapmak için tuzla Ermeni yetimhanesini yıkmak istiyorlar. Ermeni halkına ait olan Tuzla Ermeni yetimhanesinden yıllarca devlet, gasp ve işgal ederek rant sağlamıştır.Şimdi de yeni bir rant için bu yetimhaneyi bir daha hatırlanmamak üzere yok etmeye çalışıyor. Tuzla Ermeni yetimhanesi yıllardır Adil hukukun olmadığı ülkemizde; davalarla Ermenileri boğuşturup, boğuşturup ısrarla, kaybettir-ilmiştir. Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfının açtığı dava 19179’da bakınız nasıl sonuçlanmıştır.
”23 Şubat 1979’da Vakıflar Genel Müdürlüğü Kartal 3. Asliye Hukuk Hâkimliği’ne başvurarak, Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’nın elindeki tapunun iptal edilmesini ve eski sahibine geri verilmesini istedi. Dört yıl süren davanın sonunda, mahkeme, kamp arazisinin vakfın elinden alınıp eski sahibine verilmesine karar verdi. Böylece, Sait Durmaz, 1962 yılında boş olarak sattığı araziyi, beş kuruş ödemeden, üstünde kurulu olan kamp tesisleriyle birlikte geri aldı. Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı, yıllar önce her türlü yasal işlemi yerine getirerek satın aldığı malı, sanki çalmış gibi, eski sahibine iade etmek zorunda bırakıldı” (1)
Anıları canlı tutmak, toplumsal hafızayı korumak için Ermenilerin kalbinde büyük iz bırakan, Tuzla ermeni yetimhanesini Ermeniler değil bizler yıktırmayacağız. Biz kim miyiz, Biz bu ülkede yüz yıllardır ezilen, haksızlığa uğrayan, yok sayılan halklarız. Bu dava sadece Ermeni halkının değil, bu dava Ermeni halkıyla dost halkların ve aynı zamanda HDP’nin de davasıdır diye düşünüyorum. Beklentilerimizin çok yüksek olduğu HDP’den (seçim maratonuna girdiği bu süreçte ) konuyu en yakın zamanda meclise taşıyıp, yıkım kararını durdurabilmek için önemli adımlar atmasını bekliyoruz.
Tuzla Ermeni yetimhanesinde büyümüş, eşi Rakel Dink ile bu yetimhanede tanışmış Hrant Dink’de yaşarken bu konuyla ilgili bir çok defa makaleler yazmış ”Davacıyım Ey İnsanlık ” konulu yazısında da bu feryadını çok güzel dile getirmiştir. Bizlere düşen ise Hrant’ın bıraktığı yerden vakit çok geç olmadan bu davaya sahip çıkmak, Ermeni halkının yanında olmak gerekir.
Dünde sevgili Hrant Kasparyan’ın kaleme aldığı yazıdaki ‘TUZLA ERMENİ KAMPI YIKILMASIN http://www.demokrathaber.net/guncel/tuzla-ermeni-yetimhanesi-yikilmasin-h48247.html çığlıklarına, çığlıklarımızı katmak ve acılarını görünür kılmak için bu yazıyı kaleme aldım.
Sosyal medya üzerinden bu konuyla ilgili birde imza kampanyası başlatılmıştır.
Bu imza kampanyası dilerim Ermeni halkının lehine görünür kılınıp, tetikleyici bir işlevi olur.
Yine umarım vakit çok geç olmadan seslerimizi duyan, vicdan sahibi bir yönetici çıkarda hem Ermenilere yapılan bu haksızlığı hem yıkım kararını durdurur…
ZEYNEP TOZDUMAN
Kaynakça:
Yorumlar kapatıldı.