Serkan Demirtaş / serkan.demirtas@hdn.com.tr
Ankara fark ettirmemeye çalışıyor ama arka arkaya gelen tanıma kararlarından büyük kaygı duyuyor. Ermenilerin, 1. Dünya Savaşı sırasında kitleler halinde tehcire zorlanan ve büyük bir çoğunluğu bu sırada yaşamını yitiren atalarını andığı 24 Nisan’ın 100. yıl anma törenlerine sayılı gün kala Ankara’dan yeni bir hamle geldi. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında geçen sene yayımlanan taziyenin devamını Başbakan Ahmet Davutoğlu getirdi. Ama önemli bir farkla: geçen seneki mesaj 24 Nisan’dan sadece bir gün önce yayımlanmıştı; Davutoğlu’nun ki ise 4 gün önce dünya kamuoyuna duyuruldu. Ankara’nın amacının Türkiye’nin bu mesajının 24 Nisan arifesinde daha çok dolaşımda olması, tartışılarak gündemde kalması ve olası tanıma kararlarını etkilemesi olduğu değerlendirilebilir. Davutoğlu’nun mesajında dikkat çeken bir fark da bu sene 24 Nisan’ın Ermeni Patrikhanesi’nde yapılacak bir dini törenle anılacağı bilgisinin yer alması. Bu da yine ileri doğru atılmış bir adım olarak görülebilir. Bunun dışında kullanılan ifadeler her ne kadar geçen senekinden farklı değilse ve Ermeni toplumunu tatmin etmeyecek de olsa, bu açıklama, Türkiye’nin 24 Nisan olgusunu anlamaya çalışma ve yeni bir dil geliştirme yönündeki iradesini pekiştirmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Geçen seneki metine göre bir yenilik ise “Osmanlı Ermenileri” tanımının kullanılmış olması. Bu tanımın da yeni bir tartışma yaratacağı kesin.
***
Katolik dünyasının dini lideri Papa Francis ve 550 milyonluk Avrupa kıtasını temsil eden Avrupa Parlamentosu’nun ardından Avrupa Birliği’nin en önemli ülkelerinden Almanya da “soykırımı” tanıyacağını açıkladı. Tüm gözlerin ABD Başkanı Barack Obama’ya çevrildiği bir anda Başbakan Davutoğlu, Ermenilere dönük 2. taziye metnini yayımladı. Ankara fark ettirmemeye çalışıyor ama arka arkaya gelen tanıma kararlarından büyük kaygı duyuyor. Ermenilerin, 1. Dünya Savaşı sırasında kitleler halinde tehcire zorlanan ve büyük bir çoğunluğu bu sırada yaşamını yitiren atalarını andığı 24 Nisan’ın 100. yıl anma törenlerine sayılı gün kala Ankara’dan yeni bir hamle geldi. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında geçen sene yayımlanan taziyenin devamını Başbakan Ahmet Davutoğlu getirdi.Ama önemli bir farkla: geçen seneki mesaj 24 Nisan’dan sadece bir gün önce yayımlanmıştı; Davutoğlu’nun ki ise 4 gün önce dünya kamuoyuna duyuruldu. Ankara’nın amacının Türkiye’nin bu mesajının 24 Nisan arifesinde daha çok dolaşımda olması, tartışılarak gündemde kalması ve olası tanıma kararlarını etkilemesi olduğu değerlendirilebilir.
Davutoğlu’nun mesajında dikkat çeken bir fark da bu sene 24 Nisan’ın Ermeni Patrikhanesi’nde yapılacak bir dini törenle anılacağı bilgisinin yer alması. Bu da yine ileri doğru atılmış bir adım olarak görülebilir. Bunun dışında kullanılan ifadeler her ne kadar geçen senekinden farklı değilse ve Ermeni toplumunu tatmin etmeyecek de olsa, bu açıklama, Türkiye’nin 24 Nisan olgusunu anlamaya çalışma ve yeni bir dil geliştirme yönündeki iradesini pekiştirmesi açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Geçen seneki metine göre bir yenilik ise “Osmanlı Ermenileri” tanımının kullanılmış olması. Bu tanımın da yeni bir tartışma yaratacağı kesin.
SOYKIRIM MÜCADELESİ AVRUPA’DA KAYBEDİLDİ
Ayrıca bu açıklamanın, Almanya hükümet sözcüsünün Alman Parlamentosu’na sunulan “Ermeni soykırımının” tanınmasını içeren bir yasa tasarısını destekleyeceklerini açıklayacakları gün yapılmış olması da tesadüf değil. Davutoğlu’nun açıklamasında yer alan “Bütün üçüncü taraflara da tarihi yaraları deşmek yerine, adil hafızaya ve ortak barışçıl geleceğe dayalı bir tutum benimsenmesi çağrısında bulunuyoruz” cümlesi de doğrudan Almanya gibi karar alma arifesinde olan ülkelere bir uyarı gibi olarak algılanabilir.
3 milyondan fazla Türk’ün yaşadığı, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağının böyle bir adımı atması Ankara-Berlin ilişkilerinde önemli bir soğumaya yol açabilecek nitelikte bir gelişme olabilir. Almanya’nın Fransa, Hollanda, Yunanistan, İsveç ve Belçika gibi önde gelen Avrupa ülkelerine katılması, Avrupa Parlamentosu’nun da sadece bir hafta önce önemli bir kararı kabul ettiği anımsandığında, Türkiye’nin “soykırım” mücadelesinde Avrupa kıtasını kaybettiği olarak da yorumlanabilir.
Ankara’daki Batılı diplomatik kaynaklar, bu duruma yol açan nedenler arasında Türkiye’nin demokratikleşme, temel insan hakları ve özgürlükler alanlarında geriye gitmesi, hükümetin AB ile nitelikli diyalogdan uzaklaşmış olmasını da gösteriyorlar.
OBAMA NE DİYECEK?
Avrupa’da durum bu halde ama asıl herkesin dikkatinin çevrildiği yer Washington ve Beyaz Saray. Ankara’daki beklenti, Obama’nın bu sene de “Meds Yeghern” (Büyük Felaket) tabirini kullanması ve dolayısıyla Türkiye açısından sıkıntı yaratabilecek “genocide-soykırım” ifadesine başvurmaması yönünde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da tam da 24 Nisan öncesinde Washington’da temaslarda bulunarak işi şansa bırakmamak amacında. Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yapacağı görüşmede bu konunun en öncelikli olarak ele alınacağını söylemek yanlış olmaz.
ÇANAKKALE-İSTANBUL-ERİVAN TRAFİĞİ
Washington’da bu görüşmeler sürerken, Türkiye ve Ermenistan da yoğun bir diplomatik trafiğe hazırlanıyorlar. Çünkü 23-24 Nisan günleri, İstanbul-Çanakkale-Erivan hattında önemli toplantı ve etkinliklere sahne olacak. Ermenistan yönetiminin Ermeni tehcirinin 100. yılını yoğun ve üst düzey katılımlı bir uluslararası etkinliğe dönüştürme çabalarına, Çanakkale Savaşı’nın anma toplantılarını 24 Nisan’a çekerek ve 100’e yakın ülke liderine davette bulunarak yanıt veren Türkiye, böylece uluslararası dikkat ve yönelimin sadece Erivan’a odaklanmasına engel olmayı planlamıştı.
Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiltere gibi Çanakkale’de savaşmış ülkeler Türkiye’nin davetine olumlu yanıt verirken; soykırımı kabul eden Fransa ve Rusya gibi ülkeler de Erivan’daki törenlere devlet başkanı düzeyinde katılma kararı aldılar. Son dakikada bir değişiklik olmaz ise ABD’nin Çanakkale etkinliklerinde Ankara Büyükelçisi John Bass tarafından temsil edilmesi bekleniyor. Beyaz Saray’ın Erivan’a ise daha üst düzey bir heyet göndermesi öngörülüyor.
BARIŞ ZİRVESİ’NDEN ORTAK BİLDİRİ ÇIKAR MI
Çanakkale ve Erivan’daki etkinliklerden bir gün önce İstanbul, Barış Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek “Barış Zirvesi”ne Çanakkale’ye davet edilen uluslararası liderlerin katılması hedefleniyor. Erdoğan, liderlere hitaben ve özellikle tarihsel perspektifi yoğun bir konuşma yapması da bekleniyor.
Türkiye’nin bir başka hedefinin de Barış Zirvesi sonunda tüm katılımcı ülkelerle birlikte ortak bir bildirge yayımlamak ve böylece kendi ev sahipliğinde yapılan bu toplantıdan siyasi bir mesajın verilmesini sağlamak olduğu kaydediliyor. İngiltere’nin ise bu fikre olumlu yaklaşmadığı, 23-24 Nisan günlerindeki etkinliklerin tarihsel bir olayın anması çerçevesinde sınırlı kalması gerektiğini Türkiye’ye ilettiği kaydediliyor.
Türkiye’nin fark ettirmemeye çalıştığı ama yoğun diplomatik faaliyetler yürüterek az hasarla ‘atlatmayı’ hedeflediği 24 Nisan meselesi Türkiye açısından 100. yılında nasıl sonuçlanacak? Önümüzde üç gün kaldı. Birlikte yaşayarak göreceğiz.
Yorumlar kapatıldı.