İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kütahyalı Gomidas

Yaklaşık yedi bin yılllık bir medeniyet coğrafyasının merkezinde yer alan Kütahya’nın yetiştirdiği önemli müzisyenlerden biridir Gomidas Vartabet. Gerçek adı Sogomon  Sogomonyan olan sanatçı ve müzisyen Gomidas Vartabet [Komitas Vardapet], 1869 yılı sonbaharında müzisyen bir ailenin ilk çocuğu olarak Kütahya’da doğdu. Annesi halı dokumacısı ve müzisyen, babası bestekâr ve halk ozanı bir kavaf/ayakkabıcıydı.  Evleri Karagöz Camisi karşısı Saray Fırını’nın bir sokak yukarısındaydı.

Bir yaşında annesi Takuhi’yi kaybetti. İlköğrenimini Kütahya’da tamamladı. Türkçe bilen ve Türkçe konuşan bir ailenin çocuğuydu. Sesi çok güzeldi ve babasından halk müziği eğitimi alıyordu ama on bir yaşında babası Kevork’u da kaybetti. Bursa’ya dedesinin yanına gitti ama bir süre sonra Kütahya’ya döndü.
Gomidas, on iki yaşındayken 1881 yılında özellikle dini müzik eğitimi veren ve Ermeni Kilisesi’nin merkezi olan Erivan Ecmiyadzin Ruhban Okulu’nun müzik eğitimi sınavını birincilikle burslu olarak kazandı. Bir yandan dini eğitim, bir yandan müzik eğitimi almaya başladı. Türkçe dışında dil bilmemesine rağmen sesi güzel ve alanında çok başarılı olduğu için bu kuruma kabul edildi ama Türkçe konuştuğu için bu okulda yalnızlık içerisinde okudu.
1890 yılında bu okuldan papaz yardımcısı olarak mezun oldu. Yüksek eğitimine devam etti ve 1983 yılındaVartabet [Bekar Rahip] ünvanıyla dini eğitimini tamamladı. Adını, kilise geleneğine göre yedinci yüzyılda yaşamış Ermeni halk ozanı Gomidas’a atfen değiştirdi. Aynı okulda müzik öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Türk ve Ermeni müziği konusunda araştırmalar yaptı.
Gomidas, 1896 yılında müzik üzerine kariyer yapmak üzere Berlin Konservatuvarı’na gönderildi. Berlin’de önemli müzik adamlarından eğitim aldı.  Kurduğu koronun şefliğini yaptı ve Paris’te çok sesli müzik çalışmalarında bulundu. Gösterdiği başarı üzerine öğrenci olmasına rağmen Uluslararası Müzik Cemiyeti’ne kabul edildi. Ermeni ayinlerinde okunan ve Badarak/Kurban-Son Akşam Yemeği adı verilen on ilahinin ana melodisi Gomidas’ın bestesidir. 1895 yılında Ağın ve daha sonra Arabkir [ Erivan’ın İlçesi]  ezgileri yayımladı.
1899 yılında Berlin’de devam ettiği Kaiser Friedrich Wilhelm Üniversitesi’nden Müzikoloji Doktoru olarak mezun oldu ve kariyerini tamamladı. Avrupa, Mısır ve Anadolu’da seminerler verdi ve orkestralar yönetti. 1903 yılında elli şarkılık bir ezgiyi Binbir Şarkı adıyla kitaplaştırdı. Bir süre sonra Erivan’a döndü ve Ermeni halk şarkıları üzerine araştırmalarına devam etti. 1906 yılına kadar Ecmiyadzin Ruhban Okulu’nda müzik öğretmeni olarak çalıştı. Bu yıllarda Paris, Brüksel ve Londra’da klasik konserler verdi.
Vartabet Gomidas, 1910 yılı baharında İstanbul’a yerleşti. Türk müziği üzerine yaptığı araştırmalarla İstanbul’da da büyük bir saygınlık kazandı. Üç yüz kişiden oluşan Gusan Korosu’nu kurdu.  İzmir ve Hatay başta olmak üzere çeşitli şehirlerde konserler verdi. Anadolu ve Ermeni halk müziği üzerine derlemeler yaptı. 1910-1915 yılları arasında Afyon Eskişehir ve Bursa’yı ziyaret ettiği ve özellikle yaz aylarında memleketi Kütahya’ya gelerek tatilini burada geçirdiği ve yerel türkülerden derlemeler yaptığı bilinmektedir.
1912-1915 yılları arasında İstanbul Türk Ocağı’nda müzik dersleri vererek yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Marşımızın orkestra düzenlemesini yapan Edgar Manas, Gomidas’ın öğrencisidir.
Gomidas; Şehzâde Abdülmecit Efendi, Enver Paşa, Talat Paşa, Halide Edip, Hamdullah Suphi, Yahya Kemal ve Mehmet Emin Yurdakul gibi devlet adamı, şair ve yazarların huzurunda konserler verdi. İstanbul’daki beşli senfoni icra eden ilk müzisyenin Gomidas olduğu söylenmektedir. 1912 yılında Harp Okulu’nda Trablus gazileri için düzenlenen yardım konserine katıldı ve Türkçe eserler okudu.
Gomidas,  müzik camiasında etnomüzikolog, kompozitör, şarkıcı ve koro şefi olarak iyi bir müzisyen olarak kabul görmüştür. Ermeni klasik müziğinin kurucularındandır. Üç bin civarında Ermeni halk şarkısı ve enstrümantal derlediği, eserlerinden bin ikiyüz kadarının günümüze ulaştığı kabul edilmektedir.
Hamparsum notasıyla kaleme aldığı ve çok sesli olarak besteyip büyük çoğunluğunu seslendirdiği söylenen Anadolu’ya ait Türkçe eserler hakkında radyo ve televizyonlarımızda Gomidas adıyla bir icraya rastlanmasa ve hangi türküleri derlediği kaynaklara dayalı olarak ispatlanamasa da çok sayıda Türk müzüği eserinde izi olduğu bilinmektedir.
Ermeni tehcirinin başlangıcı kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da tutuklanan ikiyüz otuz beş Ermeni entelektüelinden biri de Gomidas’tır.  Tutuklanarak Çankırı’ya gönderilen Gomidas, Halide Edip ve özellikle Mehmet Emin gibi Türk Milliyetçisi sanatçıların girişimleri üzerine yanlış yaptığını kabul eden İttihad ve Terakki Hükümeti tarafından sekiz Ermeni sanatçıyla birlikte 7 Mayıs’ta serbest bırakılır ve İstanbul’a döner.
Aynı tarihlerde Kütahya’da tutuklanmak istenen akrabaları ve yaklaşık bin Ermeni ailesi, İtttihadçıların her türlü baskısına rağmen Süleyman Nazif’in kardeşi olan Kütahya Mutasarrıfı/Valisi Şair Faik Ali Ozansoy tarafından korunmuştur.
 Ali Faik Ozansoy Bey, Ermenilerin tehciri için İttihatçılar baskı yapınca Talat Paşa’ya istifa edeceğini söyler. Ali Faik Bey, Talat Paşa’nın güvendiği bir yönetici olduğu için istifası kabul edilmez. Talat Paşa“Al Ermenilerini de yerinde otur” der.  Bunun üzerine Kütahya Ermenilerine dokunulmaz. Ermeni olayları yatıştıktan sonra başlarına bir bela gelmeyen Kütahyalı Ermeni aileler, Kütahya Ermeni Kilisesi’ne Faik Ali Bey için bir şükran plaketi koymuş ve sonraki yıllarda Kütahya’yı terketmişlerdir.
Gomidas, 7 Mayıs’ta Çankırı’dan İstanbul’a dönünce yurt dışına gitmez. Eğer başına bir şey geleceğini hissetseydi İstanbul’da kalmaz,  yurt dışına giderdi ama o İstanbul’da yaşamaya devam etti. Yaşadığı olaylardan etkilense de hayatını ve müzik çalışmalarını sürdürdü. 1916 yılında sinir hastalığına yakalandı. Şişli’deki Fransız La Paix Hastanesine yatırıldı.
Gomidas, Başhekim Mazhar Osman tarafından bir süre tedavi görür. Tamamiyle iyileşemez ama çalışmalarına devam eder. Bir süre tedavi için 1917 yılında Fransa’ya gider gelir. Kendisinin istememesine ve Mazhar Osman’a güvenmesine rağmen 1919 yılında Paris’ten Konferans daveti almış yalanıyla dönmemek üzere Fransa’ya gönderilir.
Bu tarihten sonra gelişen hayatı hakkında bilgimiz sınırlıdır. 1915 yılında yaşadıklarının etkisiyle çevresiyle bir iletişim kuramadığı ve tam olarak iyileşemediği için müzik adına bir şey üretemediği söylense de 1915-1919 arasında durumunun iyi olması bu görüşü şüpheli kılmaktadır.
Gomidas, Fransa’da Sinir/Şizofreni ve Frengi gibi hastalıklarla uzun yıllar mücadele eder. Aslında Paris hayatı halen karanlıktır ve gizemini korumaktadır.  Vartabet Gomidas, yaşadığı hastalıklardan kurtulamayarak 1935 yılında vefat etti. Cenazesi Ermenistan’da toprağa verilmiştir.
Türkiye’de Gomidas adı 2003 yılında Fransa’da heykelinin açılmasıyla tekrar hatırlandı ve ön plana çıktı. Dünya politikasına yön veren güçler, Türkiye’ye Kütahyalı Gomidas’ın Paris Saint nehri kıyısında açtıkları altı metre yüksekliğindeki heykeli üzerinden yön vermeye başladılar.
Gomidas her yönüyle Kütahya kültürü içinde yetişmiştir. Eğitimine burada başlamış, dönemin fakir ve kötü hayat şartlarını yaşamış, özellikle yetim olduğu için Kütahya’dan ayrılmak zorunda kalmış, gittiği yerlerde ve okullarda Türkiye’den geldiği ve Türkçe bildiği için ezilmiş ve yalnız kalmıştır. Çağdaş Senfoni üzerinde çalıştığı için Ermeni kilisesiyle çeşitli çatışmalar yaşamış ve zor günler geçirmiştir.
Kütahyalı Gomidas politik tartışmalar dışına alınmalı ve sanatıyla ön plana çıkarılmalıdır. Halk şiirimizde yer alan Ermeni kökenli yüz kırk aşuğ/aşık,  klasik sanat müziğimizde besteci ve yorumcu olarak yer alan altmış civarında Errmeni sanatçı gibi Kütahyalı Gomidas da müzik adamı olarak anılmalı, Kütahya kültür ve sanatına müzik yönüyle katkılar sağlamalıdır.

Yorumlar kapatıldı.