Nurettin Değirmenci
Arap Yarımadası asırlardır kabilelere ev sahipliği yapar. Kabileler, belirli bölgelerde çadırlarını kurar, doğanın sunduğu sınırlı nesnelerle yetinmeye çalışırlar. Ancak, yiyecek ve içeceklerin yetersiz olduğu, insanların atalarından miras aldığı bilgilerle yetindiği verimsiz bölgelerde kabileler arası çatışmalar kaçınılmaz olur.
Bütün Arap Yarımadasında olduğu gibi Yemen bölgesinde asırlardır kabileler, birbirleri ile savaşarak mutlu yaşam sürerler. Çatışmalarda ok, yay, ara sıra kılıç (Yemen’de kılıcı kim üretecek), taş… Savaş araç-gereçleri olur. Kabileler günlerce savaşır, her iki taraf kayıp verir, sonra zayıf taraf gizlice bölgeden kaçar. Bazen de güçlü kabile erkekleri, zayıf kabilenin erkeklerini öldürür, kadınlarla kızları sahiplenirler. Bu kutsal işleyiş asırlarca, 19. Yüzyıl başlarına kadar değişime uğramadan devam eder.
Yemen, Yavuz Sultan Selim’in Memlukleri yenmesinden sonra, Osmanlı sınırları içinde kabul edilir. Ancak, Yemen’deki kabile yaşantısı değişime uğramaz. Osmanlı haraç toplayamaz ve atadığı vezirler bölge insanına söz geçiremez.
Yemen’de isyanlar birbirini kovalar; mesafenin uzaklığı nedeniyle, Osmanlı Sarayı olayları duymazlıktan gelir.
Bölgeyi uzun süre inceleyen İngiltere, 1839 yılında Aden’e yerleşir. Amaç: Kızıldeniz’i denetim altına almaktır.
Yemen dâhil Arap Yarımadasına misyonerler giriş yapamaz ve okul açamazlar. Bu nedenle, sadece, Batılı devletlerin gizli elemanları inceleme yapar, şeyh satın alırlar.
1840’lı yıllarda, Mısır, Osmanlı’ya isyan eden Kavalalı Mehmet Ali Paşa denetimindedir. Dolayısıyla, Arap Yarımadası yönetimi ile Mısır ilgilenir.
Arap Yarımadasında Vahabiler, Yemen’de Zeydiler sürekli isyan çıkartırlar. Mehmet Ali Paşanın oğullarından Tosun Paşa Vahabileri bastırır, Zeydilerle uğraşamaz.
Yazılı kayıtlara göre; Vahabiler Suni, Zeydiler Şii kabul edilir. Vahabiler, günümüzde el-Kaide, IŞİD, Boko Haram, el-Şebab… Örgütleri gibi bir dünya kurmak ister. Zeydiler, Vahabilerle benzer düşüncelere sahipler ama gelenek olarak onlardan, bazı sözcüklerle farklı olmak zorundadırlar.
Ayrıca, Yemen’de sadece Şiiler değil, Suni kabileler de yaşar.
Müslümanlık, yasa, bilgi, ikna, inanış esaslı din değil, gelenek esaslı lidere biat etme (Boyun eğme) dinidir.
Suniler, “Allah, Muhammed”; Şiiler, “Allah, Muhammed, Ali, İmamlar” diye savaşa koşarlar. Her iki küme için de savaş kutsal etkinliktir. Niçin savaşa koşarlar? Yağma ve talan olanağı sağladığı için savaş kutsaldır.
İngiliz ve Fransızlar Kızıldeniz’de uzun süreli incelemeler yaparlar. Sonunda, Fransızlar, Süveyş Kanalını açar ve kanalın büyük hisselerine sahip olurlar.
II. Abdülhamid, misyonerlerin Yemen ve Arap Yarımadasında etkinlik sürdüremeyişinden çok etkilenir; Yemen ile Arap Yarımadasını din-iman gücüyle elinde tutabileceğine inanır. O yıllarda Almanlar, İngilizler, Fransızlar Ortadoğu’da petrol yataklarını keşfetmekle meşgul olurlar.
II. Abdülhamit Döneminde Mısır tamamen İngilizlerin denetimine geçer. İngilizlerin kışkırtması ile Yemen’de bitmeyen isyanlar yaygınlaşır.
Osmanlı birlikleri Süveyş Kanalı üzerinden Yemen’e gidemezler.
Hicaz Demiryolu ihtiyacı ortaya çıkar.
1904’te İmam Yahya Sanaa’ayı kuşatır. Sanaa’a düşer. Osmanlı birliklerinin kayıpları büyüktür. Osmanlı ordusu takviye edilir ve Sanaa’a geri alınır. Geri alınır ama Osmanlı ordusunun kayıpları: 30.000 civarındadır.
I. Dünya Savaşı sonunda, İngiliz ve Fransızlar, Ortadoğu’yu cetvelle devletçiklere ayırırlar. Nedense, Yemen, Arap Yarımadasından bir çizgi ile ayrılır.
Yemen’in başına İmam Yahya oturtulur.
1948 yılında İmam Yahya öldürülür. Oğlu İmam Ahmed yerine geçer.
1962 yılında İmam Ahmed ölür ve oğlu yerine geçmek ister. Ama ordu darbe yapar ve yönetim subaylarda kalır. Neden?
İmam Ahmad’in oğlunu Suudi Arabistan, darbeci subayları Mısır destekler.
Güney’de Suni kabileler, kuzeyde Şii kabileler yaşar; dış desteklerle, Kuzey Yemen ve Güney Yemen doğar.
Güney Yemen oluşuyor.
İngiliz birlikleri, Yemen’deki huzursuzluğa müdahale ediyor; Güney Yemen (Demokratik Yemen Cumhuriyeti) doğuyor.
Güney Yemen’i, Sosyalist blok; Kuzey Yemen’i Batılı ülkeler destekler.
Sovyet Sisteminin çökmesi sonucu, 1990 yılında Kuzey ve Güney Yemen birleşir ama Suniler birleşmeyi kabul etmezler. Sonunda, dış destekle, Suniler yenilir ve sözde birleşme sağlanır.
2009 yılında hükümet güçleri ile Şii Husiler çatışmaya başlar. Yaklaşık yarım milyon insan göç etmek zorunda kalır.
Yemenliler, ağızlarında hafif uyuşturuculu çiğneme yaprakları dinleniyorlar.
1-Güney Yemen’de Suni el-Kaide güçlenir. Neden? Afganistan ve Pakistan’dan gelen savaşçılar Yemen’e yerleşir ve Suudi Arabistan’dan gizli ya da açık destek alırlar.
2-Kuzey Yemen’de Şii Husiler güçlenir. Neden? İran, Şii Husilere silah desteğini esirgemez.
Her iki kesim Yemen’i ele geçirmek için kan dökmekte ve vahşette birbirleri ile yarışırlar.
El-Kaide savaşçıları hükümete savaş ilan eder. Husilerle gevşek bir anlaşma yapan hükümet, ABD desteği ile el-Kaide savaşçılarına saldırır.
El-Kaide’nin Yemen’deki etkinlikleri:
1992 Aralık-ABD askerleri tarafından kullanılan Aden’deki otele saldırı düzenler.
2000 Ekim- Aden’de demirlemiş olan ABD destroyeri Cole’e intihar saldırısı düzenler.
2002 Ekim-Fransız tanker Limburg’a patlayıcı yüklü botlarla saldırır.
Yanan Fransız tankeri Limburg
2007 Temmuz-8 İspanyol turist ve 2 yerel taksici arabalara yerleştirilen patlayıcılarla ölür.
2008 Eylül-ABD Büyükelçiliği dışında araçlara yerleştirilen patlayıcılarla 16 kişi ölür.
2009 Ocak- Suudi ve Yemen el-Kaide örgütleri birleşir; el-Kaide Arap Yarımadası (AQAP) ortaya çıkar.
2011 Ocak-ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, el-Kaide saldırıları ile ilgili Yemen’i ziyaret eder.
2011 Kasım-Cumhurbaşkanı Salih, uzun süreli iç çatışmalardan sonra, yetkilerini yardımcısı Hadi’ye devreder.
2012 Mayıs-AQAP savaşçıları Cumhurbaşkanlığı sarayına saldırırlar; 26 muhafız ölür.
2013 Temmuz-ABD pilotsuz uçaklarla el-Kaide mevzilerini bombalamayı sıklaştırır.
Arap Yarımadası el-Kaide (AQAP) Nasır bin Ali al-Ansi, Charlie Hebdo saldırısının sorumluluğunu üstlendiklerini açıklar. 14 Ocak 2015 (AFP)
6-2-2015 Husiler Yemen’de yönetime el koyarlar.
Kuzey Yemen’i neredeyse 1000 yıldır Zeydiler yönetir.
2014 Eylül’de Zeydiler (Husiler) Başkent Sanaa’ı işgal eder.
2015 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Hadi ve hükümeti görevi bırakır; Husiler yönetime el koyar.
Husiler denetliyor. Hadi’ye bağlı olanlar El-Kaide denetliyor Çöl
Haritada görüldüğü gibi, Yemen tek merkezden yönetilemez durumdadır. Yemen’de yetkili olanlar kabile şeyhleridir. Hadi, güçlü kabilelerden destek alır. Ancak, Hadi’yi destekleyen kabilelerin çoğunluğu sunidir. Bu nedenle, Hadi görevi terk ettikten sonra, kendisine destek olan kabileler büyük bir olasılıkla el-Kaide örgütüne destek verirler.
2004 yılında hükümet güçleri ile giriştiği çatışmada ölen Hüseyin Bedreddin el-Husi taraftarları, “Husiler” (Şii olup, çoğunlukla Zeydiler kabile üyeleridirler.) diye, tanımlanıyor.
Şu anda, Husiler, güçlü dış destekle güneye ilerlemeye çalışıyorlar ama el-Kaide karşısında başarılı olmaları oldukça zor gözüküyor. Çünkü: Yemen dâhil, Arap yarımadasında hiçbir Arap, kendi mezhebinden olmayan bir parti ya da kuruluşa destek vermez.
Husiler, “Allah’ın savaşçıları” adını kullanıyor ve el-Kaide savaşçıları kadar bağnazdırlar.
Husi savaşçıları denetim başında gözüküyor. Arkadaki levhada, “Allah yücedir, Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm, Yahudilere lanet, Zafer İslam’ın” yazıları okunuyor. Sanaa’a (EPA)
Arap Yarımadası el-Kaide (AQAP)’ye göre, Yemen’de, kendilerine karşı ABD insanız uçak saldırıları yoğunlaşmış durumdadır. Husiler ABD’NİN saldırılarına destek oluyorlar ve Amerika’ya sadık ortaktırlar.
AQAP savaşçıları, Husilere karşı amansız bir yıpratma savaşı veriyorlar ve onları “Sapkın” olarak niteliyorlar.
ABD ve İngiltere neden İran destekli Husilerin Yemen’e egemen olmasına dolaylı destek oluyorlar?
Yemen, Ortadoğu’nun en yoksul toplumlarından biridir. Yoksul olması ve petrol kaynaklarına sahip olmaması yüzünden; Yemen, iç savaşlarla yanıyor ve Batılı güçler ilgilenmiyor.
Asırlardır süren kabile savaşlarına ek olarak, günümüzde, Yemen’deki iç savaşlara katı doktrinler eşlik etmektedir. Yoksulluk + (artı) cahillik +(artı) katı doktrin=(eşittir) vahşet ortaya çıkar.
Yemen’in her bölgesinde vahşet gözlenir.
1-Dünya’nın en ilkel ve cahil kabileleri Yemen’de yaşar.
(Suudi Arabistan’da yaşayanlar, cahillikte Yemen’den geride kalırlar. Kuşkusuz sürekli değil. Örnek: Kadınların araba kullanmasının yasak olduğu Suudi Arabistan’da Saleh El-Saadun isimli bir tarihçi yaptığı açıklama ile dünyayı bir kez daha hayrete düşürdü. Tarihçiye göre araba kullanan kadın tecavüze uğrayacak demektir. 11-2-2015)
2-Dünyanın en yoksul kabileleri Yemen’de nefes alır verir.
3-Dünya’nın en katı ve ilkel doktrinleri Yemen’de taraftar bulur. Yemen dâhil Arap yarımadasında, “Doktrin”, katı Arap geleneği anlamına gelir.
Vahşet yarışında:
El-Kaide savaşçıları= Husiler.
Husiler keskin sloganları ile Sanaa’da gösteri yapıyor, Batılı ülkeler hızla Yemen’deki görevlilerini geri çekiyorlar. 11-2-2015
ABD ile İngiltere, Yemen’de, El-Kaide savaşçıları kadar Husilere düşmandırlar. Onların derdi Suudi Arabistan ile Körfez kellelerini korumaktır.
A-Husiler kendilerine, “Şii” dediğinden, Suudi Arabistan’da kendilerini, “Suni” diye bilenlere asla etki edemezler. Ama el-Kaide savaşçıları Suudi Arabistan’dan beslenirler. Bazı iddialara göre, Kral ailesinden üç kelle bunlara destek verir.
Prens Bandar bin Sultan, Prens Turki el-Faysal, Prens el-Valed bin Talal
(Bunlar, evlilik nedir bilmeyen, aile yapılarını yok eden, lüks içinde, vahşi köpek sürülerine benzeyen yaşantı süren yaratıklardır. Son yıllarda, popolarına, “Soylu, prens” gibi etiketler yapıştırır oldular.)
B-Yemen’de el-Kaide devlet yönetimini üstlenirse, Suudi Arabistan ile Körfez toplumlarında patlamalar, saldırılar, hatta rafinerilerde yangınlar… Eksik olmaz. Bu nedenle, el-Kaide savaşçılarının Yemen’in yoksul kesimlerinde yapacakları kutsal savaşlarla yetinmeleri gerekir. Orada Husilerle yapacakları kutsal savaşlarda şehit olmaları ve şehit etmeleri karşılıklı cennete girmelerine yeterli olur.
C-Husiler, İran aracılığıyla dizginlenebilir ama el-Kaide şimdilik dizginlenemez.
Şunu söyleyebiliriz; ABD ve İngiltere’nin son asırlarda yarattıkları en gelişmiş silah, el-Kaide örgütüdür. Cahillikten daha tehlikeli silah: el-Kaide örgütüdür.
D-Haritandan görüleceği gibi, Hadi taraftarları el-Kaide savaşçılarına destek olsalar bile Suudi Arabistan ile doğrudan sınır olamıyorlar. Yani: Husiler, el-Kaide ile Suudi Arabistan arasında tampon bölge oluşturuyor.
Yemen’de camilere intihar saldırıları 20-3-2015
Yemen’in başkenti Sana’da iki camide intihar saldırıları düzenlendi. Saldırılarda en az 130 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin de yaralandığı bildiriliyor.
Bedir ve El Haşhaşuş camilerindeki saldırılar Cuma namazı kılınırken düzenlendi.
Camilerden birinde kalabalığa giren intihar eylemcilerinden biri üzerindeki bombayı patlatırken, halk panik içinde dışarı kaçtı. Bu sırada caminin dışında da bir patlama meydana geldi.
Saldırı düzenlenen iki ibadethaneye de Şii Husilerin sık sık gittikleri biliniyor.
Yemen’deki son saldırılar, ülkenin güneyindeki Aden kentinde Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur Hadi’ye bağlı güçler ile onun selefi Ali Abdullah Salih’in destekçileri arasındaki çatışmaların ardından düzenlendi.
Hadi sarayda isyancılar tarafından ev hapsine alınmış durumda.
Devlet Başkanı’nın yardımcıları ise dün yaşananları, “Başarısız bir darbe girişimi” olarak nitelendirdi.
Salih yoğun gösterilerin ardından 2011’de görevi Hadi’ye devretti ancak siyasi gücünü korudu.
Devlet Başkanı olduğu dönemde mücadele ettiği Husiler ise geçen sürede Salih’in müttefiki oldular.
Ortadoğu’da kim kiminle dost ya da düşman olduğu pek bilinmez. İnce entrikalar gereği, dostluklar düşmanlıklara, düşmanlıklar sıkı dostluklara dönüşebilir.
—
Dünyada en fazla çocuk gelinin olduğu toplumlardan biri Yemen’dir. Esasında, “Çocuk gelin” demek yanlış, “Kız çocuklarının satılması” demek yerinde olur.
Yemen, Ürdün, Suudi Arabistan… Daha açıkça Arap Yarımadasında sınır kavramı yoktur. Arap zenginler Yemen’de yoksul kız çocuklarını satın alır ve haremlerine eklerler. Bunun ismine de evlilik derler.
Vahşi yaşamda hiçbir olgun hayvan, cinsel bezleri gelişmemiş dişilere yaklaşmaz. Ama ilkel Müslüman toplumlar; Yemen, Suudi Arabistan, Afganistan, Somali, Sudan… Kız çocuklarının evlilik adı altında ırzına geçildiği yerlerdir. Bu toplumda yaşayan erkekler, aslan, köpek, çakal… Kadar bile ahlak ve onur sahibi değillerdir.
Bu ilkellerin davranışlarını asırlar önce bir dahi şöyle tanımlamıştır:
Peter Paul Rubens. Masum Çocukların Katliamı (Massacre of the Innocents) 1611–12 (Art Gallery of Ontario)
Sizler nasıl düşünüyorsunuz?
***
Uzun süredir Ukrayna’da iç savaş var. Bir tarafta Batılı ülkelerin kışkırttığı Ukrayna milliyetçileri, diğer yanda Rusya’nın desteklediği Ukraynalı ayrılıkçılar savaşıyorlar. Bir kaç kez ateşkes ilan edildi ama savaş devam etti.
Neden?
Dış güçler tahrik ettikçe, içteki kuyruklar, “Vatan, millet, din, mezhep…” Adına savaşlara devam ederler.
Ukrayna’da ateşkes sağlandı-12-2-2015
Nasıl?
Almanya, Fransa devreye girdi; ateşkesi sağladılar ve Rusya ile Ukrayna arasında barış görüşmeleri için yol haritası çizdiler.
Neden Yemen, Suriye, Libya, Irak… Gibi Müslüman toplumlarda ateşkes sağlanıp barış görüşmeleri yapılamıyor?
1-Ukrayna’da, dış tahrikler gizli olsa bile, taraflar bellidir.
Bir tarafta Batılı ülkelerin kışkırttığı Ukrayna, diğer yanda Rusya’nın desteklediği Ayrılıkçı örgütler var.
Ukrayna, Rusya, ayrılıkçı örgütler ve Batılı ülkeler yasalar, evrensel ölçüler, evrensel mantık ve yönteme uygun davranırlar. Eğer gizli dış tahrikler engellenirse; ülkelerin savaş yerine uzlaşmayı seçmeleri zor değildir.
Kuşkusuz bütün Batılı ülkeler Ukrayna’da ateşkesi ve uzlaşmayı istemiyor. Hatta bazıları savaşı tahrik ediyor. Eğer bunlar etkili olurlarsa ateşkes bozulur ve savaş yeniden başlar.
Acı çekenler Ukrayna’da, özellikle savaş bölgesinde yaşayanlar ve savaşan insanlardır.
Eğer karşılıklı çıkarlar gözetilip, onur ve erdem ayaklar altına alınmazsa; savaşan taraflar, kolaylıkla uzlaşırlar.
[Batılı ülkeler Rusya’ya ambargo uygulamaya başlayınca, Rusya lideri Türkiye’ye uçtu; Batılı ülkelerle yaptığı boru hattı anlaşmasını iptal ettiğini, Türkiye üzerinden yeni hat yapılmasına karar verdiğini açıkladı.
Batılı ülkeleri telaş sardı; Merkel ve Hollande Ukrayna-Rusya arasında barış yapmalarına aracı olmaya koştular.
Rusya, Türkiye üzerinden yeni doğal gaz boru hattını uygulamaya koyar mı?]
2-Yemen, Irak, Suriye, Libya… Gibi toplumlarda savaşan taraflar belli değildir.
_Şiiler ile Suniler savaşıyor.
_Suni örgütler birbirleri ile savaşıyor.
_Resmi olarak bilinen devletler neredeyse ortada gözükmüyor.
_Dış tahrikler sürekli ama gizli, yarı-açık, açık savaşları kalıcı kılıyor.
_”Müslüman” diye bilinen ve savaşlara benzin döken toplumlar; Suudi Arabistan, İran, Katar, Kuveyt, Ürdün… Savaşların devam etmesini çıkarlarına uygun buluyorlar.
_Savaşan taraflar, savaşı, “Kutsal etkinlik” Kabul ediyor ve ölenler cennete uçuyorlar.
_Batılı ülkeler, “Kutsal etkinliğinizi kendi içinizde tutunuz ve bizlere bulaştırmayınız!” diye, savaşları gözlemek ya da desteklemekle yetiniyorlar.
En önemlisi:
Müslüman toplumların ve örgütlerin yöneticilerinin belleklerinde, “Evrensel yasa” kavramı yoktur. Evrensel yasalara yabancı olanlar, evrensel ölçü, evrensel mantık, evrensel yöntem ve evrensel inanışa yabancı olurlar. Böyleleri insanların ölmesi ya da acı çekmesinden vicdan azabı çekmezler. “Allah’ın dediği olur!” diyerek, savaşın acı ürünlerinin sebebini doğaüstüne aktarırlar. Kuşkusuz, böylesi inanış, inançsızlıktır.
İnsanların acı çekmesini kaderlerine yazmak ve onay vermek evrensel doğaüstü varlıklara yakışır mı?
Ama doğaya durmadan müdahale eden, insanların yakarışlarına ya da beddualarına göre onların kaderini çizen, tiranlara benzeyen yerel doğaüstü varlıklar; Zeus, Allah, Huda… Savaşlar çıkartır, salgınlar yayar, depremler yaratırlar… İstediklerine zenginlik, krallık, sevmediklerine acı hediye ederler. Yasa nedir bilmezler.
Kısaca: Müslüman toplumlar, doğaüstü varlıkların emirinden ziyade, büyük güçlerin istekleri gereği, daha uzun süre savaşmak zorundadırlar.
25-3-2015 tarihinde Hadi’nin çağrısına olumlu yanıt veren, en zengin Arap toplumu olan Suudi Arabistan savaş uçakları, ABD onayı ile en yoksul Arap toplumu olan Yemen’i bombalamaya başladı. Diğer Arap kelleler zengin Suudi Arabistan’ı destekliyor.
Yemen halkı, Suudi savaş uçaklarının saldırısından sonra enkaz halini alan bölgede kurtarma çalışmaları yapıyor. Sana’a havaalanı-Fotoğraf: Hani Mohammed/AP 26-3-2015
Suudi Arabistan, Yemen hareketi için 100 savaş uçağı, 150000 kişilik ordu devreye soktu. BAE 30, Kuveyt ve Bahreyn 15’er, Katar 10, Ürdün 6 savaş uçağını görevlendirdi. Ayrıca, Mısır, deniz kuvvetleri Aden Körfezinde görev üstlendi ve kara birliği göndermeye hazır olduğunu bildirdi.
Suudi hava saldırıları sonucu Yemen’de çok sayıda sivilin öldüğü ve yaralandığı bildiriliyor.
İran ise Husilere desteğinin devam edeceğini ilan ediyor.
Anlaşılan yoksul Yemen’de epeyce kan dökülecek, yoksulluk katlanacak…
Müslümanlar için insan değerli değildir. Liderlerin değeri, bütün Müslümanlardan ağır basar. Eğer son 30 yılda Müslüman toplumlara göz atarsanınız; zengin Müslüman toplumların diğer Müslüman toplumlara silah yardımı yaptığını ya da yıkıcı eylemler ihraç ettiklerini görürsünüz. Hangi Müslüman toplumda iç kargaşa varsa, orada diğer Müslüman toplumların tahrikleri, silahları ve yıkıcı istihbaratçıları bulunur.
Kısaca: Müslüman Müslümanın gözünü oymak, bedenini sakat bırakmak için yaşar.
Ne kadar kutsal bir dindir şu Müslümanlık!
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.
Yorumlar kapatıldı.