Zeynep Tozduman
23 Şubat 2015 sabaha karşı Süryani halkı, yüreklerine ve bedenlerine düşen İŞİD terörüyle yeni bir güne başladı… Hani halklar kardeşti… Dilimize Pelesenk olmuş içi boş bir slogan. Kimseyi kandırmayalım bizler asla kardeş olmadık. Ne Dinde, Ne Etnik kimlikte, Ne renklerimizde, Ne de acılarda bir türlü kardeş olmadık/ olamadık İşte. Gibi gibi kardeştik sadece. Kardeşin katledilirken sen görmüyor, acı çığlığını duymuyorsan eğer, halklar asla kardeş olamaz. Halklar dost olur, sevgili olur ama kardeş olmaz. Yine ağızlarda pelesenk olmuş bir sözdür ”acıları yarıştırmayalım” cümlesi ama sürekli elem yaşayan Süryani halkının acılarını sizler görmüyorsunuz, hem de hiç görmüyorsunuz. Bu ülkede Şengal ve Kobane için birçok yardımlar yapıldı ama sözcülüğünü yaptığım İzmir Süryani dostluk ve dayanışma platformu dışında bir kez olsun Süryani halkı için yardım kampanyaları örgütlenmedi.
***
23 Şubat 2015 sabaha karşı Süryani halkı, yüreklerine ve bedenlerine düşen İŞİD terörüyle yeni bir güne başladı.
Suriyeli rejim karşıtı düşünce kuruluşu ‘Eylem için çağrı” nın Başkanı Nuri Kino, özellikle Tel Şamiriam köyünde çok sayıda Süryani Hıristiyan’ın IŞİD tarafından kaçırıldığını belirtti. ”. İŞİD, 23 Şubat, sabaha karşı 05.00 civarında vahşice Habur Nehri kıyısındaki Asurî/Süryani köylerine saldırıya geçerek Tıl Hırmıs, Tıl Şamiram, Kabre Şamiye ve Tıl Khebiş köylerini işgal etti ve kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden 70 -100’e yakın sivili rehin aldı ve kaçırdı. İŞİD terörü yüzünden köylerinden çıkmak/kaçmak zorunda kalan Süryaniler yakın akrabalarına sığınmak üzere Haseki ve Kamışlı şehirlerine doğru, akıbetlerinin ne olacağı bilinmeyen bir yolculuğa çıktılar. Yaklaşık 400 ailenin Haseki’ye ve diğer 100 ailenin de Kamışlı’ya sığındıkları gelen haberler arasında. Eldeki ilk verilere göre yaklaşık 3000 kişi acımasızca yerinden, yurdundan edilmiştir. Haseki ve çevresinde yaşanan çatışmalarda Kürt güçlerine ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon da destek vermeye devam ediyor. Hava saldırılarının YPG ile koordinasyon içerisinde düzenlenip düzenlenmediği ise henüz bilinmiyor. Newsweek dergisi ise Süryani rehinelerin YPG’nin elindeki İŞİD rehineleriyle takas yapılabileceğini iddia etti. Ermenice yayın yapan Aztag Gazetesi; Bölgedeki İŞİD ( ISIS) tehdidin devam ettiğini ve tehlikenin sürdüğünü, Haseke saldırısının ardından İŞİD’in Kamışlı kentinin 35 km uzaklığında ve güneydoğusunda bulunan Tel Hamis köyü yakınlarında konuşlandığını dünyaya duyurdu.
Bu bölgede 8 Şubat’da yine İŞİD tarafından ağır silahlarla saldırıya uğramış ve Tel Hırmıs köyündeki saldırıda, Athro adında bir Süryani ölmüştü. IŞİD, Suriye, Habur Nehri güneyindeki Asurî/Süryani köylerini ele geçirdikten hemen sonra Til Temır’in güneybatısına düşen Xabur suyu üzerinde bulunan 4 Asurî /Süryani kilisesini yaktı.
Kendi kutsallarına saldırı yapılınca dünyayı ayağa kaldıran radikal İslamcılar, konu Hıristiyan halkların kutsalları olunca nasıl da arsız bir sessizliğe bürünüyorlar.
Bölgeden gelen bilgiler arasında Habur Nehri’nin güney kıyısındaki 10 Asurî/Süryani köyü Kürt silahlı gücü YPG’nin elinde bulunduğu Tel Tamer’a kadar tüm köyler şu an itibarıyla boşaltılmış durumda.
Geçtiğimiz ay Şengal ve Kobane’de Kürt özgürlük savaşçılarının direnişi sayesinde püskürtülen İŞİD’e, hala yardım eden uluslararası güçler var (Dün Irak’ta İŞİD’e yardım için gelen iki İngiliz uçağı düşürüldü ). Anlaşılan İŞİD terörü, emperyalist güçlerin Orta doğuda uzun vadeli planları yüzünden daha çok kan dökeceğe benziyor. Dün yaşanan büyük acı sırasında 19 yaşındaki, Tel Baz köyündeki Milad Bazi kafasından vurularak katledildi.
2014 Ağustos ayında 500 Ezidi kadını kaçırıp, Orta doğu da köle pazarlarında, pazarlayan bu vahşi yaratıklar şimdi aynı acıları Süryani kadınlarına mı yaşatacak korkusu kadın yüreğimi dağlıyor. Habur Nehri’nin kuzeyindeki 20 Süryani köyü, henüz köylerini terk etmedi sırf dünya seyirci kaldığı için güvercin ürkekliğinde yaşıyor burada insanlar. Duyuyor musunuz?
BM, Dünya kadın örgütleri, Avrupa parlamentosu ve Avrupa demokratik kitle örgütleri hala Süryani halkının acıları için kılını kıpırdatmıyor. Tıpkı 1915’de olduğu gibi 2015’de Süryanilere yaşatılan soykırıma dünya sessiz kalıyor. En az İŞİD terörü kadar, sessiz kalan Avrupa’da, büyük insanlık da, bizlerde, suçluyuz.
Kadim Süryani halkının bir türlü eskimeyen ve bitmeyen acıları İslamla yönetilen tüm Orta Doğu ülkelerinde tam gaz sürüyor.
Her katliamda, soyu kırılan Süryani halkını, artık ya görün ya da toptan yok edin de bu kâbus bitsin gayrı dediklerini biraz olsun görün ne olur? .
Susma Haykır !!!! Yaşasın halkların kardeşliği deriz hep alanlarda.
Hani halklar kardeşti… Dilimize Pelesenk olmuş içi boş bir slogan.
Kimseyi kandırmayalım bizler asla kardeş olmadık. Ne Dinde, Ne Etnik kimlikte, Ne renklerimizde, Ne de acılarda bir türlü kardeş olmadık/ olamadık İşte. Gibi gibi kardeştik sadece. Kardeşin katledilirken sen görmüyor, acı çığlığını duymuyorsan eğer, halklar asla kardeş olamaz. Halklar dost olur, sevgili olur ama kardeş olmaz.
Yine ağızlarda pelesenk olmuş bir sözdür ”acıları yarıştırmayalım” cümlesi ama sürekli elem yaşayan Süryani halkının acılarını sizler görmüyorsunuz, hem de hiç görmüyorsunuz. Bu ülkede Şengal ve Kobane için birçok yardımlar yapıldı ama sözcülüğünü yaptığım İzmir Süryani dostluk ve dayanışma platformu dışında bir kez olsun Süryani halkı için yardım kampanyaları örgütlenmedi. Bu sitemimi 9 Kasım 2014 İzmir HDP kongresinde ve önceki makalelerimde defalarca dile getirdim. Ya ben Süryani halkının acılarını yeterince anlatamadım ya da sizler anlamak istemediniz kim bilir? . Bir halkın acılarını, acımız olarak görmek için illa o halktan olmak da gerekmiyor. HDP’nin dün kamuoyuna yaptığı açıklamadan sonra umarım bu kez Süryani halkının acılarını görürsünüz.
Irak’ta – Suriye’de, Türkiye’de ( Manastır, Kilise, Tarihi eserlerine, Ana dillerine yapılan kültürel soykırımı) Süryani halkının acılarını görünür kılmak için hangi yürek dilinde anlıyorsanız, O dilde anlatayım sizlere. Tutuşur yüreğim kaçırılan Süryani kadınlarıyla, yanar içim masum bebeler için canhıraş. Mezopotamya şimdi yok edilen kadim evlatlarına ağlıyor.
Ah !!! İnsanlık bahçesinin kan çiçekleri. Acılarınızı neremde saklayayım.
Onlar (Ermeni- Süryani ) Doğu Hıristiyan’ı diye vahşi batı, yüzyıldır sırtını çeviriyor,
Süryaniler, devlet olamadıkları ve de Hıristiyan oldukları için Orta Doğudaki halklar acılarınızı nedense görmemezlikten geliyor.
Anayurtları Beth Nahrin ( İki nehir arası ) olan Süryanilerin 1915- 2015 soykırımları yüzünden bu gün, ne yurtları kalmış ne de ataları bu topraklarda. Acı, her yaşadığı coğrafyada gelip, vuruyor onları.
Ülkemizdeki acılarına gelince;
AB, uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan tüm yasaların ve genelgelerin hala Süryani ve Ermeni halkını rahatlatmadığı gerçeğinden yola çıkarsak, ana yurtlarında acı üstüne acı yaşamaya devam ediyorlar. 2008 yılında Vakıflar Kanunu’na eklenen Geçici 7. Madde ile azınlık vakıflarının taşınmazları vakıfların kendi adına tescil edildi. 2011 yılında ise kanuna eklenen geçici 11. Madde ile azınlık vakıflarının bir şekilde el konulan taşınmazlarının iadesi düzenlenmişti. Vakıflar yasasıyla ilgili yapılan mevzuatlar, sürecin uzaması, zaman ve güven kaybına da neden olmaktadır. Ülkemizde azınlıkların, bir yandan devletin el koyduğu emval-i metruklülerle öte yandan bireysel olarak el konulan metruküler yüzünden kısa vadede çözümü zor görünüyor. Manastır ve Kiliselerine (Örneğin Midyat/ Mor Gabriel manastırına yapılan, civar köylerin ve devletin açtığı işgal ve gasp davaları, Nusaybin/Girmeli’de eski BDP’li Belediye başkanının, Mor Augin manastırına yapılan işgal ve gasp davaları hala sürüyor) ise yapılan hukuksuzluklarla Kültürel soykırım devam ediyor.
2014 Haziranında Irak’ta İŞİD terörü, Süryani halkını yerinden, yurdundan etti, yetmedi.., Kilise ve manastırları bombalandı yetmedi… 2015 Şubat başında Libya’da Gıpti Ortodoks Kilisesine bağlı 21 kişi katledildi yetmedi… Ne zaman bu zulüm bitecek söyleyin ey kan emiciler? Orta doğuda yaşadıkları her coğrafya, onlar için kan tarlasına dönüşmüş durumda.
23 Şubat 2015’de İŞİD, Suriye’de, Süryani köylerine saldırmasıyla, yeniden soykırım yaşayan Süryani halkının, yürek yakan çığlıkları ise hiç susmuyor ama yürekler sağır olduğu için de duyulmuyor.
Şu anda hem Suriye Ordusu hem de Kürt Özgürlük savaşçıları, MFS ve yerel Süryani güçleri Habur’daki Süryani halkını korumak için İŞİD’e karşı savaşıyor. Şengal’de ve Kobane’de ölümüne savaşan Kürt özgürlük savaşçıları olmasa Süryani halkı tamamen yok olacak.
Süryaniler, yüzlerce kadın ve çocuğun İŞİD terör örgütünün elinde esir olduğu sürece asla huzurlu olamaz. Bu yüzden Süryani halkı, 2014 Haziran’ından sonra kurdukları milis güçlerini daha da büyütmek zorundalar. Bölgede başta Ermeni halkıyla ve Kürt özgürlük hareketiyle el ele verip, Özgürlükleri için direnmediği sürece bu acıların son bulması imkânsız. 1915’den günümüze değin yaşatılan soykırımlardan ötürü Orta doğuda demografik bir güç olamayan Ermenileri ve Süryanileri koruyacak olan en büyük güç, yine kendi bağımsız milis güçleridir. Acıları ve inançları kardeş olan bu iki halkın Orta doğuda yaşadıkları trajedileri, kimse nedense duymuyor/ görmüyor, bilmiyor.
Aylardır, Şengal ve Kobane’ye yardım diyen dostlar neredesiniz?
Neredesiniz Ey büyük insanlık?
BM çocuk hakları komisyonları,
Dünya Devrimcileri,
İnsan Hakları Savunucuları,
Barışseverler,
Sosyalistler,
Ekolojistler,
Vicdan Sahipleri Neredesiniz?
İŞİD Terörü, 9 Haziran 2014’de Süryani halkıyla başladı… Kobane direnişinden sonra gerileyen bu terör şu anda yine Süryani halkıyla devam ediyor. Mezopotamya’daki radikal İslami terör hep kadim evlatlarını öldürüyor.
23 Şubat 2015 sabahı başlayan İŞİD saldırıları sonucundaki bilanço ise çok ağır. Yaklaşık 3000 insan korku ve endişeyle acımasızca kendi topraklarından sürülüyor. Olan hep mazlum ve kadim bir halk olan Süryanilere ya da Ermenilere oluyor. Yas tutmayın, isyan edin diye bağır, bağır, bağırıyorum şimdi belki bir duyan olur diye.
Mevzubahis, Orta doğuda Süryaniler olunca, her zamanki gibi büyük insanlık yine üç maymunu oynuyor…
İŞİD terörüne karşı, Süryani halkına yardım etmek için sosyal medyadan şahsım adına bir kez daha deklere ediyorum, Tıpkı Nazım Hikmet’in dizelerinde dediği gibi ‘’sen yanmasan, ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’’. Süryani halkıyla birlikte aydınlığa çıkmak için haydi, sizde çığlığınızı katın Süryani halkının çığlıklarına. Onların gözyaşlarını silecek vicdanlı insanlara sesleniyorum. Ne olur bir kez olsun, yanacaksak Süryani halkıyla hep birlikte yanalım. Aynı safta omuz omuza çarpışalım İŞİD vahşetine karşı.
Ben etnik kimliği Türk olan bir kadın/insan olarak, Süryani Cephesinde savaşmak istiyorum peki ya sizler?
ZEYNEP TOZDUMAN
Yorumlar kapatıldı.