İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müteşebbis (Girişimci) Heyetimiz ve Biz

Kanada’dan İstanbul’a kadar pek çok dost, çok satan bir gazetede yer alan ve kendilerine müteşebbis heyet denen Patrik seçim heyetinin meşhur ve güçlü iki avukat üyesinin röportajını gönderip, sen ne dersin diye soruyorlar. Yazıyı okudum, doğrusu burası sözün bittiği yer. Yazının başlığı bile yeter “Patrik Seçimiyle ilgili bilinmesi gereken her şey.” Bu sözün üzerine bir şey söylemek hiç kolay değil. Söz konusu kişiler, meşhur müteşebbis heyeti yöneten ve yönlendiren, cemaat mensubu iki avukat. Yani hem çok önemli kişiler (ÇÖK), hem de çok ünlü kişiler.

Önce şu müteşebbis heyet sözüne bakalım. Müteşebbis teşebbüs eden kimse demek. Gençlerimiz için daha açık, günümüzün Türkçesi ile söylersek, müteşebbis, girişimci demek. Demek ki arkadaşlar bir şeylere teşebbüs ediyor ya da girişiyorlar. Peki, atama yoluyla, hatta seçim yoluyla müteşebbis ya da girişimci olunur mu? Neden olmasın? Aralarında iki avukatın yanında pek çok meslek erbabı var. Bektaşi’ye sormuşlar, abdestsiz namaz kılınır mı diye. Bektaşi, ben kıldım oldu demiş. 

Bakmayın ben her ne kadar yanlış diyorsam da, arkadaşların girişimciliği açık ve kesin. Düşünün, bu aslanlar bir giriştiler, ortalık alt üst oldu, eş patrik adayı üç başepiskopos nereye basacağını şaşırdı, bir giriştiler Ruhani Meclis karıştı, bir giriştiler hükumet şaşırdı, bir giriştiler geçici patrik genel vekilliği kalıcı hale geldi, eş patrik seçimi yattı. Bunlara müteşebbis demeyeceğiz de kime diyeceğiz. 

Dahası da var adamlar İdare mahkemesinde kaybedince, yüksek mahkemeye başvurdular, Anayasa mahkemesine başvuracaklarını açıkladılar. Kanımca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidecek karşımızda iki avukatlı meşhur bir heyet var. Giriş Allah giriş, bundan iyisi Şam’da kayısı.

Bu heyete bir şey yazmak hiç de kolay değil. Çünkü sayın avukatlar ve tabi heyet çok alçak gönüllü. Bu heyetin görev ve yetkilerinin Yüksek Seçim Kuruluna benzediğini söylüyorlar. Gerçekten bu kadar alçak gönüllülük fazla, bilmeyenler de gerçek sanır. Bu heyet aynı zamanda anayasa mahkemesi hatta Millet Meclisi ya da Genel Meclis yetkilerine sahip.

Yüksek Seçim Kuruluna bakalım: Yüksek seçim Kurulu Yargıtay ve Danıştay’ın kendi üyeleri arasından seçtiği 7 asıl ve 4 yedek üyeden oluşuyor. Yani yedi yüksek yargıçtan oluşuyor. Neredeyse Müteşebbis heyetle aynı, içlerinde biri doğrudan atanmış, diğeri eklenerek atanmış iki avukat ve 10-12 de her meslekten iş adamı var. Yüksek seçim kurulunun temel görevi nedir derseniz o da aynı, “Türkiye’deki seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten, seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen üst yargı merciidir.” Demek ki neymiş, bizim meşhur heyet, patrik seçiminde yönetim ve denetim yapacak hatta yargısal denetimini de sağlayan egemen üst yargı merci. Aralarında iki avukat bile var elbette üst  (alt olacak halleri yok ya) yargı merci olacaklar.
 
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesi görevini de bu heyetimiz yüklenmiş durumda. İşlerine geldiği zaman 1863 Nizamnamesi yürürlükteymiş gibi, (Nizamname yürürlükteyse, organları nerede? Geçici patrik seçim yönetmelikleri ne oluyor?) Nizamname’den söz ediyorlar olmazsa gelenek diyorlar, mevzuat diyorlar. 

Nizamname’nin  Patrik seçimi ile ilgili maddesini yorumluyor ve boşluk oluştuğunu söylüyorlar ama maddenin, patrik yoksa önce Patrik Kaymakamı (Değabah, Locum Tanens) seçilmesiyle ilgili fıkrasından söz etmiyorlar. Demek ki, o fıkrayı yetkilerine dayanarak iptal etmişler. Patrik kaymakamı Ermenice sözü ile Değabah ne yapar? Patrik Kaymakamı, yeni patrik seçilene kadar patriğin bütün hak ve yetkilerini kullanan ve patrikliği seçime götüren din adamıdır. Peki, neden seçilmiyor. İyi de, bu aslan gibi heyet dururken ne gerek var Patrik Kaymakamına, onun görevini de yaparlar, olur biter. Bırakalım kaymakamlığı valilik bile bunlara hafif gelir. 
 
Yine Nizamnamede eş patrik yok diyorlar ama Nizamnamede müteşebbis heyetin olmadığını söylemiyorlar, demek ki yasaya Millet Meclisi yetkisiyle madde eklemişler. Kim tutar ellerini, eklerler de çıkarırlar da, yok kanun, yap kanun. Sanki İttihat ve Terakki cemiyeti. Belli ki, her ne kadar bizler farkında değilsek de Anayasa mahkemesi ve de Millet Meclisi görevi de yapıyorlar. 
 
Bunlar da yetmiyor,  Ruhani Meclis nasıl seçim için başvurur diye soruyorlar. Elbette yüzde yüz haklılar, kim oluyor Ruhani Meclis? alt tarafı Patrikliğin –maalesef-  kalan tek yasal organı ve bu heyeti atayan, görevlendiren meclis.
 
Bu heyet, atandıktan sonra Patrikliğin atanmalarından önce 3 Aralık 2009’da seçim başvurusu yaptığını öğreniyor, nereden bilsinler. Başvuruyu cemaat ve ulusal basın yazmış, ulusal radyo ve televizyonlar haber yapmış ama bu meşhur heyete tebliğ edilmemiş. Olacak şey değil. Bölük dur, Kandıralı sen de dur demek lazım.
 
Bu iki çok ünlü kişi şimdi de yine alçak gönüllülük göstererek seçim için sadece Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan’ın istifasını istiyor. Neyse ki Ruhani Meclise dokunmamışlar. Hem de bu istifa karşılığında heyet yine büyük bir fedakarlık yaparak olmayan seçimin müteşebbis heyetini lağvedecek ve davaları çekeceklermiş. Satır arasında sanırız şöyle diyorlar: Sayın Ateşyan istifa etsin biz de girişmekten vazgeçelim, yoksa patrikliğe, cemaate girişmeye devam ederiz. Benim Sayın Ateşyan’a önerim hemen istifa edip, cemaatimizi bu heyetten ve bu heyetin girişimlerinden kurtarmasıdır. Cemaat için başka ne yapsınlar, insanın gözleri yaşarıyor. Tabi Sayın Ateşyan istifa ederse, Ruhani Meclis yenisini seçerse ne olacak derseniz, bunun cevabı da bu heyetin yetkilerinin içinde. Bu heyet açıkça söylemiyor ama sanırım, yeni bir genel vekil de seçtirmeyiz diyor. Kim tutar bunları bu günden sonra. Bütün bu yetkiler ve güç yetmezmiş gibi arkalarında yanılmıyorsak güçlü basın, pek çok yönetici ve zengin var.

Son olarak bu heyet, aynı zamanda Ermeni toplumunun dini gelenek, görenek ve kurallarını bütün din adamlarından iyi biliyor. Aralarında diyakos (sargavak) rütbesi olan bile var. Yeter de, artar bile. Dedik ya bakmayın alçak gönüllü olmalarına Katolikoslar, Patrik ve din adamlarının karşı çıkmadığı üç değerli Başepiskoposumuzun aday olduğu eş patrik seçiminin geleneklere, kilisemizin kurallarına aykırı olduğunu bu heyet kanıtladı ve cemaatimizi, kilisemizi, patrikliğimizi büyük bir hatadan kurtardı. Hem de ne kurtarış, otur ağla. Gel de bu heyete minnettar olma. Cemaat bir kadirşinaslık göstererek bu heyet mensuplarına en yüksek nişanı verse yeridir. Adamlar hak mücadelesi yapıyor, boru değil. 

Hele bir de mevzuatta eş patrik olmadığı iddiası var ki, müthiş. Peki, Türkiye Cumhuriyeti’nin yürürlükte olan herhangi bir kanununda, herhangi bir yönetmeliğinde patrik var mı? Hatta Lozan’da patrik sözü geçer mi? Yok. Peki mevzuatta müteşebbis heyet var mı? Yok. Olsun heyet söylüyorsa bir bildiği vardır elbette. 
Ne diyelim, jakoben laikçiler, din ve dini toplum karşıtları, sekter solcular topluma hakimse ve toplumu yönlendiriyorsa yapılacak bir şey yok. Bir gün toplum bu vesayetten kurtulur ve bu toplumun yönlendirmelerden arınmış gerçek tarihi yazılırsa olanların iyilik mi, kötülük mü, hak araması mı, ihanet mi olduğu görülecektir.
Murat Bebiroğlu
Ocak 2015

 

.

Yorumlar kapatıldı.