İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Deniz Baykal da Ermeni Soykırım yalanına karşı Strazburg’da olacak.

AİHM Büyük Daire’deki İsviçre-Perinçek davası için Türkiye’den Strazburg’a adeta bir çıkarma olacak. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yer alan CHP sözcüsü Haluk Koç, “Deniz Baykal ve Gülsün Bilgehan’la birlikte davada olacağız” diye konuştu. Özellikle 2005-2006 yıllarında Avrupa’da yükselen Ermeni soykırım iddialarına karşı, Deniz Baykal’ın Genel Başkanlığında CHP, Ermeni soykırım iddialarına karşı yoğun bir karşı kampanya açtı. Ermeni soykırım iddilarına karşı bu dönemde CHP ve özellikle CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen etkin lobi faaliyetlerinde bulundu.

“Parti programımızda (s.131-132) soykırım iddiaları ile ilgili yer alan ifadeler şu şekildedir:
“Sözde Ermeni Soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı konusunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar alınmaktadır. CHP, 1948’de BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan ve Rusya dâhil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir.” – See more at: http://www.istanbulgercegi.com/chp-de-hrant-dink-yuruyusune-katilan-vekiller-e-disipline-verilsinler-dilekcesi-88174750.html#sthash.hkn4382l.Eh1XS293.dpuf
Bununla da kalmadı, parti programına Partinin bu konudaki politikasını kayıt altına aldırdı..
CHP PROGRAMINDA ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARINA KARŞI DURUŞ..
CHP programında (s.131-132) soykırım iddiaları ile ilgili yer alan ifadeler şu şekildedir:
 “Sözde Ermeni Soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önceki dönemde gerçekleştiği iddia edilen sözde Ermeni soykırımı konusunda ülkemizi suçlayıcı keyfi kararlar alınmaktadır. CHP, 1948’de BM Genel Kurulu’nda oybirliği ile kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi tarafından yapılan açık tanım çerçevesinde, konunun bağımsız tarihçiler tarafından, Türkiye, Ermenistan ve Rusya dâhil ilgili tüm ülke arşivlerine erişim olanakları kendilerine tanınarak, iddiaların gerçekçi ve doğru zeminde, önyargılara kapılmadan incelenmesi gerektiği görüşündedir
Avrupa’da Türkiye’ye karşı kararlar alınmaması için yoğun çaba sarfeden, CHP’nin kurumsal olarak bu mücadelede öncülük yapmasını sağlayan  deneyimli siyasetçi, dönemin CHP Genel başkanı ve eski dışişleri Bakanı Deniz Baykal’ın Strazburg’da olması oldukça önemli..
2005 yılında CHP, ABD’li Prof. Dr. Justin McCarthy’i Türkiye’ye davet etti..
      CHP’nin davetlisi olarak konferanslar vermek için Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Justin McCarthy’nin TBMM Senato Salonu’nda verdiği konferansa, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, CHP ve AK Parti grup yöneticileri, milletvekilleri, aralarında MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da bulunduğu üst düzey bürokratlar, askeri yetkililer, bazı yabancı ülkelerin Ankara temsilciliklerinden yetkililer katıldı.
McCarthy’nin 2005 yılında verdiği konferansın haberi  (Kaynak – Milliyet)
Prof. McCarthy:
Ermeni soykırımı itirafı yetmeyecek, toprak da istenecek
       ABD’li tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy, Avrupa’nın, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için önce ”Ermeni soykırımını itiraf etmesi”ni beklediğini bildirerek, ”Giriş ücreti olarak yalanı talep eden bir kuruluşa girmeniz uygun olur mu? ‘Babanızı katil olduğunu itiraf edersiniz girebilirsiniz’ diyen bir birliğe üye olunabilir mi?” dedi.
      Prof. Dr. Mccarthy, TBMM eski Senato Salonu’nda düzenlenen ”Ermeni Sorununun Gerçeği” konulu konferansta, Ermeni soykırımı iddialarının tarihsel gerçekliğinin bulunmadığını anlattı. Osmanlılar ile Ermenilerin uzun yıllar dost olarak yaşadığını belirten Mccarthy, Rusya’nın kendi emelleri için Ermenileri ayaklanmaya kışkırtması ile 800 yıllık dostluğun bozulduğunu söyledi. İmparatorluk döneminde Ermenilerin eğitim düzeyi ve ekonomik güç açısından Türklerden daha iyi durumda olduklarını, Boşnaklar, Abhazlar, Lazlar parçalanma tehdidi karşısında büyük acılar yaşarken, Ermenilerin devlet kademelerinde önemli görevler üstlendiklerini vurguladı.
      Rusların kışkırtmaları sonucu Ermeni çeteleri kurulmasıyla iki halk arasındaki barışçı yaşamın sona ermeye başladığını bildiren Mccarthy, ”Ermeniler, Ruslar için casusluk, rehberlik yaptı. Türk halkına eziyet ettiler” dedi. Mccarthy, başlangıçta Ermeni halkın büyük çoğunluğunun ihtilalcileri onaylamamasına karşın zaman içinde yürütülen propagandalarla çoğunluğun çetelerle birlikte hareket etmeye başladığını söyledi. Özellikle Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ermeni Taşnak çetelerinin Rusların yanında yer alması, Osmanlı askerlerinin Ermeni ayaklanmalarını bastırmak için uğraşmak zorunda kalması ile gücünün zayıflamasının, Sarıkamış Harekatı’ndaki büyük yenilginin yaşanmasına yol açtığını kaydeden Mccarthy, ”Osmanlılar Ermenileri düşman olarak görmekte haklıydı” diye konuştu.
      Tehcir kararının ayaklanmadan 7 ay sonra alındığına dikkati çeken Mccarthy, ”Bu, bir savaştı, soykırım değil” dedi.
      ”OSMANLI BELGELERİ SAĞLIKLI”
       Tarihsel gerçekler araştırılırken tarihçilerle ideologların yaklaşımları arasında büyük farklılık görüldüğünü belirten Mccarthy, tarihçiler nesnel gerçekleri ararken, ideologların iddialarına sahte kanıtlar yaratabildiklerini söyledi. Ermeni kaynakları tarafından ortaya konulan sözde soykırım belgelerinin ”Sahte ya da taraflı” olduğunu bildiren Mccarthy, ”Sadece Avrupalılar ya da Amerikalılar kandırılmış değil. Türk bilim adamları arasında da saçma kitaplar yazanlar var. Propagandayı kendine kaynak olarak seçenler propaganda üretir, tarih yazmaz” dedi.
      Mccarthy, bu konudaki Osmanlı belgelerinin ise sağlıklı olduğunu kaydederek, ”Yazılanlar siyasi bilgiler değil, gizli tutulmuş iç raporlardır. Bunları yazarken yanıldıkları oldu ama yalan söylemediler, bilerek sahtekarlık yapmadılar” diye konuştu.
     ”TÜRKLER NE YAPABİLİR?”
      Türkiye’nin bu yanlış tarihi düzeltmek için yapabileceklerine de değinen Mccarthy, ”Türkler, ataları hakkında söylenenlere karşı çıkmalılar. Bu zor bir mücadele, çünkü ön yargılar var, ancak gerçek sizin tarafınızda. Ama çok da iyimser değilim” dedi.
      Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bu konuda anlaşarak harekete geçmelerinin, gerçeklerin dünyaya anlatılması açısından büyük önem taşıdığını belirten Mccarthy, ”Ben ve benim gibi düşünenler artık kendilerini yalnız hissetmiyorlar” dedi. Türklerin bu konudaki gerçeklerden korkmadığını bildiğini ifade eden Mccarthy, öncelikle bu konuda yazılan bilimsel eserlerin İngilizce’ye çevrilmesi önerisinde bulundu.
    
     ERMENİ MİLLİYETÇİLERİNİN PLANLARI
      Mccarthy, Avrupa’nın, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için önce ”Ermeni soykırımını itiraf etmesi”ni beklediğini bildirerek, ”Giriş ücreti olarak yalanı talep eden bir kuruluşa girmeniz uygun olur mu? ‘Babanızın katil olduğunu itiraf edersiniz girebilirsiniz’ diyen bir birliğe üye olunabilir mi? Türkiye, tarihi hakkında yalan söyleyerek AB’ye girecek… Böyle bir itiraf, her şeyi daha kötü hale getirir” dedi.
      Ermeni milliyetçilerinin bu konudaki planlarının ”Önce itiraf, sonra tazminat, ardından da toprak taleplerini” içerdiğine dikkati eken Mccarthy, ”İstedikleri bölgede kurulacak bir devlete bütün dünyadaki Ermeniler gitse bile, nüfusları Türk nüfusun dörtte biri kadar olabilir ki çoğu da gitmez. Böyle bir devlet yaşayabilir mi? Yaşar, Türkleri sınırdışı ederek yaşar. Düşünceleri 1915’de de buydu, yarın da bu olacak” diye konuştu.
      Ermeni milliyetçilerin Erzurum, Van, Elazığ, Sivas, Bitlis ve Trabzon’u istediklerini anımsatan Mccarthy, ”Türklerin bu baskıya pabuç bırakmayacağını biliyorum, Türkler buna boyun eğmeyecektir” dedi.
      Prof. Dr. Mccarthy, AB’nin, Ermeni milliyetçilerin Avrupa’nın iyiliğini düşünmediğini görmelerini de diledi.
     ”HALKIN YÜZDE 80’İNİN HAYATTA KALDIĞI SOYKIRIM OLMAZ”
       Prof. Dr. Justin McCarthy, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin tehcire tabi tutulmalarının soykırım anlamına gelmediğini belirterek, ”Halkın yüzde 80’inin hayatta kaldığı soykırım olmaz. Açlıktan ölenlerin sayısı, kurşunla ölenlerden fazla” dedi.
      Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan McCarthy, tehcir sırasında meydana gelen ölümlerin nedenleri konusunda Ermeni, Rus ve Türk kayıtlarında çeşitli kanıtlar bulunduğunu, salgın hastalıklardan ve açlıktan kaynaklanan ölümlerin de meydana geldiğini söyledi. Rusya’ya giden Ermenilerin orada açlıktan ölmeye başladıklarını kaydeden McCarthy, ”Hiç kimse bundan söz etmiyor ama Ermenilerin ölümünden Ruslar daha çok sorumlu. Ermenilere çok kötü davranıyorlar. ‘Size özerk bölge vereceğiz’ diyorlar ama evlerine bile dönmelerine izin vermiyorlar, yiyecek vermiyorlar” dedi.
      ”Açlıktan ölenler, silahla ölenlerden çok fazla” diyen Prof. McCarthy, ancak bütün ölümlerin savaştan kaynaklandığına dikkati çekerek, bu ölümlerden ”siyasetçilerin sorumlu olduğunu” ifade etti. Rus işgali ve Ermeni isyanı nedeniyle Erzurum’da çok sayıda Türk’ün açlıktan öldüğünü anımsatan McCarthy, ”Siyasetçiler, kurşunla ölenler kadar açlıktan ölenlerden de sorumludur. Çünkü ölümlerin hepsi savaştan kaynaklanmıştır” dedi.
      Kanlı katliamları Ermenilerin yaptığının tartışılmayacak kadar gerçek olduğunu ifade eden Mccarthy, ”Bu, ispatlanmış tarihtir” diye konuştu.
      ”AVRUPALILAR ÇIKARLARI UĞRUNA…”
       Avrupalıların, kısa vadeli çıkarları uğruna, birkaç Ermeni oyu alabilmek için soykırım iddialarına destek verdiklerini belirten Mccarthy, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı bu iddiaları bahane olarak kullandıklarını belirtti. McCarthy, oysa Avrupa’nın yakında kendi emeklilerinin maaşlarını bile ödeyemez duruma düşeceğine, bir çalışana karşı 2 emeklinin bulunacağı nüfus yapısına dönüşecek Avrupa ülkelerinin çalışacak genç nüfusu ihtiyaç duyacağına işaret etti. Avrupa’nın ihtiyaç duyacağı genç nüfusun temin edilebileceği ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden McCarthy, demografik açıdan mantıklı bir denge olan bu olguya Avrupa’da bazı kesimlerinin olumlu bakmasına karşın, Fransa gibi ülkelerde buna karşı çıkıldığını belirtti.
      Türkiye’ye karşı tavır sergilenmesinin tek nedeninin Türklere ve İslam’a karşı önyargıdan kaynaklandığını söyleyen McCarthy, bu önyargıları kırmanın tek yolunun bilgi olduğunu belirtti. ABD Kongresi’nde Türkiye’yi destekleyenlerin, Türkiye’ye gelmiş ve Türkleri bilen insanlar olduğunu bildiren McCarthy, öte yandan ABD’de ve başka bazı ülkelerde, Türk kadınının Afganistan’daki kadınlar gibi giyindiğinin zannedildiğini vurguladı.
      ”Ben halkla ilişkiler uzmanı değil tarihçiyim… İmaj düzeltme çalışmasını siz yapacaksınız” diyen McCarthy, Türkiye’ye gelen bir yabancının, 20 dakika içinde önyargılarının doğru olmadığını gözlemleyebildiğini söyledi.
      ”TÜRKLER KATLİAM İÇİN 900 YIL DÜŞÜNDÜLER Mİ?”
       Tehcirin sonuçlarının soykırımla ilgisinin soruması üzerine McCarthy, özetle şunları söyledi:
      ”Halkın yüzde 80’inin hayatta kaldığı soykırım olmaz. Nüfusla ilgili bilgiler yayımlanmadan önce de bunun soykırım olmadığı belliydi. Çünkü İstanbul, İzmir ve Edirne’deki Ermeniler tehcir edilmediler ve hayatta kaldılar. Oysa soykırımın yapıldığı Almanya’da Berlin’deki Yahudiler de öldü, diğer yerlerdekiler de… Osmanlılar çok zeki insanlardı, eğer öldürmek isteselerdi Ermenilerin yüzde 80’i hayatta kalmazdı. Türkler, Ermenilerin yaşadığı bölgeye 1071 yılında geldi ve 1915 yılına kadar burada birlikte yaşadılar. Şimdi biz, ‘Türkler katliam yapmak için 900 yıl düşündüler mi’ diyeceğiz.”
     ”MAVİ KİTAP BİR DİZİ YALAN”
      McCarthy, Mavi Kitap’a ilişkin bir soruyu yanıtlarken ”Kitap bir dizi yalan” dedi. Kitapta kişilerin rumuzlarla verildiğini, aynı kişilerin üç ayrı kişi gibi sunulduğunu bildirerek, ”Gerçekliğini kanıtlamak isteyenler ‘Yazanlar misyoner, yalan söylediklerini gördünüz mü?’ diyorlar. Evet, sık sık yalan söylerler” dedi.
      CHP’nin davetlisi olarak konferanslar vermek için Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Justin McCarthy’nin TBMM Senato Salonu’nda verdiği konferansa, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, CHP ve AK Parti grup yöneticileri, milletvekilleri, aralarında MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da bulunduğu üst düzey bürokratlar, askeri yetkililer, bazı yabancı ülkelerin Ankara temsilciliklerinden yetkililer katıldı.

Yorumlar kapatıldı.