Ve bu sene 1915 Olayları’yla ilgili geleneksel başkanlık bildirisini 24 Nisan yerine 2007’de katledilen Ermeni kökenli Türk gazeteci Hrant Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak’ta yayınlamasıydı. Neden? Çünkü bu tartışmada her iki tarafın durumunu da klinik vaka olarak gören ve “Ermenilerin Türklere karşı tarihsel bir travması var. Türklerin de paranoyası” diyen Hrant Dink’in bu sorunun aşılmasında bir sembol olacağı düşünüldü. Üstelik bu sene 19 Ocak gününün, tıpkı Dink gibi 1968’de bir suikasta kurban giden Amerikalı sivil haklar savunucusu Martin Luther King’in Amerika’daki anma gününe denk gelmesinin de böyle bir bildiriyi ayrıca anlamlı kılacağı dile getirildi.
***
Hürriyet gazetesi Washington temsilcisi Tolga Tanış, bugünkü köşesinde ABD’nin Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin politikada yaptığı değişikliği dikkat çekti. ABD’de bu yıl 1915 olaylarıyla ilgili 24 Nisan’da açıklanan geleneksel Başkanlık Bildirgesini Hrant Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak’ta açıklanabileceğini yazan Tolga Tanış, “Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan bir toplantıya katılan bir kaynağım, cuma akşamı yolladığı mesajda ‘Beyaz Saray halen düşünüyor, henüz kararını vermedi’ diyerek konunun masada olduğunu doğruladı” şeklinde yazdı.
İşte Tolga Tanış’ın o yazısı:
“BU sene 1915 Olayları’nın 100’üncü yılına denk geldiğinden tartışmanın her zamankinden daha büyük olması bekleniyordu zaten ama erken başladı.
Ve Ermeni soykırımı iddialarının yıldönümü kabul edilen 24 Nisan’dan çok önce Obama Yönetimi şimdiden işe koyuldu. Bu sene Başkan’ın “s” ile başlayan o sözcüğü kullanıp kullanmayacağı… O sözcük kullanılmayacaksa alternatif olarak başka bir politika oluşturulup oluşturulmayacağını Beyaz Saray kendi içinde tartışmaya açtı.
*
ERMENİ diasporası ve Türkiye yine oyunun baş aktörleri elbette. “Soykırım var” diyen taraf ve “Soykırım değildi”yi savunan Türk tezi. Ancak Washington’da bu sene tartışmayı Yönetim nezdinde sürükleyenlerin ortak özelliği meseleyi bir “bağlam” (context) içinde ele almaya çalışanlar. Bu ne demek? “1915’te başlamadı, çünkü öncesinde Ermeniler ve Müslümanlar arasında çatışmalar olmuştu” diyenler öne çıktı demek. Türk tarafının savunduğu pozisyona bir ölçüde yakın duran bu grup, Washington’daki düşünce kuruluşlarında konuyu ele alan akademisyenler arasında da rağbet görüyor. Hayır, “Bu soykırım değildi” demiyorlar. Ancak “soykırım” sözcüğünü de çözüme katkısı olmayan, fazlasıyla politize olmuş bir tanım olarak değerlendiriyorlar.
*
YARIN öğreneceğiz. Zira bahsettiğim bu grubun ortaya koyduğu önerilerin ilkinin nasıl sonuçlanacağı 24 saat içinde ortaya çıkacak. Çünkü 2008’deki başkanlık kampanyası sırasında yayınladığı bir bildiriyle Ermeni Soykırımı’nı tanıma sözü veren Barack Obama’nın Oval Ofis’teki son iki senesinde bu konuda yapabileceği çıkışlardan biri de konuyu “bağlam” içerisinde daha geniş ele alması… Ve bu sene 1915 Olayları’yla ilgili geleneksel başkanlık bildirisini 24 Nisan yerine 2007’de katledilen Ermeni kökenli Türk gazeteci Hrant Dink’in öldürüldüğü 19 Ocak’ta yayınlamasıydı. Neden? Çünkü bu tartışmada her iki tarafın durumunu da klinik vaka olarak gören ve “Ermenilerin Türklere karşı tarihsel bir travması var. Türklerin de paranoyası” diyen Hrant Dink’in bu sorunun aşılmasında bir sembol olacağı düşünüldü. Üstelik bu sene 19 Ocak gününün, tıpkı Dink gibi 1968’de bir suikasta kurban giden Amerikalı sivil haklar savunucusu Martin Luther King’in Amerika’daki anma gününe denk gelmesinin de böyle bir bildiriyi ayrıca anlamlı kılacağı dile getirildi.
*
BEYAZ Saray yorum yapmıyor. Sordum. Ulusal Güvenlik Sözcüsü Bernadette Meehan, “Şu aşamada, duyurusunu yapacağımız bir açıklamamız yok” dedi. Ancak hafta içi bu konuda Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan bir toplantıya katılan bir kaynağım, cuma akşamı yolladığı mesajda “Beyaz Saray halen düşünüyor, henüz kararını vermedi” diyerek konunun masada olduğunu doğruladı. Türk tarafının da tartışmadan haberi var bu arada. Son haftalarda Türkiye’de Hrant Dink Davası’nda yaşanan gelişmeler, cinayete göz yumma suçlamasıyla bazı polisler hakkında çıkan tutuklama kararları bununla ne kadar ilişkili emin değilim. Ama Ankara biliyor.
*
TARTIŞILAN öteki öneri ise 24 Nisan’da Erivan’daki soykırım müzesine gönderilecek bir başkanlık delegasyonu. Ermeniler uzun süredir müzenin yenilenmesi konusunda çalışıyorlar. Hatta Washington’dan bazı uzmanlar da, yenilenen projeyi görmek için Erivan’a gittiler ve müze müdürüyle bir araya geldiler. Obama’nın ya da temsilcilerinin içeriği açısından müzeyi ziyaret edip edemeyeceği de ondan sonra gündeme geldi. Zira şimdiye kadar hiçbir Amerikan kabine üyesi resmi sıfatıyla oraya gitmedi. Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, Türkiye ile ikili sorunların yaşandığı 2010’da soykırım anıtına yaptığı ziyaretin resmi olmadığı söylenmişti örneğin. Ama başkanlık kampanyasına başlamaya hazırlanan Hillary Clinton’ın bu sene Erivan’a gidip soykırım anıtına bir ziyarette daha bulunmasının değerlendirildiği sırada Beyaz Saray’ın bu konuda nasıl bir yol izleyeceği de her boyutuyla ele alınmaya başlandı.
*
BÜTÜN bu önerilerin nasıl sonuçlanacağını, bırakacağı mirasa büyük önem veren Obama’nın kampanya sözünü tutup tutmayacağını göreceğiz. Ancak Ermeni Soykırımı iddialarına mesafeli bakan Cumhuriyetçilerin Amerikan Kongresi’ni kontrol altına almalarından sonra bu konuda artık topun Yönetim’de olduğu kesin. Obama’nın Küba ambargosunu kaldırırken izlediği yöntem Türk tarafını son derece endişelendiriyor. Çünkü bütün iş o ‘s’li sözcüğü söylemesine baktığından Obama’nın beklenmeyen bir çıkış yapabilme ihtimali olduğuna inanılıyor. Hem de Türk-Amerikan ilişkilerinin son derece sorunlu ilerlediği bir dönemde. Ancak sorunca, Türkler “Söylemez. Yoksa ikili ilişkler tamiri mümkün olmayacak bir şekilde zarar görür” diyor. Amerikalı yetkililer ise “Söylememe ihtimali yüksek ama bütün seçenekler masada” diyor.”
Odatv.com
Yorumlar kapatıldı.