Nurettin Değirmenci
Müslümanlık ve bazı Hint dinleri, bilgi-yasa-ikna-inanış-sevgi temelli değil, lider-kılıç-korku-gelenek temeli üzerine kuruludur. Bu nedenle, geleneklere karşı gelmek, dinsizlik, imansızlık kabul edilir. Örneğin, kurnazlık, başarılı yalan söyleme, başarılı entrika, başarılı komplo… Davranışlarına Müslüman dindarlar fazla tepki göstermez hatta överler. Buna karşın, örneğin, kendini yaralama, kanlar içinde bırakma etkinliğini küçümseme, resim-heykel ile uğraşma bazı kesimlerce dinsizlik kabul edilir.
***
İnanış canlılardaki bellek etkinliğidir. Hem de önemli bir bellek etkinliğidir. Eğer canlıların inanma bellek etkinliği olmasaydı, hiçbir konuda karara varamayacak ve yaşamlarını sürdüremeyeceklerdi.
A-Doğal inanış yetisi; atalardan miras alınır.
B-İnsanların kavramları arasında bağlantı kurma ve yargıya varma yetisidir. Kavramlar; doğa ve doğaüstü ile ilgili olabilir.
Hakaret, yasalara aykırı olarak, insanlara fiziksel ya da bellek etkinliği biçiminde acı, sıkıntı vermedir.
_Ayrıntılı insani yasaların egemen olduğu toplumlarda, hakaretleri önleyecek yasal önlemler alınır. Kurumlar vatandaşları korur.
_Örf ve Gelenek (Şeriat) ile yönetilen toplumlarda, “Güç, hak; güçlü, haklıdır! Kaşa kaş, göze göz!” temel kuralları gereği:
-Hakaret karşılıksız kalır;
-Ya da hakarete uğrayan öcünü alır.
Gelenek, Süredurum Yasası gereği, insanların, atalarından miras aldığı toplum içindeki davranışlarıdır.
Uzun süre değişime uğramayan gelenekler, kapalı toplumlarda, dini kural özelliği kazanır.
Hiç kimsenin gelenekleri küçümseme hakkı yoktur. Ancak, Evrensel İnsani Yasalara aykırı gelenekler yasaklanır. Bunun için özgür ortamda eleştirilmesi, neden olduğu zararlarının açıkça belirtilmesi gerekir. Eleştirinin yasak olduğu toplumlarda, ilkel gelenekler toplum ve dini kurallar olarak savunulur ve sürdürülür.
Gelenekleri savunan hiçbir kimsenin, “Benim gibi gelenekleri kutsal kabul edeceksiniz” deme hakkı yoktur. Örneğin, peygamberin resminin yapılmasını yasaklamak evrensel inanış değil, katı gelenektir. Tıpkı, Hindistan’ın bazı kesimlerinde ineklerin kutsal olduğunu savunmak gibi… Tıpkı, domuz eti yememek gibi… Peygamber’in resmini yapmayı başkasına yasaklamak, “Ben inanışım gereği domuz eti yemiyorum, sen de yemeyeceksin!” demesine benzer.
Kapalı toplumlarda katı gelenekler savunulur ve sürdürülür ama açık toplumlarda ilkel gelenekleri sıkı sıkıya sürdürmek düşünce suçları kapsamına girer.
1-Kapalı toplum olarak kalırsınız; ilkel katı gelenekleri sürdürürsünüz.
2-Açık toplum olursunuz; gelenekleri sürdürmeye çalıştığınızda gülünç duruma düşersiniz. Batıda başka, kendi toplumunuzda başka türlü davranış sergilersiniz. Kısaca: ikiyüzlü, evrensel onur-erdem-özgürlük yoksunu olarak yaşam sürersiniz.
Müslümanlık ve bazı Hint dinleri, bilgi-yasa-ikna-inanış-sevgi temelli değil, lider-kılıç-korku-gelenek temeli üzerine kuruludur. Bu nedenle, geleneklere karşı gelmek, dinsizlik, imansızlık kabul edilir. Örneğin, kurnazlık, başarılı yalan söyleme, başarılı entrika, başarılı komplo… Davranışlarına Müslüman dindarlar fazla tepki göstermez hatta överler. Buna karşın, örneğin, kendini yaralama, kanlar içinde bırakma etkinliğini küçümseme, resim-heykel ile uğraşma bazı kesimlerce dinsizlik kabul edilir.
Arabistan’ın kuzeyinde kar yağışı sonucu, Suudili dini görevli, “İnsana benzer kardan adam yapılması dine aykırıdır” diye fetva verdi. 12-1-2015
Bazı toplumsal geleneklere, Etki-Tepki Yasası gereği, bazı toplumsal tepkiler oluşur. Örneğin, bir toplumda et yemek günah kapsamına alınırken, komşu toplumda kurban kesmemek günah sayılabilir.
Bu komşu iki toplumun birbirlerine savaş ilan etmeleri gerekmez.
“… Şimdi Hindistan’da bir toplumdasınız ve her gün kesilen inek resimleri yayınlıyorsunuz. Demek ki belanızı arıyorsunuz, yani eğer öyleyse. Şimdi inek kutsal mıdır değil midir? Bana göre inek kutsal değil. Ama bir topluma göre o inek kutsal addediliyorsa, siz her inek gördüğünüzde elinize taş alıp atarsanız, her gün inekle ilgili olumsuz şeyler, hakaret edici, tahkir edici, küçümseyici bir yayın politikası izlerseniz işte buna hakaret diyoruz.” HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan
Hindistan’da ineklere dokunmak, kesmek, etlerini yemek haram ve günahtır. Buna tepki olarak komşu Nepal’de toplu sığır katliamları yapılır.
Şimdiye kadar hiçbir Hintli dindarın, “Nepal’deki dinsizleri öldürün! Onlara engel olun!” diye, çığlık attığını bilmiyorum. Neden?
Hintliler, dinleri için değil insan, hayvan bile öldüremezler.
Havayı kesilmiş hayvanların et kokusu kaplıyor; sonuçta, kesilen hayvanlar bir çukura gömülüyor. 29-11-2014
Kaç hayvanın telef edildiği bilinmiyor; yaklaşık, 250.000 hayvanın kesildiği söyleniyor.
İki günde kaç hayvanın kesildiği tam bilinmiyor fakat 2009’daki festivalde 300.000 hayvanın kesildiği biliniyor. 29-11-2014 Nepal
1-Nepalli insanlar Hintlilere hakaret mi ediyor?
2-Hintli dindarların Nepallilere savaş açmaları mı gerekiyor?
Sıradan Müslümanlar değil, Müslümanların baş tarafları ilerideki asırlarda, tapınmak (Biat etmek, boyun eğmek), ilkel geleneklere bağlı kalmak yerine evrensel inanışlı olabilirler mi acaba? Çok zor!
Evrensel insani yasaları belleklere yerleştirmeden, evrensel inanışlı olmak olanak dışıdır.
Doğadaki işleyişe aykırı olarak, Evrensel Yasalar yerine ilkel kurallarla yönetilen toplumlardan:
_Evrensel düşünür,
_Evrensel yönetici,
_Evrensel komutan,
_Evrensel yargıç,
_Evrensel inanışlı din adamı çıkmaz.
Ama ikiyüzlü, üç yüzlü, on yüzlü… Yönetenler, yönetilenler ve dini liderler bolca bulunur.
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.
Yorumlar kapatıldı.