Zeynep Tozduman
Geçen hafta Paris’in göbeğinde Radikal İslamcı ölüm makineleri Charlie Hebdo mizah dergisi şahsında 12 kişiyi katletti. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Sosyal medya’da Fransa katliamının hemen ardından ”gerçek İslam bu değil” söylemleri gündemden hiç düşmedi. Hemen herkesin bildiği gibi Charlie Hebdo sadece İslam’la değil, Hıristiyanlıkla da dalga geçebilen bir dergidir. İslam peygamberi Muhammet’i ve İsa Mesih’in annesi Meryem Anayı da karikatürize eden bu dergiye ölüm, göz göre göre geldi. İnançlarımızla örtüşmeyen bir insanı katletmek sonuçta o inanca zarar verir. Çünkü katletmek zalimliktir. Ne yazık ki aşkların şehri Paris, şimdi acıların kentine dönüştü.
Yine Paris’te 9 Ocak 2013’de katledilen üç kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaşmaz’ın uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yaşam hakkına ve Kürt halkının özgür ve demokratik geleceğine yapılan saldırının ardından tam 2 yıl geçti. Tam iki yıldır Fransa katilleri bulmadı, katilleri korumaya devam ediyor. Üç fidan ve Charlie Hebdo katliamının, failleri bulununcaya ve yargılanıncaya kadar Fransa üstündeki kanı kolay kolay temizleyemez.
Fransa ve Avrupa, Charlie Hebdo olayıyla karşılaşıncaya kadar İslam coğrafyalarındaki emperyalist çıkarlar uğruna görmemezlikten geldiği kadim Hıristiyanları, Alevileri ve Kürtleri belki şimdi biraz daha iyi anlar ve görür umarım. Emperyalist çıkarları uğruna besledikleri canavarlar tıpkı 11 Eylül gibi bu kez de Fransa’yı vurdu.
İslam coğrafyalarında 1915 bitmedi, sürüyor. Özellikle son 4 yıldır yüz binlerce Ezidi, Alevi, Süryani, Ermeni, Kürt katledildi, sağ kalanlar ise sürgün edildi. Sürgün edilenlerde kamplarda, çadırlarda çetin kış koşulları karşısında yaşam mücadelesi veriyor. Merak ediyorum, Fransa ve Avrupa’da niye insanlar orta doğuda yaşanan büyük insanlık suçuna karşı milyonlar olarak sokağa çıkmadı? .Oysaki Fransa’da Charlie Hebdo’nu ve Orta doğudaki İslam olmayan halkları vuran yine aynı terördü. Kendi adreslerinde katliama göz yummayan Avrupa; iş, orta doğudaki Hıristiyanlara gelince 1915’den beri hep üç maymunu oynuyorlar.
Kadim Hıristiyan halkların ve Alevilerin acılarını görmek için öyle çok uzak tarihlere gitmeye de gerek yok hani. 2014 Haziranının da Musul/ Ninova’da Süryanilerle başlayan İŞİD terörü, kısa sürede Ezidilere, Alevilere, Ermenilere ve Kürtlere kadar uzanmıştı. Bu gün Kürt halkı Kobane’de, hala İŞİD’e karşı direniş sergiliyor. Suriye/ Kesseb’de ise yine aynı tarihlerde Ermeniler Kezzap gibi İslam ateşiyle yanıyor. Orta doğu ve İslam coğrafyalarında bin yıllardır Sünni İslam olmayan halklar ve inançlar yok ediliyor. Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de, Nijerya’da yananlar ve yakanlar bellidir. Geçtiğimiz hafta Paris saldırısında hemen hemen aynı zamana denk düşen günlerde Bako Haram cihatçı bir örgüt Nijerya da 2000 Hrıstiyanı yakmıştır. Gerçek İslam bu değil diyenler, Sivas’ta 37 canı, Nijerya’da 2000 insanı yakanlar kimler peki? Tıpkı Türkiye gibi Nijerya lideri Goodluck Jonathan’da Paris’teki Charlie Hebdo saldırısını kınarken kendi ülkesindeki katliamlara ve basın özgürlüğüne sessiz kalmıştır.
Ninova- Şengal ve Kobane’de İŞİD katliamlarından sonra ordular kurmaya çalışan Süryaniler ve Ermeniler başka türlü kurtuluşun olmadığını gördüklerinden olsa gerek yaklaşık 500 kadar Süryani Peşmergeye, 1000 kadarı da YPG-HPG güçlerine katılmıştır. Bu öz savunma – güven, yerinde yönetim, kendini koruma açısından olması gerekendir. Peşmerge ve HPG- YPG’ye katılan Süryanilerle ilgili İsveç’te yaşayan Augin Kurt adlı TV yapımcısı dostum;
‘’Pesmergeye katılan Süryaniler, hem isim olarak hem askeri güç olarak Asurî Demokratik Hareketine(ADH) karsı bir oyun olabilir. ADH, Bağdat Merkez hükümeti ile is birliği yapınca, bir kısım Süryaniler de Barzani yönetimiyle is birliği içine girmiştir. Birleşmemizi bırakın, halkımızı ikiye bölüyorlar. Bundan Kim faydalanır? Bizi Hıristiyan Kürt yapmak isteyenlerin oyununa geliyoruz’’ sözleri ise yaşadıkları acı tecrübelerden olsa gerek. Bu soruların kesin bir cevabı olmadığı sürece bu halklar 1915 soykırımdan sonra birde Hıristiyan Kürt olma tehlikesi ile de karşı karşıya kalmayacaklarının garantisini kim verecek?
Tamda bu noktada Sayın Öcalan’ın İmranlı’dan gönderdiği Asurî-Süryani-Keldani halkına mektup, Süryani halkına ne kadar cevap olur bilemiyorum.
”Öcalan, Özgür Yaşam temelinde gelişecek olan bu dirilişin Merkezi Uygarlık ve Kapitalist Modernite’nin aşılması, Demokratik Uygarlık ve Demokratik Modernite ekseninde gelişecek bir dönüşüm süreci ile mümkün olabileceğinin açık olduğunu kaydetti. Öcalan mesajında bu şu değerlendirmelere yer verdi. Bu kapsamda sahip olunan büyük tarihsel ve kültürel birikimin aynı coğrafyayı paylaşan kardeş halklarla birlikte Demokratik Ulus inşasında yerini alması ve ihtiyaç duyulan katkıyı sunması son derece önemlidir” vurgusunda bulunan Öcalan, yani Asurî-Süryani-Keldani Demokratik Ulusu olarak oynanacak tarihi rolün tüm Orta doğu hatta tüm insanlık için Demokratik Uygarlık kurtuluşuna eşsiz katkılar sağlayacağını kaydetti. Bu yönüyle dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Asurî-Süryani-Keldani halkının kendi kadim topraklarında Ortak Vatan-Demokratik Ulus temelli inşa süreçlerine katılmaları, bu doğrultuda büyük yoğunlaşmalara ortak olmaları son derece önemlidir. Nitekim Deştêd Ninve (Ninova Ovası)’de öz savunma-öz yönetim’den yoksun olan Asurî-Süryani-Keldani halkının, son saldırılarla karşı karşıya kaldığı katliam tehlikesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan ağır trajik tablo da bu konudaki ihtiyacın hayatiyetini gözler önüne sermektedir.”demiştir.
Süryaniler, Ermeniler, Ezidiler ve Aleviler Orta doğu ve İslam coğrafyalarında her katliamda ilk önce vurulan halklar ve inançlardır.1400 yıldır Radikal İslam terörü, Mezopotamya ve Orta doğuda Alevi’yi vurduğundan yüreğimin Alevi tarafı, Ermeni’yi, vurduğunda Ermeni tarafı ,
Süryani’yi vurduğunda Süryani tarafı, Ezidi’yi vurduğunda Ezidi tarafı, Roman’ı vurduğunda Roman tarafı, Kürt’ü vurduğunda Kürt tarafı, Rum’u vurduğunda Rum tarafı, LBGT’’lileri vurduğunda LBGT tarafım acır hep… Benim sol yanım hep bu yüzden acıyor…
Hangi din öldürmeyi emrediyorsa ben o dinden değilim… Müslüman olmak; kelle kesmek, adam öldürmek, ufacık çocuklara tecavüz etmekse ben Müslüman değilim… Hayatım boyunca bir tek şeye inandım ve kutsadım. O’ da dünyaya gelen her canlının, yaşam hakkının kutsallığına…
Yıllardır yazılarımda hep yazarım ” nerede ezilen bir din ve inanç varsa ben o’yum” diye.
Bu gün bunu haykırarak söylemek istiyorum. Ülkemde Hrıstiyanım, Ezidiyim, Yahudi’yim, Aleviyim ve Ateistim. Burma ve Avrupa’da bir Müslüman.
Radikal İslami terörü; Fransa’da evrensel bir karikatür dergisinin editörü Charlie Ebdo şahsında 12 kişiyi katlettikleri yetmemiş olsa gerek 2-3 gün evvelde Halep’te Ermeni Kilisesini bombalayarak enkaz haline getirdiler. (http://www.demokrathaber.net/…/halepteki-ermeni-kilisesine-…)
Fransa’daki katilleri destekleyen anlayışların uzantıları ise ülkemizde İstanbul/ Kurtuluş’taki Ermeni Kilisesini bombaladılar. (haberin detayınıhttp://nadirhaber.com/haber/kurtulusta-bomba-panigi/1174/ ).
Bu saldırılar bir camiye yapılsaydı ne yapardınız? İslam bu değil diyen gerçek İslamcılara sormak gerek. Hatırlarsanız Gezi direnişinde İstanbul’daki direnişçiler için camide bira içiliyor diye İslamcı basın nasılda feveran ediyordu? Kendi kutsalımıza saygı ötekinin kutsalına saygıdan geçer.
Ey kendini gerçek İslamcı diye niteleyenler !!!
Fransa’da, Suriye’de, Irak’ta, Nijerya’da insanlar hep radikal İslamcılar tarafından katlediliyor bu teröre karşı bir tavır alıp gerçek İslami gösterin de dünya görsün!. Tüm bunları sözde din elden gidiyor diye ( tıpkı 1915’deki gibi sokaklara dökülür insan keserdiniz) yapıyorsunuz. İnandığınız tanrılar adına sizler her gün nasıl ölüm kusan bir makineye dönüştünüz.
Irak-Musul- Ninova’dan Haziran 2014’de İŞİD katliamından sürgün edilen 250 bin Süryani bu gün hala zor koşullar altında yaşamak için direniyor. Tıpkı Ezidiler gibi Çadırlarda, kilise salonlarında, kamplarda, kar-kışta hep ama hep 1915’i yaşıyorlar. Yağmurda, çamurda çıplak ayakla yaşayan Süryani çocuklarına; kışın tüm acımasızlığı ile kendini hissettirdiği bu gün ayrım yapmaksızın insan elimizi, uzattığımız kadar insanız.
Zor günlerden geçen Süryani halkı, Ninova, Erbil, Duhok’ta gözlerimizin önünde ölüme yolculuk ediyor. Türkiye’den bu güne kadar Süryanilere, yardım eden bir Allahın kulu, Devrimci örgüt, parti, demokratik ve Yurtsever kurum vs. henüz yok… Onlar Orta doğulu Hıristiyan diye midir acılarını görmüyorsunuz?
Süryani halkının acılarının bu ülkede görünür kılınması için, acılar hangi dilde anlatılır? Yâda acının bir rengi var mıdır bilmiyorum. Burada acıları da yarıştırmıyorum.
Peki ya Sizler! Sıcacık evlerinizde yaşarken Süryanilerin, Ermenilerin, Alevilerin, Ezidilerin, Kürtlerin acılarını duyan, bilen var mı? …
Hangi dilde duyacaksanız o dilde seslenmek istiyorum. Oysaki Süryani halkının bu dönemde yaşadığı acılar, Ezidi ve Kürt halkının yaşadığı acılarından hiçte farklı değildir.
Süryani halkına karşı yapılan zulme karşı çıkmak ve yardım etmek için, illa da belli bir ırka, dine veya dünya görüşüne mensup olmak gerekmiyor. İnsan olmak yeterlidir.
Bu topraklarda yüzyıllardır büyük acılar yaşanıyor… Sırf siz sessiz kaldığınız için bu halklar sürekli katliam yaşıyor.
Bu ülkede sizler Şengal- Kobane ve Ninova deyinceye kadar ben yazmaya devam edeceğim.
Özgürlük mücadelesi savunucusu BDP- HDP HDK- DTK’dan, sürgünde yaşayan Süryani halkına, yardım edilmesi konusunda ısrarla ve inatla duyarlılık bekliyorum.
ZEYNEP TOZDUMAN
Yorumlar kapatıldı.