Musa Dağı’na sırtını, Akdeniz’e yüzünü dönen, serin, bol oksijenli, kendine has özellikleri olan Vakıflı Köyü, 35 hane ve 160 kişilik nüfusa sahiptir. Hatay’ın Samandağ ilçesine bağlı köyün ilçeye olan uzaklığı 3 kilometredir. Türkiye’nin, bütün nüfusu Ermenilerden oluşan tek köyüdür. Homojen bir yapı içinde tarihteki serüvenini devam ettiren köyde, gelenekler de yüzyıllardır bozulmadan süregelmektedir. Her yıl Ağustos ayının ikinci Pazar’ı kutlanan ve Hıristiyan alemince kutsal kabul edilen Meryem Ana Yortusu, dinsel bir şölen olmanın yanı sıra farklı din ve mezhepleri bir araya getiren, kaynaştıran bir zemine de ev sahipliği yapar.
Törene dünyanın değişik yerlerine yayılmış Vakıflı Köylülerinin yanı sıra ülkemizin değişik yerlerinden gelen Ermeniler, Sünniler, Aleviler ve hatta Yahudiler de eşlik eder … Gelen misafirler bölgemizin yaz aylarına farklı bir dinamizm katar.
Bu bayram, Ermeniler arasında “Üzüm Bayramı” olarak da anılır. Ermenilerin eski takvimlerine göre yılbaşı 11 Ağustos olarak kabul edilirmiş. Bu tarihlerde ilk olgunlaşan meyve üzümdür. Bu nedenle üzüm tüm yıla yayılan bereketi temsil eder. Her yıl Ağustos ayının ikinci Pazar günü kutlanan Meryem Ana Yortusu’nda üzüm, ayini yöneten din adamı tarafından kutsanır. Üzümün kutsanmasının dini kitaplarda yer almadığı biliniyor. Bunun bir Ermeni geleneğinden hareketle dinsel törenlerin bir parçası olduğu yorumu yapılabilir. Bu şenlikler bize yurdumuzun değişik yerlerinde üzümlerin olgunlaşmasını ve hasadını şölenleştiren bağbozumu şenliklerini anımsatıyor. Aslında üzüm sayısız taneleri ile bereketi temsil eder. Köylü yılın ilk üzümünü bu kutsama ayininden sonra yer.
Bu yıl Vakıflı Köyü şenliklerine ilk kez tanıklık ettim. Gelenekselleşen ve belli bir plan çerçevesinde başlayan etkinlikler, üç günlük bir zaman dilimine yayıldı. ilk gün köylüye geçim kaynaklarından biri olan organik tarımla ilgili eğitici bilgilerin verildiği bir panel düzenlendi. Bilindiği gibi Vakıflı Köyü, organik tarımı ile kendinden söz ettiren bir yerleşimdir. Aynı gün Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Et yen Mahçupyan, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Füsun Üstel’in katılımı ile gerçekleşen bir panel düzenlendi. Ardından Osman Kökler’in,”100 yıl önce Türkiye’de Ermeniler” başlıklı dia gösterisi sunuldu. Kutlamalar dahilinde hafta süresince fotoğraf sanatçısı Silva Bignaz ve ressam Dilek Demirci ile çalışmalar yürüten Vakıflı Köyü çocuklarının eserleri, sokağın duvarlarına, ağaçlara asılarak sergilendi.alt
Bu üç günlük kutlama programında resim ve fotoğraf sergileri, mini konserler, eğlenceler düzenlendi. Şenliklerin son günü yani ayinin
yapılacağı gün, herkes Surp Azvadzadzin Kilisesi’nin avlusunda yerlerini almıştı. Doğu Ortodoks Kilisesi Vakfı üyesi Zadig Apeğa’nın yönettiği ayinle manevi bir atmosfer yaratıldı.
Almanya, Fransa, ABD ve Orta Doğu ülkelerinden gelen turistler, hep aynı amaç için; bu geleneği ve bu ayini Vakıflı’da kutlamak, hayatın ayırdığı yollarını bir vesile ile kesiştirmek ve özlem gidermek için bir aradaydılar. Söylenen ilahiler, hep bir ağızdan anlama dönüşüyordu. Seslerdeki ahenk hoş bir melodiydi. Mum ve tütsü kokuları etrafı sarmıştı. Üzümün kutsanmasını bir drama gibi izledim. Herkes oyundaki yerini biliyordu. Adeta bir tiyatro sahnesi olan kilisenin avlusunda görsel öğeler, renkler oldukça dikkat çekiciydi. Cemaat üzümün kutsanmasının ardından bu törenlerin bir parçası olan keşkek veya herişa olarak da bilinen yemeğin bulunduğu kazanlara yöneliyor ve kutsal kitap ve ilahiler bu kez de orda, kazanların yanında sese dönüşüyordu.
Üzüm bayramı öncesi köyde kurbanlar kesilir. Kurban etleri kazanlarda buğday harman edilerek haşlanır. 7 kazanda pişirilen herişa, bu civarlarda bulunan yedi Ermeni köyünü temsil ediyormuş. Artık bu yedi köyden sadece biri; Vakıflı Köyü kalmış. Bu yemek Anadolu’nun pek çok yöresinde düğün ve bayram yemeği olarak yapılır. Ayin sonrası herişa, bayram yemeği olarak ekmekle birlikte dağıtıldı ve etkinlikler yenilen yemeğin ardından son buldu.
Vakıflı Köyü’nden ayrılıp istanbul’a yerleşenler, istanbul’da yardımlaşma ve dayanışma derneklerini kurmuşlar. Vakıflı’dan ayrılıp da Ermenistan’a yerleşenler de Ermenistan’da Vakıflı adında bir köy kurmuşlar ve benzeri törenler orada da yapılıyormuş. Ayrıca Almanya, Avusturya gibi ülkelerde yaşayan Vakıflı köylüleri, yaz aylarını
Vakıflı’da geçirmek üzere köylerinde ev inşa ettirmişler.alt
Köyün kilisesi ipek böceği yetiştirmek üzere yapılmış, 1915 yılında kiliseye dönüştürülmüş bir bina. 1997 yılında restore edilerek kubbesiyle tam bir kilise halini almış. Köy genel itibariyle Kartun, Silahlı (Mardiryanlar) ve Kuş ailelerinden oluşuyor. Köyde genelde Ermenice, Arapça ve Türkçe konuşuluyor dedikten sonra şunu da eklemek istiyorum: Kültürel ve sanatsal yönü, farklı dinsel öğeleriyle Vakıflı Köyü etkinlikleri, Hatay’ın yapısının ve çeşitliliğinin bir kez daha vurgulandığı bir tabloyu gözler önüne seriyor.
Kaynak : Hatay Aylık Kültür ve Keşif Dergisi
Yorumlar kapatıldı.