İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

90’ların Hak Mücadeleleri / Kentin Direnişi: Park Otel’in 17 Katı Yıkıldı

Elif İnce
Mahallelinin açtığı davayla başlayan beş yıllık mücadele sonucunda 1993-94’te Park Otel’in 17 katı yıkılmıştı. Yüzlerce hukuksuz inşaat arasında bu çapta bir yıkımın tek örneği oldu. Yargı kararlarına rağmen durdurulamayan inşaat haberlerinin sıradanlaştığı şu günlerde, 20 sene önce İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Park Otel’in 17 katının yıkılış hikayesi ibret niteliğinde.

Yıkılan otelin yerine 2011’de tekrardan inşa edilen[1], küçük çaplı bir mahalle cüssesindeki CVK Bosphorus Otel’e bakınca başa dönmüş hissine kapılmamak zor olsa da, yüzlerce hukuksuz inşaat arasında bu ölçekte bir yıkımın ilk ve tek örneği olduğu için, ayrıca kent hukuku işletilince olabilecekleri tahayyül edebilmek için önemli.
Otel inşaatından mağdur bir mahalle sakininin 1989’da açtığı davayla başlayan mücadele, Ayaspaşa Güzelleştirme Derneği’yle Mimarlar Odası’nın takibiyle yükselen ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı (İBB) Nurettin Sözen’in[2] yetkisini kent hukukundan yana kullanmasıyla 1993-94’te otelin kaçak katlarının tıraşlanmasıyla sonuçlanıyor.
İtalyan sefaretinden Park Otel’e

19. yüzyılın son çeyreğinde İtalyan Büyükelçisi Baron Blanc burada 60 odalı ihtişamlı bir kâgir (taş ve tuğla) konak yaptırdı. İtalyan yazlık saraylarının cephe düzenini örnek alan konak, 1877’de tamamlanan Alman Elçiliği’yle birlikte Ayaspaşa’nın görünümünü değiştiren, mimarlık tarihi için önem arz eden yapılardandı.
Konak, önce İtalyan Büyükelçiliği, sonra da Hariciye Nezareti Lojmanı olarak kullanıldı. Hariciye Nazırı Ahmet Tevfik Paşa’nın mülkiyetindeyken (1911 veya 1912’de) çıkan bir yangında[3] içindeki değerli eşyalarla birlikte yandı.
İlk “Park Otel”

1930’da yangından kurtulan müştemilat binalarına bazı ekler yapılarak Ahmet Tevfik Paşa’nın ailesi tarafından Miramare adıyla otele çevrildi. 1931’de Aram Hıdır Bey otelin işletmesine ortak oldu ve başka ek binalar da inşa ederek adını ‘Park Otel’ olarak değiştirdi.
1930’larda altın çağını yaşayan Park Otel’in müşterileri arasında Mustafa Kemal Atatürk de var, İngiltere Kralı 8. Edward da. Yahya Kemal’in ölümüne kadar 16 sene boyunca yaşadığı otel için Adnan Menderes de ‘‘ikinci evim’’ diyordu. Ancak civarda Hilton gibi yeni otellerin açılmasıyla popülerliğini yitirdi ve 1979’da kapandı.
Darbe hukukunun eseri gökdelenler
80 darbesiden bir buçuk sene sonra yürürlüğe giren 2634 sayılı ‘Turizmi Teşvik Kanunu’na dayanılarak  otelin yapılacağı parseller Temmuz 1984’de ‘Turizm Merkezi’ ilan edildi. Bu, inşaatın ek imar hakları alabileceği ve planların yerel yönetimler yerine Turizm Bakanlığı’nca yapılacağı anlamına geliyordu.
O yıllarda Gökkafes adıyla anılan Süzer Plaza gibi onlarca gökdelenin yapılmasına sebep olan kanunu, dönemin Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci başta olmak üzere birçok uzman ‘12 Eylül hukukunun ürünü’ diyerek eleştiriyordu. Yasa günümüzde hâlâ geçerli.
1978’de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun binanın korumaya değer olmadığına, yıkılıp yeniden inşa edilebileceğine ve ardından 1983’te yüksekliği aşılmadan ilaveler yapılabileceğine yönelik kararlarından[4] hareketle Mengerler Holding 28 katlı yeni bir otel yapmak üzere tarihi binayı 1986’da tamamen yıktırdı.[5]
Dalan’ın imzasıyla geçti
1986’da Beyoğlu Belediyesi ve İBB’nin onayladığı imar planlarında Park Otel yatırımcılarının istediği ek ticaret bloğuna izin çıkmamış, eski Park Otel’in boyutlarının korunması istenmişti. Projeyi hazırlayan Turotel A.Ş. buna itiraz etti, iki sene sonra ek imar hakları içeren ve eski otelden bambaşka bir bina inşa edilmesini mümkün kılan yeni plan değişikliği Beyoğlu Belediye Meclisi’nden geçti. Artık binanın 33 katlı olacağı konuşuluyordu.
Bu sırada Ayaspaşa’nın karakteristik dar sokaklarından biri olan Ağa Çırağı Sokağı da otelin içine katılmıştı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Bedrettin Dalan[6], yıllar sonra sokağın 1 milyar karşılığında yatırımcıya ‘satıldığını’ itiraf edecekti.
Dalan, plan değişikliğini İBB Meclisi’ne sunmadan kendi imzasıyla onayladı.[7] Ocak 1989’da Beyoğlu Belediyesi, Sürmeli Turizm A.Ş.’ye inşaat ruhsatı verdi. 
Direnen tek ev
İmar planlarının onayından sonra sıra inşaat sahasında kalan 50’nin üzerinde konutun kamulaştırılmasına geldi. Firma evlerin çoğunu yok pahasına aldı.
Bugün bir yarısı CVK Otel’e dönüşmüş Kolçak Sokak’ta, denize bakan yamaçta üç katlı bir ev sahibi olan Tunç ailesine ilk tebligat 1988’de geldi. Şubat 1989’da planın iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açan Selma Tunç yürütmeyi durdurma kararı sonucunda Ekim 1989’da oteli mühürletti.
Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan ‘inşaat yapılmazsa çukurun etrafındaki binalar çökecek’ diyerek karara karşı çıkıyordu. Aynı mahkeme, firma sahibi Yalçın Sürmeli’nin itirazını kabul ederek iki ay sonra yürütmeyi durdurma kararını kaldırdı. İnşaat büyük bir hızla ilerlemeye başladı.
Mart 1989’da Nurettin Sözen, Sosyaldemokrat Halkçı Parti’den (SHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.
Ağustos 1990’da Almanya Başkonsolosu Gerhard Müller Chorus, restorasyonu için ciddi masraf yapılan yaklaşık 120 yaşındaki konsolosluk binasının inşaattan dolayı çatladığını, şikayetlerini İBB ve Turizm Bakanlığı’na ilettiğini, iki idarenin de inşaatı denetleme ve durdurma sorumluluğunu birbirlerine pasladığını anlattı.[8]
24 saat aralıksız ilerleyen inşaat yükseldikçe mahallelinin tepkisi de şiddetlendi. İnşaata karşı dayanışma amacıyla ‘Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği’ kuruldu.
18 Kasım 1991’de çöken inşaat iskelesinin altında kalan Bülent Vatansever’in hayatını kaybetmesi üzerine inşaat mühürlendi, bir hafta sonra mühür söküldü. Dalan, daha sonra bir röportajında ‘‘İnşaat işlerinde kazalar oluyor. Boğaz Köprüsü’nde de 25 kişi öldü. Bunun anlamı yok’’ demişti.
Dalan, projeyle ilgili de ‘’Basit bir hadise orada kurulan bir çevre derneği tarafından büyütülmeye çalışılıyor … İleri ülkelerde görüp imrendiğimiz güzellikte ve İstanbul silüetine katkı yapacak zerafette bir eser olacaktır … Deniz manzaralarını yitirecek bazı kişilerin kişisel ve hukuki dayanağı bulunmayan şikayetleri var’’ yorumunu yapmıştı. [9]
Sözen, proje ve ruhsatı iptal etti
Aralık ayında inşaatın yıkılmasına yol açacak birçok gelişme ardı ardına yaşandı. 1 Aralık 1991’de Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü İstanbul’da betonlaşmanın ‘‘dikkat çekici boyutlara’’ ulaştığını belirterek ‘‘İnsana karşı bina olmamalıdır’’ dedi.[10]
Yeni koalisyon hükümetinin Bayındırlık ve İskan Bakanı Erman Şahin, ‘’kent adına işlenen bir hata’’, Çevre Bakanı Doğancan Akyürek ise ‘’çevre görüntüsünü bozan yapılaşmaya izin verilmeyecek’’ açıklamaları yaptı.
‘‘Geç kalınmış diye bakmıyorum, yapılması gereken her şey yapılacak’’ diyen Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş planların tekrar incelenmesi için Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen’e yetki verdi.[11]
26 Aralık’ta Sözen, Dalan’ın başkanlığı esnasında verilen kararları geri çevirerek projeyi iptal etti, inşaatı mühürletmezse  SHP’li Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan hakkında soruşturma açtıracağını söyledi.[12] [13]
Sözen, kararına gerekçe olarak 1/5000’lik üst ölçekli planlar yapılmadan 1/500’lük yani alt ölçekli ve detaylı planların onandığını belirtmişti.
27 Aralık’ta Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği, Mimar-Mühendis Odaları ve SHP İl Komisyonu üyeleri inşaatı protesto yürüyüşü yaptı.[14]
29 Aralık’ta Beyoğlu Belediye Başkanı Aslan inşaatı mühürledi. Aslan, basın açıklamasında inşaatın yüksekliğini yanlış bulmasına rağmen mühürleme yetkisinin olmadığını, bunu baskı altında bırakıldığı için yapmak zorunda kaldığını, izinlerin önceki dönemde verildiğini ve aslında tüm yetkinin Turizm Bakanlığı’nda olduğunu belirtti.
Aslan ve SHP’li eski İl Başkanı Ercan Karakaş, Sözen’i eleştirerek üç sene önce belediye başkanlığına seçildiğinde temel aşamasında olan inşaatın yasal olduğunu söylediğini ve durdurmak için hiçbir girişimde bulunmadığını, mevzuatta o günden bugüne bir değişiklik olmadığını belirtmişlerdi.[15]
2 Ocak 1992’de Aslan, Sözen’in talimatı doğrultusunda inşaatı tekrar mühürledi. Ancak İstanbul 5. İdare Mahkemesi yaklaşık bir ay sonra mühürleme işlemini hukuksuz buldu ve inşaata yeniden başlandı.[16]
İBB 1992’de Beyoğlu’nda inşaat yoğunluğunu kısıtlayan 1/5000 ölçekli yeni bir imar planı hazırladı, plan ilgili bakanlıklarca onandı.[17] İnşaat 25 Haziran 1992’de inşaat dördüncü kez mühürlendi.[18]
Son söz Danıştay’da
 Temmuz 1992’de Danıştay 6. Dairesi, Ayaspaşa Çevre Güzelleştirme Derneği’nin açtığı dava sonucunda otel inşaatını mümkün kılan 1/500 ölçekli imar planının hukuksuz olduğuna hükmetti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.[19]
Son olarak Danıştay 10 Haziran 1993’te imar planlarını şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. İnşaat Ağustos 1993’te beşinci ve son kez mühürlendi.
Temmuz 1993’te Beyoğlu, 1 No’lu Koruma Kurulu kararıyla ‘kentsel sit alanı’ ilan edilince bölgeyle ilgili tüm planlar hükümsüz hale geldi.
Tüm bu kararlar binanın Alman Konsolosluğu’nu aşan katlarının yıkılmasını gerektiriyordu. Yani biri 82, diğeri 65 metre olan bloklar 47 metreye düşürülecekti.
“Saddam’ın topu bile patlatamaz”

29 Kasım 1993 sabahı yıkım töreni için Gümüşsuyu Caddesi trafiğe kapatıldı. Artık basında ‘beton canavar’ diye anılan binanın yıkımı, kalabalığın alkışları arasında Sözen’in sembolik bir dinamit patlatmasıyla başladı. Sözen o sırada Doğru Yol Partisi (DYP) Milletvekili olan Dalan’ı meclise sunmadan, tek imzayla onayladığı imar planı gerekçesiyle istifaya çağırdı.
Yaklaşık bir buçuk ay sonra Alman bir firmanın da ortaklığında devam eden yıkım hakkında bir yetkili ‘’Saddam’ın topuyla yıkılmaz denilen binayı, Japonya’dan gelen tabancalarla peynir gibi dilimliyoruz’’ demişti.[20]
Çatıda döner partisi
Mart ortasında 450 işçi günde 19 saat çalışarak inşaatın 15 katını yıkmayı başarmıştı.[21] 23 Mart 1994’te inşaatın çatısında dernek gönüllüleri, belediye temsilcileri, yıkım firması yetkilileri ve inşaat işçileri yıkımın tamamlanmasına birkaç kat kalmasını kutlamak için döner partisi yaptı.[22]
Yıkım yaklaşık dört ayda tamamlandı. Bir bloktan 12, diğer bloktan da 5 kat yıkılmış oldu.
Ekim 1995’te çıkan bir habere göre İBB hâlâ 52 milyar civarındaki yıkım masrafını Yalçın Sürmeli’den almaya ve bina enkazını temizletmeye çalışıyordu. Otel yetkilileriyse ‘’Yıkılacak mı yapılacak mı bilmiyoruz. Sürmeli İstanbullulara kırgın’’ demişti.[23]
Yıllarca atıl halde kalan binada inşaata 2011’de tekrardan başlandı. Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın davalarına ve yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen ‘CVK Bosphorus Otel’in inşaatı 2013’te tamamlanarak işletmeye açıldı. (Eİ/BA)
[1] ‘’Taksim Park Otel’e 22 yıl sonra izin’’, 18 Mayıs 2011, Sabah
[2] Sözen, Mart 1989-1994 arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yaptı
[3] Esma İGÜS ve Pınar Bolel KOÇ, MSGSÜ Resim Heykel Müzesi Arşivi, ‘’Leyla Turgut Terekesi Fotoğraflarıyla Hariciye Nezareti (Tevfik Paşa) Konağı’’, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 3, Bahar 2011, s.65-76.
[4] Remzi GÖKDAĞ (1992), Park Otel Olayı,  Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul, s.11-12.
[5] ‘‘28 katlı yeni Park Otel’’, Milliyet, 15.10.1986
[6] Dalan, Mart 1984-1989 arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yaptı
[7] Remzi GÖKDAĞ, age, s.13-15.
[8] ‘’İstanbullu olarak endişeliyim’’, Milliyet, 10.08.1990
[9]   Remzi GÖKDAĞ, age, s.28-30.
[10]  Remzi GÖKDAĞ, age, s.24.
[11]  Remzi GÖKDAĞ, age, s.61.
[12] ‘’Park Otel’e iptal’’, Milliyet, 27.12.1991
[13] ‘‘Sözen-Aslan Savaşı’’, Milliyet, 28.12.1991
[14] ‘‘Park Otel İnşaatını Protesto’’, Milliyet, 28.12.1991
[15] ‘’Sürmeli Park Otel’e kerhen mühür’’, Milliyet, 31.12.1991
[16] ‘’Park Otel inşaatı devam’’, Milliyet, 12.02.1992
[17] ”Park Otel’i Yıktıracağım”, Milliyet, 21.06.1992
[18] ‘’Park Otel’e Yine Mühür’’, Milliyet, 25.06.1992
[19] Park otel sahipsiz, Milliyet, 23.09.1992
[20] ‘’Park Otel dilim dilim’’, Milliyet, 11.01.1994
[21] ‘’Park Otel hizaya geldi’’, Milliyet, 19.03.1994
[22] ‘’Park Roof’ta döner partisi’’, Milliyet, 23.03.1994
[23] ‘‘Parayı veren yıkar’’, Milliyet, 03.10.1995

Yorumlar kapatıldı.