İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Süryani Bebinno: Hep sustuk, içimize attık, yeter artık

Murat Kuseyri – Stockholm / ANF 
Aziz Akyol Bebinno Midyat’ın Ayn-Wardo Köyü’nü (Gülgöze) 1980’li yıllarda terk ederek Avrupa’ya göç etmiş. Avrupa’ya geldiği günden bu yana topraklarına yeniden dönmenin hayaliyle yaşadığını, Türkiye’de bazen iyi şeyler, olumlu gelişmeler olacağı kanısına kapıldığını ama pratikte somut bir değişim olmadığı için umutla karamsarlık arasında kaldığını söylüyor.

AKP’nin Süryanilerin ülkeye dönmelerini teşvik etmek amacıyla geri döneceklere arazi vereceği ve maddi yardımda bulunacağı söylemlerinin kulağa çok hoş geldiğini ancak başından geçenlerin devletin Süryanilere bakışında bir değişiklik olmadığını gösterdiğini ifade ediyor.

Bundan on yıl önce Mardin Valiliği’ne başvuruda bulunduğunu, savaştan dolayı evlerinin yıkıldığını ve devletin arazilerine el koyduğunu belirttikten sonra geçmişte kendilerine ait olan arazileri yeniden satın almak istediğini bildirdiğini, ancak bugüne kadar pek çok kez hatırlatmasına rağmen başvurusuna bir yanıt alamadığını anlatıyor.
TÜRKİYE’DE BASKI VE ZÜLÜMDEN BAŞKA BİR ŞEY GÖRMEDİK
2003 yılında, Parlamento İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış döneminde hazırlanan Mardin Raporu’nda Süryanilerin Midyat’ta arazi satın almalarının Türkiye’nin güvenliği için risk oluşturduğu değerlendirmesinin yapılmasına tepki gösteren Bebinno, “Bu suçlamaları kesinlikle reddediyoruz. Bunu söyleyenler ya kendi tarihlerini bilmiyorlar ya da gerçekleri çarpıtıyorlar. O toprakların öz evlatları ve sahipleri Süryanilerdir. O medeniyeti onlar kurdu. Bugün Türkiye’de yaşayan insanların çoğu o medeniyetten faydalanmıştır. Ama biz Türkiye’de baskı ve zulümden başka bir şey görmedik. Biz her zaman kuzu olduk. Onlar her zaman yünümüzden ve etimizden faydalandılar” diyor.
BEDENEN BURADAYIM AMA RUHEN ORADAYIM
Uzun yıllar İsveç’te yaşadığını ama aklının her zaman ülkesinde olduğunu belirten Bebinno, “Burada yaşayan Süryanilerin hepsinin işleri ve uğraşları var ama kafalarını yastığa koydukları zaman ülkelerinde yaşıyorlar. 30 yıldır burada yaşamama rağmen ben buralı olmadım ve olmak da istemiyorum. Bedenen buradayım ama ruhen oradayım. Süryanilerin % 90’ı benim gibi yaşıyor ve düşünüyor” şeklinde konuşuyor.
Soykırım sırasında tüm Ermeni ve Süryaniler gibi kendi ailesinin de büyük acılar yaşadığını ve annesinin halasının küçük yaşta ailesinden alınarak Müsüman yapıldığını, Süryani kız çocuklarının Müslüman erkeklerle evlendirildiğini söylüyor.
DEVLET VE HALK AYRIMCILIK YAPTI
Türkiye’de hem devlet ve hem de halkın ayrımcılığına uğradıklarını yaşamından somut örnekler vererek anlatan Bebinno, 1965 yılında hasta olan babasını tedavi etmek amacıyla İstanbul’a götürdüğünü, tedaviden istenen sonucu alamayınca da geri dönmeye karar verdiklerini söylüyor.
Trenle yolculuk yaparlarken babasının Kayseri yakınlarında yaşamını yitirdiğini ve bunu farkeden görevlilerin kendisini ve ölü babasını ilk istasyonda trenden indirdiklerini belirttikten sonra daha başına gelenleri şu cümlelerle dile getiriyor:
“O sıralar 15 yaşındaydım. Cenazeyi bir minibüse koyarak Mardin’e kadar getirdim. Oradan da bir taksiye koyup Midyat’a götürecektim. Çağırdığım iki taksici de Hıristiyan olduğumu öğrenince bizi Midyat’a götürmedi. Sonunda buğday yüklü bir kamyonun şoförü bizi almayı kabul etti ve babamın cenazesini kamyonun kasasındaki buğdayın üzerinde Midyat’a getirdim.”
BİZ O TOPRAKLARDA 6 BİN YIL YAŞADIK, ORANIN SAHİPLERİYİZ
Halkın Hıristiyanlara yönelik tutumunun devletin ayrımcı ve baskıcı politikasının sonucu olduğunu değerlendirmesini yapan Bebinno, “Hep sustuk. İçimize attık. Belki yarın, öbür gün düzelir umuduyla yaşadık. Biz o topraklarda 6 bin yıl yaşadık ve oranın sahipleriyiz. Misafir geldiniz. Başımız, gözümüz üstüne. Ama bize bu haksızlıkları yapmayın. Bizi ülkemizden koymayın. Yeter artık” şeklinde konuşuyor.
Bebinno, Süryaniler olarak fazla bir şey istemediklerini ve tüm insanların sahip olmaları gereken hakları talep ettiklerini, “İsveç’te bir Müslüman, bir Afrikalı bir Arap ve bir göçmen hangi haklara sahipse, biz Türkiye’de aynı hakları istiyoruz. Üç tane çocuğun varsa ikisini koruman altına alıp üçüncüyü karın altında bırakıyorsan bu babalık değil zorbalıktır. Devlet vatandaşlarına böyle davranamaz. Biz yüz yıllardır Kürtler ve Müslümanlarla birlikte iç içe yaşadık. Onlar Süryanice biz Kürtçe konuşuyorduk. Onlarla sorunumuz yoktu. Sorun devletten kaynaklanıyor” cümleleriyle dile getiriyor.
SÜRYANİLER TÜRKİYE’DE TEMİZLİKÇİ BİLE OLAMADI
Kendi topraklarında ve ülkelerinde yaşamalarına rağmen Süryaniler’in Türkiye’de temizlikçi bile olamadıklarına dikkat çeken Bebinno, “Eğer Türkiye Süryanileri kazanmak isteseydi ve insan gibi davransaydı bugün Türkiye çok daha ileri bir noktada olurdu. Biz çalışkan ve sadık bir halkız. Biz devlete her zaman sadık kaldık ama Türkiye bize ayrımcılık yaptı” diyor.
Seyfo’nun 100. yıldönümün yaklaştığına dikkat çeken Bebinno, “Soykırım olmuştur. Benim babamın annesini soykırımda kaçırıp başka bir köye götürüyorlar. 3 çocuk anası kadın köyden gece karanlığında üryan kaçıp geri dönüyor. Bunları neden inkar ediyorlar? Ama bize tüm yapılanlara rağmen ülkemizi seviyoruz. Benim evimi dozerlerle yıktılar. Kalacak yerim yok ama yılda bir kaç kez Türkiye’ye, Midyat’a gitmezsem duramıyorum. Gidip otellerde kalıyorum” diyor.
TÜRKİYE GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMELİ
Gördükleri tüm zulme rağmen Süryanilerin Türk devletine zarar vermediklerini, vermeyi de düşünmediklerini ancak devletin geçmişte yapılan soykırım, baskı ve haksızlıkları kabul etmesi ve yeni beyaz bir sayfa açması gerektiğini söyleyen Bebinno, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesinin kaçınılmaz olduğuna ve er geç bunu yapmak zorunda kalacağına olan inancını dile getiriyor.

Yorumlar kapatıldı.