Fatih Tunç
“Farklılıklar aradılar yüzlerimizde. Birbirimize çok benziyorduk ki düşman olmamız için ezanlar okuttular evlerinizin pencere eşiklerinde. Can sesi ile baharın Nisan ayında yağmur yerine kan akıttılar Erzurum’dan ta Ağrı dağının doruklara uzanan şafaklarına.” Yüzyıllarca yaşadık aynı topraklar üzerinde. Babanıza amca, Ninenize teyze derken cehaletin inançlarında yok ettik beraberliğimizi. En iyi siz tanırsınız bizi, Ermenice bilmesek de siz Kürtçeyi öğrenmiştiniz kimsenin anlamadığı kardeşlerinizi çaresiz kalmasın diye. Ama biz sizi anlayamamıştık belki de şaşırmıştık herkes bizi anlamıyor bunlar nasıl anlıyor düşüncesi ile ölümlerinize ortak olmuştuk sebepsiz cehalet kokan inanç vesveselerinde.
Her ne kadar elimizi uzatmak istesek de vaad edilen topraklar adına inançlar bahane edildi kardeşliğimize. Unutmuştuk tek kardeşimizin siz olduğunuzu ve inanmıştık “Fılle” öldürmenin bizi cennete götüreceğini. Fetvalar yüklerdi Kilisenize bakan Cami hutbelerinde. Satılmış imamların halkı canavarlaştığı o günlerde size dokunmak bile haram kılınmıştı ve ölümünüz için cennetten toprak alınırcasına yalanlar söylenmişti cehaletin kan akıttığı Nisan sabahlarında. Ne çok parçalandınız oysa aslında parçalanan siz değildiniz biz yalnızlığımızı siz gidince anladık. Siz gittikten sonra bizi de Zilan’da katledilirken Dersim’de yine inançlarımızın ihanetine takılı kaldık, aynı Çaldıran’da kendi kendimizi yok ettiğimiz gibi. Kadınlarımız sizi çok severdi, inancınızda başörtüsü olmasa da hani sırf saygıdan saklardınız ya sarıya çalan zülüflerinizi anlamadık bize olan gerçek samimiyetinizi.
Ağrı’da bıraktıktınız özlemlerinizi, Van’da tükenirken, Muş ovasının denize benzeyen çaresizliğinde Erzurum’a giden yollarınıza barikat ettik cehaletimizi. Nar tat vermiyor Bitlis’te koparmıştık nar ağacı köklerini. Yalnız bırakmıştık sizi ama unutmuştuk yalnız kalmanın bizi tüketeceğini. Şimdi yanyanayız ama çok uzaklardayız aynı Hrand Dink gibi. Siz bizim varlığımıza kıyamamıştınız ve savunmuştunuz bizi. Aynı Ape Musa’nın Ermeni olmaktan çok Kürt ölmeyi tercih ettiği gibi.
Geçmişin ihanetlerine Kurban ettik birbirimizi. İnancımızı tüketip ve başkalarının inancında yalnız kalırken hep korktuk çekindik, ne Ermeni’yiz diyebildik ne de Kürt dedikten sonra ölümlerimize engel olabildik. Şimdi yan yanayız ve siz bizi anladınız sıra Ermeniceyi öğrenme sırası bizde. Geçmiş için affedin yüzümüz yok geçmişi dile getirmeye ama gelecek için bütün olmak yine bizim ellerimizde..
Yorumlar kapatıldı.