Murat Bebiroğlu
BM’in İnsan Hakları Bildirgesinin ve Çocuk Haklarına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin kabul tarihi olan 20 Kasım Çocuk Hakları günü kabul edildi. İnsan Haklarının önemli bir bölümü olan çocuk haklarıyla ilgili ilk önemli çalışma Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) tarafından hazırlanan 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirisidir.
Uzun süre bu konuda başka bir çalışma görmüyoruz. BM 1948 Tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde çocuk haklarından da söz ediliyor (Madde 26). BM 20 Kasım 1959 tarihinde Çocuk Hakları Bildirgesi’ni yayımladı. Bu Bildirgede 10 madde halinde temel ilkeler ilan edildi. 1966 tarihli BM Ekonomik Toplumsal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (madde10) ve Medeni ve Siyasal haklar Sözleşmesi’nde (Madde 23-24) çocuk haklarıyla ilgili maddeler yer aldı. 20 Kasım 1989 tarihinde ise Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme BM Genel Asamblesi tarafından kabul edildi ve 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe konuldu.
Türkiye 1995 yılında sözleşmeyi onayladı. Ancak Türkiye bu Sözleşme’yi, 17, 29 ve 30. maddelerine T.C. Anayasası ve Lozan Antlaşmasının ifade ve ruhuna uygun yorumlayıp uygulama hakkını saklı tutmak çekincesiyle onayladı.[i]
Avrupa Birliği Komisyonunun her Türkiye İlerleme Raporlarında belirtilmesine rağmen Türkiye BM sözleşmelerindeki çekincelerini bu güne kadar kaldırmadı[ii]. Bunların tamamı da azınlıkları ilgilendiren maddelerdir. Çekincelerin iki önemli sakıncası var:
Öncelikle bu maddelerin antidemokratik olduğu tartışmasız olan Anayasa’ya göre yorumlanıp uygulanması elbette antidemokratik olacaktır. Diğer yandan Lozan Antlaşması, antlaşmanın ruhuna uygun olarak değil, azınlıkları potansiyel iç düşman olarak gören, onlardan kurtulmayı hedef edinen bir gizli ajandayla göre yorumlanmaktadır. Bu nedenle bu da sorun yaratmaktadır.
Görüleceği gibi, Türkiye özellikle iletişim araçlarını azınlık çocuklarının dil gereksinimlerine özel önem göstermelerini teşvik etmekten kaçınmaktadır. Diğer yandan çeşitli kaynaklardan gelen bilgi ve belgelerin yayımını teşvik etmek de, çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını da devletin yorumuna bağlamaktadır.
Sözleşmenin 29. Maddesinde ise özellikle iki bendi önemlidir. c) Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;
d) Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;
Devlet yine bu konularda da anayasa ve Lozan’ı kendi yorumuna göre değerlendirmek istemektedir.Bu nedenle olacak çoğunluğun çocukları kendisinden farklı uygarlıklara saygı göstermesi konusunda ciddi bir çalışma yoktur.Tam tersine nefret söylemleri, kalıp yargılar, ön yargılar topluma hakimdir.
Yine çocukların, ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan olsun, ister yerli halktan olsun tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla özgür bir toplumda yaşantıyı ve sorumlulukları üslenmek üzere hazırlanması da devletin daha doğrusu derin devletin yorumuna bağlanmıştır.
Çocuklarımızın ve tüm anne babaların Evrensel çocuk hakları gününü kutluyor ve cemaatimizin de çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlanması amacıyla kantite yerine kaliteye önem vererek, çocuklarımızı büyüklerin kapris ve bencilliğine kurban etmeden çok daha iyi bir eğitim almalarını sağlanmasını, cemaatine, kilisesine bağlı insanlar yetiştirmesini diliyorum.
Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
Kasım 2012
Not: Kadın Hakları: http://hyetert.blogspot.com/2013/03/dunya-kadnlar-gunu-ve-kadn-haklar.html#more
Açıklamalar:
Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlâki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler:
a) Kitle iletişim araçlarını çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan ve 29 uncu maddenin ruhuna uygun bilgi ve belgeyi yaymak için teşvik ederler;
b) Çeşitli kültürel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan gelen bu türde bilgi ve belgelerin üretimi, değişimi ve yayımı amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik ederler;
c) Çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını teşvik ederler;
d) Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler;
e) 13 ve 18 inci maddelerde yer alan kurallar göz önünde tutularak çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirilmesini teşvik ederler.
Madde 29
1. Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler;
a) Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi;
b) İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Andlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi;
c) Çocuğun ana-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;
d) Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması;
e) Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi,
2. Bu maddenin veya 28 inci maddenin hiçbir hükmü gerçek ve tüzel kişilerin öğretim kurumları kurmak ve yönetmek özgürlüğüne, bu maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen ilkelere saygı gösterilmesi ve bu kurumlarda yapılan eğitimin Devlet tarafından konulmuş olan asgari kurallara uygun olması koşuluyla, aykırı sayılacak biçimde yorumlanmayacaktır.
Madde 30
Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz.
[ii] Ekonomik Toplumsal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi Madde 13-3/4
Madde 13.- 3. Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, ana-babaların veya -bazı durumlarda yasal yoldan tayin edilmiş velilerin çocukları için, kamu makamlarınca kurulmuş okulların dışında, Devletin koyduğu ya da onayladığı asgari eğitim standartlarına uygun diğer okulları seçme özgürlüğüne ve çocuklarına kendi inançlarına uygun dinsel ve ahlaki eğitim verme serbestliklerine saygı göstermekle yükümlüdürler.
4. Bu maddenin hiç bir hükmü, bireylerin ve kuruluşların eğitim kurumları kurma ve yönetme özgürlüklerini kısıtlayacak şekilde yorumlanamaz; bu özgürlüğün kullanılması, daima, bu maddenin 1. fıkrasında ortaya konmuş olan ilkelere uyulmasına ve böyle kurumlarda verilen eğitimin Devlet tarafından belirlenebilecek asgari standartlara uygun olması gereğine bağlıdır.
Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi Madde 27
Etnik, dinsel ya da dil azınlıklarının bulunduğu devletlerde, bu azınlıklara mensup olan kişiler, kendi gruplarının diğer üyeleri ile birlikte, kendi kültürlerinden yararlanma, kendi dinlerine inanma ve bu dine göre ibadet etme, ya da kendi dillerini kullanma hakkından yoksun bırakılmayacaklardır.
Yararlanılan Kaynaklar:
-Temel Belgelerde İnsan Hakları- Muharrem Balcı& Gülden Sönmez /Danışman Yayınları 2001
-Belgelerle İnsan Hakları -Muzaffer Sancar / Beta Yayınları 1988
-http://www.mfa.gov.tr/birlesmis-milletler-teskilati-ve-turkiye.tr.mfa
-Vikpedia
Yorumlar kapatıldı.