Veysi Sarısözen
Dersim soykırımı, Ermeni, Asuri soykırımının devamıdır; 6-7 Eylül Rum pogromu hepsinin devamıdır; 40 yıla yakın süren Kürdistan’ı “insansızlaştırma”, Kürtlüğü asimile etme ve yok etme amaçlı soykırım savaşı 6-7 Eylül’ün devamıdır; AKP-DAİŞ suç ortaklığının Şengal’de giriştiği soykırım otuz yıllık imha savaşının devamıdır; aynı suç ortaklığının Kobanê’yi “düştü düşecek” diye diye yok etme saldırısı, Şengal soykırımının devamıdır.Buradan çıkan sonuç şudur: Cumhuriyet tarihi bir “soykırımlar tarihidir” aynı zamanda. Soykırımlardan “birini” değil, bu “soykırım tarihini” mahkum etmeden yeni soykırımların önü alınamaz.
Dersim soykırımının sorumlusu olan partinin yöneticileri şu sıralar infial halindeler. Bir CHP’linin Dersim nedeniyle “özür” dilemesi bunları ayaklandırdı. Kim bunlar? Bunlar “samimi soykırımcılardır”.
“Samimi soykırımcı” “özür dilemeye” yanaşmaz. “Yaptıysam yaptım, bu benim tarihimdir” der. Sadece yaptığının “soykırım” olmadığını, tıpkı Ermeni soykırımında olduğu gibi, “isyan” yüzünden böyle bir soykırıma başvurulduğu yalanını söyler.
Ya AKP’nin durup durup “Dersim’den dolayı kusurumuza bakmayın” diyerek Dersim Kürtlüğünü ahmak yerine koyan yöneticileri?
Bunlar “takiyyeci soykırımcılardır”. “Dersim soykırımından” dolayı özür dilerler, ama Ermeni soykırımını reddederler. Atatürk’ü “Dersim” nedeniyle suçlarlar, ama Enver paşayı suçlamazlar… CHP’yi yerden yere vururlar, ama İttihat Terakki’nin cinayetlerini ceplerinde mukaddes bir miras gibi saklarlar.
Neden?
Çünkü onlar Kürdistan’a egemen olmadan Ortadoğu’daki amaçlarına ulaşamayacaklarını bilirler. O yüzden, Dersim’le başlayan “Cumhuriyet dönemi soykırımlarının” en büyük mirasçısı bu “takiyyeci soykırımcılardır”. CHP Dersimli Kürdü “okşayarak değil, silahla yola getirmek” istediyse, AKP Dersimli’yi “Amed sokaklarında ‘slogan’ atarak yürüyen askerin süngülerinin gölgesinde, her dağın tepesine diktiği kalekolların peyzajında, etrafı sele verdiği baraj kıyılarında okşayarak” Türkleştirmek ister.
İkisinin de amacı “Türkleştirmektir”. Zorla “asimilasyon”un hukuki adı soykırımdır. CHP döneminin Dersim soykırımı bir ölçüde “amacına ulaşmıştır”. Devletin o dönemde resmen “Kürt” dediği Dersimli pek çok Alevi, soykırımın dehşetiyle “biz Kürt değiliz, Aleviyiz” diyerek “teslim” olmak zorunda kalmıştır. AKP CHP’nin yaptığını şimdi “Aleviliği Sünnileştirme” ve “devletleştirme” yoluyla tamamlamak istiyor…
Ben bu yazıyı yazmadan önce, Hasan Cemal’in dünkü yazısını okudum. Mükemmel. Bu yazıyı çoğaltıp, “Biz Kürt değiliz, Aleviyiz” diyerek devletin zulmünden kurtulmaya çalışan herkese okutmak gerekir. Çünkü bu yazı, işlenen soykırım suçunun “isyanı” bastırmak için değil, Dersim Kürtlüğünü “Türkleştirmek” için işlendiğini gözler önüne seriyor.
Ortada “isyan” yokken, 1937’den altı yıl önce Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak’ın sözlerini Hasan Cemal’in yazısından aktaralım: “Dersim cahildir. Zorunlu iskân uygulanmalıdır. Yüksek memurlara koloni (sömürge) yetkiler verilmeli. Türklük telkini yapılmalı. Kürt kökenli yerli memurlar tümüyle bölgeden çıkarılmalı. Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Silahlı kuvvetlerin müdahalesi, Dersimliye daha çok tesir eder ve iyileştirmenin esasını oluşturur. Türk toplumu içinde Kürtlük eritilmelidir.”
Muharrem ayında, Erdoğan’ın sofrasına kurulup, çorbaya kaşık çalan Alevi “dedesi”, şu AKP’nin “özrüne” nasıl inanıyor diye çok düşünmüşümdür. Erdoğan’ın dilinin kemiği yok: Bakın ne demiş: “Latin Amerika’nın İslam’la tanışması 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika’yı Kolomb değil, 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178’te Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı. Kristof Kolomb anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder. Ben şimdi Kübalı kardeşimle konuşurum. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki izin versinler, olur desinler. Yani Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı.”
Yarın “Küba dağılarının tepesinde Cem Evi vardı, Amerika’yı Kolomb değil Seyid Rıza keşfetti” de diyebilir. Dikkat…
Yorumlar kapatıldı.