Ezel Şahinkaya
Boğaziçi Üniversitesi-TÜSİAD Dış Politika Forumu “1915 Trajedisini Yüzüncü Yılında Tartışmak: Anlam, Hafıza ve Siyaset” başlıklı bir toplantı düzenledi. TÜSİAD merkez binasında Boğaziçi Üniversitesi-TÜSİAD Dış Politika Forumu’nun ev sahipliğinde “1915 Trajedisini Yüzüncü Yılında Tartışmak: Anlam, Hafıza ve Siyaset” başlıklı bir toplantı düzenlendi. Moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın yaptığı toplantıda Bentley Üniversitesi öğretim üyesi tarihçi Asbed Kotchikian, Paris Sciences Po Üniversitesi öğretim üyesi Michel Marian ve Erivan’daki Küreselleşme ve Bölgesel İşbirliği Analitik Merkezi direktörü Stepan Grigoryan konuşmacı olarak yer aldı.
TÜSİAD: Soykırım kelimesini kullanmıyoruz
Toplantının açılış konuşmasını TÜSİAD adına Yönetim Kurulu üyesi emekli büyükelçi Volkan Vural yaptı. Aynı zamanda derneğin Uluslararası Siyaset ve Yurtdışı İletişim Komisyonu başkanlığını da yürüten Vural, “soykırım”ın politik bir terim olduğunu vurguladı ve TÜSİAD’ın bu terimi kullanmaya karşı olduğunu söyledi.
Volkan Vural, “1915 Ermeni tehcirini tanıyoruz ve anlıyoruz. Bu konu bir insanlık sorunu olarak görülmeli. Sorunun doğru bir şekilde çözülmesi Türkiye ile Ermenistan’ın birlikte adım atmasından geçiyor” dedi.
Toplantıda ilk konuşmayı Erivan’da bulunan Küreselleşme ve Bölgesel İşbirliği Analitik Merkezi Direktörü Stepan Grigoryan yaptı. Konuşmasında Ermenistan halkının Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinden ve 2015 yılından beklentilerini anlatan Grigoryan, “Abdullah Gül ve Serj Sarkisyan’ın devam ettirmeye çalıştıkları normalleşme sürecinin sekteye uğraması Ermeni toplumunda şüphe yarattı” dedi.
‘2015 Türkler ve Ermeniler için doruk noktası’
Paris Sciences Po Üniversitesi öğretim üyesi ve aynı zamanda Prof. Ahmet İnsel ile birlikte “Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog” kitabının yazarı olan Michel Marian, konuşmasında “2015 yılının hem Ermeniler, hem de Türkler için doruk noktası olacağını ve iki tarafın da bu tarihten korktuğunu” belirtti. Marian, “Türk tarafı 2015’te çıkabilecek sesleri duymaktan korkarken Ermeni tarafı 2015 sonrasında ikna olmamaktan ya da bir kazanıma sahip olmamaktan korkuyor” dedi.
Michel Marian, konuşmasında “1915 olaylarından bahsedilirken soykırım kelimesinin kullanılmasını Ermenilerin kelimeye duygusal olarak bağlı olmasıyla” ilişkilendirdi ve “Soykırım kavramı Nazilerin yaptıklarını açıklayabilmek için zamanında 1915 olayları üzerine çalışan Raphael Lemkin tarafından ortaya atıldı” dedi.
Tarihe bakıldığında Türklerin ve Ermenilerin hem birbirine paralel, hem de birbirinden farklı hafızalarının olduğunu belirten Michel Marian, bu durumu “Başlangıçta iki taraf da unutmak isteyerek paralel hafızaya sahipti. Ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra soykırım kavramı ortaya çıktı ve Türk tarafının reddetme süreciyle birlikte hafızalar farklılaşmaya başladı” diyerek açıkladı.
Türkiye-Ermenistan ilişkisi: Bir kaçmış fırsatlar hikâyesi
Bentley Üniversitesi öğretim üyesi Asbed Kotchikian da, konuşmasında ABD’deki Ermeni diasporasının tarihinden ve taleplerinden bahsetti. Türkiye-Ermenistan ilişkileri için “kaçmış fırsatların hikâyesi” ifadesini kullanan Kotchikian, “Eğer on sene öncesinde Türk hükümetinin danışmanı olsaydım ‘soykırımı tanıyın’ derdim. Çünkü diaspora ne yapacağını bilmiyordu, ama artık daha planlılar” dedi.
Yorumlar kapatıldı.