İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hesap Sormadığımız Her Soykırım, Bir Sonrakinin Ayak Sesleridir

Zeynep Tozduman
Öncelikle ülkemde yaşatılan Ermeni- Süryani- Rum- Ezidi ve Kızılbaş soykırımlarından başlayarak, tüm dünyada soykırım yaşayan halklara ve inançlara yapılan insanlık suçlarını kınadığımı bir kez daha deklere etmek istiyorum…. Dünya bu gün Radikal İslami ve Etno-dinsel soykırımları ciddi ciddi sorgulamaya başlamış gibi görünüyor. Radikal İslam şeriatına inanan İŞİD, yine Sünni İslam inancına sahip Kürt halkını vurunca ancak, radikal İslam sorgulanmaya başladı.  Bu sorgulamayı İŞİD’in son olarak Kobane’de uyguladığı vahşete karşı direnen Kürt halkına yardım etmek için dünya ezilen ve soykırım yaşayan halkların desteğinde de görüyoruz. Bu gün Kobane’de, dört parçadaki Kürtler ve Kızılbaşlar başta olmak üzere (1915’de ataları özellikle Kürtler ve Türkler tarafından katledilen) Ermeni, Süryani, Ezidilerin yanı sıra Alman, İsveç, Amerikan, Afganistan, İsviçre, Fransa ve İngiltere’den gerilla olarak Kobane’ye gelen, milis gücü olarak İŞİD ile savaşanlar bir çığ gibi büyümektedir.Kobane’de Kürt halkıyla birlikte direnen dünya halklarını, bu yazımda bir kez daha selamlıyorum ama özellikle Ermeni ve Süryani halkının gerillalarını çok daha fazla değerli buluyorum… 1915’de soykırımı yaşayan halkların Kobane’deki Kürt halkına ilk yardıma koşması sizce bir tesadüf müdür?

***
Öncelikle ülkemde yaşatılan Ermeni- Süryani- Rum- Ezidi ve Kızılbaş soykırımlarından başlayarak, tüm dünyada soykırım yaşayan halklara ve inançlara yapılan insanlık suçlarını kınadığımı bir kez daha deklere etmek istiyorum. Kurşun nasıl adres tanımazsa, soykırımlar da etno- dinsel adres tanımaz…. Ama illaki her soykırımda vurulan halklar, bir daha vurulur… Dünya var olalı beri Habil ile Kayin’den günümüze değin, hep kardeş diye bildiğimiz komşu halklar tarafından yaşatılan katliamlar, günümüze değin sürmektedir. Dört kutsal kitapta yer alan yaratılış hikâyesine göre tanrı belki de ” yarattığı kullarını birbirini katletsin diye ” Babil kulesinin yapımından hemen sonra aynı dili kullanan insanların öncelikle dillerini karıştırarak, yeryüzünün dört bucağına bu yüzden dağıtmıştır kim bilir? Tanrı yarattığı kullarını neden savaştırır hiç anlamam, elbette konumuz bu değil. İŞİD ( İSİS )’in, Irak ve Suriye’de acımasızsa uyguladığı soykırımlar yüzünden dünya bu gün Radikal İslami ve Etno-dinsel soykırımları ciddi ciddi sorgulamaya başlamış gibi görünüyor. Radikal İslam şeriatına inanan İŞİD, yine Sünni İslam inancına sahip Kürt halkını vurunca ancak, radikal İslam sorgulanmaya başladı.  Bu sorgulamayı İŞİD’in son olarak Kobane’de uyguladığı vahşete karşı direnen Kürt halkına yardım etmek için dünya ezilen ve soykırım yaşayan halkların desteğinde de görüyoruz. Bu gün Kobane’de, dört parçadaki Kürtler ve Kızılbaşlar başta olmak üzere (1915’de ataları özellikle Kürtler ve Türkler tarafından katledilen) Ermeni, Süryani, Ezidilerin yanı sıra Alman, İsveç, Amerikan, Afganistan, İsviçre, Fransa ve İngiltere’den gerilla olarak Kobane’ye gelen, milis gücü olarak İŞİD ile savaşanlar bir çığ gibi büyümektedir.
Kobane’de Kürt halkıyla birlikte direnen dünya halklarını, bu yazımda bir kez daha selamlıyorum ama özellikle Ermeni ve Süryani halkının gerillalarını çok daha fazla değerli buluyorum… 1915’de soykırımı yaşayan halkların Kobane’deki Kürt halkına ilk yardıma koşması sizce bir tesadüf müdür? Ancak acıyı yaşayan bilir, acının insanda ne büyük yaralar açtığını. Bu gün Kürt halkının yanında yer alarak, şehit vererek İŞİD’e karşı birlikte mücadele eden soykırım mağduru halkları  işte bu yüzden  yüceleştiriyorum. Biliyoruz ki İŞİD’e karşı Kobane’nin kazanımı tüm ezilen ve soykırım yaşayan halkların da kazanımıdır… Bu yüzden Rojava’da kadınlar devrim doğurdu. Kobane direnişi, bize bir kez daha göstermiştir ki kadın olmadan devrim olmaz. Kadının dünyadaki statüsünü ve varlığını yeniden sorgulayan bir direniş olması bakımından Kobane, sadece ezilen halklar için değil, kadının özgürleşmesiyle ilgili de bir tarih yazıyor. Özellikle Kobane, bu yüzden biz kadınların onuru ve namusudur… Kobane kazanırsa sadece insanlık kazanmayacak, dünyanın yarısını oluşturan biz kadınlarda kazanacağız ve özgürleşeceğiz.
Kobane, 1915’de de aynı acıları yaşayan bir coğrafyadır. Dün Kobane’de Ermeniler, Süryaniler ve Ezidiler bu gün ise Kürtler yaşam mücadelesi veriyorlar. Tek bir farkla… 1915’de Kobane’de, Ermeni –Süryani ve Ezidileri dünya yalnız bırakmıştı… Kanın düştüğü yerde belki de bu yüzden Narçiçekleri hep kan kırmızısında açıyor kim bilir?
İnancım o dur ki hiçbir bayrak, hiç bir din, insanın yaşam hakkından daha kutsal değildir. Dünyaya gelen her canlının ( Bitki- Hayvan ve İnsan ) yaşam hakkını kutsayıp, saygı göstermediğimiz sürece daha çok soykırım ve katliamlar yaşanacaktır… Din yerine vicdan müessesini hayata geçirebildiğimiz kadar acılarımız da özürlerimiz de az olur.
Ülkemizde yaşatılan, son yüzyılın en büyük soykırımı ise 1915’de yaşanmıştır. 1915; Ermeni, Süryani, Pontus Rum ve Ezidiler için sonun başlangıcı olmuştur. Bu tarih yüzyıldır hafızalarımızda hep kara bir leke olarak vicdanlarımızı rahatsız etmiştir. Soykırımdan özür dilenene, hukuksal olarak yargılanana dek de vicdanlarımız rahatsız olmaya devam edecektir. Bu gün Kesab, Musul, Ninova, Telafer, Şengal, Kobane’de yaşatılan katliamlar hep 1915’in hesabını soramadığımız için yaşanıyor. Hesap sormadığımız her soykırım, bir sonraki soykırımın ayak sesleridir.
Ah! Acılı coğrafyanın 1915 gülleri, yer, gök nasıl da kana boyanmıştı o günlerde… Acı çığlıklara mezar olup, Dicle ve Fırat kan akıyordu kan. Orhan Kemal’in bir kitabında ”Bereketli topraklar” dediği bu topraklar, kadim halkların Ahlarıyla sulanıyordu İslam elden gidiyor fetvalarıyla. Yeryüzü belki de Hitler’in soykırımına kadar, bu kadar büyük acıya tanık olmamıştı. 1915 Soykırımı yaklaşık 2 milyonun üzerinde insanın bu topraklardan kazınmasına neden olmuştur. Bu suç, bu vahşet, bu acı Anadolu denilen coğrafyada yaşayan, hepimizin.
Başta ülkemizde ve dünyada başka soykırımlar yaşanmaması için kamuoyunun yakından bildiği soykırımlardan bazılarını anlatmak istiyorum. Hepsini anlatmam mümkün değil elbette insanlık tarihine not düşülen ve bu gün için bilinen 60’ın üzerinde soykırım yapılmıştır.
Bu soykırımdan bazıları ise
Türkiye coğrafyasında; 1915 öncesi ve sonrası Hıristiyan halklara, Ezidilere, Yahudilere, Alevilere ve Kızılbaş Kürtlere uygulanan soykırımlar.
Almanya’da Adolf Hitler’in; Yahudiler, Romanlar, Eş cinseller ve Engellilere uyguladığı yaklaşık 6 milyon insana yapılan soykırım.
İspanya ve Amerika’nın; Yerli halk olan Kızılderililere uyguladığı soykırım,
Amerika’nın Japonya’da; Nagazaki ve Hiroşimo’ya attığı atom bombası ile uyguladığı soykırım.
İngilizlerin Avustralya’da; Yerli halk olan Aborjinlere uyguladığı soykırım,
Saddam’ın Irak/ Halepçe’de; Kürtler ve Süryanilere yaptığı soykırım
Orta Afrika Ruanda’da : Tutsiler ve ılımlı Hutulara yapılan soykırım. 100 gün içinde 1 milyon insan katledildi.
Burma’da Budistlerin; Müslümanlara uyguladığı soykırım.
Sırpların, Bosna -Hersek savaşında özellikle Srebrenica bölgesinde; Yerli Müslümanlara uyguladığı soykırım.
Norveçlilerin; Göçerleri kısırlaştırarak ve toplama kamplarında izole ederek yaptığı soykırım…
İsrail’in; Filistin ve Gazze’de, Müslüman halklara uyguladığı soykırım bu soykırım hala devam etmektedir.
Suriye’de İslami terör örgütü ÖSO’nun; Hıristiyan halklara ( Ermeni, Süryani, Arap ) ve Nusayri ( Arap Alevisi) inançlarına uyguladığı soykırım. Görüldüğü gibi hiçbir halk sütten çıkmış ak kaşık değildir. Geçmişte yaşatılan tüm soykırımlara karşı bu gün İnsanlığın yüceltilmesi için mücadele etmek gerek.
Ve ne acıdır ki bu gün yeryüzünde özellikle İslam coğrafyalarında, soykırımlar hala devam ediyor. Geçtiğimiz Haziran ayından bu yana soykırımlar tarihine bir yenisi daha eklendi. Tarih bu soykırımı yazmaya devam ediyor.
İŞİD terör örgütünün ( Irak ve Şam İslam devleti ) 2014 Haziran’ında Irak’ta başlattığı soykırımda: Şiiler, Süryaniler, Ermeniler, Ezidiler, Kürtler ve Türkmenler insanlık dışı bir soykırımla karşı karşıya kaldı. Tecavüzler, Kafa kesmeler, zorla sünnet etmeler, 5-6 yaşındaki çocuklarla İslam nikâhı, kadınların köle pazarlarında satılması, cizye vergileri, kilise ve manastırların bombalanması, 7000 kadının hala akıbetinin bilinmemesi gibi bir dizi vahşet uygulayan İŞİD’in uyguladığı soykırım hala devam etmektedir. Yaklaşık 55 gündür Kobane’de büyük bir direnişle karşılaşan İŞİD, halkların ortak iradesi karşısında mutlaka yenilecek ve gerileyecektir.
Yakın tarihimizde Orta doğu coğrafyasında, özellikle sınır komşularımız olan halklar, sözde Arap baharıyla başlayan süreçte çok büyük acılar yaşamıştır. Sözde Arap baharından sonra Suriye’de ve Irak’ta yaşatılan soykırım ise dünyanın gözü önünde vahşice yaşatılmaya devam ediyor.
9 Haziran 2014’de İŞİD’in saldırıları sonucu ilk önce Musul’un düşmesiyle başlayan bu kanlı süreçte Süryanilerin ana yurdu olan Irak- Musul- Ninova’da yaşatılan katliam ve sürgünler ile başlayan acı dolu günler, Şengal’de Ezidilere, Telafar’de Alevilere, bu gün ise Kobane’de Kürt halkına yapılan zulümlerle sürüyor. YPG-HPG- PYD- YPJ-PKK ve PEŞMERGE’nin kararlı direnişi sonucu Kobane’ye destek vermek zorunda kalan ABD, şimdi yarattığı canavarı İŞİD’i, Kobane’den çekmek için Kürt halkına büyük destek sunmaktadır. Önce savaştır, sonra da destek ver. Geri kalmış İslam ülkelerinde tam Amerikan yani emperyalist bir politika uygulanmaktadır. Bu gün bu politikalar yüzünden yüz binlerce insan yerinden, yurdundan edilmiş, zemheri ayında aç, perişan, sağlık ve gıda sorunlarıyla yaşamaktadır.
Yaşasın Irak’ta ve Suriye’de direnen Kürt halkı. Yaşasın Kobane’de Kürt halkına destek veren dünya ezilen ve soykırım yaşayan halkları…
ZEYNEP TOZDUMAN
zeynoege35@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.