İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sizinkiler Aşkale’ye sürüyordu bunlar ‘Başdanışman’ yapıyor!

Ahmet Kekeç / akekec@stargazete.com
Sizinkiler “Afedersiniz Ermeni” demezlerdi. Bodoslamadan giderlerdi… “Saf Türk olmayanın bu ülkede hiçbir hakkı yoktur” derlerdi. Ve eklerlerdi: “Onlar sadece hizmetçi ve köle olma hakkına sahiptirler.” Başbakanınız daha da ileri giderdi: “Her ne pahasına olursa olsun, ülkemizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türkçülere karşı çıkanları yok edeceğiz…” Sevinmeniz gerekmez mi? Sizinkiler, Ermeniler için “Varlık Vergisi” salıyordu, vergisini ödemeyenleri Aşkale’ye, çalışma kampına sürüyordu… Bunlar (yani “Afedersiniz Ermeni” diyenler), Başbakan başdanışmanlığına getiriyor. Madem Etyen Mahçupyan’ın kimliğiyle danışmanlığı arasında bir bağlantı kurdunuz, bu sonuca sevinmeniz gerekmez mi? (Etyen’in pejoratif dediği solun ve entelektüelliği bir şarlatanlık pratiği haline getirmiş laik ve sol olarak nitelediği grupların saldırmasına şaşılmaz. HYETERT) 

***
Etyen Mahçupyan’ın Başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanlığına getirilmesini, onun etnik kimliğine vurgu yapmadan anlatamaz mısınız?
Kimliğinin bu işlerle ne alakası var?
Solcular size söylüyorum…
Liberaller, siz de sütre gerisine gizlenmeyin…
Etyen Mahçupyan’ın kimliğiyle, danışmanlığı arasında nasıl bir bağlantı kurdunuz? Bunun (kimliğinin), Mahçupyan’a bir avantaj getirdiğini mi düşünüyorsunuz?
Bir “piar kokusu” mu sezdiniz? Nedir bize anlatmaya çalıştığınız şey?
Ermeni kimliğinin “problem” olduğunu düşünüyorsanız (ki “Dostum Hrant” türünden makaleler döktürdüğünüze göre, Ermeni kimliğini “problem” olarak görmüyorsunuz ama yine de emin olamıyor insan, Ermenilerle derinden bir meseleniz olduğuna ilişkin kuşkular beliriyor), bu bir problem değildir. Etyen Mahçupyan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, en az sizler kadar bu ülkede hak sahibidir.
Peki, siz, “Halkın gazetesi” iddiasıyla yola çıkan ama halka ait değer tercihleriyle savaşan solcu BirGün gazetesi?
Sizin derdiniz nedir?
Etyen Mahçupyan’ın bir değerden, bir müktesebattan, bir birikimden gelmediğini mi söylemeye çalışıyorsunuz?
Nedir itirazınızın dayanağı?
Bilakis desteklemeniz gerekmez mi?
Bu atamanın bir “normalleşme işareti” (hem de en önemli normalleşme işareti) olduğunu teslim etmeniz, “Ne güzel! Olgun bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz” diye sevinmeniz gerekmez mi?
Hayır, Etyen Mahçupyan “Afedersiniz  Ermeni” diyenlerle çalışmayı içine nasıl sindiriyormuş!
Peki siz düpedüz yalan söylemeyi içinize nasıl sindiriyorsunuz?
Mahut “Afedersiniz Ermeni” ifadesinin, farklı bir bağlamda kullanıldığını bile bile yalan söylemeyi içinize nasıl sindiriyorsunuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a atıfla temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiğiniz sözün, esasında, “Afedersiniz çok daha çirkin ifadelerle Ermeni dediler” şeklinde telaffuz edildiğini bile bile yalan söylemeyi içinize nasıl sindiriyorsunuz? “Çok daha çirkin ifadelerle” ibaresinin Ermenilere yöneltilmiş çirkin sözleri imlediğini neden gözden kaçırıyorsunuz?
Sizinkiler “Afedersiniz Ermeni” demezlerdi.
Bodoslamadan giderlerdi… “Saf Türk olmayanın bu ülkede hiçbir hakkı yoktur” derlerdi. Ve eklerlerdi: “Onlar sadece hizmetçi ve köle olma hakkına sahiptirler.”
Başbakanınız daha da ileri giderdi: “Her ne pahasına olursa olsun, ülkemizde yaşayanları Türkleştirecek, Türklere ve Türkçülere karşı çıkanları yok edeceğiz…”
Sevinmeniz gerekmez mi?
Sizinkiler, Ermeniler için “Varlık Vergisi” salıyordu, vergisini ödemeyenleri Aşkale’ye, çalışma kampına sürüyordu…
Bunlar (yani “Afedersiniz Ermeni” diyenler), Başbakan başdanışmanlığına getiriyor.
Madem Etyen Mahçupyan’ın kimliğiyle danışmanlığı arasında bir bağlantı kurdunuz, bu sonuca sevinmeniz gerekmez mi?
HAMİŞ:
Hazır konu açılmışken, bir çift söz de, “1915” kitabı yazan ve “Dedem Cemal Paşa’nın bu işlerle bir ilgisi yok” diyen Hasan Cemal için sarf edelim, tam olsun.
Bu adamda utanma duygusu var sanıyordum.
Hâlâ ve ısrarla “Afedersiniz Ermeni dediler…” edebiyatı yapıyor ve hiç utanmıyor.
Desteklemedik darbe bırakmamış, hiçbir muhtırayı ıskalamamış bu adam hâlâ yalanlardan medet umuyor.
Doğu Perinçek için söylediklerimi Hasan Cemal için de tekrarlamak istiyorum:
Hasan Bey, Hasan Bey… Darbecilik oynadığın “Devrim dergisi” günleri gerilerde kaldı. Saçın sakalın ağardı. Tabir-i amiyane ile “kadayıf” oldun. Artık koskoca adamsın. Yakışıyor mu sana gerçeği çarpıtmak?
Dünya değişti, Türkiye değişti, üretim biçimi değişti, “üretim ilişkileri” değişti.
Sen ne zaman değişeceksin?
Ne zaman “olgunlaşıp” normal insanlar arasında yerini alacaksın?

Yorumlar kapatıldı.