İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Küfretmediğimiz Ermenilerden misiniz?

İlker Seren -Modern Zamanın Eğreti Kawası
Evvel zaman içinde Murat Bardakçı Charles Aznavour’ın ‘Sur Ma Vie” şarkısını çaldığı için sosyal medya vatanseverleri tarafından yerden yere vuruldu bu vatanseverler o kadar net, o kadar entellektüel, o kadar işi biliyordu ki bazı zamanlar katılmaktan imtina etmedikleri Murat Bardakçı hocaya onu küçümseyecek,onun yanlış bildiğini iddia edecek kadar ileri götürdüler. Tabi bu vatanseverler kimine göre çok haklı bir iş yapıp Ermeni ama Fransalı olan bir sanatçının şarkısını çaldığı için Murat hocaya kendi hallerince haddini bildirdiler… Tabi bu kasıntlılı ve üstten bakan had bildirmecilik ironik olacak belki ama Yine Murat BARDAKÇI’nın alanı olan tarihle ilgili konular, Milli Tarih öyle bir işlenmiş, öyle bir karakterize edilmiş ki Ermeni bir sanatçının Fransızca şarkısı bile reaksiyon konusu olabiliyor. Murat Bardakçı hocaya tavsiyem önce milli tarihin köklerini algılaması ve bununla yüzleşmesi olacaktır. Güneş dil teorisi, bütün uygarlıkların Türklerin eseri olduğu, Türklerin Beyaz ırk Breksefial kafatasına sahip olduğu, hem savaşçı, hem bilge, hem çağdaş, hem fetihkar bir millet olduğu aynı zamanda hem zeki, hem denge değiştiren bir Irk olduğu kabiliyle yıllar yılı pohpohlanan bir milli gençlik seri üretimine girişildi ve büyük ölçüde başarılıda olundu.

***
Evvel zaman içinde Murat Bardakçı Charles Aznavour’ın ‘Sur Ma Vie” şarkısını çaldığı için sosyal medya vatanseverleri tarafından yerden yere vuruldu bu vatanseverler o kadar net, o kadar entellektüel, o kadar işi biliyordu ki bazı zamanlar katılmaktan imtina etmedikleri Murat Bardakçı hocaya onu küçümseyecek,onun yanlış bildiğini iddia edecek kadar ileri götürdüler. Tabi bu vatanseverler kimine göre çok haklı bir iş yapıp Ermeni ama Fransalı olan bir sanatçının şarkısını çaldığı için Murat hocaya kendi hallerince haddini bildirdiler. (Tabi Fransa sınırları içerisinde yaşayan herkesin Fransız olduğunu unutarak ve aslında bunun 2-3 seçim öncesinden başlayarak Le Pen ‘in şimdi kız Le pen’in söylemi olduğunuda atlayarak zira bundan 3 seçim evvel Le pen Afrikalı, Asyalı nerden gelmişsek gelelim kim olursak olalım ”HEPİMİZ FRANSIZIZ” söylemi ile boy gösteriyordu. Ülkemizde bunu demek için ne aşırı milliyetçi bir parti olmaya nede sağcı olmaya gerek var. Hemen herkes aynı söylemi ülke bütünlüğü için kasıla kasıla kullanıyor tabi bunu diyen Le Pen 2. tura kaldığında çoğu Fransız yüzlerce kişi Paris’te hepimiz Fransız olmaktan utanıyoruz. Hepimiz Göçmeniz, Hepimiz Müslümansız sloganları atarak dünya bunu Fransızların ırkçılığa, aşırılığa duruşu olarak gördü ve Fransızları hoşgörülü, misafirperver, aklı selim insanlar olarak mimledi yani Fransızlar aslında hem ırkçılığa karşı olurken, hem de vatansever olabiliyor üstelik bunu dünya kamuoyuna reklam malzemesi bile yapabiliyorlardı. ) Tabi bu kasıntlılı ve üstten bakan had bildirmecilik ironik olacak belki ama Yine Murat BARDAKÇI’nın alanı olan tarihle ilgili konular, Milli Tarih öyle bir işlenmiş, öyle bir karakterize edilmiş ki Ermeni bir sanatçının Fransızca şarkısı bile reaksiyon konusu olabiliyor. Murat Bardakçı hocaya tavsiyem önce milli tarihin köklerini algılaması ve bununla yüzleşmesi olacaktır. Güneş dil teorisi, bütün uygarlıkların Türklerin eseri olduğu, Türklerin Beyaz ırk Breksefial kafatasına sahip olduğu, hem savaşçı, hem bilge, hem çağdaş, hem fetihkar bir millet olduğu aynı zamanda hem zeki, hem denge değiştiren bir Irk olduğu kabiliyle yıllar yılı pohpohlanan bir milli gençlik seri üretimine girişildi ve büyük ölçüde başarılıda olundu. Ama bu kendi tarihi köklerini ve milli aidiyetini bulunmaz Hint kumaşı gören milli tarih üretimi gençler, büyük bir öz güvene sahip olacağına ironik bir şekilde Kürtçe şarkıdan, Ermeni asıllı Fransız şarkıcının Fransızca şarkısından, Arap ezgilerinden, Rumdan (6-7 Eylül olaylarında sabittir.),Ermeni dönmelerden (TTK başkanlığını yapmış bir zatın üzerime çok gelmeyin elimde belgeler var Ermeni dönmelerini açıklarım dediği internetten dahi ulaşılabilir bir bilgidir hoş belgeleri açıklamadı), Yahudilerden, Yahudi dönmesi sebataistlerden (bununla da ilgili onlarca kitap bulabilirsiniz hatta akademik bir geçmişi olmasına rağmen kendisini her şeyden soyutlayıp kendini dünyadaki Yahudi dönmelerinin uzmanı olarak iddia etmekten çekinmeyen muazzam bir bilim insanımızda mevcuttur ne kadar iftihar etsek az ismini yazıyorum çünkü kendi iddiası YALÇIN KÜÇÜK ), kısacası kendinden olmadığını düşündüğü her şeyden, herkesten, her kesim ve gruptan nem kapan, berteraf etmeye çalışan, lafından dahi tepesi atan bu insanların bu tarih poh pohlamasına ve bu kadar abartıya rağmen hiç öz güvenleri yoktur. Yine çeşitli akademisyenlerin ve aklı başında aydınların, sosyolog, tarihçi ve antropologların tezi kilometrelerce toprak kaybeden ve yeni özgüveni oturmayan bir cumhuriyetin fertleri olduklarından insanların ötekine tepkisi bu kadar pervasız yani korkuyorlar. İroni bu işte hem sırtından yıldırımlar çıkardıklarına inanan insanların torunları olduklarına inanıp hem de ötekinden korkuyor bu insanlar. Bunun psikolojik tonlarca açıklaması var ama girip yazıyı dağıtmak istemiyorum. Ama toplumsal bilinçaltının göstergesi olması hasebiyle bununla ilgili yüzlerce olayı okuyabilirsiniz örneğin Kürtlerin kuyruklu insanlar oldukları, Bir aşağılamadan öte korkunun ve bu korku paralelinde yapılan zulmün normal olduğu kanısını güçlendirmek için edilmiş yalanlardan ve algı çalışmasından sadece biridir.  Bu uzun giriş ve açıklamayı yaptıktan sonra birde küfretmediğimiz Ermenilere biraz bakmak gereklidir. Zira bu Ermeniler kahramanımız olmaya adaydır. Ama Ermeni algısı oluşturulduktan sonra onlara ne bir selam verilmiş nede söz edilmelerine izin verilmiştir. Milli Hükümet  ve Üniversiteler tarafından. Özellikle Türk Milliyetçiliğini bayrak yapmış insanların bu insanlara oldukça büyük bir vefa borcu vardır.
1-) Agop Dilaçar (Martayan);(22 Mayıs 1895 ? 12 Eylül 1979), Türk dili üzerine uzmanlaşmış Türkiye Ermenisi dilbilimcidir. Türk Dil Kurumunun ilk genel sekreteridir. Türkçe ile ilgili yaptığı çalışmalarından ötürü Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine “Dilaçar” soyadı verilmiştir.Ermenice ve Türkçenin yanında İngilizce, Yunanca,İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca bilmekteydi. 1915 yılında Robert Kolej’den mezun olmuştur. I. Dünya Savaşında Kafkasya Cephesinde yedek subay olarak görev aldı. 1919’dan itibaren Robert Kolej’de İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Dilaçar, Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadının verilmesini TBMM’ye teklif eden kişidir. Evet yanlış okumadınız bu zat-ı muhterem TDK’nın ilk genel sekreteri ve Atatürk’e soyadını önermiş kişidir. Şimdi o pek muhterem vatansever arkadaşların Atatürk soyadının Mustafa Kemal Paşa’ya bir Ermeni’nin vermiş olduğundan hareketle bu soyadının meclis kararı ile bir kampanya başlatmaları ne kadar mantıklı sizce. Tabi Martayan küfür etmediğimiz Ermeni kategorisine girmeye aday bir notu vermeden de geçmek TRT’ye haksızlık olur.”Ölüm haberi TRT tarafından Adil Açar olarak yanlış duyurulmuş, sonrasında ise Agop adı söylenmeyerek A. Dilaçar şeklinde aktarılmıştır.” Yani AGOP’u ADİL yaparak müthiş bir habercilik yeteneğine imza atarak bizim ne kadar kozmopolit, hoşgörülü, özgüven sahibi insanlar olduğumuzu dosta düşmana duyurmuştur. Sağ olsunlar var olsunlar.
2-) Kigork Berç Keresteciyan (Türker);(d. 1870, İstanbul – ö. 1949, İstanbul), Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’e veMilli Mücadele’ye destekleri olmuş, ve TBMM 4. Dönem, TBMM 5. Dönem, TBMM 6. Dönem ve TBMM 7. Dönem’de (1935-1946) Atatürk’ün gayrimüslimler için ayırma kararı aldığı kontenjandan Afyonkarahisar milletvekilliği yapmış,İstiklal Madalyası sahibi Ermeni asıllı Türk iş adamı ve siyasetçidir.
Cumhuriyet döneminde milletvekilliği yapmış 12 gayrimüslimden (1962 Senato’su ile 13) biridir. Türker soyadı kendisine, Soyadı Kanunu ile birlikte Atatürk tarafından verilmiştir. Dilaçar’ında soyadı Türker’inde soyadı bizzat Atatürk tarafından verilmiş Atatürk tarafından çok büyük saygı ve muhabbetle karşılanırmış hatta bir rivayete göre Atatürk Dilaçara Hocam der saygıda kusur etmezmiş. Daha çok var elbette ama bu yazı uzamasın burada kalsın iyi okumalar dilerim sevgili okuyucular. Bu arada bu dileğin yazının sonunda verilmesi de ayrıca bir ironi esen kal insanlık….

http://blog.radikal.com.tr/turkiye_gundemi/kufretmedigimiz-ermenilerden-misiniz-72027

Yorumlar kapatıldı.