Zeynep Tozduman
İzmir; 1922 öncesi Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ve Avrupalılardan ( Flemenkler, İtalyanlar, Fransızlar ve İngilizlerden oluşan 17.ve. 18. yüzyılda Ticaret için İzmir’e yerleşen Levanten adı verilen kesimdir) oluşan çok dilli, çok kültürlü, çok medeniyetli bir kentin adıydı.İzmir’e 9 Eylül 1922’de giren M.Kemal’in düzenli ordusu ilk iş olarak, Ermeni ve Rum dükkânlarını yağmalayarak, silahlı soygunlar yapmak olmuştur. 9 Eylül 1922 İzmir’i anlatmak için 13 Eylül’de başlayan 18 Eylül’de söndürülen yangını anlatmadan mümkün olmaz. İzmir, Türklerin 1922’de eline geçtiğinden bu yana, Tarihçilerin hala net belgelere dayanmadan, yorumlarla yaptığı açıklamalarında gördüğümüz o ki İzmir’i, önce Yunanlıların daha sonra Ermenilerin yaktığı tezi, resmi ideoloji tarafından hala sürdürülüyor.
9 Eylül’de İzmir’e giren Türk ordusu, kahramanlık destanı diye anlatılan ”Yunanı denize döktük” edebiyatını yıllarca törenlerde ve tarih kitaplarında bizlere bıktırıncaya kadar anlattılar. Üç kuşaktır bir İzmirli olarak; İzmirliler iyi bilir! Neredeyse İzmir marşı ile yatar, İzmir marşı ile kalkar olmuştuk çocukluğumuzun o tertemiz ve masum ülkesinde. ‘’İzmir’in dağlarında çiçekler açar ‘’ diye başlardık marşa… Gelin, görün ki İzmir’in dağlarında o rengârenk çiçekler artık açmıyor. Kan rengine dönüşmüş çiçeklerden başka çiçek yeşermedi 92 yıldır.
1915’de Doğu cephesinde yaklaşık 2 milyon insanın; Ermeni, Süryani ve Pontus Rum’un varlığına son veren İttihat-ı Terakkiciler yani Jön Türklerden sonraki yeni yönetim batıya yönelmiştir. 9 Eylül 1922, Batı cephesinde Rumların ve Ermenilerin bir daha dönmeyesiye varlıklarına son verildiği tarihtir. 9 Eylül 1922’de yaklaşık 200 bin Rum, Türk ve Ermeni yurttaşımız hayatını kaybetmiştir.
Kurtuluş savaşı denilen şey ise sadece Yunan ordusuyla batı cephesinde yapılan savaştır. İzmir’i, Yunan işgalinden kurtarmak için Çanakkale’den yola çıkan, Afyon kocahisar’a gelen Türk orduları, İzmir’e yaklaşıyor basın haberleri üzerine burada yaşayan zengin Ermeni ve Rumlar şehri hemen terk etmişlerdi.
9 Eylül’de denize dökülen Yunan ordusu, 13 Eylül’de denizden çıkıp mı yakmıştır İzmir’i? Ya da tarih boyunca İslam’ın kılıcının sallandığı her yerde katliama uğrayan Ermeniler; anayurtlarından giderken, can derdine düşmemiş de kendi elleriyle yaptıkları manastırlarını yakarak mı başladılar İzmir yangını çıkarmaya? İzmir yangını ile ilgili tarihçilerin farklı görüşteki yorumlarını bir kenara bırakalım. İzmir’i ister Türkler, ister Ermeniler, isterse Yunanlılar yakmış olsun. İzmir’de yanan aslında çok kültürlülük, çok dilliciliktir. Bu gün Kemalizmin kalesi haline gelen İzmir’de, Türkçe dışında kadim diller hala yok sayılmaktadır. İzmir’in kaderi midir, kederi midir bilinmez? Tarih boyunca deprem gibi olağanüstü felaketler dışında, hep yıkımlara sahne olmuştur.
Tarihsel süreç içerisinde Selçuk Türkler’i 1084’de, Persler de 1130’da Smryna ( İzmir)’yı yerle bir ettiler. Timurlenk sadece Mardin’deki manastır ve kiliseleri değil, 1402’de İzmir’i de yıkmıştır. Timurlenk, İzmir halkını öyle büyük bir kıyıcılıkla kılıçtan geçirdi ve yapıları yıktı ki bu gün İŞİD’in Irak ve Suriye’de yaptıklarını aratmayacak cinstendir. Smyrna (İzmir ), 1424 yılında Osmanlının eline geçti. İşte o gün Smyrna adı, İzmir adına dönüşmüştür. Kısacası Smyrna’yı, İzmir yakmıştır.
1922 öncesi bir Rum kenti olan İzmir’de, bu gün bile Rum mimarisinin izlerine rastlanmaktadır. Bu gün sözde çağdaş İzmir’de, sadece 30 Rum aile yaşamaktadır. İzmir’de 1922 öncesi levanten, Rum ve Türklerden oluştuğu mesajını ısrarla veren mevcut sistem, bu gün kendi tezleriyle çelişkiye düşmektedir. İzmir’in eski sahiplerinden biri olan Ermeniler ise resmi ideoloji tarafından hep yok sayılarak, tarihsel süreç içerisinde İzmir’deki varlıkları hep manipule edilmiştir. İzmir’de Rum’ların yaşadığı acıları anlatıp, Ermenilerin acılarını görmemek büyük bir haksızlık olurdu.
Hıristiyanlığın önemli bir merkezi olan İzmir; Ermeni ve Rum’ların manastır, kilise, tarihi eserleri, surları ve mimarisi ile büyük yangına rağmen az da olsa günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Ermenilerin İzmir’deki varlığını yok sayan Resmi ideoloji nasıl oluyor da büyük İzmir yangınını bu kadim halkın üzerine atıyor, sorgulamak gerek. Ermeniler; Yunanlılar gibi Müslüman istilasından en az 1500 yıl önce Küçük Asya’ya yerleşen bir halktır. Ermeniler; Karadeniz, İç Anadolu, Klikya (Adana, Maraş, Antep,Malatya), Batı Ermenistan denilen ( Van, Kars, Muş, Diyarbakır, Mardin, Batman ) ve İstanbul (Konstantapolis)’dan sonra yaşadıkları coğrafi bölgelerdir. Anadolu denilen coğrafyada hemen hemen her bölgede yer alan kadim Ermeni halkı, Rumlar ve Süryaniler gibi her gittiği yerde katliamlara ve soykırımlara uğramıştır.
Osmanlı, 1913’deki Rum Tehcirinde ve 1915 Ermeni- Süryani- Pontus Rumların Tehcir güzergâhındaki Müslümanları, kıyım ve talan edilmesi için kışkırtıp her türlü destek verilerek yaklaşık 2 milyon insanın Anadolu denilen coğrafyada yok edilmesine ve izlerinin, kültürlerinin tamamen silinmesine neden olmuştur.
Sahi 9 Eylül 1922 neyin kurtuluşudur?
Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Ermenilerin, Levantenlerin bu ülkede yaratacağı zenginlik ve medeniyetten kurtulmaktır mıdır kurtuluş dedikleri? Ezici çoğunluğu balkanlardan ve adalardan getirilen Türklerden oluşan, tek dilli, tek dinli, tek kültürlü bir ideolojinin yerleşim merkezidir İzmir. Belki de bu yüzdendir İzmir hala yanıyor…
Dün Ermeni’ye, Rum’a, Yahudi’ye, Süryani’ye yaşatılanlar; bu gün ise benzer acıların İzmir’de ve Kemalizm’in egemen olduğu her yerde, Kürt halkına yaşatılmaktadır. Bir ülkede insanlar sadece anadili olan Kürtçeyi konuştuğu için öldürülüyorsa, o ülkede demokrasi ve hukuktan söz edilemez. Bu ülke kendinden olmayanları yok edenlerin ülkesi olarak insanlık tarihine geçecektir.
Son söz olarak İzmir, Bu gün tek tipçiliğin(Kemalizmin) en bariz yaşatıldığı şehrin adıdır.
Zeynep Tozduman /zeynoege35@gmail.com
Yorumlar kapatıldı.