İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye, Ermeniler ve 1915 Katliamları – 6.

Türk Tarih Kurumu, Ermeni Araştırmalar Masası Başkanı Kemal Çiçek Ermeni meselesinde Türkiye’nin resmi bir tezinin olmadığını söylemektedir. Oysa elde olan fotoğraflar ve toplu mezarlar bir tez için yeterli değil midir? Ya da olaya canlı şahit olan halk buna şahit değil midir? Aynı zamanda tehcir zamanında birçok Ermeni’nin öldüğünü belirten kurumlar, bu ölümlerin kasti olmadığını belirtmektedir. Peki kasti değilse bu kadar çok ölüm nasıl gerçekleşti, salgın mı vardı? Şaşırtıcı olan taraf hem bu katliamları kabul etmeyip, hem de Ermeni çetelerinin saldırısı sonucu Ermenilerin Osmanlı tebaasını öldürüldüğünü savunan tezler yazmış olsa da, Ermenilerin katliamlarında katledilen Ermeni resimleri bile Osmanlı tebası olarak gösterilmiştir. Bu Osmanlı ve Türkiye’nin bu durumda ne kadar çaresiz olduğunun göstergesidir.

Taner Akçam’a göre, Doğu Anadolu üzerindeki Ermeni talepleri 1870’lerde Osmanlı Devleti içinde siyesi bir sorun oldu. Hınçak partisi üyeleri 20 Haziran 1890 isyanı, İstanbul’da ki Kumkapı Nümayişi ile kanlı olarak ilk Ermeni-Türk kanlı çatışmaları başlamıştır. Bu ilk olaylarda iki taraftan 10 kişi öldü. Bu olaylar üzerine batılı ülkelerin baskıları üzerine hafif ceza ve nerdeyse hiç ceza almamışlardır. Bu da ilerleyen dönemlerde Ermenileri cesaretlendirmiş, daha fazla olayların çıkmasına sebebiyet vermiştir.1891 yılında 2.Aptülhamid olaylara karışan Ermenileri af etmiş, ama olaylar devam etmiştir. 1892-1893 yıllarında, Kayseri, Yozgat, Çorum, Merzifon olayları yaşandı. Taner Akçam’a göre Hınçak ve Taşnakseytun gibi Ermeni Militan örgütleri 1894’de tedhiş eylemlerine giriştiler. 1895’de bu baskınlar ve isyanlar, ölümlerle durduruldu. 1894’de Sason İsyanı, Bab-ı Ali Gösterisi, Zeytun İsyanı gerçekleşmiştir. 1896 Yılında Osmanlı bankası Ermeniler tarafından basıldı, 1896 yılında Van isyanı, 1903’te ikinci Sason İsyanı, 1909’da Abdülhanid’e suikast düzenlemeleri ve 1909’da Adana Olayları’nın ortaya çıkması sonucu birçok Ermeni katledildi. (Bu döneme kadar yaklaşık 100,000 bin Ermeni’nin hayatını kaybettiği ve çoğunun da sivil halk olduğu Adana katliamları ile bilinmektedir.) 1.Dünya savaşı iktidarında ki İttihat ve Terakki yönetimi, Doğu Ermenilerinin Ruslara destek olacağını düşünerek, Osmanlı’nın parçalanması ve bu parçalanma sonucu Türk Ulusal Kurma amaçları için, Ermeniler üzerinde büyük bir kırım ve tehcir uygulamıştır.
Erzurum Kongresi (1914), 28 Temmuz ve 14 Ağustos tarihleri arasında yapılan görüşmelere göre, Taşnaklar İttihatçılara bir komite göndermişlerdir. Olacak savaş sırasında Ermenilerin alacakları tavrı temsil eden Taşnak heyeti, İttihatçıların önemli isimlerinden Naci Bey ve Bahattin Şakir ile görüşmeleri sonucu, alınan karar şöyleydi. Osmanlı devleti içinde olan Ermenilerin Osmanlı’ya sadık kalacakları yalnız Osmanlı dışında ki Ermenilerin Rus taraftarı olduğu belirtilmişti. Hovannisian’a göre Osmanlı Ermenileri Osmanlı’ya sadık kalmış, hatta cephede Ruslara ve Rus taraftarı olan Ermenilerde meydan okumuştur. Erikson’a göre ise İttihatçıların görüşü, Osmanlı Ermenilerinin Ruslarla sağlam bağlantısı olduğunu ve Ruslara destek verecekleri sonucuna varılmıştı. Oysa Osmanlı tarafından sadık millet olarak tanımlanan Ermeniler Osmanlı’ya onca savaşta hiç sırtını dönmemişti. Oysa Arap Devletler ve Müslüman devletler Osmanlı Devleti’ni parçalamak için daha çok uğraş vermişti. Ahmet Esat Uras’a göre ise Taşnaklar Rus tarafına geçmiş, bu katliam ve tehcirler böyle gerçekleştirilmiştir diyor. Tehcir kelimesini kullanıyorum ama tehcir edilenden çok katledilen insan var.
1.Dünya savaşı,1914’de başlarken, Kafkasya cephesi açılma nedeni Osmanlı’nın ilk olarak Rus limanları ve gemilerini bombalaması ile başlar. 1 Kasım’da Osmanlı topraklarına giren Ruslar, Kafkasya Cephesi’ni yenilgiye uğratır. O dönem Osmanlı Ordularının Kafkasya cephesini organizasyonu İngiliz elçisi Cannig Startfot (Civinis Efendi) kurar. Oysa İngilizler savaşta nerdeydi? Bu adam nasıl olur da bu konuma getirilir bu da ayrı bir sır meselesi. Rusların askeri müdahaleleri, bazı Ermeni faaliyetleri gören Ermenileri cesaretlendirmiş Rus saflarına katılmasına sebep olmuştur. (Ruslara katılan gurup, Kafkasya’da bulanan ve Osmanlı içinde ki Ermenilerin tam olarak örgütlemeyi başaramayan Rus taraftarlarıdır. Sayısı 5 ve 7 bin arasından değişir.) Daha sonra Kafkas sınırında Ermeni köylerine, siyasi ve dini liderlerine, saldırılar ve katliamlar aynı anda başlamıştır. Erzurum’da Bahattin Şakir çeteleri, Hasan İzzet Paşa emriyle  9-ordu birlikleri, civarda ki Ermeni köylerine baskınlar düzenlemiş, sömürüler ve talanlar yetmemiş gibi kadın, çocuk ayırt etmeden herkes öldürülüp yakılıp yıkılmıştır.
Bir Ermeni Nenesi olayı şöyle anlatır,”Üzerimize ateş attılar, büyük kuyular kazdılar, gaz yağı ile kuyuyu yakıp, ölenleri kalanları orda yaktılar, sonra da atlarıyla üzerimize basıp basıp gittiler.. Oysa Türkçe konuşuyorduk, bizi anlıyorlardı, ama biz yalvardıkça, onlar karnımızı deşiyorlardı…”
Aynı zamanda bu katliamlar yetmiyormuş gibi 20-45 yaş gurubu seferlik dolayısıyla askere alınmış, 15-20 ve 45-60 yaş gurubu ise angara işlerde yol yapımı ve buna bezer alanlarda kullanılmışlardır. Van’da görev yapan Alman subay Friedrich-Werner Von ve büyük elçisi Hans Von Wangenheim bu katliamların durması için komiteyi uyarmıştır. Aynı zamanda Alman Subay Louis Mosel “Canilik” diye nitelendirdiği bu olaylardan dolayı Jön Türklerin bu olaylardan el çekmesini istemiş ve rapor etmiştir.
Devam Edecek..

Yorumlar kapatıldı.