İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye, Ermeniler ve 1915 Katliamları – 3

Türkiye kaynaklarına ve araştırmalarına göre, Türkiye’de yaşayan Ermeni’lerin 50 bin ile 50 bin arasında değiştiğini belirtmiş, bu nüfusa Hemşinleri dahil etmiştir. Daha çok Ermeni Apostolik kilisesine mensup olan Ermeni’lerin, bir bölümü de Roma Katolik kilisesine mensup, az sayıda Ermeni’nin de Protestan olduğu söylenmektedir. Lozan antlaşmasına göre, okul açabilir, gazete ve dergi çıkarabilirler.

Ermeni halkının Türkiye’de daha çok kadın nüfuslu olduğunu belirten kaynaklar, sebep olarak Ermenistan’da Spitak Depreminden sonra Türkiye’ye gelen Ermeni göçmenlerin daha çok kadın olduğunu bahane göstermektedir. Aslında bu olayın gerçek yüzü, 1915 katliamlarında Kadınları öldürmeyen Katliamcılar, zorla ve tecavüzle Ermeni kadınlarını kendilerine eş olarak kabullendirmişlerdir. Ermenilerin çoğu Türkiye’de Bakırköy’de yaşamakla beraber, yerleşik olarak da Hatay’ın Vakıflı Köyü tek yerleşim yeri olarak belirtilmiştir. Peki Ermeniler neden, Muş, Ağrı, Van, Bitlis, Mardin ve Dersim bölgelerinde yerleşik bir hayat sürerken şimdi neden Hatay ve İstanbul’da olduklarını hiç sorgulama gereği duyulmamıştır? Zaman içinde 1915′ katliamlarından kaçan az sayıda kurtulan Ermeniler mecburi bir sebep olarak ülkede refah ve Feodal yapının uzak oldukları bölgeleri seçmişlerdir ve çoğunluk olarak varlıklarını hep gizleme gereksimi duymuş ve Müslümanlaşmayı kabullenerek Türkiye’de kalmayı bu şekilde başarabilmişlerdir. Kendi dillerini unutan ve yerini Türkçe diline bırakan Ermenice Dünya dilleri arasında yok olma tehdidi olan diller arasındadır. Oysa Doğu ve güneydoğu bölgelerinde çok fazla yaşamalarına rağmen, kendi dillerini unutmuş, Kürtçeyi ve Türkçeyi daha iyi öğrenmişlerdir. Bunun temel sebebi, ticaret alanında oldukça gelişmiş olmaları ve Pazar dilinin Kürtçe ve Türkçe olmasıdır.            
Türkiye Işığında Ermeniler doğru belirten bir iki nokta ya değinmekte fayda vardır. 19.yüzyıla kadar Osmanlı Devleti ile iyi geçinen Ermeniler, Millet-i Sadik-a soyadını alarak Osmanlı Devletinde önemli yerlere getirilmişlerdir. Daha sonra ki dönemlerde, din, özgürlük ve diğer devletlerin kışkırtma hareketleri sonuç olarak Ermenilerin Osmanlı’yı ve Türkiye’yi bölme girişimlerinde bulunma hareketlerini olduğu doğrudur. Ama bu Osmanlı toprakları üzerinde katledilen halk için geçerli değildir. Ayhan Yalçın Türk-Ermeni Meselesinin İç Yüzü adlı kitabında şöyle diyor “Hıristiyan’ların üzerimizde Barbar ve Hıristiyan katilleri demeleri bizim sabrımızı taşırdı.Biz de ülkede ki tüm Hıristiyanları kılıç dan geçirdik.”.Daha sonra ki cümlenin devamın da  “hepsini öldürmedik, öldürmüş olsak şimdi Türkiye’de Hıristiyan  olur muydu?” demesi şaşırtıcı ve düşündürücü bir olaydır. (Türk-Ermeni Meselesinin İç Yüzü-Ayhan Yalçın-sayfa -23). Aslında Türk yazarların bir bölümü bu katliamı kabullenmişlerdir, ama olayı tamamen Kızıl Sultan lakaplı Osmanlı Padişahı Apdülhamit’e dayatmışlardır. Peki Aptülhamid kimdi, Osmanlı padişahı değil miydi?        
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre Ermenileri biz değil, Ermeniler bizi katletti demeleri gerçekten şaşırtıcıdır. Aslında Kürtler bu katliamları çok iyi bilirler. Çünkü Katliamları Osmanlı ve Türk silahları altında çoğunlukla kendileri üslenmişlerdir. Oysa Kürtler ve Ermeniler tarihin her sayfasında hep iyi ilişkilerde olmasına rağmen yine Lozan’da verilen sözlere kanmış ve bağımsız bir devlet kurma masalına inanmış Ermeni katliamlarına ortak olmuşlardır. Bunların en başında Hamidiye alayları ve Halit Bey gelmektedir. Tabi ki o dönem Aptülhamit tarafından kurulan bu alaylar tamamen Ermenileri bölgeden temizleme amaçlı kurulmuştur. Karşılığında ise bağımsız bir Kürt devleti kurma sözü alınmıştır.              

Yorumlar kapatıldı.