Reyhanlı’da bir IŞİD militanıyla konuşan Washington Post muhabirine göre, Suriye’deki Esat rejimine karşı mücadele verirken ayrım gözetmeden cihatçı militanlara her türlü yardım sağlayan Türkiye, durumun tehlikesini sonradan kavradı ve geç de olsa önlem almaya başladı. “Türkiye’ye gelmek artık kolay değil. Buraya gelebilmek için kaçakçılardan yardım aldım” diye konuşan gencin şikayeti, sınırın ötesinde silahlı eylem düzenlemek için Suriye’ye “eskisi gibi” Türkiye üzerinden rahat geçemiyor olması.
Reyhanlı’da Washington Post muhabirine konuşan 27 yaşındaki genç, terör örgütü IŞİD’in lider kadrosunda yer aldığını söylüyor. Kod adını “Ebu Ahmet” diye veren genç Avrupa doğumlu. 2011’de Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından silahlı muhalefetin cihatçı saflarına katılmak üzere uçağa atlayıp Türkiye’ye giden ve oradan karayoluyla sınırı geçerek Suriye’ye giren binlerce Müslüman Avrupalı ve Amerikalı gençten biri. Ebu Ahmet şimdiki adı “İslam Devleti” olan IŞİD’e 2 buçuk yıl önce katılmış. “Ülke kavramına inanmıyoruz. Tek amacımız sınırları yıkmak” diyor: “Önemli olan İslam ve Sünni egemenliği”.
Bu da son dönemde Suriye’nin doğusunda ve Irak’ın kuzeybatısında önemli toprak kazanımları edinen, bununla yetinmeyip petrol kuyularını ele geçirerek kendi finansmanını sağlayan IŞİD’in amacını açıklamaya yetiyor.
Washington Post gazetesi muhabirine konuşan IŞİD militanı, Suriye iç savaşında Esat rejimi karşıtı muhalefete destek vermeyi amaçlayıp cihatçı militanlarla tehlikeli bir ilişkiye giren Türkiye’nin ne denli ciddi bir batağa saplandığına dikkati çekiyor. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinden bildiren gazete, IŞİD’in burayı “kendi AVM’leri gibi kullandığını” yazıyor. Gazeteye göre Beşar Esat’ın tüm düşmanlarını dostu sayan Türkiye, bu militanları “kırmızı halıyla” karşılamış.
Bundan sonra Reyhanlı’da yerel ahali, üniformalı cihatçı militanları ellerinde son model Samsung akıllı telefonlarla görmeye başlamış. Şam hükümetine karşı mücadele verirken yaralanan IŞİD ve El Nusra militanları Türkiye’de hastanelerde tedavi görmüş. En önemlisi, “Türkler Reyhanlı ve diğer kasabaların yabancı savaşçılar ve silahlarının geçiş yolu olmasına izin vermiş”, Washington Post gazetesine göre. Reyhanlı ilçesi, bir oldu-bitti içinde kendini bulduğu bu durumun bedelini geçen yıl 52 kişinin ölümüne yol açan çifte bombalı saldırıyla çok ağır ödedi. Bombalı araçlarla düzenlenen saldırılar ve daha sonra Türk güvenlik güçlerinin bomba yüklü yeni araçlar ele geçirmesi, Suriye’deki mezhep çatışmalarının Türkiye’ye de sıçradığı kaygısı yarattı.
Washington Post muhabirleri Anthony Faiola ve Souad Mekhennet’in haberi, IŞİD’in bu denli büyümesinden kaygılanmaya başlayan Türkiye’nin en sonunda önlem almaya başladığını, Amerika ve Avrupa Birliği hükümetleriyle sıkı işbirliğine girerek kendi toprakları içinden Suriye’ye girmeye çalışan militanları gözaltına aldığını, kaçak silah giriş-çıkışlarını askeri operasyonlarla engellediğini yazıyor. Ankara’nın “ne ektiyse onu biçtiğini” yazan gazete, artık Türkiye’nin bir zamanlar taktik işbirliğine girdiği Suriyeli isyancılarla zaman zaman sınırda çatışmalara girdiğini belirtiyor.
Nitekim gazete, bir süre önce Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçiren IŞİD militanlarının, bu kentteki Türkiye Başkonsolosluğu personeli de dahil 80 Türk’ü rehin aldığını hatırlatıyor. Bu kişilerin 49’u hala rehin.
Türkiye’nin Suriyeli isyancılar arasında ayrım yapmadan sınırdan silah giriş-çıkışlarına izin vermiş olması, sık sık Batılı diplomatlar, yerel yetkililer ve güvenlik uzmanları tarafından da dile getirildi.
Washington Post, Haziran ayındaki Musul olayından sonra Avrupalı ve Amerikalı yetkililerin Türkler’le daha yoğun bilgi paylaşımına girdiğini, Türkiye’ninse yabancı savaşçı olduğundan kuşku duyulan kişileri gözaltına almaya başladığını bildiriyor. Ancak Ankara, kaç kişinin gözaltına alındığı, bu kişilerden kaçının ülkelerine iade edildiği konusunda bilgi vermiyor.
Gazeteye göre Türkiye’nin Suriye krizi konusundaki hesapları o denli hızlı değişti ki, Ankara şu anda PKK’nın Suriye’deki kardeş örgütü olan PYD’yle işbirliği yapma durumuna geldi.
Ebu Yusuf’a göre, IŞİD mevcut başarısında Türkiye’ye “şükran borçlu.” Bununla birlikte Türkiye’nin son dönemde uygulamaya başladığı kısıtlamalar, örgütün malzeme güzergahının kesilmesine yol açmış. Ama Ebu Yusuf’a göre IŞİD o kadar güçlü bir hale geldi ki, artık Türkiye sınırına ihtiyaçları yok. Çünkü örgüt, Irak ve Suriye’deki Sünni aşiretlerle bağlarını kuvvetlendirdi, iki ülkeden de yeterince silah tedarik edebilecek konuma geldi.
Ancak Türkiye hala Suriye ve Irak kaynaklı petrol ürünleri kaçakçılığının pazarı durumunda. Öyle ki gazeteye göre kaçakçılar sınırın altından boru hatları bile kurmuş durumda. Bu kaçak petrolün de IŞİD’in kontrol ettiği bölgelerden geldiği konusunda kimsenin kuşkusu yok. Türk güvenlik kuvvetlerinin son dönemdeki hedefiyse bu petrol kaçakçıları.
Yorumlar kapatıldı.