İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Değişen Ortadoğu Dengeleri: ‘Cehennem Köpekleri’ ve Sahipleri

Sedat Laçiner  / slaciner@gmail.com
Bazı Müslüman yorumculara göre IŞİD, Hadislerde belirtilen ‘cehennem köpekleri’. Bu yorumcular kaynak olarak ise Hz. Peygamber’in sözlerini delil gösteriyorlar… son dönemde bazı Müslüman din adamları ‘Cehennem köpekleri” denilen bu kişilerin bugün IŞİD bayrağı altında çarpışan kişileri de kapsadığını belirtmektedirler. Cüppeli olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de bunlardan biridir… Daha önce belirtmiştik, IŞİD Batı ve İsrail için fevkalade kullanışlı bir siyasi araç. IŞİD sayesinde İslam’ın Batı’daki ve dünyadaki imajı yerle bir oluyor, Müslümanların ne kadar da barbar ve geri insanlar olduğunun altı çiziliyor. Bu da Medeniyetler Çatışması tezini güçlendiriyor, Batı’da önemli bir müşteri buluyor.

 ***
Bazı Müslüman yorumculara göre IŞİD, Hadislerde belirtilen ‘cehennem köpekleri’. Bu yorumcular kaynak olarak ise Hz. Peygamber’in sözlerini delil gösteriyorlar.
Bu terime dayanak gösterilen hadise göre, Buhari ve Müslim, Ebû Said el-Hudri´den rivayet ederler:
“Ben, Peygamberin (s.a.v.) yanında oturuyordum. O, orada bulunan bazı kimselere ganimet malı taksim ediyordu. Derken oraya Zülhuvaysıra denilen adam geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü, malı adaletle dağıt!” diyerek çıkıştı. Peygamber kendisine: “Yazık sana, ben adalet etmezsem, kim adalet edecek?” diyerek karşılık verdi. Ayrıca: “Şayet ben adalet etmeyecek olursam, bir peygamber olmama rağmen büyük bir zarara ve hüsrana düşmüş olurum!” diye ilâve etmeye de lüzum gördüler. Bunun üzerine Ömer: “Bana izin ver de şunun boynunu vurayım!” diyerek izin istedi. Hz. Peygamber ise: “Bırak yâ Ömer, bunun bazı arkadaşları olacak, onların namaz ve oruç gibi ibadetlerinin çokluğu yanında, sizler kendi oruç ve namazlarınızı az bulacaksınız. Buna rağmen okudukları Kur´an, gırtlaklarından aşağıya inmeyecektir. Okun yaydan fırlayıp uzaklaştığı gibi de İslâm’dan uzaklaşacaklardır. Onların içinde siyah bir adam bulunacak, bu adamın bir kolunda kadınların memesi gibi bir şişkinlik bulunacak ve bu şişkinlik, bir insan kalbi gibi devamlı atıp duracak. Bunlar, insanların bölündüğü sırada meydana gelecektir.”
Bazı İslam alimleri bu kişilerin Hariciler olduğunu söylerler. Ancak son dönemde bazı Müslüman din adamları ‘Cehennem köpekleri” denilen bu kişilerin bugün IŞİD bayrağı altında çarpışan kişileri de kapsadığını belirtmektedirler. Cüppeli olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de bunlardan biridir (Kaynak: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/171185.aspx http://www.youtube.com/watch?v=mqzBBPVW8kU)
ORK’LAR
IŞİD’çiler ‘cehennem köpekleri’ midir, bunu tartışacak değiliz. Ancak Batı medyası IŞİD’i tam da buna benzer bir şekilde lanse ediyor ve olağanüstü bir imaj çalışması yapıyor.
Buna göre IŞİD bir tür ‘Orklar’ gibi tasfir ediliyor. Bildiğiniz üzere Orklar, J. R. R. Tolkien’in kurgusal Orta Dünya evreninde varolduğu varsayılan bir ırk. Orklar, Silmarillion ve Yüzüklerin Efendisi romanlarında, karanlık güçler Morgoth, Sauron ve Saruman tarafından asker ve hizmetkâr olarak kullanılıyor. Hobbit romanında ise Orklar, baş düşmandırlar ve Goblinler (şeytanî cinler) olarak adlandırılırlar. Ork, doğru düzgün konuşmaz, anlaşmazlar, acımasızdırlar, saf kötülüğün hizmetinde başedilemez güçlü yaratıklardır.
Batı basınına yansıyan IŞİD görüntüsü de aynen yukarıda sıraladığımız özelliklere uyuyor. İnsanların uzuvlarını kesen, sıfı vicdan ile hareket eden, siyah sancak ve siyah kıyafetlerle savaşan, çocuklara karşı dahi acımasız, insanları kolayca din dışı sayıp üzerinde her türlü tasarrufu yapan, hatta insanları diri diri toprağa gömerek katleden, durdurulamayan, hızla işgal eden bir grup var karşımızda.
Elbette bu tasvirin mühim bir kısmı doğru. IŞİD militanları hadiste belirtildiği üzere sözde din adına hareket etseler de bu eylemlerini dinin ve insanlığın özünü hiçe sayarak yapıyor. Sayılan pek çok katliamı da işlemekten ve sergilemekten çekinmiyorlar. Ancak IŞİD’in işlediği katliamların benzerlerini bu bölgede pek çok grup işledi, ancak hiçbiri bu kadar çok basına konu edilmedi. Örneğin Suriye’de Esad’ın öldürdüğü çocuk ve sivil sayısı IŞİD ile kıyaslanamayacak kadar çok. Aynı şekilde Esad’ın hapishanelerinde uzuvları kesilen, işkence altında inleyen çocuk ve yetişkin sayısı da IŞİD’inkinden fazla. Ne var ki Avrupa ve Amerika basını bu katliamlara genelde sessiz kaldı, IŞİD kadar bunları görüntülemedi… Hal böyle olunca insan düşünmeden edemiyor, IŞİD’e bu ilgi nedendir?
İkinci olarak, IŞİD dehşet verici, vahşi ve medeniyet dışı bir şiddet grubu olarak gösterilmesine rağmen Batı’da hatırı sayılır bir panik havası oluşmamış, IŞİD çok yoğun katliamlar yaparken dahi onun nasıl durulacağı veya etkisiz hale getirileceği ciddi bir şekilde konuşulmamıştır. Bugün dahi önlemler bir ölçüde lütfen alınmaktadır, IŞİD belli sınırları geçmese hiçbir önlem alınmayacakmış izlenimi oluşturulmaktadır.
ABD MÜDAHALESİ
Dediğimiz gibi, ABD’nin müdahalesi beklenenden daha geç oldu. Nitekim Başkan Obama da dahil olmak üzere tüm yetkililer müdahalenin sınırlı olacağını, bu sorunların asıl sahibinin ABD değil Ortadoğu devletleri olduğunu belirttiler.
Obama’nın açıklamasına göre ABD’nin IŞİD’e dönük hava saldırısının 3 temel nedeni vardı:
1)      ABD personelinin ve temsilciliklerinin saldırı altında oluşu,
2)      Hristiyanlara yapılan saldırılar,
3)      Ezidilere dönük soykırım gibi saldırılar
Bu ifadeler bize değil, Başkan Obama’ya ait…
ABD’nin Bağdat’ta ve Erbil’de diplomatik temsilcilikleri bulunuyor ayrıca çok sayıda ABD askeri de Irak’a destek için bu ülkede. Dolayısıyla IŞİD’i Erbil’e 40-50 km yaklaşmış olması ABD’yi endişelendirdi ve hava operasyonları başladı. Diğer taraftan Obama’nın Hristiyanların ve Ezidilerin durumunu gerekçe göstererek hava saldırısını başlatması ABD’nin çifte standardını akıllara getiriyor. Suriye’de 150 bin civarında insan hayatını kaybederken kılını kıpırdatmayan, Irak’ta Türkmen, Kürt ve Arap pek çok masum sivil katledilirken harekete geçmeyen ABD’nin farklı din ve ırklar karşısındaki hassasiyeti gelecek adına ümit vermemektedir.
Ayrıca ABD basınına yetkili isimlerce sızdırılan ve IŞİD’in ABD’den çok Irak’ın sorununu olduğunu, ABD’nin belli bir noktadan öteye geçmeyeceğini belirten ifadeler de rahatsız edicidir.
IŞİD, KİMİLERİ İÇİN KULLANIŞLI BİR ARAÇ
Daha önce belirtmiştik, IŞİD Batı ve İsrail için fevkalade kullanışlı bir siyasi araç. IŞİD sayesinde İslam’ın Batı’daki ve dünyadaki imajı yerle bir oluyor, Müslümanların ne kadar da barbar ve geri insanlar olduğunun altı çiziliyor. Bu da Medeniyetler Çatışması tezini güçlendiriyor, Batı’da önemli bir müşteri buluyor.
İkinci olarak IŞİD, radikal güçleri bölüyor, Müslüman dünyanın enerjisini mezhepçilik yoluyla yine Müslüman dünya içinde yok ediyor. Batı gözünden bakarsanız Batı’ya yönelebilecek öfkeyi çekiyor…
IŞİD ve benzeri yapılar sayesinde Batı ülkelerindeki binlerce radikal Müslüman Ortadoğu’ya çekildi ve bu kişiler bu bölgede adeta etkisiz hale getirilecekler, yeniden Batı’ya dönmelerine imkan verilmeyecek.
IŞİD ve benzeri örgütler BatI’nın Ortadoğu’da her türlü müdahaleyi yapmasına meşruiyet kazandırıyorlar. Nitekim ABD bugün bölgeye neden müdahale ettiği için değil, neden müdahale etmediği veya neden az müdahale ettiği için eleştiriliyor. Oysa ki geçmişte eleştiriler tam tersi bir nedenden olur idi.
IŞİD’in işe yaradığı bir diğer yer ise Şam. Esad yönetimi IŞİD’den oldukça memnun. IŞİD sayesinde Esad Yönetimi’nden daha tehlikeli güçler ortaya çıktı. Esad’ın mücadelesi pek çok çevrede IŞİD sayesinde meşrulaştırıldı. IŞİD, Esad karşıtı cepheyi böldü ve zayıflattı… Bu nedenle IŞİD’in kurulmasında ve yayılmasında Esad’ın çok büyük katkısının olduğu dahi iddia ediliyor.
ÖNCELİKLİ HEDEF MÜSLÜMANLAR
Dikkat edilirse IŞİD, temelde Müslümanları katleden bir örgüt. Daha doğrusu önüne geleni mürted (dinden çıkmış) ilan edip onu öldürüyorlar, ailesini ve malını da gaspediyorlar. IŞİD, gayrimüslimlere o bölgeyi terketme veya vergi ödeme şartı getiriyor. Bu nedenle Hristiyan veya Musevilere dönük öldürme girişimleri oldukça sınırlı. Diğer taraftan Ezidiler bunun istisnası gibi duruyor.
IŞİD öylesine Müslümanları Müslüman yapmaya veya ortadan kaldırmaya odaklanmış durumda ki, İsrail dahi onun için çok sonraları gelen bir hedef.
NEDEN KÜRTLERE SALDIRDILAR?
Son 10 gündür IŞİD cephesinde herkesi şaşırtan gelişme ise IŞİD’in Bağdat ve Şam yerine her iki ülkede de Kürtlere saldırması oldu… Oysa IŞİD güçleri Bağdat üzerine doğru oldukça hızlı bir şekilde ilerliyordu ve kolayca alabileceği daha birçok Arap kenti bulunuyordu. Aynı şekilde Şam’a doğru da pek çok kentin savunmasız olduğu düşünülüyordu. Ne var ki IŞİD, Suriye’de Esad’a zarar vermeyi öncelikli konu saymadı ve Suriye’nin doğusunda, daha çok Kürt, Türkmen ve Arapların karışık yaşadığı bölgeye taarruza geçti. Aynı şekilde Irak’ta da Erbil üzerine yürüdü.
Bu iki saldırı hattı incelendiğinde çeşitli komplo teorileri tahmin edilebilir. Bir tahmin bu saldırılar sayesinde IŞİD’in bağımsız Kürt devletinin kurulmasına itildiğidir. Gerçekten de IŞİD saldırıları her türlü Kürt grubu meşru hale getirdi. Buna PKK da dahil.  Öyle ki yakın zamana kadar kapalı operasyonlarla Kürtleri silahlandıran ABD, artık bunu doğrudan ve gizlemeden yapmaya başladı. 12 Ağustos tarihli tüm ABD gazetelerinde Amerikalı önemli bir yetkili “artık Kürt güçlerini doğrudan silahlandırıyoruz” diyordu. Aynı gün Almanya’nın da Kürtleri silahlandırmayı düşündüğü yönünde haberler çıkmaya başladı. Bu arada hatırlatmak isteriz, IŞİD’in elindeki gelişmiş silahlar da ABD’nin Irak’ta bıraktığı silahlar…
Nitekim ABD, IŞİD’in Erbil’e saldırması halinde sert bir tutum alacağını açıkça ortaya koydu. Hava saldırısının Erbil’e saldırı üzerine başlaması bunun kanıtıdır. Bu demek oluyor ki ABD, bir yandan IŞİD’in Kürt bölgelerine girmesine mani oluyor, diğer taraftan da Kürtleri silahlandırıyor. Bu bilgilere İsrail’in ısrarla bağımsız Kürdistan hayalleri kurduğunu ve niyetini açıkça dile getirdiğini eklemek gerekir.
Peki, IŞİD neden böyle yapıyor? Daha kolay hedefler dururken Kürtlere saldırmalarının ve ABD’nin öfkesini üzerlerine çekmelerinin nedeni nedir?
El Arabiya Haber Kanalı’nın Genel Yönetmeni Abdulrahman El-Raşid bu soruya şöyle yanıt veriyor: IŞİD Sünni bölgelerde devlet kurmak istiyor ve Şiilerin yoğun olduğu yerleri idare etmenin zor olacağını düşünüyor. El-Raşid’in analizine göre Kürtler de Sünni olduğu için IŞİD’in doğal hedefi haline geliyorlar.
Eğer IŞİD’in hedefi gerçekten buysa ortada ciddi bir etnik-mezhepsel temizlik olduğunu da söylemeliyiz. IŞİD nedeniyle Bağdat’ın kuzeyi Şiilerden arındırılmış bir hale geliyor, diğer dinlerden olanlar da bölgeyi terkediyor. Bu sayede Bağdat’ın kuzeyinde IŞİD yönetiminde bir Sünniistan oluşuyor.
Kimi kaynaklara göre Obama yönetimi IŞİD’in sadece Sünnilerin yoğun olduğu yerde devletleşmesine karşı çıkmıyor, bunun tek istisnası Kürtlerin serbest bırakılması, hatta onların da ayrı bir devletinin olması.
IŞİD, kendisine çizilen alanı doğru okuyabilirse, o alanın dışına çıkmaması gerektiğini anlarsa bölgeyi rahatsız etmeye daha uzun süre devam edebilir…
IŞİD, tam tersine uyarıları anlamaz, uyarılara rağmen Kürt bölgelerine saldırılarını sürdürürse, ABD’ye meydan okursa bu bölge IŞİD’e mezar da olabilir… Ancak hemen sevinmeyin, eğer IŞİD bir ihtiyaçsa Dr. Frankeştayn size daha çok IŞİD’ler üretecektir.
NATO BİZİ IŞİD’DEN KORUR MU?
Daha önceki yazılarımızda IŞİD’in Türkiye içinde acil ve büyük bir tehdit olduğunu söylemiş, yetkilileri uyarmıştık. Hatta IŞİD’in istanbul’da veya başka bir ilimde terör saldırısında bulunabileceğini dahi söylemiştim… Bu uyarılarımız ne yazık ki bazı okurlarımız tarafından karamsarlıkla suçlanmış, hatta şahsım ortalığı karıştırmakla itham edilmiştim. Oysa birkaç gün önce bir IŞİD militanı Türkiye’yi açıkça tehdit etti. Devamında ise tehdit, IŞİD’in lideri üzerinden yenilendi, hatta Erdoğan IŞİD’e biat etmeye davet edildi.
IŞİD’in Türkiye’ye dönük tehditleri sürerken NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ise IŞİD tehdidi altında kalırsa Türkiye’yi savunacaklarını vurgulayarak, “Eğer müttefiklerimizden biri ve bu durumda özellikle Türkiye, tehdit altında kalırsa, Türkiye’yi veya diğer müttefikimizi savunmak için gereken adımları atmakta tereddüt etmeyiz” dedi.
Herhalde NATO IŞİD’e karşı Suriye’yi ve Irak’ı nasıl koruduysa Türkiye’yi de öyle koruyacaktır. Veya NATO Rusya’nın Kırım’ı yutmasını nasıl engellediyse öyle yardımcı olacaktır…
Şakası bir yana IŞİD Türkiye için çok mühim bir tehlike oluşturmaktadır ve Türkiye’nin IŞİD’den etkilenmeyeceğini iddia etmek en hafif tabiriyle aşırı iyimserlik olur… IŞİD’den korunmak için ABD’den veya NATO’dan yardım beklemek ise saflık olur. Türkiye bu konuda kendi stratejisini geliştirmek zorundadır. Buna ise IŞİD’in Türkiye’den adam devşirmesine engel olarak başlamalıdır. Geçmişte El Kaide’ye karşı geliştirilmiş olan önlemler IŞİD için de uygulamaya sokulmalı, özellikle İstanbul’da ve örgüte hassas bölgelerde propaganda yapmalarının önüne geçilmelidir.
http://www.facebook.com/lacinersedat
http://twitter.com/sedatlaciner

http://www.internethaber.com/degisen-ortadogu-dengeleri-cehennem-kopekleri-ve-sahipleri-16470y.htm

Yorumlar kapatıldı.