TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Birinci Dünya Savaşı’nda, savaş koşullarının dayatmasıyla gerçekleştirilen tedbir kapsamında, Osmanlı Devleti’nin o dönemde cephe gerisinde yaşayan Ermeni vatandaşları, yine bir Osmanlı toprağı olan Suriye’ye tenkil ettiğini belirterek, “Bu yönüyle tehcir, ne bir deportasyon ne de bir kitlesel cinayettir. Tehcirin bir askeri gereklilik olduğu hususunun, Birinci Dünya Savaşı’nda silah arkadaşlığı yaptığımız Almanya tarafından çok iyi bilindiği kanaatindeyim” dedi.(Bizim aslanlar gibi Cemil Bey de suça ortak arıyor. HYETERT)
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Birinci Dünya Savaşı’nda, savaş koşullarının dayatmasıyla gerçekleştirilen tedbir kapsamında, Osmanlı Devleti’nin o dönemde cephe gerisinde yaşayan Ermeni vatandaşları, yine bir Osmanlı toprağı olan Suriye’ye tenkil ettiğini belirterek, “Bu yönüyle tehcir, ne bir deportasyon ne de bir kitlesel cinayettir. Tehcirin bir askeri gereklilik olduğu hususunun, Birinci Dünya Savaşı’nda silah arkadaşlığı yaptığımız Almanya tarafından çok iyi bilindiği kanaatindeyim” dedi.
Çiçek, Almanya Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert’e mektup gönderdi.
Meclis Başkanı Çiçek mektubunda, Lammert’in, 3 Temmuz 2014’te Federal Meclis’te düzenlenen ve Almanya Federal Cumhurbaşkanı Gauck ile Şansölye Merkel gibi üst düzey devlet erkanının da iştirak ettiği “Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılı” başlıklı anma etkinliğinde, “Ermenilerin sürülmesi ve yok edilmesiyle birlikte, deportasyonun ve kitlesel cinayetin bir savaş aracı haline geldiğini” ve Birinci Dünya Savaşı’nın şiddet dolu 20. yüzyılda “pandoranın kutusu” olduğunu ifade ettiğini öğrendiğini kaydetti.
Çiçek, şu ifadeleri kullandı:
“Üzülerek belirtmek isterim ki söz konusu ifadeleriniz, Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu şartları altında, askeri bir gereklilik olarak gerçekleştirilen 1915 tehcirini haksız bir şekilde itham etmektedir. Savaş koşullarının dayatmasıyla gerçekleştirilen bu tedbir kapsamında, Osmanlı Devleti’nin o dönemde cephe gerisinde yaşayan Ermeni vatandaşları, yine bir Osmanlı toprağı olan Suriye’ye tenkil (relocation) edilmişlerdir. Bu yönüyle tehcir, ne bir deportasyon ne de bir kitlesel cinayettir. Güvenlik amaçlı bu tedbirin uygulanmasında, o günün koşullarından kaynaklanan zorluklar nedeniyle çok sayıda Osmanlı vatandaşı Ermeni hayatını kaybetmiştir. Tehcirin bir askeri gereklilik olduğu hususunun, Birinci Dünya Savaşı’nda silah arkadaşlığı yaptığımız Almanya tarafından çok iyi bilindiği kanaatindeyim.
Birinci Dünya Savaşı hiç kuşku yok, dört yıllık süre zarfında çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi nedeniyle savaş tarihine Büyük Savaş olarak girmiştir. Ancak, bu savaş öncesinde de başta yaşlı kıta Avrupa olmak üzere, dünyanın birçok yerinde güvenlik amaçlı tehcir önlemleri alınmış, ayrıca kasıtlı veya istemeyerek de olsa kitlesel ölümlerin yaşandığı hadiseler vuku bulmuştur. Nitekim 19. yüzyılın son çeyreğinde ve özellikle de 1912-22 döneminde Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki Müslüman ahalisinden milyonlarcası zorunlu göçe maruz kalmışlar, yüzbinlerce insan da bu zorunlu göçler sonucu hayatını kaybetmiştir. Geçmişte yaşanan bu acılar arasında sıralama yapmak, bazılarının acılarını öne çıkartırken diğerlerinin acılarını görmezden gelmek, tüm bu savaşlarda hayatlarını kaybedenler için de haksızlık olacaktır. İnsanlık geçmişte yaşanan acılardan ders çıkartıp, bir daha yaşanmaması için birlikte gayret göstermelidir. Türkiye’nin tarihte yaşanmış hadiselere karşı bakış açısı bu yöndedir.”
Cemil Çiçek, Birinci Dünya Savaşı’nın, şüphesiz, tüm imparatorluk halkları için olduğu gibi, Türkler ve Ermenilerin de büyük acılar yaşamalarına neden olduğunun altını çizdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı Devleti’nin son döneminde yaşanan acılara karşı duyarsız olmayıp, geçmişte yaşananların adil şekilde araştırılmasını ve ortaya çıkacak gerçeklerden düşmanlıklar değil, dostluklar tesis edilmesini arzu ettiğini vurgulayan Çiçek, şunları belirtti:
“Nitekim bu çerçevede, 2005 yılında Ermenistan’a, 1915 yılında ve sonrasında yaşananların araştırılması için bir Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını önerdik. Bu anlayış bilahare, 2009 yılında Zürih’te imzalanan protokollere de yansıtıldı. Bu doğrultuda Başbakan Erdoğan, 23 Nisan 2014 tarihinde Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Ermenilerin torunlarına taziyede bulunan bir mesaj yayımlamıştır. Diyalog adına önemli bir adım teşkil ettiği herkesçe teslim edilen söz konusu mesaja Ermenistan’ın olumlu bir karşılık vermesini temenni ediyoruz.
Bu kapsamda, dost ve müttefik Almanya’dan, üzerinde bilimsel ve hukuki bir uzlaşının bulunmadığı bir konuda tarafsız bir tutum sergilemesini; Ermenileri geçmişte yaşananlara ilişkin olarak adil bir hafıza inşası konusunda diyaloğa imale etmesini bekliyoruz. Önümüzdeki dönemlerde biraraya gelebildiğimiz takdirde, bu meseleleri sizinle daha ayrıntılı bir şekilde ele alabileceğimizi belirtmek isterim.”
http://www.meclishaber.gov.tr/develop/owa/haber_portal.aciklama?p1=130009
Yorumlar kapatıldı.