Diken’de Murat Sevinç; “1000’den fazla Filistinlinin hayatına mal olan saldırı Türkiye’de bir ırkçılık ve anti-semitizm ‘patlamasına‘ neden oldu” diyerek başladığı makale şöyle devam ediyor: Gonzo Insight’ın verilerine göre 17 Temmuz’dan 18 Temmuz saat 18.00’e kadar sadece bir gün içinde toplam 27 bin 309 Twitter kullanıcısı tarafından 30 bin 926 tane Hitler’in Yahudi soykırımını destekleyen Türkçe tweet atıldı! Bir zamanlar Hitler’in ‘Kavgam‘ adlı kitabını bestseller yapmış, küfür olarak ‘Ermeni dölü’, ‘Acem uşağı’, ‘gavur tohumu’ gibi nitelemeler kullanan bir toplum için bile şaşırtıcı bu rakam.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TÜMSİAD tarafından düzenlenen iftar yemeğinde sarfettiği, bu yazıya da başlık olan “Bizde ırkçılık olmaz. Bizde soykırım olmaz. Bizde farklı dinlere inançlara tahammülsüzlük olmaz” sözleriyle geçiştirilemeyecek kadar da ciddi bir duruma işaret ediyor. Soru-cevap şeklinde açıklayalım:
1. Türkiye’de ırkçılık, anti-semitizm arttı mı? Bilmiyoruz. Elimizde bu soruya yanıt vermemizi sağlayacak bilimsel veriler yok. Ama buna çok gerek de yok çünkü her gün farklı mecralarda sayısız örnekleriyle karşılaştığımız ırkçılık zaten çok tehlikeli boyutlarda.
Bu konuda sicilimiz de pek parlak değil. 1915 Ermeni soykırımını, 6-7 Eylül 1955 pogromu (belirli bir etnik ya da dini gruba yönelik organize şiddet eylemleri), Maraş, Çorum, Sivas katliamları… Ya da doğrudan Yahudi cemaatine yönelik 3 Temmuz 1934 gecesi Çanakkale’de başlayan, kısa sürede 2014-07-24 21.00.13bütün Trakya’ya yayılan, dönemin İngiliz elçisi Sir Percy Loraine’in Londra’ya yolladığı konu ile ilgili raporda iddia ettiğine göre 7-8 bin Yahudiyi etkileyen şiddet dalgası… Tarih kitapları yazmasa da toplumsal hafızada kayıtlı örneklerden sadece birkaçı.
2. Bu ırkçı eylemleri belirli bir döneme, örneğin Tek Parti dönemine, İkinci Dünya Savaşı koşullarına indirgeyemez miyiz? Hem Erdoğan 2009 yılında Gazze’yle Darfur’u karşılaştırdığı o meşum konuşmasında “Bir Müslüman soykırım yapamaz” dememiş miydi? İslam öğretisi ırkçılığı reddetmez mi? İlk soru üzerinde fazla durmamıza gerek yok. Yukarıda saydığımız örneklerden de anlaşılabileceği gibi, Cumhuriyet tarihinin her döneminde benzer şiddet eylemlerine, linçlere, katliamlara rastlamak mümkün. Bunların tümünün ırkçı saiklerle gerçekleştirildiği iddia etmek doğru olmasa da, kurbanların hep egemen Türklük anlayışına uymayan gruplar (gayrımüslimler, Kürtler ya da Aleviler) arasından seçilmesi şiddet-milliyetçilik/ırkçılık denklemini ciddiye almamızı gerektirdiği açık.
Daha da önemlisi, Türkiye’de hiçbir grup ırkçılıktan uzak değil. Soluduğumuz havaya bile sinen kutuplaşmanın etkisiyle her grup karşı tarafı ırkçılıkla, anti-semitizmle, son dönemde mülteci düşmanlığıyla suçlasa da, ırkçılık Türk Solu dergisi’nin, Yılmaz Özdil, Mine Kırıkkanat gibi tescilli ulusalcı ırkçıların ya da tarih bilgisi son 10 yılla, saha araştırması Ekşi Sözlük’le sınırlı bazı Yeni durde1Türkiye ‘aydınlarının‘ iddia ettiği gibi ‘Neo-Kemalistlerin’ tekelinde değil.
Suriyeli mültecilere yönelik en ciddi linç girişiminin yaşandığı Kahramanmaraş’ta son yerel seçimlerde AKP ile MHP’nin toplam oy oranı %89.3 örneğin! Anti-semitizmin en açık, en kaba örneklerini sergileyen Yeni Akit gazetesi bilebildiğim kadarıyla Kemalist ya da ulusalcı değil. Keza “Soyunuz kurusun. Hitleriniz eksik olmasın” diye tweet atan Şamil Tayyar parti değiştirmediyse hala AKP milletvekili. Ulusal bir televizyon kanalında “İsrail’in şımarıklığı Türkiye’de Yahudi cemaatlerini bitirir” diye açıkça tehditler savunan Bülent Yıldırım da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin değil, İHH’nın başkanı.
durde23. Peki bugün farklı olan bir şey yok mu? Var; bugün ırkçılık çok daha anaakım, çok daha meşru. Sorun, Yıldız Tilbe gibi popüler bir ismin Hitler’i öven bir tweet atması değil, 1.84 milyon takipçili Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in onu destekleyen tweetler atması ve bundan ötürü herhangi bir cezai kovuşturmaya uğramaması; Yeni Akit’in “Hitler’i özlüyoruz” temalı bulmacası değil, bu gazetenin başyazarının Başbakan’ın uçağından inmemesi; Türkiye’yi yakından tanıyan bir akademisyen olan Louis Fishman’ın Haaretz’de yayımlanan son derece dengeli yazısı üzerine Bilecik Üniversitesi’nden başka bir akademisyen Ali İhsan Göker’in Fishman’ı açıkça toplama kampına göndermekle tehdit etmesi, bu kişinin hala görevinin başında olması; AKP’nin resmi yayın organı Yeni Şafak’ta İbrahim Tenekeci isimli bir yazarın Nurettin Topçu’ya atıfla “Yahudinin zayıf noktası paradır”, “Yahudi terör örgütü İsrail” gibi nitelemelerle dolu yazılar yazması; aynı gazetenin televizyonlarda da sıkça boy gösteren, hedef göstermekle nam salmış başka bir yazarı Cem Küçük’ün “İshak Alaton çıkıp Netanyahu’ya net tavır almalıdır” diye isim vererek ünlü bir işadamına işaret etmesi. Diken / Murat Sevinç 31 Temmuz 2014
http://kehaber.org/2014/07/31/turkiyede-bir-irkcilik-antisemitizm-patlamasi/
Yorumlar kapatıldı.