İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müslümanlık bağnazlıkla, fanatizmle, Yahudi düşmanlığıyla, Hitler hayranlığıyla özdeş mi?

Halil Berktay Serbestiyet.com 
Gazze’de kara harekâtı da başladı ve kim bilir neye; yaşlılar, kadınlar ve çocuklar dahil daha kaç Filistinlinin hayatına mal olacak. Ama ben, İsrail’in ve işgal altındaki toprakların iç gerçekliği hakkında gene muhalif İsrail aydınlarının (ABD’nin liberal Doğu Kıyısı entelektüel basınında çıkan) tanıklıklarını aktarmayı iki gün daha erteleyip, gene biraz Yahudi düşmanlığı üzerinde duracağım. Çünkü sahneye, son yıllarda bu gibi durumlarda hep rastladığımız gibi, gene Yeni Akit çıkmış bulunuyor.Sırf başbakanın tek-yanlı öfkesinden hareketle Türkiyeli Yahudilerin endişeleri’ne ancak hafifçe değinmiştim ki, inanılmaz zehirli dili ve nefret söyleminin en aşırısıyla Yeni Akit devreye girdi ve herkese Nazi tipi antisemitizmin ne demek olduğunu bir kere daha hatırlattı. Aynı zamanda, bu ülkenin gayrimüslim “azınlık”larının ne gibi açık-örtük tehditlerle yaşamaya zorlandığını; 1915’teki veya 6-7 Eylül 1955’teki gibi, her an başlarına neler gelebileceğini (en azından, bunu sürekli isteyen ve özleyenlerin varlığını), hem de kendi mantığıyla, efelenerek ve böbürlenerek, bütün çıplaklığıyla ortaya koydu.

farukkose[…] Şimdi ne çağrıştırdı bütün bunları? Akıl ve mantık gereği biliyorum ki Yeni Akit’e (ve Sözcü’ye, Aydınlık’a vb) hiç bulaşmamak lâzım aslında. Ama bu kadarı da tahammül edilir gibi değil. Meğer benim Endişeler’imden bir gün önce, Faruk Köse imzalı bir yazı çıkmış Yeni Akit’te (15 Temmuz). Aynen şöyle başlıyor: “Her gittikleri yerde fitne-fesat çıkaran Yahudiler İspanya’dan kovulduklarında, Osmanlı onlara kucak açmış. Getirmiş, ülkemizin en güzel yerlerine yerleştirmiş.” Hem uzun uzadıya sayıp döküyor, hem de demagojik bir tavırla ekliyor ki “bunlar sorun değil.” Çünkü “sırf yahudi diye ölsün yok olsun” istemezmiş. “Hani yok olurlarsa da üzülme[zmiş] ama sırf yahudi diye böyle bir muamele görmelerine taraftar olma[zmış].” Lûtfetmiş yani; böylesine de merhametliymiş! Ama sonra kükremeye başlıyor: “Ancak sen, yahudi kimliğinle çıkıp, benim müslüman kardeşlerimi katletmeye başlarsan” işte o zaman Faruk Köse de “sana kısas uygulanmasını isteme hakkını elde eder” ve “Siyonist öldürmek caiz mi? sualini gündeme getirir”miş. “Bu noktada, Hahambaşı Rav İsak Haleva’ya çağrıda bulunuyor”muş: “Hemen, hiç geciktirmeden, açık ve net ifadelerle, Türkiye’de yaşayan yahudiler adına bir açıklama” yapmalı; “İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı” kınamalıymış. Bunu Türkiye’ye borçluymuşlar bir şekilde — “bu ülkede beş asırdan fazla bir süredir güven içinde yaşamış olma”nın “bir gereği”ymiş. dir. Ve ardından, yahudi cemaatinin kaderi hakkında güya endişe duyarmış gibi yapan, hemen hiç kamufle edilmemiş bir tehditler furyası geliyor: “Bu güven içinde yaşayışın akit16072014devamı bakımından, (…) bu ülkenin müslüman halkının, (…) yahudi cemaatine karşı toplumsal öfke duymaması çok önemli”miymiş. Zira, diyor, “toplumsal öfkede adalet yoktur. Toplumsal öfkenin aklı yoktur. Toplumsal öfkenin vicdanı yoktur. Toplumsal öfkenin freni de yoktur; nereye kadar varacağı, nerede ovediaduracağı bilinmez.” Masum ve kederli, baştan aşağı ‘iyi niyetli’ Faruk Köse, “Yahudilere karşı birikecek ve taşacak toplumsal öfkenin, 6-7 Eylül 1955’te Rum vatandaşlara karşı girişilen akıl tutulmasına benzer bir sonuca varmasından endişe” edermiş.

Devamı da var. Faruk Köse’nin yazısı doğrultusunda, Türkiye Yahudilerinin önde gelenlerine koşturmuş Yeni Akit muhabirleri. İllâ mahkûm edeceksiniz diye üzerine üzerine gidilen ve hizaya girmeye zorlanan cemaatten Silvyo Ovadia, bir şeyler söylemeye mecbur bırakılmış; “ortada kınanacak bir şey olmadığını” çünkü iki tarafın da birbirine füze ve bomba attığını ifade etmiş. Benim tavrım açık: İlkin, yanlış ve haksız bir düşünce. […] Ama ikinci olarak, bu da meşru bir düşünce sonuçta — dünyada ve Türkiye’de mevcut bir düşünce; isteyenin istediği gibi savunabileceği bir düşünce; herhangi bir tehdit ve yıldırmaya konu olmaması gereken bir düşünce. Oysa Yeni Akit hiç bu kafada değil, tahmin edebileceğiniz gibi. Ertesi gün “resmen hainlik” manşetiyle vermişler Ovadia’nın demecini; haberin içinde “haince yorumlar” durde2diye tekrar vurgulamayı da ihmal etmemişler.
Hep söylerim, “hain” olmak ne kadar kolay bu memlekette! Çünkü İttihatçılıktan ve 1910’lardan beri proto-faşist bir siyasal kültür kılcal damarlarımıza sinmiş. Naziler iktidara gelmeden veya geldikten sonraki 1930’lar Almanyasını gözünüzün önüne getirin. Sürekli kükreyen Hitler’ler, Ernst Röhm’ler, Joseph Goebbels’ler. — Ey Yahudiler, makul olun, boyun eğin, SA’larımızın sabrını taşırmayın; üstün Germen ırkının aklı olmayan, vicdanı olmayan, nerede duracağı bilinmeyen, elbette yüzde yüz spontane toplumsal öfkesini üzerinize çekmeyin, patlamasına meydan vermeyin. (Bizim de şimdi böyle lâflar etmekle o toplumsal öfkeyi kışkırttığımızı filân sanmayın; biz sadece sizi gözetiyoruz… Kristallnacht’a, Varşova Gettosuna, Auschwitz’e, gaz odalarına kadar.)
Demişler midir acaba? Pekâlâ demiş olabilirler, buna oldukça yakın şeyler; bu satırları evde yazarken bütün Faşizm/Nazizm kaynak ve belge derlemelerimi, Winkle ve Stackelberg’lerimi, Companion to Nazi Germany ve Nazi Germany Source Book’larımı üniversitedeki odamda bırakmış olmasam, oturur bulurum da. durde2Bulurum çünkü Nazizm Yeni Akit’i değil, Yeni Akit Nazizmi izlemekte. Fakat uzun söze ne hacet? Sokratik bir soru-cevap silsilesinden geçelim isterseniz. İsrail ile Yahudilik özdeş mi? Hayır, değil. Bütün Yahudiler İsrail’in yaptıklarından sorumlu mu? Hayır, değil. Öte yandan, İsrail devlet terörü diye bir şey var mı? Evet, kuşkusuz.
Aynı şekilde — Müslümanlık bağnazlıkla, fanatizmle, Yahudi düşmanlığıyla, gizli Hitler hayranlığıyla özdeş mi? Hayır, değil. Bütün Müslümanlar cihadçı mı? Hayır, değil. Bütün Müslümanlar Hamas’ın, Boko Haram’ın, IŞİD’in, El Kaide’nin yaptıklarından sorumlu mu? Elbette hayır. Öte yandan, gerçekten İslâmi terör ve İslamofaşizm diye bir şey de var mı yeryüzünde? Siz karar verin. İşte Şekil 1 önünüzde. Halil Berktay Serbestiyet.com • 18 Temmuz 2014
6-7Eylul1955

http://kehaber.org/2014/07/20/10260

Yorumlar kapatıldı.