Etyen Mahçupyan / etyen.mahcupyan@aksam.com.tr
Sosyal medyanın ille de zihin açıcı ve ruh yüceltici bir mekan olması gerekmiyor. Dolayısıyla herkesin alışmış olduğunun çok ötesinde özgürleşebildiği böyle bir ortamda her türlü çeşitliliğin yer alması beklenir. Bu alana girenlerin de doğal olarak kendilerini farklılaştırma istekliliği olacaktır. Ama sonuç hiç de öngörüldüğü gibi olmuyor. Özellikle twitter, kavga üzerinden kişilik devşirmeye müsait bizim tür ülkelerde, bir düzeysizlik bataklığı halinde ve büyük bir iştahla herkesi yutuyor. Bunun ‘ontolojik’ bir nedeni var: Twitter sürekli özne olmayı ve özneleri muhatap almayı teşvik ediyor. En sürekli özneler ise, siyasi niteliği olsun veya olmasın ‘sahnedekiler’… Bu kişiler her yaptıkları, yaşadıkları, düşündükleri, hissettikleri ve hissetmek zorunda kaldıklarıyla toplumun tiyatrosunda sahne alıyorlar.
Twitter onların doğal uzantısı, toplumla kurdukları iletişimin kendiliğinden parçası. Fikirlerini, duygularını ama esas olarak tepkilerini paylaşırken kendileri olmaya devam ediyorlar, ama bir yandan da kendilerini klişeleştiriyorlar. Ancak bundan rahatsızlık duyulmuyor. Aksine toplumun sahnesinde yer alanlar kendilerini zaten bir klişe temelinde yoğurmaya da hazır haldeler. Şöhret biraz da bu maharete ne denli sahip olduğunuzla alakalı… Çünkü toplum kişilikleri klişeler temelinde tüketiyor ve rekabet kimin kendisini daha özgün bir biçimde klişeleştirdiği sorusu etrafında yaşanıyor.
Kısacası örneğin siyasetçi veya sanatçı misali, sahnede yer almak zorunluluğunu sürekli olarak hisseden, sahneden düşme kaygısı taşıyan biriyseniz, twitter sizin için bir sahneye tutunma, böylece toplumun gözü önünde kalma işlevi görebilir. Ancak kendilerini az çok entelektüel olarak algılayan birçok kişinin bu alanda ‘performans’ göstermesi açıklanmaya muhtaç bir durum. Çünkü söz konusu kişiler twitter’ı derinleştirmiyor, aksine ona uyum sağlıyor ve içinde kendisini bir biçimde yeniden biçimlendiriyor. Herhangi bir tepkiyi 140 karakterde ifade etmek bazen bir yaratıcılık gerektirse de, bu yüzeyselliği hoşluk haline getiren türden bir yaratıcılık. Derinleşmeyi değil, derin olduğu iddiasını taşıyan bir kişiliğin sahne performansını ifade ediyor. Dahası zihinsel derinliği giderek gereksiz de kılıyor. İhtiyacınız olan şey, olayın karmaşıklığından olabildiğince uzaklaşarak onu çarpıcı bir basitlik içerisinde sunmak ve bu basitliği becerebilmenin karşılığında da takdir edilmek. Akıl ve zekanızı bundan böyle anlamaya değil, basitleştirme yeteneğinizi geliştirmeye hasretmek durumundasınız.
Çok hızla ulaşılan bu noktadan itibaren, artık karşımızda düşünen biri değil, kendini zeki bulan ve zeki bulunma arzusuyla kıvranan, takipçisi arttıkça kendisini beğenmekle kalmayıp kategorik olarak anlamlı sanan da biri var. Bu davetkar girdaptan kurtulmak, kendini dışarı çekmek de zor, çünkü içine düşeceğiniz boşluğun depresyon yaratıcı etkisini gözardı edemezsiniz. Kendi arzusuyla bile olsa, bunca zaman sahnede olmuş birinin emekliliği, ‘öndekiler’ sıralamasındaki yerini kaybetmesi, belki de kendi anlamlılığını sorgulamaya açması, açıkçası bir başarısızlık olarak kayda geçecektir. Dayanıksızların, kişilikleri ‘yeterli’ olmayanların oyundan düştüğü bir tür olimpiyattan uzaklaşmayı kim ister?
Söz konusu olimpiyat sizleri düşünmekten vazgeçip, bir an önce, vakit kaybetmeden zekanızı sergilemeye davet ediyor. Çünkü ortaya çıkacak ürünün kaçınılmaz yüzeyselliği, sizin cümlenizin herkes değilse de, çok sayıda insan tarafından üretilebileceğini söylüyor. Bu nedenle diğerlerinden önce söylemek son derece önemli… Daha iyisini söyleyebilecek olsanız bile, tempo kaybetmemek ve aklınıza geleni en çarpıcı biçimde ama hemen arenaya fırlatmalısınız. Unutmayın ki her sahneye çıkış geçici bir özneleşme anlamına geliyor… Kalıcı olmak için ise sürekli yazmak ve tabii sürekli zeki olmak lazım. Bu psikolojik baskı sizi ‘yaratıcı’ yüzeyselliğin içine çekiyor. Eğer dinamizmine uyum sağlarsanız, belki de bu alternatif alemin sürekli bir öznesi haline gelecek, yani magazinleşeceksiniz. Sahne kimliğini kimse azımsamasın… Bazen insanların gerçek kişiliklerinden çok daha anlamlı olabilir.
Dolayısıyla kişiliğe bir ‘cila atma’ ihtiyacını veri aldığınızda twitter iyi bir uğraş. İlerde sahnedeki yerinizi kaptırdığınızda da pek üzülmeniz gerekmez. Kendinizi bir tür düşkünler yurdu olarak da görebileceğiniz akademianın kollarına bırakabilir, ya da günlerinizi ilelebet geçerli ideolojilerden birinin sıcak kucağında zeka dolu geçmişinizi yad ederek geçirebilirsiniz.
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/etyen-mahcupyan/twitter-kisilige-kisiliksiz-cila/haber-324154
Yorumlar kapatıldı.