Van’ın dört bir yanında yer alan ve Ermenilerden kalan, çoğu 9. yüzyıla tarihlenen kiliseler bakımsızlıktan ve ilgisizlikten dolayı yıkılma tehlikesi yaşıyor. Turizmciler bir an önce bu kiliselerin ayağa kaldırılmasını ve gerekenlerin yapılmasını bekliyor. Kiliselerin hali içler acısı. Bu kiliselerin yenilenmesiyle ya Van tarihi ayağa kaldırılacak ya da kültürel miras “tarih” olacak. Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Van şehrinde tarihi eserlere karşı yeterli bilincin henüz oluşmaması yüzünden tarihi yapılar atıl duruma düşüyor. Van’ın dört bir yanında ziyaretçilerini bekleyen ve inanç turizminin en büyük değerleri olan tarihi Ermeni kiliseleri kaderlerine terk edilmiş durumda.
Kentin depremin kalıntılarını git gide unuttuğu ve gelişme yolunda büyük adımların atıldığı bir dönemde sıra yatırımları ve gelir kaynaklarını Van’a çekmeye geliyor. Böyle bir amaç doğrultusunda gerek son günlerin gündemine oturan ekonomik krizden kurtulmak gerek Van’ı bir metropol şehri haline getirmek için bu tür değerlerimize sahip çıkılması gerekirken tarihi miras da adeta göz ardı ediliyor. Tüm illerde olduğu gibi Van’ın da bir kimliği bulunmasına rağmen tarihi kimlik arka planda kalmaya devam ediyor. Hal böyle iken Türkiye’nin ve komşu ülkelerin bir turizm şehri olarak kabul ettiği Van’ın turizm değerlerine ve bölgelerine sahip çıkmak daha büyük bir gereklilik iken, tarihim miraslarımız tarih olmaya mahkûm bırakılıyor…
Van’ın dört bir yanında yer alan ve Ermenilerden kalan, çoğu 9. yüzyıla tarihlenen kiliseler bakımsızlıktan ve ilgisizlikten dolayı yıkılma tehlikesi yaşıyor. Turizmciler bir an önce bu kiliselerin ayağa kaldırılmasını ve gerekenlerin yapılmasını bekliyor. Kiliselerin hali içler acısı. Bu kiliselerin yenilenmesiyle ya Van tarihi ayağa kaldırılacak ya da kültürel miras “tarih” olacak. Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Van şehrinde tarihi eserlere karşı yeterli bilincin henüz oluşmaması yüzünden tarihi yapılar atıl duruma düşüyor. Van’ın dört bir yanında ziyaretçilerini bekleyen ve inanç turizminin en büyük değerleri olan tarihi Ermeni kiliseleri kaderlerine terk edilmiş durumda.
GÖRKEMLİ YAPILAR CAN ÇEKİŞİYOR
Van’ın Büyükşehir Belediyesi olmasıyla beraber tarihi ve kültürel eserlerin akıbeti de tartışılıyor. TÜRSAB’a devredilen tarihi yerler ve ören yerler dışında kalan eserler için şu ana kadar atılmış bir adım yok. Van’ın turizmde gözbebeği mekânları olan St. Thomas Manastırı (Gevaş Altınsaç köyü) ve Çarpanak Adası’nda yer alan Ktuts Manastırı ile Erek Dağı’nda yer alan Yedi Kilise ilgisizlik ve bakımsızlıktan dolayı tahrip olmaya başlarken, özellikle St. Thomas Manastırı define avcılarının mekânı haline geldi. Öte yandan Çarpanak’ta bulunan kilisenin duvarlarındaki yazılar büyük bir ayıbı ortaya koyuyor. Ulaşımın biraz zor olduğu ve tur güzergâhlarında genelde bulunmadığı için güvenlik tedbirlerinin alınmadığı St. Thomas Manastırı etrafında bulunan Ermeni Mezarlığı tamamıyla tahrip olmuş durumda. Hz. İsa’nın on iki havarisinden biri olan Aziz Thomas’ın kutsal eşyalarını saklamak için kurulan St. Thomas Manastır Kilisesi’nin 10. ya da 11. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Ancak bu görkemli kilise şimdilerde adeta can çekişiyor.
DEFİNECİLERİN EN BÜYÜK TAHRİBATI KİLİSELERE
Define avcılarının kazı yaparak Ermeni Mezar taşları olan Haçkar taşlarını sağa sola savurdukları ve taşların büyük ölçüde zarar gördüğü açık ve net bir şekilde anlaşılıyor. Dahası restore edilmeyi bekleyen kiliseye münferit gruplar dışında giden de olmadığı için alınan tek bir güvenlik önlemi dahi yok. Bu durumda atıl bir halde kalan kilise yıkılma tehlikesi yaşıyor. Kilisenin bakımsız hali görenleri üzüyor. Van Denizine hâkim bir tepede muhteşem bir doğal güzelliği ardına alan kilise Ermeniler için büyük önem taşısa da ne halk ne de yetkili kurumlar gerekli ilgi ve alakayı gösteremiyor. Kiliseye en son turizme açıldığı zaman doğa yürüyüşü düzenlenmiş ve kilise o tarihten bu yana ciddi bir onarım geçirmemiş.
ERMENİ FOTOĞRAFÇI: KEŞKE BÖYLE OLMASAYDI!
Çarpanak Adası’nda yer alan ve 9. Yüzyıla tarihlendirilen Ktuts Kilisesi’nin durumu da vahim. Martıların çokluğu nedeniyle tam anlamıyla turizme kazandırılmamış olan kilisenin iç kısmında duvarlarda oluşan tahribat, yöre halkının duvarlara yazdıkları yazılar, çevre düzenlemesinin hali son derece kötü bir manzaraya yol açıyor. Geçtiğimiz günlerde buraya ziyarete gelen Ermeni asıllı Avusturalyalı Fotoğraf Sanatçısı Nuran Zorlu ekibiyle gittikleri bu kilisenin halinin içler acısı olduğunu ifade ederek “Her şeyden önce bir Ermeni vatandaşı olarak o kilise duvarlarına yazı yazarak tahribat yapan insanlara şunu söylemek istiyorum. Bu kiliseler şu an sizlerin sınırlarında ve sizin kültürel değeriniz. Van bizim gözümüzün bebeği aynı hassasiyeti taşımalarını beklerdim. Gördüğümüz manzara hoş olmadı, bu utancı beraber temizlememiz lazım. Kültürüne sahip çıkamayan bir millet değerlerini çabuk yitirir” dedi.
BAKIMSIZLIK HARAP ETTİ
Bahse konu iki kilise ile aynı kaderi paylaşan bir diğer kilise de Erek Dağı’nda yer alan Yedi Kilise (Varagavank Manastırı) oldu. Şu an bir köyün tam ortasında yer alan ve mevcut kilise kalıntısıyla jamatun, şapel bölümlerinin mucizevi bir şekilde ayakta durduğu kilise ayağa kaldırılmayı bekliyor. Büyük ölçüde bir restorasyon ve rekonstrüksiyon bekleyen manastır depremde ağır hasar gördü. Kilisenin ana kubbesini kendi imkânlarıyla sac ve tahtalarla kapatan köylünün çabası yeterli olmadı. Depremde kilisenin ön kısmında yer alan devasa taç kapı nişleri büyük bir gürültüyle parçalanarak yıkıldı. Son derece bakımsız ve perişan durumda olan kilise için şu ana kadar atılmış bir adım yok. Köylüler dahi merakla bu kilisenin akıbetini bekliyor.
Haber-Yorum: Ömer Faruk TOKTAŞ/Şehrivan ÖZEL
Yorumlar kapatıldı.