İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Keldani Katolik Kilisesi

Doğu Kilisesi (Asuri-Keldani) Mezopotamya ve Pers imparatorluğun merkezinde Aziz Havariler Tomas, Bartolomeo, Addai, Mari ve Aggai tarafından kurulan Kilisedir. Özellikle Şah-in-şah 2. Şahpur veya Sapor (339-379) zamanında Pers Sasani İmparatorluğu tarafından on yıllarca eziyet çekmiş olan bu Kilise, kurtuluşunu Batı Kilisesinden ve Roma İmparatorluğundan kopmakta ve (5. yüzyılda) Antakya Ekolünün büyük aziz ve din doktoru kabul edilen Tarsuslu Diodoros, Mopsuestli Toedoros ve Nestorius tarafından geliştirilen Nesturi tanrıbiliminin kabulünde buldu. Bu Antakya tanrıbilimi Efes konsilinde (431) sapkın ilan edildi. Bu konsil Batı ve Doğu arasında korkunç bir uçurum kazarak Sâmi ve Grek dünyaları arasındaki kopukluğu derinleştirdi. Bu havarisel Kilise, özellikle Mar Akasyus (486) ve Mar Bawai (497) sinodlardan sonra “Nasturi” olarak adlandırıldı.

***
Doğu Kilise’sinin (Asuri-Keldani) büyük ismi: Şehit « Keldani» Patriği Mar Yohannan Sulaka d’Reth-Ballo Joseph Alichoran Güçlü, açık, samimi, kahramanlık derecesinde ateşli, yeni patrik [Soulaka] Roma ile yeniden kurulan birliğini sürdürmek ve inatçı vatandaşları arasında yaymak için tüm etkinliğini ve çabalarını kullandı. Fakat maalesef, Keldani Katolik milleti bu saygılı ve aziz çobanından uzun bir süre yararlanamadı. Allah onu şehit olarak yanma alacaktı. Çünkü aziz patrik Roma’dan dönüşünden on beş ay sonra, Alkoş’ta oturan rakibi, dededen babadan devren gelen Nesturi patriği Mar 8. Şemun [Denkha] Bar-Mama’nın, Keldani müminlerinin Roma ile birleşmesinden duyduğu sıkıntıyla, iğrenç bir şekilde kışkırttığı Amed-Diyarbakır’m Müslüman Valisi tarafından kalleşçe ve acımasızca öldürüldü.”1 Doğu Kilisesinin (veya “Nesturi” Kilisesinin ) yüceliği ve çöküşü Doğu Kilisesi (Asuri-Keldani) Mezopotamya ve Pers imparatorluğun merkezinde Aziz Havariler Tomas, Bartolomeo, Addai, Mari ve Aggai tarafından kurulan Kilisedir. Özellikle Şah-in-şah 2. Şahpur veya Sapor (339-379) zamanında Pers Sasani İmparatorluğu tarafından on yıllarca eziyet çekmiş olan bu Kilise, kurtuluşunu Batı Kilisesinden ve Roma İmparatorluğundan kopmakta ve (5. yüzyılda) Antakya Ekolünün büyük aziz ve din doktoru kabul edilen Tarsuslu Diodoros, Mopsuestli Toedoros ve Nestorius tarafından geliştirilen Nesturi tanrıbiliminin kabulünde buldu. Bu Antakya tanrıbilimi Efes konsilinde (431) sapkın ilan edildi. Bu konsil Batı ve Doğu arasında korkunç bir uçurum kazarak Sâmi ve Grek dünyaları arasındaki kopukluğu derinleştirdi. Bu havarisel Kilise, özellikle Mar Akasyus (486) ve Mar Bawai (497) sinodlardan sonra “Nasturi” olarak adlandırıldı. Grek-Romalı dünyasından koptuktan sonra misyoner atılımı sayesinde büyük bir Asyalı Kilise ve cemaat oluverdi. Güçlü, örgütlü ve varlıklı cemaatleri, manastırları, tanrıbilimsel ve ilmi eğitim merkezleri vardı (Nisip, Silifke-Ktesifon, Bağdat, Gondişapur…). 1 Mardin eski yerel papazı, Adana-Kilikya, sonra Beyrut Patrik temsilcisi Monsenyör Yusuf Tfinkci’den alıntı. Şehit« Keldani» Patriği Mar Yohannan Sulaka d’Beth-Ballo Mezopotamya ve İran’da güçlü bir şekilde yerleşmişti ve kuruluşundan hemen sonra tüm Asya’ya yayıldı. Orta ve Yakın Doğu’ya, Orta Asya’ya, Uzak Doğu’ya, Çin’e, tüm ünlü İpek Yolu boyunca, Güney Hindistan’a ve Japon Denizi’ne kadar uzandı. Bu büyük misyoner Kilise, “Hristiyanlığm ikinci Akciğeri”2 , Timur’un ve İslamlaşmış Mongol ordularının darbeleri altında yavaş yavaş sönmeye başladı. Orta ve Uzak doğu cemaatleri gibi Yakın Doğu, Alçak Mezopotamya ve İran cemaatleri de Moğol süvarilerinin darbeleriyle ortadan kayboluyor. Bu büyük kıyımdan sonra Doğu Kilisesi çok zayıflamış, şurada burada dağılmış, Yüksek Mezopotamya ve yakın ülkelerindeki ulaşması zor yörelerinde, Aramice konuşan birkaç bin üyesi olan, küçük sayıda, küçük topluluk ve cemaate indirgendi. Eski büyüklüğü yok oldu. Zaman, kendi köşesine çekilmişin ve içine kapanmışın, ağır, düşmanca ve kıyıcı bir ortamda yaşamanın zamanıdır. Nasturi Kilisesinin gün batışıdır. Üzerine çöken felaketler onu boğuyor ve kısa 2 Altın yaşında (14. yüzyıl), Silifke-Ktesifon’da (Kokhe) sonra 780 yılında Bağdat’ta ikamet eden “Doğu Katolikos-Patriği” yöneticiliğinde, 230 Başepiskopos ve Episkopos tarafından yönetilen 80 milyon nüfusu vardı. L / ARANA THA zamanda ölümle tehdit ediyor. Patrikliğin hısım kayırıcılığıyla devredilmesi, tartışılan bir uygulama 1450 yılında, ünlü seleflerinin saygınlığı ve yüceliğini Katolikos-Patrik Mar 4. Şemun Bassidi (1437-1497), Kuzey Batı Irak’ta, Alkoş dağında Rabban Hormezd manastırında birkaç yenilemez taraftarıyla yaşamaya devam eder. Bitti bitecek Kilisesinin geleceğini sağlamak için Patrikliğini keyfi bir şekilde, babadan hısıma devrini kararlaştırıyor. Bu karar atalardan kalan ve bu Kilisede o zamana kadar geçerli olan seçim geleneğine aykırıydı. Mirasçısı olarak yeğenini atadı ve böylece bu görevi kendi ailesinin yararına ayırdı. Bu gelenek yüz yıl boyunca coşkusuz ve itirazsız sürecekti. Bu uygulama, sonradan episkoposluk ailelerine yayılacaktır. Giderek, ender olmayan bazı hallerde usa sığmaz durumlar ortaya çıkacak: bazen yeteneksiz ve ruhani çağrısı olmayan gençler, hatta 8 ile 12 yaş arasına çocuklar vefat eden amcalarının yerine episkoposluğa, hatta patrikliğe3 atandı. Episkoposluğa veya patrikliğe aday “Nater Kursiya” (Tahtın Koruyucusu) Nadhira kutsal olmalıdır, yani “hiçbir zaman bir atom bile et yememiş olmalı” ve bu annesinin karnındayken bile böyle olmalıdır (bu nedenle annesi kesin etsiz ve hayvansal besinsiz bir rejim izlemelidir). Doğacak çocuk önceden kutsallaşmış oluyor. Bu uygulamaların amacı çobansal görevini geleneği elinde tutan aileye bağlamaktır. Bu kural, Roma’ya bağlı olmayan bu Kilisede (1671’den 1915’e kadar)4, Hakkari dağlarında Kodçannes’teki makamında yüzyıllar boyunca sürdü, sonra İran’da (19161918), Irak’ta (1918-1933), Kıbrıs’ta (1933-1940) ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (1940-1975)5 devam etti. 3 Örneğin, Doğu Nasturi Kilisesinin son Patriği, Mar 23. Şemun İkai (1908-1975), 1920 yılında, Bağdat’ın yakınlarındaki Baakuba kampında, 12 yaşında atandı. 4 Nasturi Kilisesinin 1915’e Kodçannes’teki makamında, 1689 yılında ancak Patrik Mar 13. Şemun tarafından inşa edilmiş Mar Allita Kilisesi kalıyor. 5 1975 yılında, Patrik Mar 23. Şemun İkai, Kalifornia, San Jose kentinde akrabalarından Nasturi Süryani-Keldani Kilisesinden biri tarafında kurşunlanıp öldürüldü. Mar 23. Şemun’un ölümünden sonra Katolikos-Patrik’ yeniden seçimle atanmasına geçildi Ancak 1552 yılında, Mar 7. Chemun “Bar-Mama”nın ölümünde (1538 – 1551) son Nater Kursiya ve veliaht, o da “Bar Mama” lakaplı Patrik Mar 8. Chemun, (1551 – 1558)6 kurallara aykırı bu düzenden şikâyetçi birkaç episkopos ve büyük sayıda mümin tarafından eleştirildi. Zihinler, Kiliselerinin Hristiyanlık’tan kopukluğunu kırmak ve diğer cemaatlere açılmak amacıyla bağımsız bir adayı sunmaya artık hazırdı. Kopmadan, Kutsal Roma Kilisesi ile yeniden birleşmeye kadar. 1552 yılının başlarında Mosul’a yakın bir yerde bir toplantı yapılır. Bu toplantı üç piskoposluk başkanlarını (İran’da Salamas, Azerbaycan’da ve Irak’ta Erbil) piskoposlarıyla birkaç başka piskoposun delegelerini bir araya getirir ve Rabban Hormezd7 manastırının başpapazı Yohannan Sulaka d’Beth-Ballo’yu8 patrikliğe seçerler. Mar Yohannan Soulaka d’Beth-ballo’nun Patriklik mührü Mührün ortasında yazan: Chemoun – Keldanilerin Doğu Patriği Mührün etrafnda yazan: Güçsüz Chemoun – Doğu Patriği 6 Aramicede Bar (oğul) ve Mama (amca) yani yeğen anlamında. Konu olan Yohannan Sulaka’nın yeğeni 7 Keldani-Asuri Hristiyanlığm kutsal yerlerinden biridir. Aziz Rabban Hormezd’in ve Patriklerin mezarlarının yeridir. 8 Gerçek adı Şemun Su’ud Daniel d’Beth-Ballo’dur. Papa 3. Jül, ona “Yuhannan” adını verdi 11 r J Babaları onu kilisesinin en yüksek basamağına getirdikleri bilinmeyen bu genç keşiş acaba kimdir? 1510 yılında Alkoş’ta doğdu. Çok genç yaşında keşiş yaşamını seçti ve o sırada 500 keşişi olan ünlü Rabban Hormezd manastırına girdi. Çok çabuk sorumluluklar yüklendi ve 12 yıl boyunca manastırın başkanı oldu. Doğu Kilisesi’nin manastır geleneğine uygun olarak sağlam bir eğitim gördü. Bu “protestocularının” amaçları arasında Roma Kilisesi’yle birleşme yoktu. Fakat Petrus’un halefi tarafından tanınması, Patrik adaylarının seçimini doğrulanması için gerekli görüyorlardı. Onlara göre birlik bu girişimde ikinci derecede bir amaç görünüyordu. Oysa Roma bunu, Sulaka hakkında herhangi bir görüşme ve doğrulama öncesinde orunlu bir şart sayıyordu. Fransisken misyonerlerin öğüdüne uyarak Sulaka Yeruşalem’e gitti. Orada Kutsal Mezar’ırı Bekçisi, Roma’ya gitmesini tavsiye etti ve ona salık mektupları verdi. Roma’ya 18 Kasım 1552’de vardı, Katolik imanını beyan etti ve üç episkopos-kardinali tarafından episkoposluğa atandı. 20 Nisan 1553 günü Papa 3. Jül, Latran bazilikasında onu Patrik aşamasına atadı.1 Papa ona başepiskoposların ve Patriklerin simgesi Pallium omuz askısını verdi ve yetkisinin coğrafî sınırlarını belirtti: seçimine katılan piskoposlukları, usulen Patriğin yetkisine tabi ülkeler, ve Çin ve Hindistan manastırları. Ona, Batı Kilisesi’nin yeni Katolik müminleri için “Keldani Kilisesini” düzenleme görevini verdi. Yuhannan Sulaka, Aziz Tomas veya Malabar Keldanilerini yetkisine almak amacıyla gitmeyi düşündüğü ve Hindistan Yarımadası’nm bir kısmını işgal eden Portekiz’in elçisiyle ilişki kurdu. Fakat sonunda gitmekten vazgeçti çünkü, Nasturi episkoposu, kendi ailesini tehdit etmekteydi ve Mezopotamya’daki müminlerinin durumuna ilgisiz kalamazdı. Yetim kalmak üzere olan genç “Keldani” Katolik Kilisesi Roma’dan, iki Maltalı Dominiken rahibiyle, 1553’te ayrılıyor. 9 Archdale A. King’in “Antakya Litürjisi, Süryan, ve Keldani ayin usûlleri” kitabından. 12 HAZİRAN 2014 59.SAYI Bu iki Dominiken rahibinden biri, Monsenyör Ambrozio Buttigeg, Mezopotamya papalık elçiliğine atandı ve Sulaka’ya görevinde yardımcı olmakla görevlendirildi. Venedik’ten, Sırbistan’dan, İstanbul’a geçer. Babıâli’den, kişiliğine saygınlık ve güvenlik verecek bir firmanla görevinin resmi tasdikini almayı amaçlıyordu. Fakat o sırada Kanuni Süleyman İstanbul’da bulunmuyordu ve firmanı alamadı. Yoluna devam ediyor ve yeni “Akat-Babil” Patrikliği’nin merkezi olan Amed-Diyarbakır’a varıyor. Hemen müminlerini örgütlüyor, beşepiskopos ve birkaç papazı kutsuyor. Görevi hiç de kolay değildir. Kilisesi, “rakip” kilisenin başarısını frenlemeye çalışan “Nasturi” hiyerarşisiyle karşı karşıya geliyor. Bununla birlikte Keldani Kilisesi, Papalık ile birliğine güvenerek kendini her tehlikeden uzak sanıyor. Fakat beklenmedik bir olay geleceğini tehlikeye atacak. Gerçekten Mar Yohannan Sulaka, amcasının çocuğu ve rakibinin düzenlediği bir komplo kurbanı olmuştur. “Bar-Mama”2 denilen Mar 8. Chemoun Denkha katına yakışmayan yöntemlerle ona bir komplo kuruyor. Artık rahatsız edici Yohannan Sulaka’yı öldürtmenin bir yolunu arıyor. Bu amaçla Amed’in Kürt emirine başvuruyor ve ona büyük miktarda para veriyor. Emir, Katolik Patriğini nedensiz tutukluyor, kırk günü bir kuyunun dibinde olmak üzere, onu dört ay tutuklu tutuyor. 12 Ocak 1555 günü Emir bu işe bir son vermek istiyor. Adamlarını yardımıyla kurbanını sımsıkı bağlıyor, bir çuvala sokuyor ve bir uçuruma atıyor. Yohannan Sulaka imanı ve Kutsal Papaya bağlılığı adına şehit oluyor. “Çoğu kez birlik ancak kanda sağlamlaşıyor; Kutsal Patriğin Ortodoksluğun davası için kanını vermesi gerekliydi”.3 Bu şehitliğin neticesi, Doğu Kilisesi’nin canlandırılmasının görevini yüklenen Kilisesinin başlangıcı olmuştur. Daha sonraki yüz yıllarda Doğu Kilisesi’nin mirasçısı ve geleceğe yönelik parçası oldu. Bu yeni “eski” Kilise, Kutsal Kitap ve Arami kültürüne, ilk Hristiyanlardan ve kurucusu aziz Havarilerden: Tomas, Bartelemeo, Addai ve Mari, ayrıca Aggai ve başlangıçtan şimdiye kadar tüm çocukları, din doktorları ve şehitlerinden miras aldığı havarisel geleneklere derinden sadık kalıyor. 10 Katolik rakibinin ölümünü planladığı ve finanse ettiği için akranları tarafından kendisine katolla (katil) lakabı verilmiştir. 11 Monsenyör Dominik Dahan (Mosul doğumlu ve 1937 – 1972 yılları arasında Fransa’da ilk Patrik Vekili, Keldani üslubunda Kutsal Ayinin litürjisi kitabından
http://www.gazetea24.com/yerel-basin-haber/keldani-katolik-kilisesi_12329623.html

Yorumlar kapatıldı.