İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Soykırımı hakkında Dünyada ve Ülkemizde çıkan çeşitli yalanlar ve doğruları

Şükrü Server Aya,  
 Dünya’nın Onurlu ve Doğruları Savunan İnsanlarına; Çağrımız Milliyetçilikle değil, affedilmez Yalan ve İnsanlık Suçu’nun işlenmemesi ile ilgilidir! “Ermeni Soykırımı” hakkında Dünyada ve Ülkemizde çıkan çeşitli yayınlarda;  TV programları ile kitap, tartışma, konferans,  bildirilerde “akil/yetkili/bilge” otoriteleri, bir asır önceki olaylar için öncelikle yadsınamaz sağlam belgelere dayanmaları; bireysel olay, anlatım ve duyumları, “ispatı olmadıkça” genelleştirmemeleri gerekir! Tarih, hayal ve gönlünüzden geçenlere değil, gerçek ve tarafsız belgelere dayanılarak yazılır; aksi takdirde ortaya dökülenler bazılarının arzu ettiği masallar olur ki, işte bu tür hayallerle masum olanların karalanması affedilmez bir İNSANLIK SUÇUDUR! (Eğer soykırım gerçekse inkar da insanlık suçu olur. HYETERT)


Birçok yerli, yabancı ve hatta Uluslar arası adlî mercilerin ve Parlamentoların burada sunulan “en temel” belgeleri bilmedikleri veya görmezden geldikleri anlaşıldığından, aşağıdaki kısa notları belgeli olarak ONURLU İNSANLARA ancak bedel ödenen ilanla duyurmaya çabalıyorum. Sevgi ve özlemle andığımız güzel insan ARTİN PENİK sesini duyurmak için Taksimde kendini bu uğurda yakmıştı; Dinkin derin dostluk sözleri susturuldu, hem Osmanlıya hem de Cumhuriyete hizmet eden Ermeni kahramanlar ve hiçler yoluna öldürülen bunca masum diplomat vb insanlar da unutuldu ve rahmetle anılmadılar bile! Aksini şurada burada kolayca duyurabilen tüm dünya insanlarını, ellerindeki belgelerle yazdıklarını ispat için, uygun zaman ve mekânda, halkın huzurunda açık münazaraya samimiyetle davet ediyorum. Gerçek ne ise hikâyelerle değil, resmi belgelerle ortaya konulmalı ve masal satanlar deşifre olmalı ve palavracılar ayıplanmalıdır.
1-     Geçici yerleştirme, tamamen askeri nedenle uygulanmıştır! Ermeni gönüllülerin, Sarıkamış’ta, Zeytun, Kilikya daki kahramanlıkları, en muteber “Kahraman Armen”in kitaplarında (Boston 1918) ve Paris Konferansına Şubat 1919 da verilen Resmi Muhtırada anlatılmıştır. Osmanlı sabretmiş fakat Nisan 1915’te Van şehri alınıp 120.000 Müslüman’dan geriye yalnız 1.500 kişi kalınca ve şehir Rus Generale teslim edilince bardak taşmıştır çünkü Çanakkale’de hayat-memat savaşı verilirken. Askerler,  isyan, sabotaj ve vur-kaçlarla meşgul ediliyordu.  Tehcirde, Anadolu’nun Batı şehirlerindeki ahali,  Protestan ve Katolikler ile askerî veya diğer kurumlarda çalışanların aileleri hariç tutulmuştur.  Cemiyeti Akvam’ın 21.9.1929 tarihli Resmi Gazetesinde, Genel Sekreter, Ermeni İhtilalcılara, Müttefiklerin bağımsızlık vaat ettiklerini, onların da bütün cephelerde Müttefikler için çarpıştığı 200.000 kişinin can verdiği resmen yazmıştır. Sulh olunca da Müttefiklerin sözlerinden caymaları ve onları terki de yazılıdır.  Savaş ve yol zorlukları nedeniyle, istenilmeyen bazı dramlar yaşanmıştır, fakat operasyon askeri yönden tam başarı sağlanmıştır. Köyler boşalınca, Ermeni ihtilalcıları saklanacak ve onları besleyecek yer kalmamıştır. Ruslar çekilirken de yaklaşık 200.000 kadar Türkiyeli Ermeni Rusya’ya – Kafkaslara kendiliklerinden göçmüşlerdir.
2-  Yabancıların “sadece Hıristiyanlara yardımları” 1917 de başlamış, 1930’a kadar sürmüştür. Mondros ateşkesinden sonra (30.10.1918) yaklaşık 200.000 Ermeni Suriye’den Anadolu’ya dönerek terk ettiklerini (İşgal altındaki Osmanlıdan) derhal almıştır.  Fransız ordusundaki 5.000 (Sasunlu) Ermeni’nin çapulculuk hareketleri sonucunda halk ayaklanmış ve fazla kayıp veren Fransızlar Ankara anlaşması ile çekilmişlerdir. Yerli halk, yeni dönmüş olan Ermenilerin kalmasını (sanat ve geçim nedeniyle) istemişse de, bu halkın tamamı kendi kararlarıyla Fransa’ya göçmüştür. En son ayrılan grupta (10.1.1922) tipi ve soğuktan yolda büyük kayıplar olmuştur.
3- ABD Arşiv No. 184.021/175, 16.8.1919 tarihli raporda, Yzb. Niles ve Mr. Sutherland’ın, yardım için savaş bölgelerini bir ay (1420 km) at ve araba ile gezdikleri ve gördükleri anlatılmıştır. Meselenin özünde Ermeni ordunun Müslümanları geniş çapta ve rafine vahşet yöntemleri ile öldürdükleri ve köylerini yıktıkları resmen yazılıdır.  Belgeler internet ve kitaplardadır.
4-Amerikan Senatosunun yolladığı (koyu Hıristiyan) General Harbord Heyeti bazı bölgeleri gezmiş, hatta 1919 sonbaharında, Sivas’ta Mustafa Kemal ile 3 saat görüşmüştür. Senatonun onayladığı Belge 266,13.4.1920 raporda, esas Ermeni asker ve kumandanların Müslümanları öldürdükleri, İngilizlerin de (olaya karışmak için) Ermenileri teşvik ettikleri yazılıdır.
5- Bazı kafileler, özellikle Kürt yörelerinden geçerken talan edilmiştir. Koruma jandarmalarından 48’i çarpışmalarda ölmüştür. Bazılar ise daha üstün güç karşısında kafilelerini çetecilerin insafına terk etmişlerdir. Bu tür yol kayıplarının on binin altında olduğu tahmin edilmektedir.  1916’da kurulan askeri mahkemelerde, kusuru görülen 1600 den fazla kişi, (Halep valisi bile) yargılanmış, suçsuz bulunan 400 kişi dışındakiler, (67 si idam olarak) çok ağır cezalar almışlardır.
6-  1912 – 1924 arası “tüm sebeplerden dolayı Ermeni kayıpları” 585.000 olarak tahmin edilmiştir. Bunun 195.000 açlıktan Ermenistan’da, 200.000 de savaşta öldüğüne göre, normal ve başka nedenle ölen sayısı 200.000 civarındadır, bu da 1.300.000 nüfusun % 15’i eder. (Hâlbuki Türk kışlalarında hastalıktan ve açlıktan ölen sayısı  % 30 civarındaydı.)
7-  28.5.1918 de kurulan ve bir hafta sonra Osmanlı himayesine giren Daşnakçı Ermeni Cumhuriyetinde, 2.12.1920 Gümrü anlaşmasına kadar, Ermenilerin % 22’si (195.000 kişi), Müslümanların % 77’si, Kürtlerin % 98’i açlık ve hastalıktan ölmüştür.        Fanatik Ermeni çeteciler tarafından öldürülen Müslüman sayısı gün-yer belirtilerek 515.000 dir.
8- (1948 Nuremberg Mahkemesinde ilk kullanılan) “Soykırım” tabirinin kullanılabilmesi için, bir devletin, başka bir ırk veya milleti aldığı kararla kısmen değil fakat,  toptan yok  etme kararını almış olması şarttır.
Hâlbuki “Cemiyeti Akvam Genel Sekreteri, Sir Eric Drummond, bu konuda 1.3.1920 tarihli beyanında şunları demiştir:    [İlaveten, Türkiye’de azınlıklar sıklıkla baskı altına alınmışlardı ve katliamlar, merkezi Türk Hükümetinin kontrolünün tamamen dışında olan  başıbozuk çeteler tarafından işleniyordu.] Hiçbir “yok etme belgesi veya şahitli bir sözlü emir yoktur”.  31.7.1915 tarihli emirde 3’cü Ordu komutanı Mahmut Kamil Paşa askerlere “Sevk sırasında muhacirler için kaba lisan kullanılmaması ve eşyalarının korunmasını” emrediyordu! 
9- Tarihteki gerçekleri, varsayımlarla, hikâyelerle saptırmak ve bunu “nefret-intikam sanayine” çevirmek ve yaşatmak “SOYKIRIM TACİRLERİNİN ‘’ dünya çapındaki pazarlama başarısıdır. “Soykırım” sözünün kullanılabilmesi için, bir uluslar arası mahkemeden karar alınması şarttır. Hatta B.M. de 2004’ten itibaren “bu amaçla Genel Sekretere yardımcı bir raportör tayin edilmiştir”. Bu nedenle, 1998’de revize edilen 60’cı Soykırım (Roma) Konvansiyon kararlarına uyularak taleplerin B.M. aracılığıyla ilgili mercie yapılması ve davanın dünyaya açık olması gereklidir.                      
İbret verici son gelişmeler:                                                                                                                     A- Sn. Alman C. Başkanı, gerçeklere uymayan son iyimser beyanı vermeden önce biraz tarih okusalardı, 2.8.1914 ten itibaren Osmanlı Ordusu Başkumandanının Sultan değil, General Liman von Sanders, Enver Paşanın Vekil ve Kurmay Başkanının da General Bronsart von Schellendorf olduğunu,  onların talebiyle son çare olarak tehcirin uygulandığını, ayrıca Berlin’de katledilen Talat Paşa’nın parodi mahkeme safahatını (maktul suçlu bulunmuş, katil alkışlarla mahkemeden çıkmıştı) ve General Schellendorf’un 24.7.1921 tarihli “Deutsche Allgemeine Zeitung” gazetesinde yazdıklarını  da bilmesi gerekirdi.
Sayın C. Başkanının, 2.Dünya savaşında, Hitlerin ordusundaki (4800’ü SS) 22.000 kişilik özel Ermeni Lejyonunu ve kumandanları (kasap) General Dro Kanajan’ı ve Hitler’e sadakatini de duymadığı anlaşılmaktadır.
B- Başbakan Sn. RTE’nin 24.4.2013 bildirisi, aslında internette mevcut ve 2005’te yaptığı Münih Avrupa Güvenlik Konferans  konuşmasının yumuşak teyididir. http://armenians-1915.blogspot.com/2008/02/2344-video-turkish-pms-response-to.html. (Youtube olan video geçici erişime kapalıdır, başka kanallar denenebilir veya CD si istenebilir) (Konuşmanın benzeri 2007 yılında New York’ta bir TV’ye de yapıldı).                                                                 
Görüleceği gibi Sn. RTE’ nin sert ve herkesi önüne baktıran o konuşmasından sonraki 2008 Maç gezisi ile ardından 2009’de İsviçre’deki protokolleri yapanların, bu açık beyanları ya bilmedikleri veya sonradan caydıkları düşünülebilir. Sn. Başbakan kurulacak Tarih Komisyon kararlarını kabul edeceğini 2005’te beyan etmiş ve Ermenilerin de arşivlerini açmalarını istemişti. Bu makul isteklerin hiçbiri yerine getirilmemiştir Kaldı ki, Lahey, Avrupa Adalet Divanı,  T346/03, 17.12.2003 tarihli kararın    19 cu maddesinde “Avrupa Parlamentosu kararlarının dahi, siyasi ve değişken olduğu cihetle, soykırım konusunda hukuken geçerli olmadığını kararlaştırmıştır.’’  Sn. Başbakanın veya Perinçek’in/İsviçre Hükümetinin de en üst merci olan AİHM kararına tüm hukukçuların neden atıf yapmadıkları da bilinmemektedir!
DURUM ve GÖRMEYENLER:  Elimizde; çoğu Ermeni-Amerikan-İngiliz-Fransız ve resmi Paris Sulh Konferansı vb. sayılamayacak ve reddedilemeyecek miktarda belge vardır… Bunları Soykırım kararı alan ülkelerin önüne koyup soru sormak, kendi halklarını aldattıkları için onları utandırmak TC‘in hakkıdır! Bu yapılamıyorsa; ilgili ülkelerde basına ilanlar verilerek bu belgeler gösterilmeli, Türk’e önyargılarla asırlarca aldatılan insanların görmeleri ve düşünmeleri sağlanmalıdır. Gregoryen Patrik vekilinin beyanatlara son katılımı da, tarihi bilenlere, Patrik Nerses’in Türklerle Ermeniler arasına soktuğu nifakı hatırlatmaktadır.
Tarih, gerçekleri öğrenmeyenleri, menfaat ve rol icabı görmezden gelenleri, teknik olarak varlığı imkânsız olan SOYKIRIMI KABUL gibi bir ahlaksızlığı, nemelazımcılık – tembellik gibi nedenlerle kabullenecekleri affedemez!

Gelecek kuşaklara bu kötülüğü yapmaya ve ırklar arasında hoşgörü, sevgi ve acıları unutmak yerine, eski külleri eşeleyerek yeni nesilleri düşmanlığa yönlendirmeye,  İNSANLIK SUÇU denmezse ne denebilir? 
Şükrü Server Aya (5.5.14 İst.)    (Not: Ermeni  konusunda 10 dk.ön konuşma)  
https://vimeo.com/93880988


http://www.avrupagazete.com/dunya/59095-ermeni-soykirimi-hakkinda-dunyada-ve-ulkemizde-cikan-cesitli-yalanlar-ve-dogrulari.html

Yorumlar kapatıldı.