Zeynep Tozduman
30 Mart 2014 Türkiye’nin kaderinin belirleneceği gün, Mardin’de 67 yıldır anne özlemiyle yaşayan, belgesellere konu olan ve diline küsen BAHEY’i kaybetmenin acısını yaşıyor şimdi Süryaniler. Güneşin ve ışığın çocuklarının elim kederi midir bilinmez? Tam bir sevinç yaşamak sanki Süryani halkına yasak kılınmış. Mardin Bağımsız Büyük Şehir Belediye başkanlığını Ahmet Türk ile birlikte Eş Belediye başkanlığını Süryani kökenli Februniye Akyol kazandı. Bir yandan seçim başarısı, öte yandan BAHEY’i kaybetmenin acısını yaşıyor şimdilerde Mardin’de kadim halklar.
Dile kolay tam 67 yıllık dinmeyen Anne özlemi…..Bu hangi dilde anlatılır bilmiyorum.
Mardin/ Deyrul Zafaran manastırına annesi tarafından 10 yaşında bırakılan bir çocuktur Circis Kaplan bizlerin bildiği adıyla BAHEY. 1915 Soykırımından sonra ülke genelinde gayri müslim halklara yaşatılan baskılar ve yoksulluktan ötürü bir Anne iki kızıyla birlikte Suriye’ye göç ederken yanında götüremediği, emaneten Deyrul Zafaran manastırına bıraktığı oğul Bahey, son nefesine dek hep annesini sayıklayarak hayata veda etmiştir. Tüm ömrünü bu manastırda Annesinin bir gün döneceğini umut ederek 30 Mart 2014’de gözlerini hayata yummuştur.
BAHEY, acılı bir halkın, kırık/parçalanmış hayatlarından sadece biri. Rahip ve rahibeler tarafından büyütülen BAHEY, hayata ve annesine değil diline de küsmüştür. Deyrul Zafaran manastırında 67 yıl geçen ömründe ana dili olan Süryanice yerine o hep inatla Arapça konuşmuştur. Yıllardır, Deyrul Zafaran manastırında, Süryanice dersleri verilmesine rağmen o Süryaniceyi hiç konuşmadı belkide çocukluğunda annesinin ona hitap ettiği İsa’nın ilk konuştuğu bu kutsal dili unutmak istedi. O, belkide hüzün yüklü yüreğinde tek bir şeyi kutsallaştırdı. Annesi ve iki kızkardeşinle geçen 10 yıllık hayat onun tek kutsalıydı..
Anne özlemiyle geçen bir ömür…
BAHEY’i tanımak; Der- Zafaran manastırında taş duvarlar arasında geceleyin ”ANNE”ye olan özlemlerin acı bir çığlığa nasıl dönüştüğüne tanık olmak demektir.
Bahey’i yaşamımda bir çok defa gördüm, dokundum. Ama Artuklu Üniversitesinde Süryanice kursuna gittiğim bir aylık kurs boyunca Deyrul Zafaran ve Mor Gabriel manastırında en uzun süreli kaldığımda, o acılı çığlıkların mezopotamya ovasının sessiz bozkırlarında nasıl çınladığına defalarca tanık oldum.
Bu çığlıkların sebebini değerli Mıtran Saliba Özmen’den öğrendikten sonra Bahey’e daha fazla dokunmak istedim. Ben bir anaydım, on yaşında bir çocuğun annesine olan özlemlerine belkide su olmak istedim kaldığım süre içersinde. O zaman gördüğüm, Deyrul Zafaran manastırının vazgeçilmezi, kıymetlisiydi Bahey. Rahiplerin, orada geçici dönemle kalan çocukların, Süryani ziyaretçilerin ve Metropolit Saliba Özmen’in en değerli misafiriydi hep O.
Deyrul Zafaran’nın misafiri 67 yıl sonra gitti…
Günde yüzlerce ziyaretçisi olan Deyrul Zafaran manastırına özellikle çocuklu bir kadın geldi mi ? bilin ki o gece taş duvarlarda yankılan yanık çığlıkların sahibi Bahey’dir.
Bahey, 77 yıla sığan ömründe hiç büyümedi, o, hep 10 yaşında bir çocuktu. Annesi bir gün onu almak için döndüğünde annesinin bıraktığı yaşta bulması içindir belkide. Bu manastır onca öksüz, yetim çocuğa babalık, analık etti ki. BAHEY, bu çocuklardan sadece biridir.
Bahey’in 77 yıllık ömründe yıllarca bu manastırdan bir çok rahip ve metropolit gelip- geçti ama Bahey hep orada annesini özlemle bekleyen bir misafir olarak kaldı. BAHEY, manastırla o kadar bütünleşmiş ki , değerli Metropolit Saliba Özmen’nin adeta gözbebeğiydi. Deyrul Zafaran manastırı ve Süryani halkı gidişinle sensiz kaldı BAHEY çocuk..
Başta yurt, yuva edindiği ona sevgiyle bakan DEYRUL ZAFARAN manastırında görevli olan tüm ruhanilere, Süryani halkına ve Mardin halkına baş sağlığı diliyorum.
67 yıllık özlem bitti…Annene kavuştun, anne özlemin bitti artık Bahey! Annene giden son yolculuğunda güle, güle özlemlerin, hasretlerin çocuğu..
Işıklar yoldaşın olsun.
ZEYNEP TOZDUMAN
Yorumlar kapatıldı.