İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

MHP’li Çetin: AKP’nin Bu Kadar Rezilliği Yeter

Papa heykellerinin önünde imzaladıkları anlaşmaların ardından Anadolu’nun her yerinde törenlerle kiliseler açan ve gayrimüslim vakıfların mallarının iadesini sağlayan AKP’nin bir taraftan da Türk adına ve TC ibaresine aleni düşmanlığı ihanet adımları olarak hafızalarda yer etmiştir. Dağlardaki “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarına, devlet tabelalarındaki “TC” ibarelerine, okullardaki “Türküm doğruyum çalışkanım” ile başlayan andımıza kadar savaş açan AKP’nin Anadolu’daki bin yıllık yer isimlerine varıncaya kadar büyük Türk milletine ait ne varsa değiştirmesine karşı bir şeyler diyebilmek için 30 Mart seçimleri değerlendirilmelidir. (Bu yazı için de MHP adayı Ermeniler kutlanmalıdır (!) HYETERT)

***
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, “AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın suçlarına ve günahlarına ortak olmamak, Türkiyemizin bir çadır devletine dönüşmesine müsaade etmemek, hukukun ve adaletin yeniden tesisi için 30 Mart seçimlerinde sandıkta iradesini ortaya koyacak olan milletimize çağrımızdır: AKP’nin bu kadar rezilliği yeter, vur tokadı sor hesabı” değerlendirmesini yaptı.
Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin son yılların en önemli ve en hayati seçimlerinden birisini yapmak için gün saydığını belirterek 30 Mart’ta verilecek oyların Türkiye’nin ne yöne gideceğini tayin edeceğini ifade etti.
30 Mart seçimlerini “bir kader seçimi haline getirenin skandallarla meşruiyetini yitirmiş iktidar partisi” olduğunu öne süren Çetin, AK Parti’nin seçimleri referanduma dönüştürerek suçlamalardan sıyrılma hesabı yaptığını iddia etti. Vatandaşların seçimlerde AK Parti’yi onaylayıp onaylamadıklarını göstereceğini dile getiren Çetin, “Ak denenler kara çıktığında, çıkarları için yüce dinimiz İslam’ı kullanarak zarar verenlerden hesabı bu millet mutlaka sormalıdır” görüşünü dile getirdi.
Başbakan Erdoğan’ın dilediği yasayla suçu suç olmaktan çıkardığını, yargının doğrudan bir bakan aracılığıyla kendisine bağladığını ileri süren Çetin, hiçbir savcının ya da hakimin yolsuzluk ve rüşvet, PKK ya da KCK dosyasını açmasına imkan kalmadığını savundu. Çetin, “Tayyip Erdoğan’ın emriyle okyanus ötesindeki paralelden hesap sormaya hazırlanan yargı, bugüne kadar Diyarbakır’da alenen özerklik hazırlığı yapan asıl paralelleri nedense görmemektedir” dedi.
Çetin’in açıklaması şu şekilde:
Türkiye son yılların en önemli ve en hayati seçimlerinden birisini yapmak için gün saymaktadır. 30 Mart’ta verilecek oylar, siyahla beyaz kadar ayrışan bir yol ayrımında ülkemizin ne yöne gideceğini tayin edecektir.
30 Mart seçimlerini bir kader seçimi haline getiren ise skandallarla meşruiyetini yitirmiş iktidar partisi AKP’dir. Hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarını yargıdan kaçıran AKP, tek kurtuluş yolu olarak gördüğü seçimleri adeta bir referanduma dönüştürerek suçlamalardan sıyrılma hesabı yapmaktadır. Mahkemenin ve kanunların yerine kandıracağını düşündüğü seçmen kitlesini koyan AKP, yargıdan kurtulmak için dünyada eşi benzeri olmayan bir şark kurnazlığı peşindedir. Vatandaşlar ilinde ve ilçesinde belediye başkanlarını seçmekle kalmayacak, boğazına kadar yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarına batmış AKP’yi onaylayıp onaylamadıklarını göstermiş olacaklardır. Oy vererek AKP’lilerin günahlarının vebaline ortak olmak ya da yanlışa dur diyerek ihtar etmek artık vatandaşın elindedir.
Milletten aldığı yetkiyi üç dönemdir keyfince kullanan ve bu gücün verdiği şımarıklıkla şimdilerde devlet içinde sağduyulu hiçbir ses bırakmayacak ölçüde diktatörleşen Tayyip Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra başbakanlık yapmaktan çıkmıştır. Erdoğan’ın üç ayı aşkın bir süredir tek yaptığı, kendisi ve çocuklarının da içinde olduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarını durdurmak, üstünü örtmektir. O artık Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenecek bir başbakan değil, bizzat sorunların kaynağıdır. Türkiye’yi temsil edecek itibardan yoksun kalan Tayyip Erdoğan’ın artık ülkeye bir fayda getireceğini beklemek boş bir hayaldir. Kendi canını, malını ve kirlenen itibarını kurtarma kaygısına düşmüş bir adama diktatörlüğünü kurması için güç verirseniz bundan sonra yapacakları felaket olacak, oylarıyla buna vesile olanlar da ilahi adalet karşısında sorumluluktan kurtulamayacaktır.
Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP hükümetinin daha şimdiden karnesi kırıklarla doludur. Yüzlerce milyar dolarla ifade edilen yolsuzluk suçlamaları göstermektedir ki bu fakir milletin ekmeğine ve emeğine göz dikilmiş, yetimin ve yoksulun hakkı korunamamıştır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının bulunduğu devlet malına göz dikmek, bırakın göz dikmeyi koruyamamak dinen ve ahlaken suçların en büyüğü, günahların en kötüsüdür. Türkiye ekonomisini şahsi çıkarlarına göre tezgâha düşüren ve satılmadık devlet malı bırakmayanların emeksiz kazançlarla Karun kadar zenginleşmesinin bir hesabı olmalıdır.
Ortadoğu’nun ve Balkanların ortasında bir vaha, bütün Türk ve İslam âleminde hem medeniyetin hem de dinin en iyi yaşandığı örnek Türkiye’nin ışığını on senede söndüren AKP zihniyetine dur denmelidir. Allah’ın adıyla insanları kandıran AKP’lilerin, Allah’ın ayetleriyle dalga geçecek kadar küfre batmış eski bakanlarına tek bir laf edememeleri çok acıdır. Müslüman görünüp İslam’la alay etmenin ayıbını, bu terbiyesizliğe sessiz kalanlar ömür boyu taşıyacaklardır. Dini siyasallaştırarak adı ak bile olsa bir partinin emrine sunmanın İslam’a ve Müslümanlara zarar verdiği anlaşılmıştır. Ak denenler kara çıktığında, çıkarları için yüce dinimiz İslam’ı kullanarak zarar verenlerden hesabı bu millet mutlaka sormalıdır.
Bin yıldır bu topraklara ve hatta üç kıtaya İslam mührünü vuran Türk milletine savaş açan, Türk devletini itibarsızlaştırmak için yapmadığı kalmayan AKP milletten tokat yemeyi çoktan hak etmiştir. Papa heykellerinin önünde imzaladıkları anlaşmaların ardından Anadolu’nun her yerinde törenlerle kiliseler açan ve gayrımüslim vakıfların mallarının iadesini sağlayan AKP’nin bir taraftan da Türk adına ve TC ibaresine aleni düşmanlığı ihanet adımları olarak hafızalarda yer etmiştir. Dağlardaki “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarına, devlet tabelalarındaki “TC” ibarelerine, okullardaki “Türküm doğruyum çalışkanım” ile başlayan andımıza kadar savaş açan AKP’nin Anadolu’daki bin yıllık yer isimlerine varıncaya kadar büyük Türk milletine ait ne varsa değiştirmesine karşı bir şeyler diyebilmek için 30 Mart seçimleri değerlendirilmelidir.
Bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşamış insanları Tayyip Erdoğan’ın 36 etnik parçaya bölme projesine kurban vermek istemeyenler için seçimlerde tercih edilecek yol bellidir. Hiçbir vatandaşın ötekisinden ayrılmadığı ve üstün tutulmadığı, etnik köken, din ve mezhebinin sorulmadığı, her türlü inancın özgürce yaşandığı Türkiye’de etnik kimliği kaşıdıkça kaşıyan Tayyip Erdoğan’ın kimlere hizmet ettiğini sorgulayanlar için seçimler iyi bir fırsat olacaktır. Bin yıllık kardeşliğimizi siyasi emellere kurban etmenin ihanetlerin en büyüğü olduğunu hatırlatmak ve ayrıştırarak nifak tohumları ekenlere hadlerini bildirmek için 30 Mart bir fırsattır.
Görüşen şerefsizdir dediği İmralı canisini siyasi bir aktör haline getiren Tayyip Erdoğan’ın en büyük projesi bebek katilleriyle yürüttüğü açılım adlı ihanet sürecidir. Terörle mücadeleyi beceremediği için inandırıcılığı zarar gören Tayyip Erdoğan’ın ve silahla elde edemediğini siyasetle alacağı vaadiyle ikna edilen PKK’nın bu tehlikeli ittifakının Türkiye’nin hayrına olmadığı açıktır. Terörün bitmediği gibi şehirlere kadar inecek ölçüde bölücü tehlikenin güçlendiği, buna karşılık teröristi takipten vazgeçmesi için TSK’ya emir verildiği ortadadır. Tayyip Erdoğan bölücülere istediklerini verdiği sürece her şeyin alttan alta sessizce yürütüldüğü bu hain süreçte, bir gün verecek bir şey kalmayınca yaşanacakları hesap edenlerin gidişata dur demeleri için 30 Mart çok önemlidir.
Devletin kurumları önemsizleşirken her sözünü kanun gibi uygulatan Tayyip Erdoğan’ın tek adam yönetimi karanlıktır ve çıkmaz bir yoldur. Meclis onun kontrolündedir, dilediği yasayla suçu suç olmaktan çıkarmaktadır. Yargı doğrudan bir bakan aracılığıyla kendisine bağlanmıştır. Hiçbir savcının ya da hâkimin yolsuzluk ve rüşvet, PKK ya da KCK dosyasını açmasına imkân kalmamıştır. Tayyip Erdoğan’ın emriyle okyanus ötesindeki paralelden hesap sormaya hazırlanan yargı, bugüne kadar Diyarbakır’da alenen özerklik hazırlığı yapan asıl paralelleri nedense görmemektedir. Nevruz’da Diyarbakır meydanında Apo mektupla kitlelere seslenmekte, Kandil’den canlı bağlantının yapıldığı meydanlar devlet tarafından terk edilmiş vaziyettedir. Hâkimi, savcıyı, polisi, askeri susturan Tayyip Erdoğan’ın ihanetlerine karşı Türk milletinin suskun kalmadığını göstermenin en kestirme yolu 30 Mart’tır.
Çalınan milyar dolarlar, siyasetçinin elinde değersizleştirilen ahlak ve dini değerler, parti organına çevrilen yargı, telefonla talimat verilen medya, hizmet Kürtçülüğü adıyla itiraf edilen bölücü ve ayrıştırıcı siyaset, devletin ve kurumlarının itibarsızlaştırılması, TSK’nın saygın komutanlarının hapsedilmesi, Apo’nun neredeyse paşa yapılması ve serbest kalmasını sağlayacak yolların hazırlanması, etnik ayrıştırma ve mezhebe dayalı siyasetin devlet politikası haline gelmesi, terörist serbestçe dolaşırken askerin kışlasından çıkmasının yasaklanması gibi AKP Türkiyesinden manzaralar milletimizin ufkunu karartmaktadır. İşte AKP’nin 30 Mart’ta millete oylatarak sürdürmek istediği kapkara yol budur.
Siyasi ahlak ve seviyenin dibe vurduğu Türkiye’de gözbağcılıkla, insanların algısıyla oynayarak karayı ak gösterebilenler, kendi günahlarına ortak aramaktadırlar. AKP’ye verilecek her oy yapılan yolsuzluklara onay vermek, PKK ile masaya oturanlarla ortak olmak demektir.
Takip ettiği gayrı milli, gayrı ahlaki, gayrı dini siyasetle pek çok konuda boğazına kadar pisliğe batan AKP’den, bu ülkede yaşayan her vatandaş adına sorulması gereken önemli bir hesap vardır. AKP siyasetinin tıkanan ve karanlığa mahkûm edilen tek adama dayalı kirli siyasetini tersine çevirecek alternatif yolu 30 Mart’ta Milliyetçi Hareket Partisi açacaktır. Milletine ihanet yerine hizmet eden, çalmayan çaldırmayan, üreten çoğaltan ve paylaşımcı yaklaşımlarıyla temiz ve ilkeli siyasetin adresi MHP Türkiye’yi karanlıktan çıkaracaktır. Mahkeme kararlarını dahi uygulamayan AKP hükümetinin Türkiye’ye verdiği tahribatın önünü kesebilecek, Türkiye’de hesapları olan küresel güç odaklarının ve uşaklarının hesabını bozacak tek yerli güç Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Bu yüzden 30 Mart seçimleri Türkiye’de küresel güçlerin istediği gibi mıntıka temizliği yapan menfaatçi ve işbirlikçilerle milliyetçi ülkücü hareket arasında olacaktır.
Türkiye’ye aşağılık kaset siyasetini getiren ve meydanlarda “bu genel ahlaksızlıktır” diye pazarlayan zihniyet, şimdi kendi ahlaksızlıklarını milletin fark etmemesi için yasaklar ve yalanlardan medet umacak kadar zavallı vaziyettedir. Türkiye’nin hiçbir başbakanı bu denli kendini rezil etmemiş, milleti utandırmamıştır. Ancak ne yazık ki Tayyip Erdoğan, daha fazla rezil olmamak gibi bir sınırı çoktan aşmış vaziyettedir. Türkiye’yi ve kendisini rezil etmeyi göze alacak kadar korktuğu günahları yüzünden Tayyip Erdoğan’ın her türlü yasağa, kargaşaya ve hatta savaş çıkarmaya tevessül edebileceği endişesi ciddiye alınmalıdır. İktidarlarının her dönemi için söylenecek çok şey olmakla birlikte, sadece son üç aydır ortaya çıkan yolsuzluk, rüşvet ve ahlaksızlıklar Tayyip Erdoğan ve hükümetinin görevden uzaklaştırılarak yüce divanda yargılanması için yeter de artar bile. Devleti Apo’yla muhatap etmek, devlet malına el uzatmak, dinimizle alay etmek gibi onlarca suçtan hesap sorulması gerekenlerin hakiki yüzünü millete göstermek için ayrıca bel altı kasetlerden medet beklemeye gerek yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman çirkin ve kirli siyasete tenezzül etmemiş, ihanet içinde olsa dahi rakibinin özeli üzerinden bir söylem geliştirmemiştir. 30 Mart seçimlerinde Türkiye’nin temiz bir siyasete, arınmaya, temizlenmeye, normalleşmeye ve hesap verebilirliğe olan ihtiyacının karşılığı olarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin yükselişi yaşanacaktır. Devleti yağmalayanlardan hesap sorulması, bölücüye ve haine hak ettiği cevabın verilmesi için MHP tek çaredir.
AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın suçlarına ve günahlarına ortak olmamak, Türkiyemizin bir çadır devletine dönüşmesine müsaade etmemek, hukukun ve adaletin yeniden tesisi için 30 Mart seçimlerinde sandıkta iradesini ortaya koyacak olan milletimize çağrımızdır:
AKP’nin bu kadar rezilliği yeter, vur tokadı sor hesabı!
http://www.etikhaber.com/siyaset/167266-mhp-li-cetin-akp-nin-bu-kadar-rezilligi-yeter-vur-tokad-sor-hesab.html

Yorumlar kapatıldı.