İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sevan Nişanyan’a Özgürlük!

Ragıp Zarakolu
Sevan Nişanyan’ın namını ilk, daha o Lise talebesi iken duydum. Robert’in harika çocuğu idi. Bu nedenle daha Liseyi bitirmeden Birleşik Devletlerinin en gözde üniversiteleri tarafından, tam burs verilerek davet olunmuştu. Militer rejimlerin yapısı üzerine araştırmalar yaptı daha sonraları Latin Amerika’da. Ve elbette, Karl Max’ın Grundrisse’sini onun dışında birinin çevirmesi düşünülemezdi. Bir dünya gezgini oldu sonra.

Aslında O da, Hrant gibi ülkeyi terke zorlandı sözde kaçak inşaat mahkumiyetleri ile.. Kim kimi kimin evinden kovuyor?
Beton kafa ise aynen devam diyor.
Bu mahkumiyetler ile, “Siz, bizim ‘mikroptan arındırdığımız topraklara nasıl dönersiniz’” denmek isteniyor.
Sen nasıl “Çirkince”yi, “Güzelce” yaparsın deniyor. Onun hesabı soruluyor.
“Kaçak inşaatmış!” Güldürmeyin adamı.
Sen git Boğaz’ı kaçak villalarla “ucubeye” çevir, bir de Çamlıca’ya zevksiz kitch bir Cami dikmeye kalk, Firavunlar gibi tarihe iz bırakmak adına; Urla’nın tarihsel alanlarını sonradan görme yeni para babası oligarklar için villalar yap kaçak olarak. Ve seçkin entelektüel Sevan Nişanyan’ı “kaçak inşaattan” bilmem kaçıncı kez hapise koy.
İstanbul’un, Ankara’nın yarısı kaçak inşaat yahu!
Süreci başlatan o MHP sempatizanı Kaymakam, küçük bürokratlar ve jandarma çavuşları ne kadar keyiflenmiştir şimdi.
Benim babam da Kaymakamdı ve yaptıkları ile onur duydum hep. İlk ondan aldım, bugün beni ben yapan terbiyeyi. Kaymakamlık ne hallere düştü, kimlerin ellerinde Yarabbi.
Şu Müteokrasi ülkesinde, 1999 yılındaki deprem bahane edilen, ama sorumlusu iğrenç inşaat sisteminin neden olduğu korkunç kıyımdan dolayı, göstermelik bir müteahhiti, kurbanlık keçi olarak yargılamak dışında kimden hesap sordun, ey şanlı Türk Adaleti, Yargısı?
Yahu sizin o “yasal” inşaatlarınız, bloklarınız, resmi binalarınız çöktü, “malzeme tırtıklamaktan”, ama Yurttaşın gecekondusu, Şirince’nin o güzel binaları dimdik ayakta kaldı.
İlk mahkum olduğunda, İHD, Sevan Nişanyan’a ANZ Düşünce Özgürlüğü Ödülü vermişti. Onun eski Lise yılı arkadaşları ile birlikte yediğimiz akşam yemeğini asla unutamam. Oradaki sohbetin derinliği, yaşam doluluğu ve esprisini… Ceylan’ın sesi…
Bu ülkeyi yönetenler hep bizi, yurttaşlarını “utandırmaktan” başka bir şey yapmazlar mı Allah aşkına?
Senin hapiste olmandan, orada karşılaştığın iğrençliklerden dolayı utanç duyuyorum bir TC yurttaşı olarak Sevan.
Ve Lanet olsun diyorum, bizi kendi ülkemizden utanma durumu ile yüz yüze bırakanlar, diyorum.
Lanet okumaktan başka bir şey gelmiyor ne yazık ki.
1998 yılında Almanya’da yaşayan TC yurttaşlarından 10 bin imza toplayarak TBMM’ye yollayan Soykırım Karşıtları Derneği Sevan Nişanyan’ın durumuna ilişkin bir bildiri yayınladı. Ondan bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum:
Görünen odur ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti, “itaatsiz” vatandaşı Ermeni aydın Sevan Nişanyan’a, “büyüklüğünü” kanıtlamaya karar vermiş durumdadır. Muhalif bir aydın olarak Sevan Nişanyan, hayat felsefesi ve alternatif yaşam tarzı, farklı konulara ilişkin kitaplaştırılmış düşünceleri, toplumsal hayata ilişkin alternatif projeleriyle, vatandaşı olduğu devletin resmi ideolojisi ve toplumsal yaşam projesine ters düşmektedir. Zaten gerçek muhalif bir kurumun ya da şahsiyetin başka türlü davranması da beklenemez.
Sevan Nişanyan, soykırımcı geçmişi inkâr eden, yalan ve efsaneler üzerine kurulu resmi tarih anlayışının yanı sıra dini, devletin toplum üzerine sınırsız hâkimiyetini tesis etmenin bir aleti olarak kullanma anlayışını da cesurca eleştirmesi, sadece devleti değil, aynı zamanda gücünü devletten alan falanjist odakları da ciddi şekilde rahatsız etmektedir.
Buna karşılık Sevan Nişanyan’ın muhalif düşünceleri, toplumun gelişmeye açık genç dinamik kesimlerinde önemli bir yankı bulmaktadır. Bu nedenle derin ve sığ devlet, Sevan Nişanyan’dan rahatsızdır…
Sevan Nişanyan’ın Şirince’de doğasıyla barışık, tarihsel dokuya saygılı, alternatif bir turizm anlayışını yansıtan eğitsel-kültürel yaşam projelerinin gerçekleştirilmesi için başvurmadığı merci kalmamıştır. İstisnasız çaldığı bütün kapılar, hiçbir tutarlı gerekçe gösterilmeksizin yüzüne kapanmıştır. Aynı zamanda Sevan Nişanyan’ın yardımı ile köylülerin tarihi evlerini restore etmelerine de izin verilmemiştir.
Sevan Nişanyan, yaratmış olduğu harika eserlerinin ödüllerle taçlandırılması yerine, Sevan Nişanyan’ın hem mülküne hem de eserlerine emval-i metruke muamelesi yapılmaktadır. 1915 Soykırımından beri Ermeni kültür varlıklarının yıkılarak yok edilmesi gibi, Sevan Nişanyan’ın eserleri de yok edilmek istenmektedir. Bu uygulama çerçevesinde Sevan Nişanyan’ın bütün bu güzide eserleri için yıkım kararları alınmıştır.
Aslında Sevan Nişanyan’ın “kaçak inşaat” bahanesiyle cezalandırılması, 1915 Soykırımı zihniyetinin bu gün de devamının bir göstergesidir.
SDK olarak Alman ve Dünya kamuoyu bilgilendirmek amacıyla Frankfurt’ta bir basın toplantısı düzenleyeceğiz., 2 Nisan Çarşamba akşamı ise “Sevan Nişanyan’a Özgürlük!” toplantısı yapılacaktır. Toplantıda Sevan Nişanyan’ın yakın dostu araştırmacı yazar Sayın Sait Çetinoğlu da konuşacaktır. Ayrıca Sevan Nişanyan’ın şaheserlerinden bir de fotoğraf sergisi düzenlenecek ve onuruna bir dayanışma konseri organize edecektir.
SEVAN NİŞANYAN SUÇSUZDUR, DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR!
SEVAN’A YAŞAM HAKKI; SINIRSIZ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ!
 skd@gmx.net, Frankfurt, 8 Mart 2014
EVRENSEL GAZETESİ, Albatros Köşe yazısı, 11.03.2014
http://www.evrensel.net/kose-yazisi/70799/sevan-nisanyana-ozgurluk.html#.Uylilfl_vms

Yorumlar kapatıldı.