8 Mart 1857’de New York’ta grev sırasında çıkan yangında ölen 129 işçinin anısına ilk olarak 1910 yılında 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasına karar verildi. Birleşmiş Milletler 16 Mart 1977’de 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü (International Women’s Day) olarak anılmasını kabul etti. Türkiye 1984 yılından sonra Dünya Kadınlar Gününü kutlamaya başladı. (Kadın Hakları konusunda bakınız: http://hyetert.blogspot.com.tr/2013/03/dunya-kadnlar-gunu-ve-kadn-haklar.html HYETERT)
Türkiye’de yasal olarak kadın erkek eşitliği olmakla birlikte özellikle devlet yönetiminde kadınlar çok küçük bir azınlığı teşkil ediyor. 30 Mart’ta yapılacak mahalli seçimde sadece BDP ve HDP büyük bir devrime imza atarak %50 oranında kadın aday gösterdi. Diğer büyük partilerde durum hiç de iç açıcı değil. Ak Partide adaylardaki kadın aday %1, CHP’de % 4 ve MHP’de %3 seviyesinde. Maalesef kadınlar için bir kota da konulamıyor.
Türkiye Ermeni toplumunda da durum büyük partilerden farklı değil. Cemaat Vakfı yöneticilerinin içinde kadınların oranı %3 ya da 5 civarındadır. Israrla önerilere rağmen her vakıf yönetiminde en az bir kadının bulunması bile hala tam olarak sağlanamamıştır. Halbuki en az her yönetimde 2 kadının olması gerekir.
Tekrar hatırlatalım Dünyada kadınlarını ikinci sınıf görüp gelişmiş, kadınlarını birinci sınıf görüp sosyal, siyasal ve ekonomik hayata katan gelişmemiş ülke yoktur. Az gelişmiş değil, gelişmiş bir toplum olmamızın yolu kadınlarımızın, yönetime ve sosyal hayata katılmasıyla mümkün olacaktır. Yüksek eğitim görmüş, eğitim için yıllarını vermiş kadınlarımızın diplomalarını evlilik referansı olarak kullanmaları ve diplomalarını iş yerleri yerine mutfağa asmaları kabul edilemez.
Hyetert- Murat Bebiroğlu
Yorumlar kapatıldı.