İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Arşaluys Mardiganyan’ın hikâyesi

Özlem Ertan

Ermeni Soykırımı’ndan mucize eseri sağ kurtulmuş ve 1915’in karanlık günlerinde neler yaşadığını dünyaya haykırmıştı Arşaluys Mardiganyan. Babasının, annesinin, kardeşlerinin ölümüne tanıklık etmiş, işkence görmüş, esir pazarlarında satılmış, zengin Kürt ve Türk ağaların haremlerinde kalmaya zorlanmıştı. Kendisini din değiştirip Müslüman olmaya mecbur eden Bey’in evinden, onca acılı zamandan sonra karşısına çıkan, çocukluk günlerinden tanıdığı Ermeni çoban sayesinde kurtulup dağlara sığınmıştı.

Aylarca kayalıkların kendisine sunduğu kuytularda saklandı Arşaluys Mardiganyan. O sırada Rus egemenliği altında olan Erzurum’a varıp da özgürlüğüne kavuşuncaya kadar dağlarda yürüdü hiç durmadan. Korku içinde, üzerinde Amerika bayrağı olan bir binaya doğru can havliyle ve son gücüyle koşmadan önce gördüklerini başka biri görseydi aklı uçup giderdi başından. Ruslar ve Amerikalıların korumasında, onca acı çektiği topraklardan ayrılıp önce Rusya’ya sonra da Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. “Yeni Dünya”ya adım attığında henüz 17 yaşındaydı ve bakışları acıyla perdelenmişti.
HENRY L. GATES YAZDI
Arşaluys, Amerikalıların söylediği şekliyle, Aurora Mardiganyan’nın bir amacı vardı: Halkının yaşadığı acıları Amerikalılara anlatmak ve onların kadim, yaralı ülkesinin viran yetimhanelerinde terk edilmiş, Müslümanlaştırılmış, adı değiştirilmiş Ermenilere sahip çıkmasını sağlamak… İşte tam da bu yüzden, Çemişgezek Köyü’ndeki evinden ailesiyle birlikte sürüldükten tam iki yıl sonra, 1917’nin baharında; gördüğü, yaşadığı her ne varsa yazar Henry L. Gates’e anlattı. ABD’ye yeni geldiği ve henüz yeteri kadar İngilizce bilmediği için yanında bir de tercüman vardı. Yazar Gates, Arşaluys’un 1915 baharından sonraki iki yılının öyküsünü dinlerken duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu. Ancak o dönemde Anadolu’da bulunan Amerika ve Britanya elçileri ile misyonerler de Arşaluys’un anlattıklarını doğruluyordu.
Arşaluys, durup dinlenmeden konuştu. Henry L. Gates ise onun öyküsünü kaleme aldı. Yer ve kişi isimlerini, tarihleri de kontrol edip 17 yaşının baharı acıyla gölgelenen Arşaluys’un hikâyesini yayımlanmaya hazır hâle getirdi. “Ravished Armenia” (Irzına Geçilmiş Ermenistan), 1918’de “Ermeni, Asuri Hayırseverlik Komitesi” tarafından basıldı ve Amerika halkı hem Arşaluys’a hem de öyküsüne duyduğu ilgiyi göstermekten geri durmadı. Gazeteler, bu genç Ermeni kızın fotoğraflarını yayımlıyor, herkes ondan söz ediyordu.
FİLM SETİNDE ACIYI YENİDEN YAŞAMAK
Yemeklerde, davetlerde soru yağmuruna tutulan, etrafı kendisiyle tanışmak isteyenlerce sarılan Mardiganyan, bu ilginin ülkesine yardım olarak döneceği umuduna sarılıyordu. Kimbilir belki de günün birinde Ermeniler, doğup büyüdükleri topraklara ayak basar, evlerine yerleşir ve yeni bir hayata başlarlardı. Bu umudunun gerçekleşmesine katkısı olacağı inancıyla oyuncu olmayı da kabul etti. Öyküsü sinemaya uyarlanacak ve o da kendisini canlandıracaktı. Ne de olsa Arşaluys Mardiganyan, Çemişgezek’ten, Malatya’ya, Diyarbakır’a, Urfa’ya, Dersim’e, Erzurum’a uzanan acılı yolculuğunu film setlerinde yeni baştan yaşamayı göze alabilecek kadar cesurdu. Yönetmenliğini Oscar Apfel’in yaptığı Auction of Souls (Ruhların Açık Artırması) gösterime girdiğinde tarih 1919’du. Amerika’nın pek çok kentinde sinema salonlarının programına giren filmi izleyenler çoğunlukla dehşete kapılmış hâlde çıkıyorlardı dışarıya.
Arşaluys’un öyküsü uzun zaman konuşuldu, ama gün geldi onun adını anımsayabilenlerin sayısı azaldı. Kitap, 1933’te Londra’da da basıldı. Ondan sonra da kütüphane raflarında uykuya daldı. Film deseniz o da unutuldu bir köşede.
YILLAR SONRA TÜRKİYE’DE…
Arşaluys Mardiganyan ise yaşamaya devam etti. Evlendi, bir oğlu oldu. Ancak kadim vatanında bıraktığı mezarsız ölülerini hiç unutmadı. Uzun hayatı boyunca psikolojik sorunların bitmek tükenmek bilmeyen saldırılarına maruz kalan Arşaluys Mardiganyan’ın öyküsü yıllar sonra Türkiye’de de yayımlandı. “Parçalanmış Ermenistan” adıyla, Diran Lokmagözyan’ın çevirisiyle ve Pencere Yayınları tarafından…
Ben bu cesur kadının adını ilk kez geçen ekim ayında Yerevan’daki Soykırım Müzesi’nde duymuştum. Müze müdürü Hayk Demoyan, “Ravished Armenia”nın Ermenistan’da yeni yapılan İngilizce baskısını hediye etmişti bana.
“ERMENİLERİ DURDUK YERE KESMEDİK”
Şimdi tam da öyküsü ilk kez Türkiye’de yayımlanmışken Arşaluys Mardiganyan’dan ve 1915’te yaşananlardan söz etmek gerek. Evet, Ermeni Soykırımı’nın üzerinden 99 yıl geçti ve o günleri yaşayan hiç kimse hayatta değil. Ancak milyonlarca Ermeni’nin ölümüne, sağ kalmayı başaranların da dünyanın dört bir yanına savrulmasına neden olan soykırımın yol açtığı travma hâlâ devam ediyor. Bu yüzden okunmalı Arşaluys Mardiganyan’ın öyküsü. Özellikle de Türkiye’nin en tanınmış yazarlarından Ayşe Kulin’in televizyon ekranında “Yahudilerinki gibi gidip durup dururken biz onları (Ermenileri) kesmeye başlamadık” diyebildiği günlerde daha da çok okunmalı. Geçmişin acılı hayaletlerine dokunabilmek ve vicdanın sesine kulak verebilmek için…
operatik@gmail.com
twitter:@ozlemertan
http://www.taraf.com.tr/ozlem-ertan-3/makale-arsaluys-mardiganyan-in-hikayesi.htm

Yorumlar kapatıldı.