Ergun Babahan
Asıl meseleyi kaçırıyorsun sevgili Hasan Cemal. Mesele yolsuzluk meselesi değil, demokrasi meselesi. Şimdi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı değişip doğrudan Başbakana bağlı hale gelince, bütün karanlık odaklar aydınlanacak farkında değilsin. Dost acı söyler, ben de söyleyeceğim valla. Dayanamıyorum artık.AKP ve Erdoğan’ı kafaya takıp resmen dumura uğramışsın. Hanefi Avcı’nın başına gelenlerle bile ilgilenmiyorsun, demokrasiyi tehlikeye atıyorsun abi.
Bak Avrupa Birliği’nin de konforu yerinde, New York Times’ın da… Cemaat’in etki alanına girmiş, Erdoğan’a otoriter falan gibi anlamsız laflar ediyorlar. Oysa Erdoğan demokrasiyi savunuyor.
TÜRGEV için işadamlarından aldığı bağışlar, arazilere falan bakma. Bunlar Cemaat’in gücünü kırmak için hep. 20 yıl sonra Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yerini Recep Tayyip Erdoğan Hocaefendi aldığında her şey yerli yerine oturacak. Kadayıfın altının kızarmasını bekle bir…
Polis, stadyumlarda siyasi slogan attıkları iddiasıyla Fenerbahçeli taraftarları gözaltına alıyorsa, demokrasinin güçlenmesi için.
İnternet sitelerini ulaşımın yasadışı yollarla engellenmesi de demokrasiyi güçlendirip halkın kafasının karışmasını önlemek için.
Bir ülkenin başbakanın kendine yakın işadamlarından 100’er milyon dolar toplayıp dev bir medya kuruluşunun sahibi olması, basın özgürlüğünü garanti altına almak için.
Demokrasi kuşatma altında görmüyorsun.
Demokrasiyi sağlama almak için önce biraz askıya alacağız. O da mecburiyetten. Demokrasi ve hukuk askıya alınmadan aydınlık günler gelmeyecek, Türkiye’nin içteki ve dıştaki düşmanları etkisiz hale gelmeyecek.
Obama yönetimi Wall Street olaylarında 17 kişiyi öldürürken sustun, İngiltere Başbakanı Cameron gazetelere el koyarken sustun, camide içki içtiler ses çıkarmadın, Kabataş’ta türbanlı kadına saldırdılar görmezden geldin, milli ordumuza kumpas kurulmasını sineye çektin. Erdoğan gibi her şartta doğruyu söyleyen, doğrudan şaşmayanlara kulaklarını tıkadın.
Niye?
Hep konforundan taviz vermemek için.
Oysa Türkiye’nin sosyolojik altyapısının anokronik değerlendirmelerini doğru yapıp, iktidar kavgasının epistomolojisini doğru okusaydın sorunun Cemaat, çözümün Erdoğan olduğunu görürdün.
‘‘Bir Türk dünyaya bedeldir’’ sözünün yıllar önce tüm Türkler için değilse de Erdoğan için söylendiği apaçık ortada. Şimdi Lufthansa’sı, Boing’i, Airbus’ı birleşmiş bu müthiş Türk’e darbe yapmaya çalışıyor, farkına varmıyorsun.
Onca yıl uluslararası gazeteciler örgütlerinde yönetim kurulu üyeliği yaptın, söyle bakalım BBC’nin, New York Times’ın sahipleri kim? Söyleyemezsin tabii. Hepsinin sahibi Masonlar. Hem de damardan Masonlar. Siyonistlerle işbirliği yapıp demokrasimizin çanına ot tıkamaya çalışanlar hep onlar.
Takmışsın yolsuzluğa. Yolsuzluk falan yok. Bolşevik Bukharin bile Ruslara ‘‘Enrich yourself’’ (Zenginleşin) dememiş miydi? Erdoğan, ufku geniş bir adam gerektiğinde bir komünisti de dinler ve nitekim öyle yapıyor. Hiçbirini de kendi için yapmıyor. Yeterince AKP’li zengin olunca, TÜSİAD’a girip orayı da demokratikleştirecekler.
TÜSAİD yönetimi vatan hainlerine bırakılamaz.
Evet, 12 Eylül referandumunda kabul edilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Türkiye’ye bol gelmiştir. Türkiye’nin bir an önce demokratikleşebilmesi, paralel devlet uzantılarının, çetelerin, Masonların, Lufthansacıların, Siyonistlerin, Fenerbahçelilerin, tasfiyesi, demokratik düzene kavuşmamız için HSYK’nın doğrudan Başbakana bağlanması, kritik davalarda son karar merciinin Yargıtay yerine Erdoğan olması memleketin hayrınadır. Siyasi iktidara takma hep. Trafiğe tak, çevre kirliliğine tak, Lüfer sorununa tak abi.
Bu gerçek Boğaz’a karşı rakı içilerek görülmez tabii. Cuma’ya git biraz, Cuma’ya…
Parlez-vous français!
http://m.t24.com.tr/yazi/hasan-abi-konforun-yerinde-yaziyorsun/8405
Yorumlar kapatıldı.