İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müslümanlaşan Müslümanlaştırılan Ermeniler- I

Son yıllarda bazı Ermeni gruplar tarafından gündeme taşınan, can korkusuyla, kılıç zoruyla Müslümanlaşan, Müslümanlaştırılan Ermenilere, Müslüman Ermeni denmesi  çok rahatsız edici. Rahatsızlığın nedeni, bu gruplara Müslümanlaştırılan ya da Müslüman olmak zorunda kalan Ermeniler deneceğine, sanki bu insanlar isteyerek ve seçerek Müslüman olmuş gibi Müslüman Ermeniler denmesi. Bu gruplara Müslüman Ermeni deyip geçmek, -1915 dahil- acıları yok saymak, küçümsemek, görmezden gelmek ve olayı gönüllü din değiştirmeye indirgemek gibi geliyor bana… Önce bir noktayı açıkça belirlemek gerekiyor. Nasıl “ben Ermeni’yim” diyene kimse, Ermeni değilsin deme hakkına sahip değilse, aynı şekilde Ben Müslüman Ermeni’yim diyene de kimse ‘değilsin’ diyemez. 

***
Değerli Okurlar,
Bir kaç ay önce başladığım bu yazıya, bir süre ara verdim. Konuyla ilgili kişisel görüşlerimi sizlere iletmeye çalışacağım. Uzun bir yazı oldu bu yüzden yazıyı iki bölümde yayımlamaya karar verdim. Bu uzun yazıyı okumak zahmetine katlanan bütün okurlara çok teşekkür ederim.
Murat Bebiroğlu

Son yıllarda bazı Ermeni gruplar tarafından gündeme taşınan, can korkusuyla, kılıç zoruyla Müslümanlaşan, Müslümanlaştırılan Ermenilere, Müslüman Ermeni denmesi çok rahatsız edici. Rahatsızlığın nedeni, bu gruplara Müslümanlaştırılan ya da Müslüman olmak zorunda kalan Ermeniler deneceğine, sanki bu insanlar isteyerek ve seçerek Müslüman olmuş gibi Müslüman Ermeniler denmesi. Bu gruplara Müslüman Ermeni deyip geçmek, -1915 dahil- acıları yok saymak, küçümsemek, görmezden gelmek ve olayı gönüllü din değiştirmeye indirgemek gibi geliyor bana. Bu da birlerinin bilerek ya da bilmeden bu olayları, eşi az bulunan trajedileri normalleştirmek, sıradanlaştırmak istediği izlenimini veriyor. Önce bir noktayı açıkça belirlemek gerekiyor. Nasıl “ben Ermeni’yim” diyene kimse, Ermeni değilsin deme hakkına sahip değilse, aynı şekilde Ben Müslüman Ermeni’yim diyene de kimse ‘değilsin’ diyemez. 
Bazı Ermeniler ve liberal Türkler tarafından ileri sürülen, toplumun çoğunluğunun Müslümanlaştırılmış Ermeni olmadığı iddiasında olduğu, Müslüman Ermeni konusunun tabu ya da yasak olduğu iddiaları ise, konuyu gündeme getirenlerin kendilerini önemseme gayreti değilse, bilgi eksikliği olsa gerek. Müslümanlaştırılmış Ermeni yoktur diyen olmadığı gibi, vardır diyenler yıllardır yazıp çiziyor. Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan bile ailesinin yarısının Müslümanlaştığını defalarca söyledi. Yıllardan beri gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, “Kripto Ermenilerden” söz eder. Eski Tarih Kurumu başkanı Halaçoğlu, Müslüman Ermenileri ev ev belirlediğini söylüyordu. Eski bir bakan olan yazar Hasan Celal Güzel de aynı iddiada olanlardan[i].  Daha pek çok örnek verilebilir. Tabu ve yasak konusuna gelince, bu güne kadar Müslüman ya da Müslümanlaştırılmış Ermenilerden söz ettiği için dava açılan ya da ceza alan olmadığı gibi toplumdan dışlanan da yoktur. Türkiye Ermenileri bu konudan doğal olarak uzak duruyorlar,  bunun tabu ile, yasak ve korku ile ilgisi yok. Toplum, kilisesini, okullarını,  hastanesini yaşatma, kendi varlığını sürdürme derdine düşmüştür. Hıristiyan Ermenilerin sorunlarını çözemeyen cemaatin, cemaatle tamamen ilgisini kesmiş Müslümanlaşmış Ermenilerle uğraşması, akademik bir araştırma amacı taşımıyorsa, olsa olsa meşhur olma amaçlı anlamsız bir gösteri ve yaranma gayreti olur. Kaldı ki, gizlenen, dönme olarak anılmak istemeyen grupları afişe etmek ne etik olur, ne de yarar sağlar. 

Diğer yandan liberallerimiz, entelektüellerimiz Müslümanlaştırılmış Ermeni konusunu sanırım geç fark etti.Tabi konuyla ilgilenecek zengin, güçlü vakıf ve derneklerin varlığı da hem ilgiyi artırmış hem de ciddi araştırmaların yolunu açmış olabilir. Tabu olan, yasak olan Müslüman Ermenilerin varlığını söylemek, yazmak değil,  -olsa olsa- 1915 katliam ve tehcirinin soykırım olduğunu ve Müslümanlaştırılan Ermenilerin soykırımın kanıtı olduğunu söylenmesidir.   
Bir noktayı tekrar açıkça belirtelim,  nasıl “ben Ermeni’yim” diyene kimse, Ermeni değilsin deme hakkına sahip değilse, aynı şekilde Ben Müslüman Ermeni’yim diyene de kimse değilsin diyemez.  “BM İnsan Hakları Komitesinin yorumuna ve Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesine göre bireyler bir azınlık grubunun üyesi olmaya zorlanamazlar. Bu yorum çok kültürlülüğü ve bireyin kendi kimliğini seçme haklarını temel almaktadır. Gerçekten de, demokratik bir toplumda birey, kendisini bir azınlık grubunun parçası olarak görüp, o grubun kültürünü devam ettirme hakkına ve bunu talep etme yetkisine sahip olduğu gibi, deyim yerinde ise, ‘asimile olma’ hakkına da sahiptir.”[ii] Sonuç olarak bireyler toplumsal kimliklerini özgürce seçer ve belirlerler.
Azınlıkları çoğunluktan ayıran, etnik kökeni, dili, dini, kültürü ve gelenekleridir. Müslüman ülkelerde Ermeni azınlığı çoğunluktan ayıran en temel özellik ise dinidir. Dilini, dinini, geleneklerini kaybetmiş gruplar ancak etnik kökenine dayanarak Ermeni olduğunu iddia edebilir. Kimsenin DNA’sına, kanına bakarak, ırkçı bir yaklaşımla etnik köken belirlenemeyeceğine göre, beyan esas alınacaktır.  

Deniyor ki, “Din başka millet başka. Ateist Ermeni oluyor da, Müslüman Ermeni neden olmuyor?”  Eğer bazı gruplar toplumsal kişiliğini ‘Müslüman Ermeni’ olarak tanımlıyorsa, Müslüman Ermeni olmaz demek anlamsız olur. Ancak Türk’ün Müslümanlıkla özdeşleşmesi gibi, Ermeniler, özellikle de Müslüman ülkelerde yaşayan Ermeniler de kilisesiyle ve diniyle özdeşleşmiş, bütünleşmiştir. Bu nedenle de Müslüman Ermeni farklı bir cemaat farklı bir grup oluşturur. Toplumsal kimliği, içinde bulunduğu topluma, bölgeye göre de değerlendirmek gerekir. Türkiye’de bir Türk Hıristiyan olsa Türklükten kopmuş olmaz, ancak Almanya’da Hıristiyan olan bir Türk, büyük ihtimalle Türk kimliğini de yitirir ve toplumdan kopar. Yine Ermenistan’da bir Ermeni Müslüman olsa büyük ihtimalle toplumdan kopmaz. ABD’de ya da Avrupa’da bir Ermeni Müslüman olursa ne olur kestiremem. Ancak Türkiye gibi Müslüman ülkelerdeki azınlık olarak yaşayan Ermeniler için ise dinden ayrılmak kendi Ermeni toplumsal kimliğinden de ayrılmak anlamına gelir. Çünkü, Ermeni’yi çoğunluktan ayıran en önemli, hatta tek özellik dini ve dini gelenekleridir. Türkleştirme serüveni aynı zamanda Müslümanlaştırma serüvenidir. Müslümanlaşan Ermeni’ye  dönme denir, ben Türküm diyen Hıristiyan Ermeni’ye kimse dönme demez.
Ne gariptir ki bazı liberal ve solcu yazarlar bizi Müslüman olan Ermenileri içimize almadığımız için suçluyorlar. Biz kimiz, onları tanıtıp ortaya çıkaranlar, onlar için araştırma yaptıranlar, onların sözcülüğünü yapanların çoğu Ermeni değil mi? Kim engelliyor, onların Müslüman Ermenileri aralarına almalarını?  İstenen kız alıp kız vermekse, sanırım yakında o da olur, acele etmeye gerek yok. Modernizmi, laikliği, sosyalizmi din karşıtlığı olarak, dini halkın afyonu olarak görenlerin din farkını önemsemeleri beklenemez.
Müslümanlaştırılan Ermenilere, Ermenilerin “dinimizi terk eden alçaklar” gözüyle baktığımız da yeni uydurulmuş bir  masal olsa gerek[iii]. Hıristiyan Ermeniler bırakalım bu insanları, suçlamayı, kınamayı olsa olsa bu insanlar için üzülürler.
Sosyolog ve araştırmacı Manuel Castells, Kimliğin Gücü isimli eserinin “Devletsiz milletler: Katalunya” başlıklı bölümünde şöyle diyor:”Katalan kimliğinin tanımlanmasında dil neden bu denli önemlidir? Bunun sebeplerinden biri tarihseldir: Dil yüzyıllarca, baskı altına alınmadıkları sürece demokratik öz yönetim kurumlarına sahip olmanın yanı sıra Katalan olmanın ayırt edici bir işareti olagelmiştir. Katalan milliyetçiler, Katalunya’da yaşayan ve çalışan herkesi Katalan olarak tanımlamasalar da, ‘Katalan olmayı isteyen’ diye de eklerler. ‘Olmayı isteme’ nin işareti ise dili konuşmak ya da konuşmaya çalışmaktır. (Aslında ‘konuşmaya çalışmak’ daha da iyidir, çünkü Katalan olmayı istemenin gerçek işaretidir… Başka bir sebep ise siyasaldır: Katalan nüfusunun ülkesel bağımsızlığa başvurmaksızın genişlemesinin ve çoğalmasının en kolay yolu budur. Zira ülkesel bağımsızlık arayışına girmek , İspanyol devletinin toprak bütünlüğüyle çatışmak anlamına gelecektir.”[iv] 
Yukarıdaki tanımda dilin yerine dini koyarsak, neredeyse Türkiye topraklarında yaşayan Ermenileri tanımlamış oluruz. Devletsiz Ermeni topluluğu asırlarca dini olarak örgütlenmiş, taşrayı merkeze bağlayan daima kilise ve din adamları olmuştur. Çoğu zaman yasaklamalar, korkutmalar ya da entegrasyon nedeniyle dilini kaybeden toplumu ancak din bir arada tutan tutkal olmuştur. Dindar olmasa bile vaftiz olan kilisede evlenen ve kiliseden cenazesi kaldırılan herkes toplumun parçası olmuştur.  Yaşadığı şehirde kilisesi ve din adamı olmayan ve Ermenice  bilmediği halde hiç bir menfaat gözetmeden kilisede vaftiz olan kişiler de haklı olarak çoğunluğun gözünde daha da iyidirler.    
Ateiste gelince,Türkiyeli Ermenilerin ateistlerinin de büyük bölümü dinin Ermeni toplumu için önemini bildiklerinden kilisesine saygılıdır. Vaftiz olur, çocuğunu vaftiz ettirir, düğününü kilisede yapar ve cenazesi kiliseden kalkar. Bunların bir bölümü de menfaati gereği cemaatten yararlandığı, cemaatten geçindiği için dine saygılı görünür.
Mevcut yasa ve geleneklere göre Türkiye Ermeni toplumu dini bir topluluk yani cemaattir. Bunun doğal sonucu olarak da Cemaatin varlıklarından, kilisesinden, okullarından, vakıflarından yararlanmak için de cemaat mensubu olmak gerekir. Bu mensubiyetin en önemli kanıtı ise kimliğinde Hıristiyan yazması ve vaftiz belgesine sahip olmasıdır. Eğer can korkusuyla Müslümanlaşan ya da kılıç zoruyla Müslümanlaştırılan Ermeniler, kimliklerine Hıristiyan yazdırıp kilisemizde vaftiz olurlarsa elbette Hıristiyan Ermeni cemaatinin saygın bir ferdi olur ve tüm haklardan yararlanır.
NEDEN BU GÜN?
Bu gün Müslümanlaştırılmış Ermeniler konusunda geldiğimiz noktada, bazı sorulara cevap bulmak gerekir. Tabi, amacım komplo teorileri üretmek ya da komplo teorilerine yer vermek değil. Ancak can korkusuyla, kılıç zoruyla da olsa Müslümanlaşmış ve en az  dört nesil Müslüman olarak yaşamış, dilini, dinini ve kültürünü, geleneklerini unutmuş, hatta onları yaşatmak için gayret göstermemiş bir grup, bu gün neden Ermeni olduğunu gündeme getirmek ister? Hele şaraptan dönme sirke keskin olur ata sözüne uygun olarak, hak dinini bulduk diyen, hacca giden, namazında niyazında, Müslümanlardan kız alıp veren bir Müslümanlaştırılmış Ermeni neden birden ortaya çıksın. Eğer bazı yazarların ve akademisyenlerin iddia ettiği gibi, Müslüman görünümü altında gizli gizli Hıristiyan olarak yaşayan, kendi arasında evlenen, kripto Ermeni denilen gizli Ermeniler varsa onların bu gün asıllarına dönmek ve bu ıstıraba son vermek istemeleri anlaşılabilir. Yine Müslüman olarak yaşadığı halde aslına dönmek isteyenler de belli ölçüde kabul edilebilir.
Müslümanlaşmış ve Müslüman olarak yaşamaya kararlı bazı grupların durup dururken ortaya çıkmalarında bazı çevrelerin etkisi var mı? Yoksa kendiliğinden bilmediğimiz bir nedenle kimliklerini ortaya çıkarmak mı istediler?  Eğer ölüm korkusu kalktığı için dersek, bu doğru olmaz. Neredeyse 80 yıldan beri böyle açık bir korku yok. Eğer Cumhuriyet döneminde de Ermeniler sevilen ve istenen halklardan olmadığı için ortaya çıkmamışlar diyorsak, bu gün bu konuda özellikle çoğunluğun zihniyetinin, paradigmanın değiştiğini söylemek zor. Son günlerde yapılan bir araştırmada Hıristiyan komşu istemeyenlerin oranı %63.[v]  Son on yılda görülen önemli iyileştirmeler bir paradigma değişikliği gibi görünse de bunun önemli bölümünün sadece başbakandan ve yakın çevresinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz
Gizli ya da kripto Ermeniler konusunda pek çok sayı uçuşuyor ama ben bu konuda çok iyimser değilim. Unutmayalım ki haklarında yüzlerce kitap,  binlerce makale yazılan Türkiye Sebetayistlerden Yahudiliğe dönmek isteyenlerin sayısı son elli yılda sadece -yanılmıyorsam- iki kişidir. Komplo teorilerinden geçilmiyor, sağcısı, solcusu bu konuda teori üretiyor. Üzerinde her hangi bir baskı olmayan insanlar neden gizli gizli Museviliği sürdürsün?
Komplo teorisyenlerini bir yana bırakırsak Müslümanlaştırılmış Ermenilerin büyük bölümünün gizli Ermeni olarak yaşadığı iddiası pek gerçekçi görünmüyor. Diğer taraftan biz hak dinini bulduk diyen Müslümanlaşmış Ermeni’nin toplumun Ermeni’ye hele Ermeni dönmesine bakışını bildiği halde biz Müslüman Ermeni’yiz demeleri için haklı nedenler bulmak gerekiyor. Tekrar atalarının dinine dönmek isteyenlerin risk almaları anlaşılabilir. Ancak Müslüman olarak yaşamaya devam etmek isteyen dört nesil gizlenmiş Müslüman Ermeni neden risk alsın? Neden kendisinin ve çocuklarının hayatını zorlaştırsın? Hele büyük bölümü şehirleşmemiş aşiret olarak yaşayan insanlardan durup dururken, etnik kaygılarla ben Ermeni dönmesiyim demesi çok zor.
O zaman nasıl bir beklenti, bu insanların biz Müslüman olarak yaşayan ve Müslüman olarak yaşamaya devam edecek olan Ermeni dönmeleriyiz demesine neden olabilir. Bu konuda elde ciddi araştırmalar yok. Ancak sadece bazı tahminlerde bulunmak mümkün. Bu insanlar, Ermenilerin el konan mal varlıklarının iade edildiğini duyunca, hem ellerindekileri kaybetmemek hem de kaybedilen diğer varlıklara sahip çıkmak için, biz de Ermeni’yiz ya da bizim ulusal basının deyimi ile Ermeni asıllıyız diyebilirler. Türkiye Ermeni cemaatinin sahip olduğu varlıklardan yararlanmak amacıyla biz de Ermeni’yiz demeleri mümkün. Hele Müslüman Ermeni neden olmasın diyen güçlü ve zengin vakıf ve dernekler varken bu beklenti normal olur. Öyle ya herkes Ermeni olduğuna göre, dini toplum olduğu dikkate alınmadan pay istemesi  doğal görülebilir. Son olarak da, etkin, güçlü medyanın, zengin vakıf ve derneklerin desteklemesi ile güçlü sözcülere sahip olurken, bir yandan bu grupların önderlerine şan ve şöhret sağlaması da Ermeni asıllıyız demelerinin nedeni olabilir. 
(DEVAM EDECEK)
Murat Bebiroğlu   murat.bebir@gmail.com
Ocak 2014

 

Yorumlar kapatıldı.