Lale Kemal
Başbakan Erdoğan’ın, kabine üyelerine kadar uzanan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu, adeta doğru değilmişçesine uluslararası güçler dediği Batı ve onun taşeronları diye adlandırdığı iç mihrakların, hükümetini düşürmek için tezgâhladıkları mealindeki savları, Türkiye’yi, Amerikan Kongresi nezdinde de bir hayli zor duruma düşürmeye gebe. Amerikan Kongresi’nin, Erdoğan’ın, ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi Francis Ricciardone’ye yönelttiği doğrudan saldırılarına en ağır cevapla karşılık vermesi olasılığı yüksek gibi görünüyor. Bu karşılığın, bu yıl olmasa da büyük ihtimalle seneye, Ermenilerin Osmanlı idaresi altında soykırıma uğradıkları tezinin 100. yıldönümünde soykırımın kabul edileceği bir tasarının Kongre’den geçirilmesiyle verilmesi olasılığı yüksek. Zaten Kongre, Türkiye ve Amerikan yönetiminin baskılarıyla uzatmaları oynadığı bu yöndeki tasarıyı kabul etmek için fırsat kolluyordu. Bu fırsatı da ironik bir biçimde Başbakan Erdoğan, Ricciardone’ye gereksiz sözlü saldırısıyla Kongre’ye gümüş tepsiyle sunmuş oldu, yani zaten fırsat kollayan Kongre’ye koz vermiş oldu.
Hatırlanacağı üzere, hükümete yakın medya, Ricciardone’nin, Ankara’da AB elçileriyle biraraya geldiğini söylediği basına kapalı toplantıda, bir imparatorluğun yani Türkiye’nin çökmekte olduğunu söylediğini iddia etmişti. Başbakan Erdoğan, bir mitingde yaptığı konuşmada gazete haberlerini doğru gibi kabul ederek, adını vermese de elçiyi işaret edip kendisini yolsuzluk soruşturmaları bağlamında provokatif eylemlerde bulunmakla suçlarken neredeyse istenmeyen adam ilan edileceği sinyallerini vermişti.
Amerikan yönetimi, haberlerde yer alan elçilerine atfen yazılan iddiaları yalan ve iftira olarak nitelendirirken zaten Ricciardone’nin, AB elçileriyle bir toplantı yapmadığı ve kendisine atfedilen sözlerin bir kurgudan ibaret olduğu da belirtiliyor.
Kongre’nin, elçilerinin, bir NATO üyesi olan Türkiye’de adeta düşman gibi muameleye tabi tutulmasından son derece rahatsız olduğu söyleniyor.
Malum, Türkiye’nin yoğun lobi faaliyetleri sonucu Amerikan başkanları her yıl, 23 Nisan’da yayımladıkları geleneksel mesajlarında, Kongre baskısına rağmen soykırım ifadesini kullanmamaya özen gösteriyorlardı. Amerikan Başkanı Obama, geçen nisandaki bildirisinde, 1915’deki olayları “Büyük trajedi,” diye tanımlamakla yetinmişti.
ABD’deki Ermeni diasporasının, Erdoğan’ın, Türkiye’deki yolsuzluk operasyonunu örtmek adına Emniyet’i ve Yargı’yı susturma politikası izlediği iddialarını içeren uluslararası basında çıkan tüm haberleri, tüm eyaletlerde yerel basında yayımlattıkları oradaki kaynaklarımca belirtiliyor. Ermeni diasporası, böylece, Türk hükümetinin hukuku çiğnediği tezi üzerinden Kongre’ye, soykırım tasarısını çıkarması için yoğun kampanya yürütüyor.
Örneğin, New Jersey eyaletinde bir hayli kalabalık olan Ermeni diasporasının, yine bu eyaletin Senatörü ve tasarı üzerinde etkili olacak isim Senato Dışilişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez’e, Türkiye’ye dair gazete haberleri üzerinde baskı kurdukları belirtiliyor.
Menendez’in, New Jersey’deki güçlü Ermeni seçmen kitlesine karşı direnmesi beklenemez ki zaten Kongre’nin Erdoğan’a öfkesi Gezi olaylarından bu yana artarak devam ediyor.
Batı’da ve Amerikan Kongresi özelinde, artık “Türkiye NATO müttefiki ama nasıl bir müttefik demokratik hukuk devleti ilkelerini çiğniyor,” algısı giderek güçlenirken bu algı, Türk-Amerikan ilişkilerini geriletme potansiyeli de taşıyor.
loglu@superonline.com
Yorumlar kapatıldı.