Samatya’da Yaşlı Maritsa Küçük’ün hunharca öldürülmesinin, Yılbaşı Kutlamaları ve Noel Baba karşıtı protesto eylemlerinin, Şişme Noel Baba’nın sünnet edilip bıçaklanmasının, Noel Yortusunda İstanbul-Kadıköy’deki camiden skandal mesajın ardındaki nefretin ve genel olarak ayırımcılığın gün geçtikçe alevlenerek görünür hale gelmesi,Türkiye’de bunları önleyici ve uygulanır bir ”Ayırımcılık, Kin ve Nefret Suçları Yasası”nın eksikliğinden kaynaklandığı sanıyorum.
Bu bağlamda,Uluslarası Azınlık Hakları(MRG) ve Diyarbakır Barosu tarafından ortaklaşa yürütülen Türkiye’de Ayırımcılıkla Mücadele ve Azınlık Hakları Destekleme başlıklı projesinin bir parçası olarak hazırlanan ve yayınlanan<Rapor> un Türkiye Ermeni Toplumunu ile ilgili bölümlerini paylaşmanın ve konu ile ilgili kendi görüşlerimi belirtmenin yararlı olacağını düşündüm:
Günümüzde Azınlık Hakları Türkiye’nin de tam üye olduğu ,BM,Avrupa AGİT komisyonu, Avrupa Konseyi, üç temel örgüt tarafından geliştirilmekte ve takip edilmektedir :
BM,Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 27.ci maddesi ile azınlıkların dini hakları korunurken,BM Evrensel Beyannamesi de ayırımcılığı yasaklamaktadır, buna ek olarak ayrıca BM in Her Türlü Irk ayırımcılığını Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme(CERD) ise ayırımcılığa karşı evrensel korumayı sağlamaktadır:
Avrupa’da azınlıklara ilişkin ilk önemli belge Ulusal Azınlıkların korunması için <CERÇREVE SÖZLEŞMESİ>dir.Konseye üye 47 devletten,içlerinde Türkiye olmak 4 üye devlet bu sözleşmeyi imzalamamışlardır :Bu bağlamda en güçlü koruyucu Avrupa belgesi İnsan Hakları Ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesidir (AİHS)bu sözleşmenin 14.cu maddesi Ulusal Azınlık mensubu olma temeline dayalı ayırımcılığı yasaklar,Türkiye AİHS e taraftır ve AIHS i yargı yetkisine sahiptir:
Türkiye’de azınlıkların statüsü azınlıkları din temeline dayalı olarak tanımlayan 1923 Lozan Antlaşması ile tesis edilmiştir:Türkiye sistematik bir şekilde Lozan antlaşmasını ihlal etmektedir,kaldı ki Lozan antlaşmasının şartlarının tam olarak uygulanması halinde dahi Türkiye’deki tüm azınlıklara yasal korunma sağlanmış ve azınlıkların beklentileri karşılanmış olmıyacaktır:
Türkiye’de Anayasanın 10.cu maddesi ayırımcılık yasğını ve eşit muameleyi güvence altına almaktadır,Lozan antlaşması özel olarak müslüman olmayanları kanunlar önünde eşitlik ve ayırımcılğa uğramama hakları tanımaktadır:
Türk Ceza Kanunu ve İç kanun maddelerinde ırk,din, mezhep, veya bölge temeline dayalı kin ve düşmanlığı tahriki ve bu tahrik nedeniyle ,kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde yasaklamaktadır,ancak çoğu zaman savcılar bu maddeyi potansiyel olarak azınlıklara nefret söylemlerine,ırkçılığa ve antisemitzme karşı korumak için başvurmamaktadırlar:
Hakim zihniyetler değişmedikçe,yapılacak yasal yenilklerin azınlıkları ayırımcılığa ve nefret söylemlerine karşı tek başlarına korumak için yeterli olacaklarını sanmıyorum :
Kanımca bu doğrultuda değişim ve düzeltmeler için önce sosyal projeler üretmek ve geliştirmekle başlamalı:
1-Okul öncesi eğitimde ve okullarda ayırımcılığa, nefret ve hoşgörüsüzlüğe karşı eğitim sunulmalı:
2-Kapsamlı bir şekilde ayırımcılık ve nefret uyandıran ifadelerle mücadele yasası çıkartılmalı:
3-Ayırımcılık Yasağı ve Nefret Suçları ile ilgili bağımsız bir Ulusal Kurum Oluşturulmalı:
4-Tüm ders kitapları sosyologlar, pisikologlar, insan hakları savunucuları, tarihçıler tarafından incelenmeli 5-Azınlıklar hakkında ayırmcı ve nefret ile ifadeleri kitaplardan temizlenlemeli ve Türkiye tarihine ilişkin yanlı kayıtlar kitaplardan çıkartılmalıdır:
Dr.med.Sarkis Adam
Sarkis Adam [sarkis_adam@yahoo.de]
Yorumlar kapatıldı.