Ali Bulaç / a.bulac@zaman.com.tr
İslam bakış açısından ve tarihte teşekkül eden tecrübeden “azınlık” adı verilen bir statü mevcut değildir… Benim Hz. Peygamber (sas)’in Medine’deki tatbikatından –Medine Vesikası- ve tarihteki yerleşik uygulamadan çıkardığım sonuca göre, Müslümanların gayrimüslimlerle ilişkileri a) Muahid, b) Zımmilik esasına göre belirlenir. “Muahid”, Müslümanlarla dinleri dolayısıyla savaşmayan, düşmanlarıyla işbirliği yapmayan ve onları yurtlarından sürmeyen, dini arındırmaya tabi tutmayanlardır. Bu kategorideki gayrimüslimler muahittir, siyasi toplumu beraber kurma ve siyasi birliğe ortak olarak katılma hakları vardır. “Zımmi” olanlar ise Müslümanlarla savaşıp da yenilen gayrimüslimlerdir. Gayrimüslim statüsündeki “zımmiler” devletin merkezi yönetimine katılmazlar, ama sosyo-kültürel hakları –prensipte ve hukuk icabı- teminat altına alınır. İbadet, ibadethane, dinlerine göre öğretme-eğitme hakları korunur. Dahası sivil-medeni alanlarını, hayat tarzlarını dinlerine göre düzenleme hakları var, bunu kendi özerk hukukları ve mahkemeleriyle sürdürürler. İslam’da zımmilere tanınan haklar, modern demokrasilerde yurttaşların geneline tanınmış değildir.
Yorumlar kapatıldı.