İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kafkas cephesinde hareketlilik

Cengiz Aktar
Dışişleri Bakanı perşembe günü Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı’nın bir toplantısına Türkiye’yi temsilen katılmak üzere Erivan’a gidiyor. Normal şartta adî bir vaka sayılacak bu seyahat pek çok nedenden ötürü ayrı bir mana ifade ediyor. İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin olmayışı, Türkiye’nin “olmayan” Ermenistan politikasını Azerbaycan’a ihale etmiş olması, Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yılında hükümetin ne yapacağını bilmiyor olması, bölgesel ve küresel iddialar peşinde koşmaktan komşularla genelde kötü olan ilişkileri küçümsemiş veya savsaklamış olması başlıca nedenler.

Bakan 5 Aralık’ta Kiev’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı’nın (AGİT) bakanlar toplantısı münasebetiyle bu haftaki ziyaretine hazırlık yaptı. Azerbaycan, Ermenistan, 2014’te AGİT başkanı İsviçre ve Rusya dışişleri bakanlarıyla görüştü.
Azerî ve Ermeni devlet başkanları ise Ocak 2012’den sonra ilk defa geçen kasımda biraraya geldiler. Bunu 5 Aralık’ta Kiev’de Azerî ve Ermeni bakanların ABD, Fransa, Rusya’dan oluşan Karabağ müzakerecisi Minsk Grubu ile toplantısı izledi. İki hasım ülke yetkilileri başkan veya bakan seviyesinde 2014 başında yeniden biraraya gelecekler. Her ne kadar Kafkasya’da siyasî toplantı yapmak illâ bir gelişme ifade etmese de yakın zamandaki trafik Rusya’nın bölgeye ilişkin statükocu tavrında bir değişiklik oluyor mu sorusunu sordurtuyor. Bununla bağlantılı ikinci soru, bölgede Rusya sponsorluğunda bir yeni statükoya doğru mu ilerlendiği. Azerbaycan ve Ermenistan’ı AB’nin çekim alanından şimdilik çekip alan Rusya’nın Karabağ’da kefil olacağı bir yeni durumdan söz ediliyor. Bu, Ermeni ordusunun Karabağ dışında kontrol ettiği yedi Azerî bölgesinden (reyon) tamamen boş tutulan üçünün Rus barış kuvvetleri denetimine verilerek Karabağ düğümünde görece bir ilerleme kaydedilmesi. Azerbaycan’ın kazanmış görüneceği ama Ermenistan’ın kaybetmeyeceği bir adım!
Karabağ’da kalıcı çözüm açısından bir yere götürmeyecek bu adım daha ziyade Ankara açısından önemli. Nitekim konuşulan, Türkiye’nin Karabağ’a yönelik bu adım sayesinde Kars- Gümrü- Tiflis demiryolunun Kars- Gümrü sektörünü açabileceği. Kapalı sınırı değil sadece demiryolunu açarak Azerileri kızdırmadan Ermenilere 2015 için bir jest yapmak ve zevahiri kurtarmak.
Zira 2015’e doğru resmî Türkiye’nin uluslararası inkâr faaliyetlerinde güvendiği dağlara epeyidir kar yağıyor. ABD’deki Yahudi lobisine sırtını vererek yaptığı çalışmalar İsrail’le süren soğukluk dolayısıyla artık pek anlamlı değil. Daha önemlisi, bugün artık Yahudi Soykırımı’nın biricikliğine istinaden Ermenilerin başına geleni azımsayan Bernard Lewis ve Günter Levy gibi Yahudi akademisyenlerden Türkiye’nin inkârcı tezine hayır yok. Yeni kuşak Yahudi akademisyenler soykırıma soykırım demekle kalmıyor, 2015 için ses getirecek işlere de imza atıyor.
Üzerinde küresel mutabakat olan soykırımın reddiyesinde Türkiye Azerbaycan’la stratejik ortaklıklar geliştirerek, diğer yanda dev ve lüzumsuz projelerini Batılı şirketlere peşkeş çekerek 2015’i idare eder ama vicdanen kaybetmeye devam eder.
Makro bir açıdan bakarsak, hükümetin bugüne kadar kırıp döktüğü, savsakladığı ve küçümsediği komşu ilişkilerine nasıl iştiyakla sarıldığını görmek hoş doğrusu. Bakan Davutoğlu Erivan’dan AB dönem başkanı Atina’ya oradan da kapsamlı çözüm arayışlarının giderek yüksek sesle konuşulduğu Lefkoşa’ya geçiyor. Zararın neresinden dönülürse kârdır da bakalım büyük usta ne diyecek.
cengizaktar@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.