İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnsan Hakları Günü Kutlu Olsun- Murat Bebiroğlu

10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Beyannamenin kabul tarihi Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanıyor. Evrensel Beyanname 10 Aralık 1948’de Paris’te BM Genel Kurulunda 56 üye devletten 48 üyenin oyuyla kabul edilip yayımlandı.[i] İnsan Hakları konusunda çok önemli bir adım olan beyannamenin bazı maddeleri bu gün bile tam olarak uygulanamamaktadır. Örneğin ütopik madde olarak tanınan 13. maddenin a bendinde düzenlenen[ii] serbest dolaşma ve oturma hakkı ancak sınırlı bazı ülkelerde geçerlidir. AB’ne üye ülkelerin çoğunun serbest dolaşım ve oturma hakkı vardır. Yine 14. maddenin a bendinde[iii] yer alan sığınma mülteci olarak kabul edilme hakkı da bu gün sınırlı ölçüde ve devletlerin keyfi kararlarına göre uygulanabilmektedir.


Değerli okurlar, İnsan Hakları gününde insan hakları hukukunun önemli bir bölümü olan azınlık haklarından söz etmek istiyorum. Bilindiği gibi bu gün bile bütün devletlerce kabul edilmiş bir azınlık tanımı yoktur. Ancak BM Özel Raportörü Francesco Capotorti tarafından yapılmış bulunan azınlık tanımı çoğunluk tarafından kabul edilmektedir. Bu tanıma göre azınlık: “Bir devletin nüfusunun geri kalanına göre sayısal olarak az olan, egemen konumda olmayan, -o devletin vatandaşı olan nüfusun geri kalanından farklı etnik, dinsel ya da dilsel özelliklere sahip olan ve kültürlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumaya yönelik üstü örtülü de olsa bir dayanışma duygusu gösteren bir gruptur.” Kısacası sayıca az olacak, egemen durumda olmayacak, çoğunluktan farklı özellikleri olacak ve en önemlisi geleneklerini, dinlerini ve dillerini korumaya yönelik dayanışma içinde olmaları gerekecek.

Son yıllarda azınlıklarla ilgili ciddi bir kavram kargaşası yaşanıyor, garip yorumlar yapılıyor. Gayrimüslim imansız anlamına gelir diyenler var. Gayrimüslim asırlardan beri Müslüman olmayan anlamında kullanılır. Türk Dil Kurumu Sözlüğü ve Sevan Nışanyan’ın Etimolojik Sözlüğü dahil bütün sözlüklerde de gayrimüslim Müslüman olmayan demektir. Gayr sözcüğü sıfatların başına geldiği zaman sözcüğü olumsuzlaştırır. Menkul taşınabilir, gayrimenkul taşınmaz gibi. Peki, o zaman Müslüman olmayan diyelim dedik, nedense dil uzmanları (!) bunu da kabul etmemiş görünüyor.

Son yılların yeni modası daha da güzel, azınlık sözünden de bazı liberal aydınlarımız ve kanaat önderlerimiz(!) rahatsız olmuş. Çağdaş hukuki ve sosyolojik tanıma göre azınlık olan, dahası azınlık haklarından yararlanan bir grup, neden azınlık olarak tanınmaktan kaçınır, anlamak zor. Bazılarına göre azınlık olunca, vatandaş olunmuyor vatandaşlarla eşit olunmuyormuş. Hatta memur olamamamızın nedeni de buymuş. Gerçekten inanılır gibi değil. Azınlık hakları ve tüm pozitif haklar zaten eşitliği sağlama amaçlı haklardır. Azınlık değilim demek, asimle olmak demektir. ” BM İnsan Hakları Komitesinin yorumuna ve Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesine göre bireyler bir azınlık grubunun üyesi olmaya zorlanamazlar. Bu yorum çok kültürlülüğü ve bireyin kendi kimliğini seçme haklarını temel almaktadır. Gerçekten de, demokratik bir toplumda birey, kendisini bir azınlık grubunun parçası olarak görüp, o grubun kültürünü devam ettirme hakkına ve bunu talep etme yetkisine sahip olduğu gibi, deyim yerinde ise, ‘asimile olma’ hakkına da sahiptir.”[iv] Elbette bireyin asimile olma hakkı vardır. Ancak asimile olmak istemeyen azınlık gruplarının azınlık olmak istememelerini doğrusu anlamak zor. Hele azınlık haklarından yararlandığımız için öteki ilan edildiğimizi söylemi ve bu fikrin azınlıklarca kabul edilmesi garip bir çelişki. Süryaniler hakları olduğu halde azınlık haklarından yararlandırılmıyor ama “öteki olmak” bakımından bizden farklı durumda değiller.

Bütün bu kavram kargaşasının sonucu, artık gayrimüslimlere, gayrimüslim denmeyecek. Korkarım bu sözü kullananlar nefret suçu ile suçlanabilir. Müslüman Olmayan diyelim dendi, din karşıtları ve liberaller buna da rağbet etmedi. Bu gidişle ‘azınlık’ demek de suç sayılabilir

Bu durumda hükümetimiz yeni bir yol buldu, gayrimüslimlere ve azınlıklara artık “Farklı inanç grupları” denecek. Demek ki hukuk dilini de tamamen değiştirmek gerekecek. Öncelikle Lozan Anlaşmasında eskiden Ekalliyetin Himayesi, sonra Azınlıkların korunması olarak geçen bölüm artık Farklı İnanç Gruplarının Korunması olarak geçecek. Bütün dünyanın azınlık hakları (minority rights) dediği haklara, biz Farklı İnanç Gruplarının hakları diyeceğiz. Peki, bu arada inanç farkı olmadığı halde dil ya da etnik köken farkı olanlara ne diyeceğiz. Devletimiz, din farkı dışında azınlık tanımadığına göre hukuk dilini de değiştirip, Farklı İnanç Gruplarının Hakları gibi bir kavramı hukuk diline kazandırmak gerekecek. Diğer taraftan azınlık vakıfları yerine Farklı İnanç Gruplarının vakıfları, azınlık okulları yerine Farklı İnanç Grubu okulları diyeceğiz sanırım. İşin garibi sanırım azınlıkların kanat önderleri de buna razı.
Umarım hükümet bu garip karardan döner ve bu karmaşaya bir son verir.
Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
murat.bebir@gmail.com
Aralık 2013

[i] http://www.hyetert.com/yazi3.asp?s=&Id=44&Sayfa=2&DilId=1&AltYazi=
[ii] a)Herkesin herhangi bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
[iii] a)Herkesin,kıyım karşısında başka ülkelere sığınma ve ülkelerce kendisine mülteci olarak davranılmasını isteme hakkı vardır.
[iv] http://hyetert.blogspot.com/2012/03/cagdas-azinlik-haklari-ve-lozan.html

Yorumlar kapatıldı.