Taner Akçam
Bugün Sünni Türk-Kürt-Alevi eşitliğinin önüne iki büyük zihniyet duvarı dikilmektedir. Duvarlardan birincisi, kökleri İslami düşünceye dayanan Millet-i Hâkime fikridir. İkincisi, daha çok seküler temelli milliyetçi tepkidir. Tablo şudur: Eşitliği hedefleyen reformlar, referansı İslam olan bir siyasi parti tarafından hayata geçirilmek isteniyor. Buna en kuvvetli tepki klasik Türk milliyetçiliğini temsil eden MHP ile CHP etrafında toplanan Alevi-Türk kesimden geliyor.
Ben hem reform yapmak isteyenlerin hem de karşı çıkanların eşitlik fikri ile ciddi sorunları olduklarını ileri sürüyorum.
Birisi, Millet-i Hâkime fikrine hâlâ sadık kaldığı için; diğeri Türk-Kürt eşitliğine Sünni-İslam’a derin güvensizlik temelinde karşı çıktığı için.
Konuyu karmaşık hâle getiren bu durumdur. Burada Millet-i Hâkime fikri ile uğraşmak istiyorum. Alevilerin, Sünni-İslam korkusu temelindeki seküler-milliyetçi tepkileri bir başka yazı konusu olsun.
Eşitlik için reform iddiasındaki hükümetin, Osmanlı’da egemen İslami düşüncenin temel referanslarından birisi olan Millet-i Hâkime fikrinden hâlâ vazgeçmemiş olduğuna ilişkin yüzlerce örnek bulmak mümkün. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, daha iki gün önce sarf ettiği şu sözlere bakmak kâfi: “Biz Osmanlı’nın mirasını devraldık, ecdadımızın o geniş bakışını sürdürmek istedik. İçeride bütün vatandaşlarımızın kendi diliyle, diniyle kültürüyle özgürce yaşamasını hedef aldık ve [reformları] onun için yaptık.”
Reform için referans gösterilen ve İslami çevrelerin de çok övgü düzdüğü bu Osmanlı çoğulculuğu, aslında eşitsizliği esas alır; Müslüman üstünlüğüne dayanır ve neredeyse Hindistan kast sistemine yakın bir sistem savunur.
Hıristiyan ve Yahudiler ancak ve ancak Müslüman üstünlüğünü kabul ettikleri ölçüde özgürdürler.
İşin üzücü ve tuhaf olan yanı şu: Bu gerçek, Osmanlı çoğulculuğuna övgü düzenler de dâhil herkes tarafından bilinir. Şimdi AKP hükümeti 21. yüzyılda eşitlik fikrini bu kültürel arka plana dayanarak yapmak istediğini ilan ediyor. Bu, bu ülkede eşitlik olmaz, demenin bir başka türüdür.
Reform paketinde Aleviler ile ilgili hiçbir düzenlemenin olmamasının kökleri burada yatmaktadır. Kürtlerle Müslümanlığın Sünni yorumu etrafında eşitlik sağlayabileceğini düşünen AKP, konu Alevilere gelince zorlanmaktadır. Ve zorlanmaya devam edecektir.
İşin özü şudur ki, AKP ve İslami çevreler Millet-i Hâkime fikri ile hesaplaşmadıkları müddetçe, bu ülkede eşitliği yakalamak bir hayaldir. 19. yüzyıl reformları bu nedenle başarılı olamadı, 21. yüzyılda da aynısı olacaktır.
Milleti-i Hâkime fikrinin, arzulanan eşitliği engelleyecek olması bir tek Alevi-Sünni gerilimi ile sınırlı değildir.
Çünkü eşitliğe karşı bu İslami kültür, bir tek Sünni Türklerin sorunu değildir. Şu anda Türklere karşı eşitlik mücadelesi veren Kürtler de aynı hastalıktan mustariplerdir.
Ağır kaçabilir ama söylemek gerekir. Eşitlik sorununa “taksit taksit” yaklaştığı için AKP’ye haklı olarak ağır eleştiriler yönelten BDP, konu Hıristiyanların eşitliği ve bu temelde ortaya çıkan bazı sorunlar olunca çok farklı bir tutum takınamamaktadır.
Partisinde Süryani kökenli bir milletvekiline de yer veren, bünyesinde Diyarbakır Büyükşehir ve Sur Belediye başkanları gibi, bazı eserleriyle gurur duyduğumuz politikacıları barındıran bir siyasi parti hakkında bu tür bir yargıda bulunmamın büyük haksızlık olarak telakki edileceğini biliyorum.
Yapacağım eleştirinin, tüm BDP çevrelerini kapsamayacağı uyarısını şimdiden kabul ederek BDP’nin de Millet-i Hâkime fikri ile ciddi olarak hesaplaşması gerektiğini ileri süreceğim. Konu, üzerinde ayrıca durmayı gerektirecek kadar önemlidir.
tanerakcam@gmail.com
http://www.taraf.com.tr/taner-akcam/makale-yine-millet-i-hakime-sorunu.htm
Yorumlar kapatıldı.