Sofia Agopyan / sasna_ergir@hotmail.com
Türkiye’de Anadilde eğitime özellikle kimler hak eder? Kesinlikle Anadilde eğitim için protesto sadece Kürtlerin sorunu değildir. İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH ) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, “Anadilde eğitim, ana sütü gibi helaldir. Çok net bir ifadedir” demişti. Evet, Ana diline sahip olmayan insan annesiz çocuk gibi oluyor diyebiliriz.. Yani, yine o anne onun annesidir, o da o annenin çocuğudur, ister istemez, bir seçim olmadan. Fakat o annenin yüzünü görmemiş, güzelliğini de hissedememiş çocuktur. Bir halk kendi dilini koruyacak kadar güçlü değilse, mücadele edemiyorsa, o halk çok hızlı bir şekilde kaybolur tarihin sayfalarından. Çünkü herhangi etnik grubun temeli zaten dildir. Tam bu nedenle de halkı asimile etmek yolunda tek anahtar dildir.
Ben çocukken , İstanbul Ermenisi olan anneannemin neden hep Türkçe konuştuğunu bilmezdim. Söylediklerini anlamıyordum. Hayatımın küçük trajedisiydi diyebilirim. Hatta öz ninemi anlamak için Türkçe öğrenmek zorundaydım. Öğrendim. Ama aklım almıyordu; Ermeniysem, ninemle konuşmak için neden Türkçeyi kullanmak zorunda kalıyorum, bu dili sadece meraktan, kendim isteğimle öğrenmek herhalde daha güzel olurdu diye düşünerek üzülüyordum. Daha Abdülhamit döneminde, Ermeni okullarında çocuklara Ermenice öğretilmesi yasaklandı. Öğretmenler tutuklandı, cezalandırıldı ya da öldürüldü. Bununla beraber Ermeniler için “ vatan” , “ Ermenistan”, “özgürlük” gibi kelimeler yasaktı . Bunları daha sonra öğrendim.
Peki, şimdi Türkiye vatandaşı olan herkes Türk sayılır, demek ki ulusal azınlıklar yoktur ülkede. Dinî azınlık olanlar özel okullarda kendi anadilini öğrenebilir. İstanbul’da dinî azınlıkların 22 okulu var, 16 Ermeni, 5 Rum, ve 1 Musevi. İlk başta “Ooo ne güzel “ diye düşünebilirsiniz, sonuçta 16 Ermeni özel okulu Paris’te bile yoktur. Ama Türkiye gibi bir ülkede her şey o kadar kolay değil ki, sorun daha farklı ve çok daha derin. Anayasasında hiçbir ulusal azınlık olmayan ülkede Ermeni , Rum olmak sadece Hıristiyan olmak demektir. Demek ki vaftiz olmadan, kiliseye girmeden Ermeni ya da Rum sayılmazsın, ana dilini de öğrenemezsin. Peki, bu topraklarda binlerce zorla Müslümanlaşmış Ermeni ailelerinin çocukları kendi gerçek kimliğine sahip çıkmak isterse de, yapabilir mi? Vaftizli Hıristiyan değilsen, Ermeni okuluna giremezsin. Peki, vaftiz olmak isterse? 18 yaşına kadar yasaktır. Cemaatteki Hıristiyan ailelerin çocukları bebekken vaftiz oluyor, diğerleri 18 yaşına kadar beklemek zorunda. 18 yaşından sonra da çoğu çocuk liseden mezun olabilir zaten. Mantıklı görmüyorum.
Müslümanlaşmış değilse de , çocuğun ailesi ateist, dinsiz olabilir sonuçta. Vaftiz olmadan hiçbir azınlık okulu onu kabul edemez.
Başka bir sorun da var; dinî azınlıklar için okullar sadece İstanbul’da bulunmaktadır. Demek ki Anadolu’da yaşayan aileler, vaftiz olmak, Ermeni okullarına girmek, ana dilini okuyabilmek, kısaca kendi kimliğini korumak için de kendi evlerini bırakıp İstanbul’a gitmek zorundadırlar. Buna da bir sürgün diyebiliriz.
Şimdi, anadilde eğitim için protesto yapanlara sormak lazım, Kürtler Müslüman olarak Türkiye’de anadilde eğitime hak alabilirse, soykırım ve asimilasyon kurbanları olan birçok Ermeni, Rum, Asuri/ Süryaniler için ne düşünüyorsunuz? Mesela Türkiye üniversitelerinde Kürtler anadilde eğitim alabilirse, Anadolu’nun farklı şehirleri ve ilçelerinde Kürtleşmiş ve Kürt olarak yaşayan Ermeni asıllı öğrenciler anadil olarak Kürtçeyi okursa ne kadar doğru olur sizce?
Ama bu sorun uzak geçmişe kadar uzanır .
Radikal haberlerinde okuduğum bir makalede İlhan Kaya, “ Anadilde eğitim Türkiye’yi bölmez bütünleştirir “ yazmıştı, ABD ve Kanada deneyimi de örnek olarak ifade etti ; Her şeyi ile örnek aldığı Batı devletleri, çok dilli eğitim sistemlerine geçtiklerinde bölünmediler. Tam aksine, bu hakları teminat altına alarak bölünmekten kurtuldular. Kanada Quebecliler’e Fransızca eğitim hakkını tanımasaydı, bütünlüğünü koruyabilir miydi? ABD , yasaklarla başta Latin kökenliler olmak üzere o kadar farklı etnik ve kültürel grubu entegre edebilir miydi? İngilizler İskoçyalılara, İspanyollar Katalanlara anadilde eğitim hakkını vermeselerdi ayrışmayı derinleştirirler miydi yoksa azaltırlar mıydı? Rumenler, Macarlara bu hakları tanımasalar ülke bütünlüğünü sağlayabilirler miydi? “… Doğrudur. Bu pozisyona tamamen katılıyorum. Bu makalede çok önemli olan başka bir cümle de var; “Dünyaya tersinden bakmanın bir anlamı yok. Demokratik ülkeler, çoğulcu yapıları benimsiyor “. Evet, kesinlikle öyledir. Ama Türkiye’nin demokratik bir ülke olmadığını unuttunuz herhalde.
Önce bir geriye bakalım; Osmanlı toplumunun çok dinli, çok kültürlü ve çok dilli yapısı düşünüldüğünde, Cumhuriyet’in tek bir ulusal kimlik oluşturmak için asimilasyon teknikleri ve özellikle tek bir dile ihtiyacı vardı . Azınlıkların iki seçimi vardı ; kendi farklılıklarından vazgeçip “Türk” olmak, ya da “izole canlı” olarak yaşamak, “hiçbir yerde olmadan yaşamak”. Bu yöntemlerle oluşturulan bir ülkede anadilde eğitim yapmak için önce Türkiye vatandaşı olan herkes bu “farklılıkları” kabul etmeli.
Anadilde eğitim çok önemlidir. Ama bu adım önce Türkiye Cumhuriyeti , demokratik bir ülke yoluyla daha birçok değişiklikler yapmalıdır . Her şeyden önce sistemi tamamen gözden geçirmelidir, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren. Yapabilirler mi acaba? Bugün olmazsa da, bir gün yapmalı… Yurt dışında Türk çocukları anadilde eğitime hak ediyorsa, ben bir Ermeni olarak da Türkiye’de kendi akrabalarım için de bunu istiyorum, özellikle de Türkiye’de misafir değilim, yerliyim.
Sone Sasuni Sofia Agopyan [sasna_ergir@hotmail.com]
Yorumlar kapatıldı.