Zeynep Tozduman / zeynoege@mynet.com
Türkiye gündemini yaklaşık 25 gündür işgal eden ”Gezi parkı” eylemliği ve protestolar hala devam ederken, gözlerinizi bir de Süryanilerin kutsal mekanı olan Deyrulzafaran ve Mor Gabriel manastırına çevirmenizi istiyorum bu kez. Kamu oyundan herkesin bildiği üzere 2008’den beri süregelen 1610 yıldır Süryani halkının bir eseri olan Mor Gabriel Manastırı; toprak davası ile ilgili hukuksuzluk halen pazarlık konusu olmaya devam ederken bu kez başka bir manastırda yaşanan acı gerçekle karşılaşıyoruz.
Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Idare Yönetimi ile ilgili Suryoyosat’ ta bir bildiri yayınlandı. Bildiri de; Süryanilere yardim çağrısı yapılıyordu. ”Yardim,” Deyrulzafaran Manastırının elektriğinin bir kaç yıldır ödenemediğinden dolayı borcunun 350 Bin TL ulaştığını açıkladılar ve bu borç, rakam ödenemez bir duruma geldiği için Avrupa’daki Süryaniler yardim eli uzatmazlarsa, Manastırın elektriği kapanma tehlikesinde kalacağını bildirdiler”.
Sosyal medya aracılığı ile öğrendiğim bu haber beni derinden sarstı. Bu bildiri, bir halkın son çığlığı gibiydi kulaklarımda. Elbette Avrupa da anayurtlarından uzak yaşamak zorunda kalan Süryaniler; ekmeğinden, aşından kesip bu parayı temin edeceklerdir buna tüm kalbimle inanıyorum. Asıl mesele, bu ülkenin yurttaşı olan Azınlıklara reva görülen bu acı çığlıkların ne zaman sona erdirileceği ile ilgilidir.
Son altı yıldır Mor Gabriel davası ile vurulan Süryani halkı şimdilerde Deyrulzafaran manastırı ile vuruluyor. Deyrulzafaran manastırı ile ilgili tarihi bir bilgiyi kısaca paylaşmak istiyorum.
”İsa’dan sonra 5. yüzyılda inşa edilen Deyrulzafaran Manastırı, muhteşem mimarisi yanında Süryani Kilise’nin önemli merkezlerinden biridir. 1932’ye kadar 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgâh yeriydi.
Manastır, Mardin’in 4 kilometre doğusunda, şirin bir dağ yamacında, Mardin ovasına hâkim bir noktadadır. 15. Yüzyıldan sonra da Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Manastır, Deyrul-zafaran ( Safran Manastırı) adı ile anılmaya başladı. Manastır bu gün de Süryani Kilisesi’nin önemli dini merkezlerinden biridir”.
Şimdiki metropolitleri olan Saliba Özmen, Amerika Oxford üniversitesinde teoloji eğitimi görmüş, 5 dil bilen aydın bir din adamıdır.
Mardin Metropoliti’nin ikametgâhı olan Deyrulzafaran Manastırı, dünyanın dört bir yanına dağılmış( 1915 Seyfo =Süryani Soykırımı nedeniyle) Süryaniler tarafından dua ve bereket almak için ziyaret edilir. Yine binlerce yerli yabancı turist, kısa veya uzun bir yol kat ederek Manastır’ı ziyaret etmektedir. Her iki manastıra yapılan bu turistik ziyaretler Türkiye ekonomisine milyonlarca dolar olarak büyük katkı sağlamakta ve reklam olmaktadır.
Bu memlekete vergisini ödeyen Süryaniler/Rumlar / Ermeniler Azınlık ve eşit yurttaşlık hakkından neden ve niçin yararlandırılmıyor? Anlamıyorum bir türlü. Bu manastırların ve tarihi eserlerin Türkiye ekonomisine katkısına rağmen elektrik faturasını ödeyemedikleri için faal olan bir Manastır/Kilise işlevsiz hale gelirse bundan hepimiz sorumlu oluruz. Empati kuralım ve bu kadim halkların içinde yaşadığı depremleri biraz olsun anlamaya gayret edelim. 6 bin yıldır bu coğrafyanın en kadim sahipleri olan Süryaniler kendi anayurdunda bir yabancı gibiler şimdi. Yabancı muamelesi görmek üstelik anayurtlarında… Ne acıdır bir düşünün vicdanlarınızı bir kez olsun insanlık adına konumlandırın. Utanmadan basında sürekli devletin etkili ve yetkili ağızları manastır ve kiliselerin elektirik faturalarını devlet ödüyor diye asparagas haber yaptıklarının ispatıdır bu manastırın elektrik faturası.
Eğer ki, devlet kiliselere, manastırlara elektriği bedava dağıtıyorsa. Neden Süryanileri bu yasadan yararlandırmıyor? . Çünkü onlar işlerine geldi mi Azınlık, işlerine gelmedi mi asli unsurdurlar.
Gezi direnişiyle başlayan süreçte başta Kürt halkına ve ardından da sürekli Soykırım yaşayan halklar vurulmaya devam ediyor.
Sistem, bu ülkede Süryanileri/Ermenileri/Rumları/Kızılbaşları/Ezidileri yüzyıldır hep vuruyor. Devlet, Süryani halkının inanç mabetlerinin son kaleleri olan Mor Gabriel ve Deyrul Zafaran manastırlarını hileyle, gaspla ele geçirmek için sanki gizlice düğmeye basmış durumda. Manastırlarla ilgili bu sorunlar devam ederken yaklaşık 60 gün önce Türkiye-Suriye sınırında Halep’te kaçırılan iki metropolitden ise hala bir haber yok. Öldürülmüş olma şüphesiyle yaşıyor Süryani halkı. BDP ‘den Süryani milletvekili Erol Dora’nın bakanlardan bu konuda yardım istemesine rağmen, henüz yürekleri serinletici bir gelişme de yok. Halep’te kaçırılan metropolitlerin serbest bırakılması ile ilgili Türkiye’den ve Suriye’den umudunu yitiren Avrupalı Süryaniler pek yakında Avrupa kamuoyunun dikkatini çekmek için Almanya/ Frankfurt’da hem Metropolitlerin serbest bırakılması hem Ortadoğu barışıyla ilgili 6.07.2013, saat 10.30’da bir miting düzenleyecekler. Kaçırılan metropolitler ve manastırların sorunlarıyla boğuşan Süryanilere ne zaman bu ülkede rahat ve huzurlu bir ortam sağlayacağız bilmiyorum.
Bir Süryani dostu olarak direnişlerimiz hayatın her rengini kapsamalı. Dün Gezi parkında , Van’da ve Mardin’de ağaç katliamları için, Bu gün Deyrulzafaran manastırının elektiriğinin kesilmemesi, işlevini sürdürmesi, yasal haklardan yaralandırılmaları için hep birlikte direnelim.
Madem ki, ” hiçbir şey bu ülkede eskisi gibi olmayacak” o zaman bir kez de Süryani halkı için durarak direnelim. Ve bu direniş de Süryani halkından çok, bizlere görev düşüyor. Bu ülkenin; soykırım yaşayan halklara özellikle Süryani/Ermeni/Rum/Ezidi’lere karşı, insanlık borcu vardır. Gün, bu borcu ödemenin günüdür. Ve gün, Mor Gabriel ve Deyrulzafaran manastırı ile dayanışma günüdür. Gün, bu manastırlar şahsında Süryani halkınla yan yana durma günüdür.
ZEYNEP TOZDUMAN
Yorumlar kapatıldı.